Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/563 E. 2022/805 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/563 Esas
KARAR NO : 2022/805

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/08/2022
KARAR TARİHİ : 09/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkili şirket nezdinde … numaralı … Poliçesi ile sigortalı bulunan sigortalı … adresindeki konutunda 15.11.2021’de davalı …’ye ait rögar hattının tıkanması sebebiyle konuta sirayet eden su neticesinde hasar meydana geldiğini, … numaralı “…” söz konusu hasarın müvekkili şirkete ihbarı üzerine olay ile ilgili bilgi ve betgeler toplandığını ve Sigortacılık Kanunu 22. maddesi gereğince kusur ve hasar ile ilgili bağımsız uzman eksper tayin edildiğini, bu aşamada anılan değerlendirmeler ve toplanan belgeler ışığında davacı müvekkili sigorta şirketi tarafından ilgilisine 24.11.2021 tarihinde 5.173,65 TL hasar bedeli ödendiğini, davaya konu maddi olay, davacı müvakkil şirket sigortalısının kullanımında olan konutta davalı … alt rögarın tıkanması sonucu sirayet eden su neticesinde oluşan hasarın davalıya rücusu olgusuna dayandığını, davacı müvekkili şirket tarafından, davaya konu hasar sebebiyle ödenen bedelin davalıya rücusu kapsamında davalıya 25.11.2021 tarihli ihtamame gönderildiğini ancak olumlu bir dönüş alınamadığını, beyan ederek davalılar tarafın… 37. İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyasına vaki itirazlarının iptalini, takibin devamını, davalının haksız itirazından dolayı %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve ücreti vekâletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davacı tarafından açılan davada, meydana geldiği iddia olunan hasarla ilgili olarak müvekkilinin idareye kusur izafe edilmek suretiyle uğranılan zararın tazmini talep edildiğini, uyuşmazlık mahkemesinin dilekçeleri ekinde sunulu kararı nedeniyle huzurdaki davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, yargı yolunun caiz olmadığını, huzurdaki davanın idare mahkemesinde görülmesini, bu nedenle huzurdaki davanın usulden reddi gerektiği yönündeki itirazlarının baki kalmakla birlikte hasara uğradığı iddia olunan taşınmazın davacı şirketin sigortalısı tarafından işyeri olarak kullanılıp kullanılmadığı hususunda bir netlik bulunmadığını, davacı şirket her ne kadar huzurdaki davayı mahkemeniz huzurunda açmış ise de hasara uğradığı iddia edilen taşınmazın fiilen işyeri olarak kullanılmaması durumunda asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğundan bahsedilemeyeceğini, nitekim huzurdaki dava 6102 sayılı türk ticaret kanununda sayılan mutlak ticari davalardan olmadığını, bu nedenle mahkemenziden, hasara uğradığı iddia olunan taşınmazın işyeri olarak kullanılıp kullanılmadığı hususunda araştırma yapılmasını talep ettiklerini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, Dava, konut sigorta poliçesine dayalı olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1472. maddesi uyarınca sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda, uyuşmazlık; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın rücuen tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali isteminden kaynaklanmaktadır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 gün ve 1944/37 E.- 9 K. sayılı kararında bu husus: “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Somut olayda davacı sigorta şirketi yuvam sigorta poliçesi ile sigortalısı dava dışı sigortalısına zararını ödemiş ve davalıya zarar sorumlusu sıfatından hareketle rücu etmiştir. Davanın dayanağını teşkil eden “Yuvam Sigorta Poliçesi”nin sigortalı Şehriban Şahbaz’a ait apartman dairesi ile ilgili olarak düzenlendiği, ekspertiz raporunda bodrum katta bulunan dairenin konut olarak kullanıldığının belirtildiği anlaşılmıştır.
Dava dışı sigortalıya halef olarak davalıya açılan dava, 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı gibi sigortalının tacir sıfatı bulunmadığından her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) niteliğinde de bulunmamaktadır.Bu durumda, davacının halefiyete dayalı olarak iş bu davayı açtığı ve davacının sigortalısı ile davalı arasındaki eylemin haksız fiil niteliğinde bulunduğu gözönüne alındığında, eylem her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmayıp, haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu durum karşısında davanın ticari nitelikte olmadığı gözetilerek; yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri ve yargısal uygulamalar göz önüne alındığında, davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılması gerekmekte olup, göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınırlar. Belirtilen nedenlerle, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 mad. uyarınca davanın usulden REDDİNE,
HMK.nun 20. mad. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin usulen başvurusu halinde dava dosyasının görevli ve yetkili İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden, karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin taraflara İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 09/11/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır