Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/809 E. 2023/754 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/809 Esas
KARAR NO : 2023/754

DAVA : 5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (Tazminat)
DAVA TARİHİ : 23/11/2022
KARAR TARİHİ : 26/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan 5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin hisselerinin, … 22. Noterliği’nin … tarih ve … sayı ile tasdikli, … tarih ve … sayılı Genel Kuruk Kararı neticesinde 400.000,00 Türk Lirası bedelle … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin tüm hisseleri devir edilmiş olduğunu, müvekkili şirketin yeni sahibi ve yetkilisinin şirketi devir almasının hemen ardından 2021 yılı Nisan ayı başında şirketin önceki sahibi ve yetkilisi tarafından şirketin devrinden önce başvurusu gerçekleştirilen ancak devir sonrasında neticelenen bir kredi ile ilgili olarak … Bankası … şubesine çağrılmış olduğunu, şubeye gittiğinde şirketin yeni sahibinin kendisi olduğunu beyan etmiş , önceki sahip ve yetkilinin müvekkili şirket internet bankacılığı işlemleri ile diğer banka işlemlerinden men edilmesini talep etmiş oduğunu, ancak davalı banka tarafından da bu işlemler esnasında imza sirkülerine ve ticaret sicil gazetesine vakıf olunmuş olunduğunu, Müvekkili şirket yetkilisinin devir işlemlerinden kısa bir süre sonra da 21/06/2021 tarihinde davalı bankanın aynı şubesinden çek defteri almış bu esnada da davalı banka şubesinin müvekkili şirketin gerçek sahibi ve yetkilisine vakıf olmuş olduklarını, müvekkili şirket yetkilisinin şirketi devir almasının ardından faaliyet yürüttüğü diğer iş kollarında yaşanan sıkıntılı süreçler ve eşinin hastalıklarının ortaya çıkması dolayısıyla şirket iş ve işlemleri ile ilgilenememiş olduğunu ve şirketin önceki sahibi ve yetkilisinin bu durumu kötüye kullanmış olduğunu ve 01/04/2021 tarihinden 10/02/2022 tarihine kadar müvekkili şirket hesaplarına yatan paraları elden ve internet bankacılığını kullanmak suretiyle kendine ve başkaca 3. kişilere ait hesaplara aktarmış olduğunu, Davalı bankanın şirket hisse devrine yeni şirket sahibi ve yetkilisine Ticaret Sicil Gazetesi aracılığıyla resmi kredi talebi ve çek defteri işlemleri esnasında da fiili olarak vakıf olmuş olduğunu ve buna rağmen kendisinden beklenen objektif özen yükümlülüğüne aykırı olarak müvekkili şirketin hesaplarında bulunan parayı muhafaza hususun da gerekli çaba ve özeni göstermemiş olduğunu, müvekkil şirketin önceki sahibi ve yetkilisinin, davalı bankanın objektif özen yükümlülüğüe aykırı davranmasını fırsat bilerek elden ve internet bankacılığı aracılığıyla taraflarınca yapılan hesaplamalarına göre 1.898.524,00 Türk Lirası, 129.339,00 EURO ve başkaca 3. şahıs hesaplarına gönderilen paralar ile haksız yere keşide edilen çeklere karşılık yapılan ödemeler olmak üzere işlemler gerçekleştirmiş olduğunu, işbu sebeple; yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde ıslah hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 Türk Lirası’nın objektif özen yükümlülüğüne aykırı davranan davalı bankadan tazminini talep etmek zarureti hasıl olmuş olduğunu, davanın kabulünü, müvekkili şirketin davalı bankanın ağırlaştırılmış objektif özen yükümlülüğüne aykırı davranması sebebiyle uğramış olduğu 1.898.524,00 Türk Lirası, 129.339,00 EURO (Dava tarihindeki kur (18,2123) baz alınarak 2.355.560,6697 Türk Lirası) ve başkaca 3. şahıs hesaplarına gönderilen paralar ile haksız yere keşide edilen çeklere karşılık yapılan ödemeler toplamındaki zararının müvekkili şirket lehine alanında uzman bilirkişiler marifetiyle yapılacak hesaplamalar doğrultusunda fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla şimdilik 10.000,00 Türk Lirası’nın davalı bankadan tazminini, tazmine karar verilen tutara işbu davanın açıldığı tarihten itibaren Avans Faizi İşletilmesini, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine tahmili talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinin incelenmesinde davacı tarafından müvekkili Bankanın ağırlaştırılmış objektik özen yükümlüğüne aykırı davrandığı gerekli tedbir ve güvenlik önlemlerini almadığını, şirket hesaplarının korunmadığı yönündeki iddialarının tümüyle yanıltıcı ve gerçek dışı olduğunu, davacı tarafından müvekkili Banka aleyhine tümüyle dayanaktan yoksun ve yersiz olarak huzurdaki davanın ikame edilmişse de dava dilekçesinde müvekkili Banka aleyhine yer verilmiş olan tüm iddia, beyan ve anlatımlar tümüyle haksız, mesnetsiz, gerçek dışı ve yanıltıcı olup, bunlara istinaden ileri sürülmüş olan taleplerin de hukuka aykırı bulunduğundan tümüyle mesnetsiz, haksız ve kötü niyetli olarak açılan huzurdaki davanın tüm talepler yönünden reddi gerekmekte olduğunu, huzurdaki haksız davada müvekkili Bankanın şirket yetkilisinin değişikliğinden haberi varmış gibi bir algı yaratılmaya çalışılmışsa da davacı firmanın şirket yetkilisi değişikliğine ilişkin müvekkili Bankaya yazılı herhangi bir başvurusu, usul ve yasaya uygun bir bildirimi olmamış olduğunu, davacı firmanın şayet şirket yetkilisi değişikliği nedeniyle bir zararı oluşmuş ise bundan müvekkili Bankanın sorumlu tutulabilmesinin mümkün olmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde yazılı bir bildirim gerektiği hakkında düzenlemeler olduğunu, ne var ki işbu sözleşme düzenlemeleri kapsamında davacı firmanın şirket yetkilisi değişikliğine ilişkin müvekkili Bankaya yapmış olduğu herhangi bir başvurusu/yazılı bir bildirimi bulunmamakta olduğunu, tacir olan davacı firma yukarıda anılan sözleşmelerde yer alan düzenlemelerden bizzat haberdar olup söz konusu taahhütnameler ve sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemiş olduğunu, davacı firma şirket yetkili değişikliğini müvekkili Bankaya yazılı olarak hiç bildirmemiş olduğunu, dava dilekçesinde davacı şirketin hesaplarından interaktif internet bankacılığı kullanılarak gerçekleştirilen işlemlerin şirketin önceki yetkilisi tarafından gerçekleştirildiğini, müvekkil bankanın eski yetkilinin şirket hesaplarına erişimini engelleyemediği yönündeki iddiasının son derece asılsız, haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili Bankanın … Şubesi müşterisi olan Tasfiye Halinde… Şirketinin o zamanki yetkilisi dava dışı …’dan 26.12.2018 tarihinde müvekkili Bankaca Ticari Dijital Bankacılık Firma Başvuru Formu ile Ticari Dijital Bankacılık Kullanıcı Formu alınmış ve dava konusu edilen işlemlerin gerek söz konusu formda yer alan hususlara gerek Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesine gerekse de Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesine uygun olarak gerçekleştirildiği tespit edilmiş olduğunu, ayrıca huzurdaki haksız davaya konu edilen ve davacı firma hesabından yapılan işlemlerin şirket yetkilisi dava dışı … bilgileriyle müvekkili Banka sisteminde tanımlı duruma getirilmiş cihazlar üzerinden dijital bankacılık şifresi girilerek gerçekleştirildiğinin tespit edilmiş olduğunu, Şirket hesapları üzerinde dijital kanallardan gerçekleştirilecek olan işlemler bakımından şirket yetkilisinin yetkilendirilebileceği gibi şirket yetkilisinin müvekkili Bankaya bildireceği bir kişiyi de bu hususta yetkilendirebileceğini Sayın Mahkemenize izah etmek istediklerini, huzurdaki davada ise işlem yetkilisinin, davacı firmanın (eski) yetkilisi olan dava dışı …’da olduğunu, ….’nün şirketi devraldıktan sonra birlikte ticari faaliyet sürdürüyor olmaları nedeniyle işlemlere dava dışı … tarafından devam edilmesi yönünde irade sergilediğinin açık olduğunu, davacı firmanın dijital kanallardan işlem yapılmasına dair bir yetki değişikliği yapılmak isteniyor ise , yani bir başkası yahut firmanın yeni yetkilisi … yetkilendirilmek isteniyor ise bu durumu müvekkili Bankaya yazılı olarak bildirme yükümlülüğü altında olup davacı firmanın 29.04.2022 tarihine kadar müvekkil Bankaya bu yönde bir bildirimi olmamış olduğunu, 29.04.2022 tarihli yazılı bildirimden sonra ise müvekkili Bankaca derhal gerekli iptalin sağlanmış olduğunu, …’nün 29.04.2022 tarihli kullanıcı iptali talebinden sonra ise … tarafından 25.05.2022 tarihinde müvekkili Bankaya yapılan başvuruda ticari interaktif kullanıcı güncellenme talebinde bulunmuş ve bu talebe istinaden de sistem üzerinden gerekli güncellemeler yapılarak kullanıcı … olarak değiştirilmiş olduğunu, yani firma tarafından yazılı bir talepte bulunulup interaktif bankacılık kanallarını kullanmaya yetkili kişinin yetkisi geri alınmadığı müddetçe daha evvel yapılan yetkilendirme aynen geçerli olacağını, bu itibarla, bizzat davacı firmaca imzalanan taahhütnameler ve sözleşmeler uyarınca 29.04.2022 tarihinden önceki dönemlerde/tarihlerde gerçekleştirilen işlemlerde davacı firma tarafından imzalanan anılan taahhütnamelere uygun olarak yetkili kişi tarafından gerçekleştirildiğinden bu işlemler bakımından müvekkili Bankanın sorumlu tutulamayacağını, 29.04.2022 tarihine kadar müvekkili Bankaya yazılı bildirimde bulunmayan davacı firmanın haksız taleplerini müvekkili Bankaya yöneltemeyeceğini, Huzurdaki davada davacı firmanın yeni yetkilisinin haksız davasını firmanın eski yetkilisine yönlendirmeyip huzurdaki davayı yalnızca müvekkili Bankaya karşı açmış olmasının dahi davanın haksızlığını ve kötü niyetli olarak ikame edilmiş olduğunu gözler önüne serer nitelikte olduğunu, davacı firma şayet bir zarar uğradı ise bu zararına ilişkin dava dışı … aleyhine herhangi bir dava açılmamasının / suç duyurusunda dahi bulunulmamış olmasının bu kişilerin birlikte hareket ettiği şüphesini uyandırmakta ve müvekkili Banka kayıtlarının ise bu şüpheyi kuvvetlendirmekte olduğunu, davacı firmanın yeni yetkilisi … ile eski yetkilisi dava dışı …’ın çok önceden beri ticari ilişkilerinde birlikte hareket ettiklerinin de müvekkili Banka kayıtları ile tespit edildiğini, bu noktada, huzurdaki davanın bir kurgudan ibaret olduğunun anlaşılabilmesi bakımından davacı firma yeni yetkilisi … ile eski yetkilisi dava dışı … arasındaki hukuki ilişkinin dava konusu edilen işlemlerin gerçekleştirildiği tarihlerde de devam ettiği hususunda Sayın Mahkemenizi bilgilendirmek zorunluluğu doğmuş olduğunu, 18.06.2021 tarihinde firmaya ait … numaralı 10 adet çek yaprağı …’ye teslim edilmiş olup; söz konusu çeklerden … nolu 09.12.2021 keşide tarihli 100.000 TL tutarlı çekin dava dışı … tarafından imzalandığının tespit edilmiş olduğunu, bu durumun çek karnesinin … tarafından dava dışı…a teslim edildiğini, dava dışı …’ın davacı firma adına işlem tesis ettiğini ve şirketin işlemlerini yürütmek konusunda yetkilendirildiğini açıklıkla göstermekte olduğunu, 10.08.2021 tarihinde …’ye teslim edilen … nolu çeklerin ise … tarafından müvekkili Banka Şubesine iade edilerek iptal edilmiş olduğunu, iptal edilen … nolu çekte de dava dışı …’ın imzası bulunmakta olduğunu, bu durum da …’nün, kendisine teslim edilen çek karnesine dava dışı …’ın imzasını alarak işlerini yürüttüğü, şirketin dava dışı … imzası ile borçlanmaya devam etmesinin … rızası dahilinde olduğunun da anlaşılmakta olduğu, Davacı … Tic. Ltd. Şti. firmasının Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesinde de 300.000,00 TL’ye kadar hem …’nün hem de dava dışı …’ın müteselsil kefalete ilişkin kefil imzalarının devam ettiğini ve her iki kişinin firmaya kefil olduklarına yönelik birbirinden haberdar oldukları aynı sözleşme üzerinde görülmekte olup … tarafından dava dışı …’ın kefaletinin kaldırılmasına yönelik talepte bulunulmadığı gibi dava dışı …tarafından da kefaletinin sonlandırılmasına yönelik müvekkili Bankaya herhangi bir talep iletilmemiş olduğunu, 29.04.2022 tarihli firma e posta değişikliği başvurusuna dair Bilgi güncelleme formunda firmanın … olan e posta adresi bizzat … imzasıyla … olarak değiştirilmiş olduğunu, aktarılan tüm hususlar dava dilekçesinde sirayet ettirilmeye çalışılanın aksine dava dışı … ile …’nün ticari ilişkilerinin birlikte devam ettiğine yönelik göstergeler olduğunu, Bu kapsamda, dava dışı… ile firma ve … arasındaki ilişkinin dava dilekçesinde yer verilenin aksine esasen hiç sonlanmadığı, dava dışı …’ın şirketin işlerini sürdürmeye devam ettiği ve bu durumun …’nün rızası ve bilgisi dahilinde olduğu belgeler ile kanıtlanabilmekte olup;…’nün müvekkili Banka aktif bireysel İşcep kullanıcısı da olduğu dikkate alınarak …’nün bilinçli olarak ticari interaktif kullanıcı değişikliği yönünde bir talimat iletmediği anlaşılmakta olduğu,müvekkili Banka kayıtları ile sabit olduğu ve bizzat davacı tarafından sunulan firmanın hesap hareketlerinde dahi görüleceği üzere İşcep/interaktif ticari bankacılık kanalları üzerinden aynı zamanda davacı firmanın ticari faaliyetlerinin devamı niteliğinde olan işlemlerin de yapıldığının görülmekte olduğunu, hesap hareketlerinin bütünü incelendiğinde dava dışı …’a aktarılan paraların bir kısmının dava dışı … tarafından şirket hesabına da iade edilmiş olduğunun görüleceğini, Netice itibariyle, yukarıda detaylıca yer vermiş oldukları hususların ve keza davacı firma hesaplarından aynı zamanda davacı firmanın diğer işlemlerinin de gerçekleştirildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, huzurdaki davanın Sayın Mahkemenizi aldatmaya yönelik iddialarla esasen bir kurgudan ibaret olarak ikame edildiğine karine teşkil etmekte olduğunu, Son olarak, dava dilekçesinde her ne kadar sözde zarar tutarının avans faiziyle ödenmesi talep edilmişse de, somut olayda müvekkili Bankanın herhangi bir ödeme yükümlülüğü bulunmadığından herhangi bir faize katlanması da söz konusu olmadığı ve bu itibarla, davacının faize ilişkin söz konusu taleplerinin de reddi gerekmekte olduğunu, Yukarıda izah edilen beyan/açıklama ve itirazları dikkate alındığında, davacının müvekkili Banka hakkındaki iddialarının tümüyle gerçek dışı olup, basiretli bir tacir olarak davranması gereken davacı şirketin böyle bir tutumdan uzak ve kötü niyetli olarak müvekkiliBanka aleyhine açılmış olan dayanaktan yoksun davanın tüm talepler açısından reddine karar verilmesi talep olunmakta olduğu, haklı itirazlarının kabulüne; hukuka, usul ve yasalara, hakkaniyete, iyi niyet kurallarına aykırı ve dayanaksız talepler içeren davanın tüm talepler açısından reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (Tazminat) olduğu tespit edilmiştir.
Dosyada tarafların bildirdiği belgeler, davalı şirketin İTO kaydı, …. Bankası A.Ş’nin ve Ticaret Sicili Müdürlüğünün cevabi yazıları delil olarak değerlendirilmiştir.
Mahkememiz 11/07/2023 tarihli ara kararı gereğince, HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, bilirkişinin HMK’nun 267/1. maddesi gereği resen seçilecek bir bankacılık ve finans konusunda uzman bilirkişi olarak belirlenmesine, HMK’nun 278/4. maddesi uyarınca bilirkişiye davacı bankanın defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme ve rapora esas olup da dosyada bulunmayan belgeler varsa birer suretinin de rapora eklenmesi için yetki verilmesine, HMK’nun 273/1. maddesi gereği mahkememizce toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı incelenmek suretiyle; davalı bankanın davacı şirketin eski yetkilisine yetkisiz olduğu dönemde işlem yaptırıp yaptırmadığı, yapılmış ise hangi tarihte hangi tutarlı işlemlerin yapıldığı, bu işlemler yönünden davacı şirket yetkilisinin onay veya muvafakatının alınıp alınmadığı, davacı şirket yetkilisinin değişikliğine ilişkin davalı banka herhangi bir bildirimde bulunup bulunmadığı, dava dilekçesinde bildirilen işlemler yönünden davacı şirketin davalı banka nezdindeki hesaplarına erişimin gerek fiziki, gerek internet gerekse de cep bankacılığı nezdinde kim veya kimlere açık olduğunun tespiti hususlarında bilirkişiden HMK’nun 279/2. maddesine uygun olarak açıklamalı rapor tanziminin istenilmesine, HMK’nun 274/1. maddesi gereği rapor tanzimi için bilirkişiye 2 aylık süre verilmesine, HMK’nun 283/1. maddesi gereği bilirkişiye emek ve mesaisine karşılık Bilirkişi Asgari Ücret Tarifesi 7. Maddesinde belirtilen bilirkişinin vasfı, uyuşmazlığın niteliği dosya kapsamı itibariyle 2.500,00 TL ücret taktirine, bilirkişi ücreti ile bilirkişi raporunun birer suretinin taraflara tebliğ gideri olarak 118,00 TL olmak üzere toplam 2.618,00 TL’nin davacı tarafından yatırılan delil avansından karşılanmasına, uyap sistemi üzerinden yapılan kontrol sonucu delil avansının 318,00 TL’sinin dosyada mevcut olan delil avansından karşılanmasına, davacının yatırdığı delil avansı yetersiz olduğundan bakiye 2.300,00 TL delil avansının mahkememiz veznesine depo edilmesi için HMK’nun 324/1. maddesi uyarınca davacı vekiline 1 aylık kesin süre verilmesine, verilen kesin süre içinde bildirilen delil avansı bedelinin depo edilememesi halinde HMK’nun 324/2. maddesi uyarınca talep olunan bilirkişi delilinin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağının ve dosyadaki mevcut diğer delillere göre karar verileceğinin ihtarına, Mahkemece taktir edilen delil avansının davacı tarafça yatırıldıktan sonra dava dosyasının bilirkişiye tevdine, bilirkişi raporunun HMK’nun 280/1. maddesi gereği birer suretinin taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğine, karar verildiği ve bilirkişi … tarafından hazırlanan 10/09/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı şirketin eski ortağı …’ın hisse devri yaptıktan sonra, şirket hesaplarından yetkisiz olarak para çıkışı gerçekleştirdiği, bununla birlikte, bankacılık uygulamasında çalışanların şirket hesaplarına erişimi (şirketin talebi doğrultusunda) mümkün olabildiği, şirket adına ve hesabına işlem yapabilecek kimselerin ayrıca bankaya bildirilmesi ve yetkilendirme işlemi yapılması gerektiği, somut uyuşmazlıkta, davacı taraf ile davalı bankanın 28.04.2021 tarihinde Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi imzalamış olduğu , güncel alınan sözleşme ile ortaklık yapısının değiştiğini bildirmiş olduğu görülmekle beraber banka nezdinde bir yetkilendirme işlemi talebinde bulunulmamış olduğu, söz konusu talebin 29.04.2022 tarihinde bankaya ulaşmış olduğu, bankanın söz konusu yetkilendirme talimatı olmaksızın işlem yapabilmesinin mümkün olmadığı için, takdiri Sayın Mahkemenize ait olmak üzere bankaya atfedilebilecek bir kusur olmayacağı, diğer taraftan bankanın tüzel kişiliği haiz bir tacir olduğu, özen yükümlülüğü içerisinde hareket etmesi ve imza sirkülerinden yetkilileri tespit edip yetkilendirmeyi re’sen yapması gerektiği yönünde bir sonuca da ulaşılabileceği düşünülse de davacı tarafın da tacir olduğu ve basiretli iş adamı gibi davranma yükümlülüğü altında bulunduğu, bunun sonucunda yalnızca imza sirkülerini teslim etmenin yeterli olmadığı, bunun yanında yetkilendirme işlemini de yapması gerektiğini bilmesi gerektiği gerçeğinden hareketle, davalı tarafın bir kusuru bulunmadığı, her türlü hukuki değerlendirme ve takdirin münhasıran mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
TMK’nın 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” HMK’nun 190. maddesi gereğince de, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, 10/09/2023 tarihli bilirkişi raporu, taraf vekillerinin duruşmadaki beyanları, tarafların bildirdiği belgeler, davalı şirketin İTO kaydı, … Bankası A.Ş’nin ve Ticaret Sicili Müdürlüğünün cevabi yazıları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davada aktif ve pasif husumetin bulunup bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalı bankanın objektif özen yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığı, davalı bankanın davacı şirketin eski yetkilisine yetkisiz olduğu dönemde işlem yaptırıp yaptırmadığı, bu kapsamda kusuru bulunup bulunmadığı davacı bu kapsamda tazminat talep edip edemeyeceği hususlarına ilişkin olduğu, dava konusu tazminat talebi açısından ispat yükünün alacağın varlığını iddia eden davacı tarafa ait olduğu, dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporu ile davalı bankaya atfı kabil bir kusurun bulunmadığının tespit edildiği anlaşılmakla 10/09/2023 tarihli bilirkişi raporu usul ve yasaya uygun olması ile hüküm kurmaya elverişli ve gerekçeli olması sebebiyle hükme esas alınarak, tazminat talebi açısından davalı tarafın kusuru bulunduğu davacı tarafça ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 269,85-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 170,78-TL harçtan mahsubu ile bakiye 99,07-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri ve yatırılan delil avansı bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider/delil avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. hükümlerine göre belirlenen 10.000,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.26/10/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır