Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/739 E. 2022/793 K. 07.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/739 Esas
KARAR NO :2022/793

DAVA:6361 Sayılı Finansal Kiralama, Faktöring Ve Finansman Şirketleri Kanunundan Kaynaklanan (Tazminat)
DAVA TARİHİ:21/10/2022
KARAR TARİHİ:07/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan 6361 Sayılı Finansal Kiralama, Faktöring Ve Finansman Şirketleri Kanunundan Kaynaklanan (Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkili ile davalı banka arasında kiralık kasa sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşme çerçevesinde davalı bankanın … Şubesi’nde … numaralı kasanın kiralandığını, bu çerçevede, taraflar arasında akdedilen sözleşme neticesinde, davalı banka tarafından müvekkile vedia(emanet) hizmeti sunulmuş olup, müvekkil tarafından davalı bankanın … Şubesi’nde bulunan … hesap numaralı ve … numaralı kasasına kendisine ve kızlarına ait farklı nevi ve çeşitlerde ziynet eşyalarının emanet olarak bırakıldığını, davalı banka tarafından, akdedilen söz konusu sözleşme neticesinde müvekkil tarafından kasaya bırakılan her türlü menkullerin muhafazasının sağlanması borcunun da üstlenildiğini, taraflar arasındaki vedia ilişkisi devam etmekte iken, davalı banka tarafından müvekkiline ait olan … Şubesi’nde bulunan 310 numaralı kasanın haksız ve hukuka aykırı olarak ve müvekkiline herhangi bir bildirim dahi yapılmaksızın 16/06/2016 tarihinde zamanaşımı çalışması çerçevesinde dava dışı …, … ve … nezaretinde açıldığını, içerisinde bulunan ziynet eşyaları ile birlikte yine haksız ve hukuka aykırı olarak müvekkiline de herhangi bir şekilde bildirim yapılmaksızın 05/08/2016 tarihinde …(…)’na devredildiğini, işbu haksız gerçekleştirilen devir nihayetinde müvekkili nezdinde doğan tarifi imkansız ve ağır manevi zararların tazmini amacıyla işbu huzurdaki davanın açılması zaruretinin doğduğunu, davalı bankanın, kendisi de kabul ettiği üzere ilgili kiralık kasayı sehven ve zamanaşımı süresi dolmadan evvel …’ye devretmiş olduğundan müvekkiline karşı haksız bir eylem gerçekleştirdiğini, müvekkilinin, davalı bankanın … Şubesi’nde bulunan 310 numaralı kasayı banka prosedürlerine de uygun olacak şekilde zaman zaman ziyaret ederek kasayı düzenli aralıklarla açtığını, bu minvalde kasanın, son olarak müvekkili tarafından 06/06/2014 tarihinde açılmış olduğunu, 01/11/2006 tarihli ve 26333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in 9.maddesi gereğince 06/06/2014 tarihinde zaman aşımının kesildiğini ve bu tarih itibari ile 10 yıllık zaman aşımının en baştan işlemeye başladığını, keza, Yönetmelik’in 9.maddesinin 1.fıkrası hükmü uyarınca söz konusu 10 yıllık zaman aşımının kasanın açılması ile birlikte sıfırlanacağı başka bir anlatımla kesileceğinin hüküm altına alındığını, hal böyle iken davalı bankanın, 2016 yılında zaman aşımı çalışması adı altında müvekkiline ait olan ve içerisinde değerli ziynet eşyalar bulunan kasayı hali hazırda henüz 10 yıllık zaman aşımı süresi devam ederken müvekkilinin rızası hilafına, hatalı, haksız ve hukuka aykırı şekilde ve hiçbir bildirim yapılmaksızın …’ye devrettiğini, söz konusu kasa içerisinde yer alan ziynet eşyalarının müvekkiline anneannesinden miras olarak kalan, müteveffa olan eşinin kendisine hediye etmiş olduğu hatırası bulunan ziynetler ile kızlarına düğün hediyesi olarak takılan manevi değeri oldukça yüksek kıymetlerden oluştuğunu, müvekkilinin, işbu anılan haksız ve hukuka aykırı devir kendisine bildirilmediğinden, kasa ve kasa içerisindeki ziynet eşyalarının bankanın … Şubesi’nde olduğunu düşünerek kasasını ziyaret etmek istediğini, ancak anılan kasanın …’ye devredildiğini öğrenen müvekkilinin, derhal 13/09/2021 tarihinde davalı bankanın müşteri hizmetlerini aramak suretiyle 310 numaralı kasası ve içerisinde bulunan ziynet eşyalarının akıbetine ilişkin şikayet kaydı bıraktığını, akabinde müvekkili tarafından, davalı bankanın genel müdürlüğüne de … talep numarası ile şikayet başvurusunda bulunduğunu, kaldı ki, müvekkili tarafından kendisine bildirilen devir tutanağı incelendiğinde devredilen ziynet eşyaları içerisinde 5 adet altın bileziğin ve bir adet pırlanta setinin de eksik olduğunun tespit edildiğini, davalı banka tarafından, müvekkilinin şikayet kayıtlarına istinaden yapılan arşiv araştırmasında müvekkilinin 310 numaralı kasasını son olarak 06/06/2014 tarihinde ziyaret ettiği ve açmış olduğu tespit edildiğinden, banka ve içerisindeki ziynet eşyalarının …’ye devrinin sehven gerçekleştirilmiş olduğunun tespit edilerek müvekkiline konu hakkında bilgi verildiğini, nitekim, davalı banka tarafından muhatap olan …’ye 03/12/2021 tarihli yazı ile durum izah edilerek yapılan bu sehven devir işlemi neticesinde …’ye devrolan kasa muhteviyatının davalı bankaya iade edilmesinin talep edildiğini, … tarafından, davalı bankanın iade talebine istinaden 07/03/2022 tarihli Tutanak ile iade talebi karara bağlanmış olup anılan değerlerin kasa hesabına iade edileceğinin bildirildiğini, … tarafından da teslim alınan menkul sayısının 46 adet olduğu bildirilmiş olmasına rağmen, yukarıda da izah olunduğu üzere davalı banka tarafından 5 adet altın bileziğin bu devir işlemi esnasında …’ye devredilmediğini, gelinen noktada, müvekkilinin uğramış olduğu maddi ve manevi zararının tazmini adına bankaya başvurmuş ise de müvekkilinin tüm girişimlerinin başarısız kaldığından arabuluculuk yoluna başvurulmasının söz konusu olduğunu, müvekkilinin, arabuluculuk başvurusu ile taraflara arasında akdedilen 310 numaralı Kiralık Kasa sözleşmesi gereği kasa içinde bulunan 46 adet kıymetten 33 adedinin banka tarafından aynen iadesi ile kasa içinde bulunan ancak nakde dönüşen 13 adet kıymetin karşılığının nakden ve def’aten ödenmesi ile müvekkilinin uğramış olduğu manevi zararın tazmin edilebilmesi için manevi tazminatın ödenmesi talebinde bulunduğunu, tarafların, arabuluculuk görüşmesinde müvekkilinin uğramış olduğu maddi zarar hususunda anlaşmaya varmışlarsa da müvekkili tarafından uğranılan manevi zarar hususunda anlaşmaya varamadığından işbu davayı açma zaruretlerinin hasıl olduğunu beyanla müvekkilinin yukarıda izah olunan olay hasebiyle yaşamış olduğu manevi zararın tazmini amaçlı olarak 30.000,00-TL tutarında manevi tazminatın haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Dava dilekçe teatisi aşamasındadır.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Davacı- gerçek kişi- tüketici ile davalı- banka- sağlayıcı arasında imzalanan tüketici işlemi olan bankacılık kasa kiralama sözleşmesine davalı tarafın aykırı davrandığı ve zarara uğranıldığı iddiası ile açılan dava, davacı tarafın manevi tazminat istemine ilişkindir.
6502 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden sonra 21.10.2022 tarihinde açılmakla, davacı ile davalı banka arasındaki kasa kiralama sözleşmesi hukuki işleminin niteliği dikkate alındığında; davacının 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-k maddesinde tanımlanan gerçek kişi “Tüketici”, davalı bankanın md.3/1-ı maddesinde tanımlanan kasa kiralama hizmeti sunan ”Sağlayıcı”, davalı banka ile aralarındaki sözleşmenin/hukuki işlemin de m.3/1-l’de tanımlanan (Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem) “Tüketici işlemi” kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Aynı Kanunun 83/2. maddesi gereği de, taraflardan birini (iş bu davada davacı) tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda (iş bu davada bankacılık kasa kiralama sözleşmesi bankacılık mevzuatı ve borçlar hukuku genel hükümler çerçevesinde düzenlenmektedir.) düzenleme yapılması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.(Yargıtay 20.HD’nin 2017/5770 Esas- 2017/5770 Karar sayılı 24.04.2017 tarihli ilamı aynı yöndedir.)
Taraflar arasındaki sözleşme, tüketici işlemi niteliğinde olup, davacı tüketici sıfatını haiz bulunduğuna göre dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3, 73/1 ve 83/2.maddeleri uyarınca, tüketici mahkemesi tarafından çözüme kavuşturulması gerektiğine Mahkememizce karar verilmiştir. (Bknz. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesinin 25/11/2021 tarih, 2021/1826 Esas ve 2021/1736 Karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesinin 19/12/2019 tarih, 2019/838 Esas ve 2019/1653 Karar ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37.Hukuk Dairesinin 09/01/2019 tarih, 2018/2433 Esas ve 2019/92 Karar sayılı ilamları)
Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınırlar. İzah edilen nedenlerle, davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; Davanın, HMK md. 114/1-(c) ve HMK’nun 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemelerine tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, tarafların yokluğunda, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde karar verildi. 07/11/2022

Katip … ¸

Hakim …
¸