Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/810 E. 2023/4 K. 03.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/512 Esas
KARAR NO : 2022/788

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 05/06/2012
KARAR TARİHİ : 03/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirketin Parke, halı, vs. işler ile yıllardır faaliyet gösterdiğini, davalı şirketin ise, müvekkili şirketin müşterisi olduğunu ve müvekkili şirket ile ticari ilişkiye girdiğini, bu ticari ilişkiler sonucunda müvekkili şirketin satılan malların karşılığı alacaklarını davalıdan talep ettiğini, ancak alacaklarının ödenmesine dair müvekkili şirketin taleplerinin davalı şirket tarafından yerine getirilmediğini ve bu konudaki sözlü uyarılarının da sonuç vermediğini, yine de iyi niyetle müvekkili şirketin bir süre daha alacaklarının ödenmesinin beklendiğini ancak davalı şirketin, müvekkili şirkete göndermiş olduğu mutabakat yazısını imzalaması ve borcu kabul etmesine rağmen yine de müvekkili şirkete ödeme yapmadığını ve müvekkilini mağdur ettiğini, ancak beklemekten bir sonuç alamayınca bu sefer … 9.İcra Müdürlüğü’nün ..Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız takibe geçildiğini, davalı/borçlu şirketin borca ve ferilerine karşı haksız itirazı nedeni ile takibin durduğunu, davalı/borçlunun itiraz dilekçesinde açıkça müvekkili şirket ile ticari ilişkiyi kabul ettiğini ancak müvekkili şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını belirttiğini, hülasa davalı/borçlu şirket vekilinin borca ve ferilerine itiraz ederek takibin durdurulmasına neden olduğunu beyanla davalı/borçlunun … 9.İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasından yürüttükleri takibe yönelik yaptığı itirazın iptaline ve anılan takibin devamına, haksız ve alacaklarının tahsilini geciktirmeye yönelik bu itiraz nedeni ile davalı/borçlunun asıl alacağın %40’ından az olmamak üzere icra-inkar tazminatını müvekkiline ödemesine mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 30/05/2011 tarihinde … projesindeki tarif ve birim fiyatları belirtilen halı temin ve montaj işlerinin proje ve Ek-2 de belirtilen teknik şartnamelere uygun olarak, proje yöneticisi ve müvekkili şirkete kabul ettirmek şartı ile taşeron sözleşmesinin akdedildiğini, davacı şirketin işbu sözleşme ile sözleşmenin 2.maddesinde tariflenen işi sözleşme, ekleri, hüküm ve icaplarına, proje ve detaylara, birim fiyat tarifleri, teknik şartnameye, teknik şartnamede belirtilen standart ve normlara, birinci sınıf işçilik anlayışına, müvekkili şirketin proje yöneticisinin sözleşme, şartnameler ve onaylı projeler çerçevesindeki direktiflerine uygun şekilde ifa ve ikmal ile süresi içerisinde kusursuz ve noksansız olarak işler vaziyette teslim etmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, 30/05/2011 tarihli sözleşmenin kesin hak ediş başlıklı 29.maddesinde hak edişlerin ne şekilde ödemeye bağlanacağının açıkça düzenlendiğini, işin bedelinden geçici hak edişlerle yapılan ödemelerde, teminat kesintisinin, sözleşme gereğince kesilecek cezalar ve mevzuat icabı tevfiki gereken vergiler ile varsa müvekkili şirketin alacaklarının kesilmek suretiyle düzenlenecek kesin hak ediş raporuna göre tahakkuk eden alacağın (hak ediş raporunda davacı lehine bir alacak tespit edilmiş olması halinde) davacıya ödeneceğini, davacıya ödeme yapılabilmesi için, geçici kabul işleminin tekemmül etmiş olmasının şart olduğunu, taraflar arasında geçici kabul işlemi tekemmül etmemiş olduğundan davacının muaccel alacağının bulunmadığını, bir an için alacağın muaccel olduğu kabul edilse bile, 3095 s. Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 4/A maddesine göre sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı halde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiğini, yabancı para üzerinden icra takibi yapan davacının faiz talebinin bu nedenle hukuka aykırı olduğunu, kaldı ki, davacı tarafından düzenlenen faturalara itiraz edilmemiş olmasının faturaların kabul edildiği anlamına gelmediğini, faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemesinin fatura verilmesine neden olan iş veya hizmetin yapılmış olduğunu kabul anlamına gelmediğini, alacağın kesinleşmediğini ve yargılamayı gerektirdiğini, bu nedenle likit olmayan alacağa ilişkin olarak talep edilen icra inkar tazminatının reddi gerektiğini beyanla davanın reddine, davacının %40 kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE/
Dava, alacağın tahsili amacı ile başlatılan ilâmsız icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.Maddesi uyarınca iptali ve icra inkâr tazminatının tahsili davasıdır.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, … 9.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası celp edilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
… 9.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası kapsamından; davacı tarafın davalı hakkında toplam 13.367,94-EURO alacağın ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalı tarafından yasal süresi içinde vaki itirazı sonucu, icra takibinin İ.İ.K.nun 62. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine nazaran da, bu itirazın iptali davasının İİK.nun 67. maddesi hükmünde öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taraflar arasında imzalanan taşeron sözleşmesi gereğince davacının davalıdan cari hesap alacağı olup olmadığı, taraflar arasında imzalanan taşeron sözleşmesine konu emtianın kesin kabulünün yapılıp yapılmadığı, davacının davalıdan muaccel alacağı olup olmadığı ve davalı tarafından davacıya yapılan ödemelerin avans ödemesi olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Mahkememizin -bozma öncesi 2012/143 Esas sayılı dosyası- 13/12/2012 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Geçen celse 4 nolu ara kararı uyarınca taraflara tanıkların ad ve soyadları ile açık adreslerini ve hangi konuda tanıklık edeceklerinin net ve anlaşılır şekilde belirtilmesi için iki haftalık kesin süre verildiği, davalı vekilini kesin süre içerisinde tanık listesi sunduğu, ancak tanıkların kesin kabul ve geçici kabulün tekemmül ettirilip ettirilmediği hususunda dinletmek istediğini belirttiği, davacı vekilinin kesin süre içerisinde tanık listesini sunduğu, ancak tanıkların hangi konuda tanıklık edecekleri hususunda beyanda bulunmadığı, davalı vekilinin tanıklar ile ispat etmek istediği hususların tanık beyanları ile ispat edilecek hususlar olmadığı anlaşıldığından, tarafların tanık dinletme talebinden vazgeçmiş sayılmalarına, ” karar verilmiş, aynı tarihli duruşmanın (2) numaralı ara kararı ile; ”Davacının iddiası, davalının yanıtları, takip dosyası, taraflar arasında imzalanan sözleşme, taraf ticari defter ve belgeleri ile tüm dosya kapsamı göz önüne alınarak davacı ile davalı arasında imzalana taşeron sözleşmesi gereğince davacının davalıdan herhangi bir alacağı olup olmadığı, var ise miktarı, taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacı tarafından düzenlenen faturaların taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi sonucunun taraf defterlerinde ne şekilde kayıtlı olduğunun tespiti için Mali Müşavir …, Tekstil Mühendisi … ve … aracılığı ile inceleme yapılmasına,” karar verilmiş ve işbu doğrultuda tayin edilen bilirkişiler tarafından tanzim edilen 31/12/2013 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle;
-İncelenen davacı şirkete ait 2011 yılı ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde usulüne uygun tasdik edildiği,
-İncelenen davalı şirkete ait 2011 yılı ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde usulüne uygun tasdik edildiği, 2012 yılı ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun tasdik edildiği kapanış tasdik sürelerinin henüz gelmediği,
-1.olasılık; Mahkeme, davalı tarafından, davacı yan adına yapılan kur değerleme (6.845,02-TL), hakediş bedelinden mahsup edilen (3.691,95-TL), 1. Ve 2. SGK Hakediş bedeli (935,07-TL) toplam 11.472,04-TL ve davacının defter kayıtlarında bulunan, davalının kayıtlarında bulunmayan 6.175,12-TL ödemelerin haklı yere yapılmadığına karar verir ise, muhasebesel gözleme göre davacının incelenen defterlerine göre davalı yandan 36.037,23-TL alacaklı olduğu,
-2.olasılık; Mahkeme, davalı tarafından, davacı yan adına yapılan kur değerleme (6.845,02-TL), hakediş bedelinden mahsup edilen (3.691,95-TL), 1. Ve 2. SGK Hakediş bedeli (935,07-TL) toplam 11.472,04-TL ve davacının defter kayıtlarında bulunan, davalının kayıtlarında bulunmayan 6.175,12-TL ödemelerin haklı yere yapıldığına karar verir ise, muhasebesel gözleme göre davalının incelenen defterlerine göre davacı yana 30.739,09-TL borçlu olduğu,
-Taraflar arasındaki sözleşmenin inkar edilmediği, dosya kapsamına göre davacının mal teslimlerini gerçekleştirdiği, üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğinin anlaşıldığını, davalının hak edişler için yaptığı kısmi ödemeler de dikkate alındığında, geçici kabullerin yapılmadığı, bu yüzden ödemeden kaçınabileceği yönündeki savunmasının yerinde olmadığı ve davacının bakiye alacağını talep edebileceği,
-Davacının icra takip tarihi olan 14/05/2012 tarihinden 19/06/2012 tarihine kadar %17,75, 20/06/2012 tarihinden 20/12/2012 tarihine kadar %16,50, 20/12/2012 tarihinden itibaren ise %13,75 avans faizi talep edebileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin -bozma öncesi 2012/143 Esas sayılı dosyası- 28/03/2013 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Taraflar arasında anlaşmazlık konusu edilen … 9. İcra Müdürlüğüne ait … Esas sayılı dosyada talep edilen alacağın Euro olarak talep edildiği, bilirkişi raporunda ise incelemenin TL olarak yapıldığı anlaşıldığından, bilirkişi kurulundan taraflar arasındaki anlaşmazlığın Euro olarak değerlendirilmesi ve davacının itirazlarının değerlendirilmesi için ek rapor alınmasına,” karar verilmiş ve işbu doğrultuda Mali Müşavir …, Tekstil Mühendisi … ve … tarafından tanzim edilen 29/04/2013 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle;
-İncelenen davacı şirkete ait 2011 yılı ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde usulüne uygun tasdik edildiği,
-İncelenen davalı şirkete ait 2011 yılı ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde usulüne uygun tasdik edildiği, 2012 yılı ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun tasdik edildiği kapanış tasdik sürelerinin henüz gelmediği,
-1.olasılık; Mahkeme, davalı tarafından, davacı yan adına yapılan kur değerleme (6.845,02-TL), hakediş bedelinden mahsup edilen (3.691,95-TL), 1. Ve 2. SGK Hakediş bedeli (935,07-TL) toplam 11.472,04-TL ve davacının defter kayıtlarında bulunan, davalının kayıtlarında bulunmayan 6.175,12-TL ödemelerin haklı yere yapılmadığına karar verir ise, muhasebesel gözleme göre davacının incelenen defterlerine göre davalı yandan 15.553,40-EURO (15.553,40*2,3170=36.037,23-TL)alacaklı olduğu,
-2.olasılık; Mahkeme, davalı tarafından, davacı yan adına yapılan kur değerleme (6.845,02-TL), hakediş bedelinden mahsup edilen (3.691,95-TL), 1. Ve 2. SGK Hakediş bedeli (935,07-TL) toplam 11.472,04-TL ve davacının defter kayıtlarında bulunan, davalının kayıtlarında bulunmayan 6.175,12-TL ödemelerin haklı yere yapıldığına karar verir ise, muhasebesel gözleme göre davalının incelenen defterlerine göre davacı yana 13.266,76-EURO (13.266,76*2,3170=30.739,09-TL) borçlu olduğu, talebe bağlılık ilkesi gereği kurulun kanısınında bu ikinci olasılık doğrultusunda bulunduğu,
-Taraflar arasındaki sözleşmenin inkar edilmediği, dosya kapsamına göre davacının mal teslimlerini gerçekleştirdiği, üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğinin anlaşıldığı, davalının hak edişler için yaptığı kısmi ödemeler de dikkate alındığında, geçici kabullerin yapılmadığı, bu yüzden ödemeden kaçınabileceği yönündeki savunmasının yerinde olmadığı ve davacının bakiye alacağını talep edebileceği,
-Davacının 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olan 14/05/2012 tarihinden itibaren değişik oranlarda avans faizi talep edebileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 26/09/2013 tarih, 2012/143 Esas ve 2013/202 Karar sayılı ilamı ile; “Davanın kısmen kabulü ile, davalının … 9. İcra Müdürlüğü’ nün … E sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin 13.266,76-EURO asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının bir yıllık mevduata uyguladıkları Euro faiz oranını uygulanmak suretiyle ( davacının talebi olan yıllık %17,75′ fazi oranını aşmamak şartı ile) devamına, İİK 67 mad gereğince 12.295,63-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” kararı verildiği, verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 07/12/2017 tarih, 2016/5845 Esas ve 2017/7819 Karar sayılı ilamı ile; ”,,,Davalı, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 29. maddesi uyarınca hak edişlerin ne şekilde ödeneceğinin hükme bağlandığını, geçici kabul işlemi tamamlanmadığından davacının alacağının muaccel olmadığını ileri sürmüştür. Taraflar arasındaki 30.05.2011 tarihli taşeron sözleşmesinin 29. maddesi hükmünde, “… işin bedelinden, geçici hakedişlerle yapılan ödemelerde, teminat kesintisi, sözleşme gereğince kesilecek cezalar ve mevzuat icabı tevkifi icap eden vergiler ile varsa müteahhit’in alacakları kesilmek suretiyle düzenlenecek kesin hakediş raporuna göre tahakkuk eden alacağı taşerona ödenir. Ancak bu ödemenin yapılabilmesi için geçici kabul işleminin tekemmül etmiş olması şarttır” hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm uyarınca davacının alacağının muaccel olabilmesi için geçici kabul işleminin tekemmül etmiş olması gerekmektedir. Mahkemece sözleşmenin bu hükmü üzerinde durularak, davaya konu alacak ile ilgili geçici kabul işleminin yapılıp yapılmadığı araştırılarak icra takip tarihi itibariyle alacağın muaccel hale gelip gelmediğinin tespiti ile sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA..
” kararı verilerek dosyanın Mahkememize gönderildiği ve Mahkememizin 2018/512 Esas sırasına kaydedildiği tespit edilmiştir.
Mahkememizin 22/11/2018 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Yargıtay bozma ilamına uyulmasına” karar verilmiştir.
Mahkememizin 30/05/2019 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Davalı vekilinin 06/12/2018 havale tarihli dilekçesinde bildirdiği tanıkların ve tanıkların dinletilmek istenildiği hususların birlikte değerlendirilmesi neticesinde, davalı tarafça bildirilen tanıkların sadece geçici ve kesin kabul işlemlerinin tekemmül ettirilip ettirilmediği ve eksik imalatlar hususunda dinlenilmelerine,” karar verilmiş, davalı tanıklarından …’ın 07/11/2019 tarihli duruşmada; “Ben dava konusu sözleşmenin yapıldığı dönemde davalı şirkette Satın Alma ve İdari İşler Müdürü olarak çalışıyordum, davaya konu Taşeron Sözleşmesine ilişkin teklifi davacıdan ben aldım, dava konusu sözleşmeye ilişkin işin kabul edilebilmesi için önce geçici kabulün sonra kesin kabulün yapılması gerekiyordu, ancak geçici kabul işleminin yapılmadığını biliyorum, zira hem davalı şirket hem de … A.Ş.’nin ekonomik sıkıntıları sebebiyle geçici kabul işlemleri yapılmadı, davacı şirket tarafından sözleşmeye konu malların büyük bir kısmının teslim edildiğini ve işin büyük bir kısmın yapıldığını biliyorum, bunun dışındaki hususlar teknik incelemeyi gerektirmektedir, benim bilgi ve görgüm bundan ibaretti..” şeklinde beyanda bulunduğu, diğer davalı tanığı …’ın ise hem 07/11/2019 tarihli duruşmada hemde bir sonraki duruşma olan 13/02/2020 tarihli duruşmada hazır bulunmadığından/edilmediğinden 07/11/2019 tarihli duruşmanın (1) numaralı ara kararı doğrultusunda davalı tarafın bu tanığın beyanına delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizin 23/12/2021 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; “Davacının iddiası, davalının savunması ve tüm dosya kapsamına göre ön inceleme duruşmasında tespit edilen uyuşmazlıkların halli ile YARGITAY İLAMI ve Yargıtay ilamından sonra dosyaya celbedilen evraklar nazara alınarak davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacağının varlığı ve miktarı, işlemiş faiz ve icra-inkar tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı ile davalının icra takibine itirazının haklı olup olmadığı hususları hakkında ek rapor tanzimi için dosyanın önceki bilirkişi heyetine tevdiine…” karar verilmiş ve işbu doğrultuda Mali Müşavir …, Tekstil Mühendisi … ve Doç. Dr. … tarafından tanzim edilen 21/07/2022 tarihli bilirkişi heyeti 2.ek raporunda özetle;
1- Alacağın tespiti bakımından;
– Birinci olasılık: Sayın Mahkemenin Davalı yan tarafından davacı yan adına yapılan kur değerleme (6.845,02TL), Hakediş bedelinden mahsup edilen(3.691,95 TL), 1.ve 2 SGK hakediş bedeli (935,07 TL) Toplam 11.472,04 TL ve davacının defter kayıtlarında bulunan, davalının kayıtlarında bulunmayan 6.175,12 TL ödemelerin haklı yere yapılmadığına karar verir ise, muhasebesel gözleme göre davacı yanın incelenen defterlerine göre davalı yandan, 15.553,40 EUR (15.553,40×2,3170=36.037,23 TL) alacaklı olduğu,
– İkinci olasılık: Sayın Mahkemenin Davalı yan tarafından davacı yan adına yapılan kur değerleme (6.845,02TL), Hakediş bedelinden mahsup edilen( 3.691,95 TL), 1.ve 2 SGK hakediş bedeli (935,07 TL) Toplam 11.472,04-TL ve davacının defter kayıtlarında bulunan, davalının kayıtlarında bulunmayan 6.175,12 TL ödemelerin haklı yere yapıldığına karar verir ise, muhasebesel gözleme göre davalı yanın incelenen defterlerine göre davacı yana, 13.266,76 EUR (13.266,76×2,3170=30.739,09 TL) Borçlu olduğu, talebe bağlılık ilkesi gereği Kurulun kanısınında bu İkinci olasılık doğrultusunda bulunduğu hesap ve tespit edildiği,
Bu hesaplarının ve faiz hesabı yönünde önceki rapordaki değerlendirmelerinin aynen muhafaza ettikleri,
2- Davalı borçlunun geçici ve kesin kabul itirazı bakımından;
Davalı yanın, taraflar arasındaki sözleşmeyi inkâr etmediği, dosya incelendiğinde davacının mal teslimlerini gerçekleştirdiği, üzerine düşen yükümlükleri yerine getirdiği, davalı tarafından hak edişler için kısmen yaptığı ödemeler de dikkate alındığında, davalının geçici kabullerin yapılmadığı, bu yüzden ödemeden kaçınabileceği yönündeki savunmasının yerinde olmadığı ve davacının bakiye alacağını talep edebileceği, dava konusu bakımından davalının herhangi bir ayıp ve eksik ifa ihbarının olmaması, kabul işleminin bu tür sözleşmeye aykırılıkların belirtilmesi için yapılması ve bu yönde itiraz olmaması sebebiyle davalı iş sahibinin örtülü kabulünün bulunduğu, bu sebeplerle davacının söz konusu bakiye alacağını talep edebileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu Mahkememizce dosya kapsamına uygun, teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli bulunarak hükme esas alınmıştır.
Taraflar arasında akdedilen 30/05/2011 tarihli Taşeron Sözleşmesi’nin ”Kesin Hakediş” başlıklı 29.maddesi: ”Geçici kabul işleminin tamamlanmasından sonra kesin hesap yapılır.
İşin bedelinden, geçici hakedişlerle yapılan ödemelerde, teminat kesintisi, sözleşme gereğince kesilecek cezalar ve mevzuat icabı tevkifi icap eden vergiler ile varsa Müteahhit’in alacakları kesilmek suretiyle düzenlenecek kesin hakediş raporuna göre tahakkuk eden alacağı Taşeron’a ödenir. Ancak bu ödemenin yapılabilmesi için geçici kabul işleminin tekemmül etmiş olması şarttır.” şeklindedir.
Anılan düzenlemeler, iddia, savunma, dosya içeriği deliller, alınan bilirkişi raporları ve Yargıtay ilamına göre; Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 07/12/2017 tarih, 2016/5845 Esas ve 2017/7819 Karar sayılı ilamında; ”,,,Mahkemece sözleşmenin 29.maddesi üzerinde durularak, davaya konu alacak ile ilgili geçici kabul işleminin yapılıp yapılmadığı araştırılarak icra takip tarihi itibariyle alacağın muaccel hale gelip gelmediğinin tespiti ile sonucuna uygun bir karar verilmesi…” gerektiği bildirildiğinden ve Mahkememizce işbu bozma ilamına uyulmasına karar verildiğinden işbu doğrultuda alınan ve Mahkememizce teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli bulunarak hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalı tarafın, taraflar arasındaki sözleşmeyi inkâr etmediği başka bir deyişle taraflar arasında işbu sözleşmenin varlığı hususunda ihtilaf bulunmadığı, davacının mal teslimlerini gerçekleştirdiği ve sözleşme ile üzerine düşen yükümlükleri yerine getirdiği, davalı tarafından hak edişler için kısmen yaptığı ödemeler de dikkate alındığında, davalının geçici kabullerin yapılmadığı, bu yüzden ödemeden kaçınabileceği yönündeki savunmasının yerinde olmadığı, dava konusu bakımından davalının herhangi bir ayıp ve eksik ifa ihbarının olmaması, kabul işleminin bu tür sözleşmeye aykırılıkların belirtilmesi için yapılması ve bu yönde itiraz olmaması sebebiyle davalı iş sahibinin örtülü kabulünün bulunduğu, bu sebeplerle davacının söz konusu bakiye alacağını talep edebileceği kanaatine Mahkememizce varılmıştır. Davacının talep edebileceği bakiye alacağı yönünden ise Mahkememizce yapılan değerlendirmede; yine teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli görülerek hükme esas alınan bilirkişi raporundaki ikinci olasılığa itibar edilerek davalı yanın incelenen defterlerine göre davacı yana 13.266,76 EUR (13.266,76×2,3170=30.739,09 TL) Borçlu olduğu kanaatine varılarak Mahkememizce davanın kısmen kabulü ile, davalının … 9.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibine yaptığı itirazın 13.266,76-EURO asıl alacak yönünden iptaline, takibin asıl alacağa 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca devlet bankaları tarafından EURO cinsinden 1 yıllık vadeli mevduat hesabına uygulanacak en yüksek faizi ile birlikte (davacının talebi olan yıllık %17,75 faiz oranını aşmamak şartı ile) devamına, fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar verilmiştir.
Davacı taraf dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Davanın kısmen kabulüne karar verilen alacak miktarının kayıtlara dayalı likit yani belirlenebilir bir alacak miktarı olduğu kanaati ile, İİK’nın 67/2. maddesi gereğince itirazın iptaline karar verilen 30.739,09 TL alacağın dava tarihi de nazara alınarak takdiren %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle Mahkememizce aşağıda yazılı bulunan hüküm tesis olunmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının … 9.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibine yaptığı itirazın 13.266,76-EURO asıl alacak yönünden İPTALİNE, takibin asıl alacağa 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca devlet bankaları tarafından EURO cinsinden 1 yıllık vadeli mevduat hesabına uygulanacak en yüksek faizi ile birlikte (davacının talebi olan yıllık %17,75 faiz oranını aşmamak şartı ile) devamına, fazlaya ilişkin istemin ise reddine,
İİK’nın 67.maddesi gereğince 12.295,64-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 2.099,78-TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline, peşin alınan 460,00-TL harcın mahsubuna, bakiye 1.639,78-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Kabul edilen miktar üzerinden; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Red edilen miktar üzerinden; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 234,43-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 460,00-TL peşin harcı, 21,15-TL başvuru harcı, 2.500,00-TL bilirkişi ücreti ve 16,40-TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.997,55-TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına (%99) göre 2.967,57-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan 530,00-TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına (%1) göre 5,30-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı tarafça yatırılan yargılama giderinin kalan miktarın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
8-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin huzurunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.03/11/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸