Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/722 E. 2023/753 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/722 Esas
KARAR NO : 2023/753

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 21/10/2022
KARAR TARİHİ : 26/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17.07.2010 tarihinde Mersin ili, … ilçesi hudutları dahilinde meydana gelen trafik kazasında … ve …’ın vefat ettiğini, kaza sonrası 21.06.2015 tarihinde bir kısım müvekkillerinin murisi … ve 25.01.2014 tarihinde ise diğer bir kısım müvekkillerinin murisi … vefat ettiklerini, kaza sonrası … 1.Ağır Ceza Mahkemesinin … E.-… K. dosyası ile yapılan yargılamada kaza tespit tutanağı ve alınan raporlara göre … yabancı plakalı çekici ve … yabancı plakalı römork sürücüsü …’ın asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davanın 6100 sayılı Hukuk Yargılama Yasası’nın 107.maddesine göre “belirsiz alacak davası” olarak açıldığını, yargılama sırasında toplanacak delillere, mahkemece yapılacak incelemelere ve tazminat hukuku alanında uzman bilirkişiden alınacak rapora göre belirlenecek maddi tazminat tutarlarının, peşin harcı yatırıldıktan sonra, hüküm altına alınması talebinde bulunduklarını, kazada vefat eden …’ın annesi …’ın oğlunun ölümüyle onun maddi destekliğinden yoksun kaldığını, bilahare kazadan sonra …’ın da 21.06.2015 tarihinde vefat ettiğini, bu sebeple müvekkilleri …, …, …, …, …, …, …, … ve … için kazadan sonra vefat eden murisleri …’ın sağlığında kazada ölen oğlu …’dan dolayı hak etmiş olduğu destek tazminatından, miras hisseleri oranında tüm davalılardan müşterek ve müteselsilsen kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte maddi tazminat talepleri olduğunu, kazada vefat eden …’ın annesi …, oğlunun ölümüyle onun maddi destekliğinden yoksun kaldığını, kazadan sonra …’ın 25.01.2014 tarihinde vefat ettiğini, bu sebeple müvekkilleri, …, …, …, …, …, …, …, …, … için kazadan sonra vefat eden murisleri …’ın sağlığında kazada ölen oğlu …’dan dolayı hak etmiş olduğu destek tazminatından, miras hisseleri oranında tüm davalılardan müşterek ve müteselsilsen kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte maddi tazminat talepleri olduğunu, Borçlar Kanunu’nun 47.maddesi ile Yargıtay kararlarındaki görüşlere uygun miktarlarda ve kusur durumları ile tarafların sosyal ve ekonomik düzeylerine göre, ayrıca maddi tazminat hesaplarındaki yetersiz ve kısıtlı kurallar yüzünden tatmin edici bir sonuç alınamaması nedeniyle manevi tazminatın “telafi edici ve caydırıcı” unsurları ile “maktul … ile …’ın kusursuz” ve araç sürücüsünün “asli kusurlu” oluşu gözetilerek tüm davacılar için davalılardan müşterek ve müteselsilsen kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte manevi tazminat talepleri olduğu, kazanın oluş tarihi itibariyle asli kusurlu olan yabancı plakalı aracın yeşil kart poliçesi bulunması nedeniyle … sorumluluğu bulunduğunu, ayrıca yeşil kart sigortasının manevi teminatının da bulunduğunu, ilgili sigortaya başvuru yapıldığını, ancak ödeme olmadığını, bu sebeple süresi içinde davalı sigorta şirketinden kaza tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini, davalılardan …, … yabancı plakalı çekici ve … yabancı plakalı römorkun malik ve sürücüsü olduğunu, bu sebeple davalı hakkında kaza tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini, davalılardan … Tic. Ltd. Şti’nin kaza tarihi itibariyle … yabancı plakalı çekici ve … yabancı plakalı römorkun işleteni olup, davalı hakkında kaza tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini, bu kaza dolayısıyla, ayrıca … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) … E; … K, sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonucu tazminata hükmedildiğini, dava konusu kaza ile ilgili olarak davalılarla arabuluculuk görüşmeleri yapıldığını müzakereler sonucu anlaşmaya varılamadığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla ve alacaklarının belirsiz alacak olarak kabulü ile müvekkilleri, …, …, …, …, …, …, …, … ve … için, Murisleri …’ın sağlığında müteveffa oğlu …’dan dolayı hak etmiş olduğu destek tazminatından miras hisseleri oranında her biri için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve alacaklarının belirsiz alacak olarak kabulü ile şimdilik kişi başı 100’er TL’den toplam 900 TL maddi tazminatın tüm davalılardan kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme tahsiline, müvekkilleri, …, …, …, …, …, …, …, … ve … İçin, Murisleri …’ın sağlığında müteveffa oğlu …’dan dolayı hak etmiş olduğu destek tazminatından miras hisseleri oranında her biri için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve alacağının belirsiz alacak olarak kabulü ile şimdilik kişi başı 100’er TL’den toplam 900 TL maddi tazminatın tüm davalılardan kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme tahsiline, …’ın vefatı dolayısıyla kardeşleri; … İçin, 20.000 TL, … İçin, 20.000 TL, … için, 20.000 TL olmak üzere toplam 60.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan ortaklaşa ve zincirleme tahsiline …’ın vefatı dolayısıyla kardeşleri; … için, 20.000-TL … için, 20.000 TL … için, 20.000 TL olmak üzere toplam 60.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan ortaklaşa ve zincirleme tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı …Ltd.Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; 7.10.2010 tarihinde meydana gelen ölümlü ve yaralamalı trafik kazasına ilişkin maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olduğunu, müvekkili firma açısından davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi gerektiğini, her ne kadar davacı yanın dava dilekçesinde müvekkil firmayı ölüme sebebiyet veren …gerekse de … plakalı araçların işleteni olarak belirmişse de …’nun araçların ruhsatları talep edildiğinde, araçların malikinin davalı … olduğunun açıkça görüleceğini, müvekkil firmanın ne araç maliki nede araç işleteni olmadığını, sıfat (Husumet) yokluğunun yerleşik Yargıtay kararlarına göre davanın her aşamasında gerek taraflar gerekse de mahkeme tarafından fark edildiğinde resen dikkate alınması gereken bir husus olduğunu belirterek davanın esastan ve aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … gün ve … sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmeliğe göre çalışma usul ve esasları düzenlenmiş olan müvekkili Büronun, yabancı ülke Yeşil Kart Büroları (Emsal Bürolar) ile yaptığı… çerçevesinde yabancı plakalı araçların Türkiye’de karıştıkları kazalarda şayet geçerli bir Yeşil Kart sigortaları mevcutsa Yeşil Kart Sigortacıları adına kusur esasına göre sebebiyet verilen üçüncü şahıs hasarlarını tedvir etmekte olduğunu, müvekkil Büronun, yabancı plakalı araçların ülkemizde sebebiyet verdikleri kazalarda ortaya çıkan hasarların tedvirinde bu araçların sahip veya sürücüleri adına hareket etmeyip kaza tarihini kapsayan geçerli Yeşil Kart sigortaları olması halinde bu sigorta şirketi adına hareket ettiğini, bu durumda, Trafik Kanunu ve Ticaret Kanunu hükümleri gereği, yabancı plakalı bir aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonrası ortaya çıkan hasarlar için kusur esasına göre ve yabancı sigorta şirketine izafeten Mali Sorumluluk Sigortası limit ve şartları çerçevesinde müvekkil Büro’nun sorumluluğu doğduğunu, destekten yoksun kalma tazminatı, miras yoluyla ölenin mirasçılarına intikal eden bir hak olmadığı gibi terekeyle de hiçbir ilgisi olmadığını, … mirasçıları sıfatıyla …’ın vefatından kaynaklı ve … mirasçıları sıfatıyla …’ın vefatından kaynaklı destekten yoksun kalma hak edişi olduğundan bahisle açılan maddi tazminat taleplerinin külliyen reddi gerektiğini, … ve …’ın dava tarihinden önce ölmüş olmaları nedeniyle TMK 27/1 gereği maddi hukuk bakımından hak ehliyet ve dolayısıyla usul hukuku bakımından taraf ehliyeti son bulduğundan ölmüş kişiler adına dava açılmayacağı, ayrıca henüz yaşarken dava konusu etmediği destekten yoksun kalma tazminatını o öldükten sonra mirasçılarının dava etme hakkı bulunmadığını, davacıların taraf ehliyeti ve aktif dava ehliyetleri bulunmadığından açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dosyada tarafların bildirdiği belgeler, Kaza yeri tespit tutanağı, … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin … E.-… K., sayılı dosyası, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) … E; …K, sayılı dosyası, mirasçılık belgeleri ve Adli Tıp Kurumu Raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacıların aktif husumetin bulunup bulunmadığı, davalı … Ltd. Şti.’ye husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği, davacıların destek yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminat ve manevi tazminatı davalılardan talep edip edemeyeceğine ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
6098 Sayılı Kanun’un 49.maddesi uyarınca kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkalarına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Bu sorumluluğun hukuki niteliği kusur sorumluluğu olup haksız fiil failinin sorumluluğu bu madde kapsamında değerlendirilir.
Türk Borçlar Kanunun 56. Maddesinin 1. Fıkrasında yer alan “Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak zarar görene bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesini isteyebilir.Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” düzenlemesiyle zarar gören kişinin yakınlarınında manevi tazminat talep edebileceğini düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinde: “(1) Dava şartları şunlardır: a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması. b) Yargı yolunun caiz olması. c) Mahkemenin görevli olması. ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması. d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması. e) Dava takip yetkisine sahip olunması. f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması. g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması. ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi. h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması. ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması. i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması. (2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır” düzenlemesine yer verilmiştir.
“…Husumet, dava konusu subjektif hak ile taraflar arasındaki ilişkidir. Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler, şeklen o davanın tarafları olmakla birlikte mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Aksi halde dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemeyeceğinden dava sıfat yokluğundan reddedilir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir (aktif husumet). Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü olan kişidir (pasif husumet). Bir subjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu tamamen maddi hukuka göre belirlenir ve nitelik itibariyle husumet, davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vâkıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli bir itirazdır. Ayrıca 6102 sayılı TTK 1481 maddesi uyarınca sigortacının, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı var olması durumunda bu hakkın, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olacağını düzenlemiştir. Davacı vekili her ne kadar İlk Derece Mahkemesi kararı sonrasında dosyaya sunmuş olsa da yukarıda da belirtildiği üzere taraf sıfatının davanın her aşamasında ileri sürülmesinin mümkün olduğu nazara alınarak dosyaya sunulan belgede yapılan inceleme sonucunda alıcı … Ltd. Şirketi ile davacının sigortalısı taşıyıcı …arasında düzenlenen 08.03.2013 tarihli alıcının zararlarının tazmin edildiğine dair bir ibraname düzenlendiği anlaşılmıştır. Bu durumda alıcı … Ltd. Şirketi tarafından imzalanan ibraname ve dosya içerisindeki diğer belge ve deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak mahkemece davacının aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08/06/2021 tarih, 2020/5765 Esas 2021/4862 Karar sayılı ilamı)”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 320. maddesinde: “(1) Mahkeme, mümkün olan hâllerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir. (2) Daha önce karar verilemeyen hâllerde mahkeme, ilk duruşmada dava şartları ve ilk itirazlarla hak düşürücü süre ve zamanaşımı hakkında tarafları dinler; daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder. Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder. Tarafların sulh olup olmadıkları, sulh olmadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanağa yazılır; tutanağın altı hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür. (1) (3) Mahkeme, tarafların dinlenmesi, delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemlerinin yapılmasını yukarıdaki fıkrada belirtilen duruşma hariç, iki duruşmada tamamlar. Duruşmalar arasındaki süre bir aydan daha uzun olamaz. İşin niteliği gereği bilirkişi incelemesinin uzaması, istinabe yoluyla tahkikat işlemlerinin yürütülmesi gibi zorunlu hâllerde, hâkim gerekçesini belirterek bir aydan sonrası için de duruşma günü belirleyebilir ve ikiden fazla duruşma yapabilir. (4) Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen ilkeler ve bilgiler ışığında dava dilekçesi, cevap dilekçesi, dosyada tarafların bildirdiği belgeler, Kaza yeri tespit tutanağı, … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin … E.-… K., sayılı dosyası, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)… E; … K, sayılı dosyası, mirasçılık belgeleri ve Adli Tıp Kurumu Raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davanın 21/10/2022 tarihinde ikame edildiği, davacılardan …, …, …, …, …, …, …, … ve …’ın muris …’ın sağlığında kazada ölen oğlu …’dan dolayı maddi ve manevi tazminat talebinde bulundukları ancak muris …’ın dava ikame edilmeden önce 21/06/2015 tarihinde vefat ettiği, davacılardan …, …, …, …, …, …, …, …, …’ın muris …’ın sağlığında kazada ölen oğlu …’dan dolayı maddi ve manevi tazminat talebinde bulundukları ancak muris …’ın dava ikame edilmeden önce 25/01/2014 tarihinde vefat ettiği, her iki muris yönünden sağlıklarında açılan bir tazminat davası bulunmadığı, murislerin sağlığında açılan bir tazminat davası bulunmadığından mezkur talebin murislerin terekeleri yönüyle aktif olarak değerlendirilemeyeceği, terekenin aktifinde yer almayan bir talebin davacı varisler açısından alacak hakkına dönüşemeyeceği dolayısıyla murislerce talep edilebilecek iken dava edilemeyen alacak talepleri açısından murisin alacak hakkının varlığına isnat edilerek tereke açısından aktife ve alacak hakkına dönüşmeyen tazminat taleplerinin varislerce dava edilmesinde aktif dava ehliyetinin ve aktif husumetin bulunmadığı kanaatiyle, dava şartı olan aktif husumetin yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gereken hususlardan olduğu da gözetilerek davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Aktif husumet yokluğu sebebiyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcının, davacı taraftan peşin olarak alınan 414,73 TL harçtan mahsubu ile artan 144,88-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kararın mahiyeti gereği üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı …Tic.Ltd.Şti. ile davalı … kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden red edilen aktif husumet yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalılar …Ltd.Şti. ile davalı …’na verilmesine,
5-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.26/10/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.*