Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/578 E. 2023/910 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/578 Esas
KARAR NO : 2023/910

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/09/2023
KARAR TARİHİ : 21/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Taraflar arasında …adresinde bulunan …’nin “…” hususunda 23.11.2017 tarihli bir izolasyon sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile aleyhine takip başlatılan şirket tarafından yapılan izolasyon, onarım ve diğer işler için 5 yıl garanti süresi verilmiş olmasına rağmen yapılan işin sözleşmeye aykırı bir şekilde, eksik ve hatalı olarak ifa edildiğini, 276.500,00-TL asıl alacağın tahsili için … 37. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, karşı tarafın borca itiraz etmesi üzerine icra takibinin durduğunu, takibin durduğu dosyadaki asıl alacak miktarı çıkartıldığında aradaki fark olan 983.500-TL asıl alacak olmak üzere toplam 997.596,83-TL alacak için … 29. İcra Müdürlüğü … esas sayılı icra dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, 997.596,83-TL asıl alacak ve ferileri bakımından yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazlarının iptali ile takibin devamını, dava ve takip konusu alacağın likit olması nedeniyle kötü niyetli davalı aleyhine dava ve takip değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davacı tarafça müvekkili aleyhine … 29. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında başlattığı haksız icraya dair müvekkilinin itirazı üzerine takibin durduğunu, müvekkili ile davalı arasında herhangi bir hizmet sözleşmesinin bulunmadığını, tarafların sprey izolasyonu sistemleri polyurea uygulaması işi konusunda karşılıklı anlaşarak garantisiz, daha hesaplı malzemeler kullanılacak ve parça parça ödemeli toplamda 276.500,00-TL tutarlı ödemede anlaşıldığını, davaya konu edilen eser sözleşmesinde işi yüklenen müvekkili firma ile davacı iş karşılığı ödenmek üzere belirlenen ücretin peşin 290.000,00-TL olduğunu, bu sözleşmenin feshinden sonra yapılan anlaşmaya göre davacı tarafın 276.500,00-TL’yi parça parça ödediğini, davanın reddini ve ihtiyati haciz talebinin reddi ile … 29. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yapılan itirazın kabulü ile takibin iptalini, davacı aleyhine haksız takip nedeniyle dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, dava masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine İİK nun 67. Maddesi gereğince açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 1/1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” hükmü düzenlenmiştir.
Görev, belirli bir konudaki davaya o yerdeki mahkemelerden hangisinin bakabileceğini ifade eder. HMK’nun 115. Maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartıdır ve hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi mahkemece de resen incelenir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde Asliye Ticaret Mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda; HMK ‘nun 114. maddesinde düzenlenen dava şartları, 116. maddesinde düzenlenen ilk itirazlar ile 142. maddesinde düzenlenen zamanaşımı defi ve hak düşürücü sürelere yönelik yapılan incelemede; taraflar arasındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine İİK nun 67. Maddesi gereğince açılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu davalının tacir olduğu, alacağın eser sözleşmesinden kaynaklandığı ,davacının ise tacir olmadığı, eser sözleşmesinin 6098 TBK nun 470 ilâ 486’ncı maddelerinde düzenlendiği, 6102 Sayılı TTK’nun 5/1. maddesinde “aksine hüküm bulunmadıkça dava konusu şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevli” dir hükmünü havi olduğu, 6102. Sayılı TTK nun 4. Maddesinde ise her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlarda doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın 4.maddenin a,b,c,d, e,f bentlerinde sayılı davaların ticari dava olduğu belirtilmekle; davacı tacir olmadığından ve uyuşmazlık Türk Ticaret Kanununda düzenlenmediğinden uyuşmazlığın çözümünde Ticaret Mahkemesinin görevli mahkeme olmadığı, HMK 2. Maddesinin (2). Bendine göre ” Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükmü uyarınca huzurdaki dava dosyasında Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli mahkeme olduğu anlaşıldığından iş bu dava dosyamız açısından HMK’nın 114 maddesinde düzenlenen görev dava şartının sübut bulmadığı kanaatiyle davanın, HMK’nın 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; Davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.21/12/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır