Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/339 E. 2023/377 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/102 Esas
KARAR NO : 2023/380

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/02/2023
KARAR TARİHİ : 25/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirketin ülkemizde …, …, … vb. markaların pazarlama, satış ve dağıtımını yaptığını, müvekkili şirket ile davalı arasındaki ticari ilişki neticesinde müvekkilinin alacaklı konumunda olduğunu, müvekkilinin davalıya ürün teslim ettiğini ve karşılığında ödemesini alamadığını, müvekkilinin alacaklı konuma düşmesi akabinde, … 3.İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosya ile davalı aleyhine cari hesap ve faturadan kaynaklanan alacak talebi ile takip başlatıldığını, müvekkili şirkete, davalı/borçlu tarafından 36.089,01-TL’lik borcunun yalnızca 22.800,01-TL’lik kısmının ödendiğini, ana para ve işlemiş faizden kalan 13.289,00-TL’lik kısım ödenmeyerek haksız bir şekilde borca kısmi olarak itiraz edildiğini, … 3.İcra Dairesi’nce gönderilen ödeme emrine karşı davalı/borçlu tarafından yapılan itiraz akabinde taraflarınca başlatılan arabuluculuk sürecinin 02/02/2023 tarihinde gerçekleşen karşı tarafın da katılım sağladığı son oturumda anlaşamama ile son bulduğunu, yukarıda değinilen müvekkili şirketin davalıdan alacaklı olduğuna dair tüm bu hususlara ve delillere rağmen davalı/borçlu tarafın müvekkilinden alacağını ödemekten kaçınmak ve alacağın tahsilini geciktirmek için icra takibine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini, haksız ve kötü niyetli olan itirazın iptali istemi ile işbu davayı ikamet etme zaruretinin hasıl olduğunu beyanla davanın kabulü ile, davalının … 3.İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline ve kalan 13.289,00 TL’lik bakiye ve buna işleyecek faiz, vekalet ücreti ve ferileri ile birlikte takibin devamına, itirazında kötü niyetli olan davalının %20’den az olmamak üzere en yüksek oranda icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davacı şirketle, davalı-müvekkil arasında akdedilen mal-alım satım sözleşmesine dayanan ticari ilişkiye binaen alınan ürünlerin tamamının bedelinin davacı şirkete ödendiğini, güncel hesapta davalı-müvekkilin davacı şirkete borcunun bulunmadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan faturanın davalı-müvekkile usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğini, faturanın davalı-müvekkile tebliğ edildiğine ilişkin bir ibare, imza, kaşe vs. bulunmadığını, söz konusu faturanın davalı-müvekkile ilk tebliği başlatılan icra takibiyle olduğunu, davacı tarafın faturada belirttiği bedeli karşılayacak kadar ürün alımı yapmadığını, söz konusu faturada belirtilen alacak kalemleri ve kıstalyevm hesapları tek taraflı hesaplanmış olup haksız ve yanlış olduğunu, 20.917,44-TL asıl alacak ve 1.882,57-TL faiz olmak üzere toplam 22.800,01-TL’nin icra dosyasına ödendiğini, ifanın yapıldığını gösterir nitelikteki faturaların geçerli olabilmesi için alt nüshasının faturayı alan tarafından imzalanması gerektiğinden dava konusu faturanın usule uygun olarak düzenlenmemiş ve geçersiz olduğunu beyanla haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, davacı şirket aleyhine %20’den az olmamak üzere en yüksek orandan kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR /
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, … 3.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası UYAP üzerinden dosyamız arasına celbedilmiş, davacı şirketin İTO kaydı dosyamız arasına alınmış ve davalı hakkında esnaf-tacir araştırması yapılmıştır.
… 3.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyanın dosyamız arasına alındığı ve takip dosyası kapsamından; davacı tarafın, davalı/borçlu hakkında toplam 36.089,01-TL alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunulduğu, davalının yasal süresi içinde vaki itirazı sonucu, icra takibinin İİK’nun 62.maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine nazaran, bu itirazın iptali davasının İİK.nun 67.maddesi hükmünde öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süresi içinde açıldığı tespit olunmuştur.
… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı cevabi yazısında …’ nun gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunamadığının bildirildiği tespit edilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğünün… tarih ve … sayılı cevabi yazısında Ödevlinin 01/06/2005 tarihli Faal mükellefleri olduğu, 2016-2017-2018-2019-2020-2021 ve 2022 dönemlerinde işletme hesabına göre tuttuğu bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE /
Dava, alacağın tahsili amacı ile başlatılan ilâmsız icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.Maddesi uyarınca iptali ve icra inkâr tazminatının tahsili davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1.maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1.bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1.maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından somut olayda, davanın tarafları, konusu ve davacının talebinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Eldeki davada davacının talebi, taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde kendisinin, davalıya ürün teslim ettiği ve karşılığında ödemesini alamadığı, alacaklı konuma düşmesi akabinde, … 3.İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosya ile davalı aleyhine cari hesap ve faturadan kaynaklanan alacak talebi ile takip başlattığı, kendisine, davalı/borçlu tarafından 36.089,01-TL’lik borcunun yalnızca 22.800,01-TL’lik kısmının ödendiği, ana para ve işlemiş faizden kalan 13.289,00-TL’lik kısım ödenmeyerek haksız bir şekilde borca kısmi olarak itiraz edildiği, bu nedenle davalının … 3.İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline ve kalan 13.289,00 TL’lik bakiye ve buna işleyecek faiz, vekalet ücreti ve ferileri ile birlikte takibin devamına, davalı aleyhine icra-inkar tazminatına hükmedilmesidir. Eldeki davanın konusu da, taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacağının varlığı ve miktarı, işlemiş faiz, temerrüt faizi ve icra-inkar tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı ile davalının icra takibine vaki itirazının haklı olup olmadığına ilişkin olduğu ve bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Zira davalı tarafça, davacı tarafın ileri sürdüğü ticari ilişki ve mal alım-satımına ilişkin kurulan akdi ilişki inkar edilmemekte ve kendisinin davacıya borcunun bulunmadığını belirtmektedir. Bu durumda, eldeki davanın nisbi ticari dava olarak kabulü ile uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesi tarafından çözülebilmesi için, uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması ve her iki tarafında tacir olması zorunludur. Yukarıda detaylı olarak belirtilen ve dosyaya celbedilen cevabi yazılardan da anlaşılacağı üzere; davalının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davanın nispi ticari dava sayılamayacağı, yine davanın TTK’nun 4. Maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, aynı maddenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na atıfla mutlak ticari dava konusu kabul ettiği sözleşmelerden de kaynaklanmadığı anlaşılmıştır.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-(c) maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınırlar. İzah edilen nedenlerle, davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; Davanın, HMK md. 114/1-(c) ve HMK’nun 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, taraf vekillerinin huzurunda, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/05/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸