Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/497 E. 2022/914 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/497 Esas
KARAR NO : 2022/914

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 26/07/2001
KARAR TARİHİ : 13/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;… Şirketinin 22.12.1999 tarihinde …’na devredilen … Anonim Şirketinin iştiraki olduğunu, yönetiminin 01.01.2000- 04.08.2000 tarihi aralığında … Grubunda kaldığını, yönetim kurulu üyelerinin azledildiği tarih itibari ile 9.233.856,46 -TL zararı saptanan leasing şirketinin 2000 yılını da bu zararla kapattığını, yapılan incelemede … şirketine ait kaynakların …’e ait şirketlere aktarılması amacı ile … Anonim Şirketi ve … Şirketi arasında hukuka aykırı sözleşmeler bağıtlandığının, Finansal Kiralama Kanununun amacına uygun olmayan işlemler yapıldığının ve leasing alacaklarının büyük çoğunluğunu adı geçen şirketlere aktarıldığının tespit edildiğini, Türk Ticaret Kanununun 336 342, 346, 359.maddesi gereğince yönetim kurulu üyeleri ve denetçi olan davalıların zarardan sorumlu olduklarını, 08.03.2000 tarihinde … Şirketi tarafından … Anonim Şirketinin … Grubuna ait … İşletmeciliği Anonim Şirketinde ki %70 payının 9.060.348,92 -TL bedelle satın alınarak büyük bir zarara neden olduğunu, satış değeri belirlenirken taşınmazların değerinin olduğundan çok yüksek gösterildiğini, mahkemece yapılan tespitte 2.000.000,00 -TL değeri olduğu belirlenen taşınmazın, 9.061.348,91 -TL ye hileli bir şekilde satın alınarak … Şirketinin 7.061.348,92 -TL zarara uğratıldığını, bunun karşılığında satış bedeli olarak 2 adet çek verildiğini, yapılan bu hileli satıştan dolayı açılmış olan davanın … 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile derdest bulunduğunu, 19.01.2000 tarihinde … Şirketi ile … Grubuna ait … Şirketi arasında “danışmanlık sözleşmesi” imzalandığını ve müteakip 21.02.2000-29.02.2000 tarihleri arasında adı geçen şirkete 468.000,00 -USD ödendiğini, bu konuda açılmış bulunan istirdat davasının .. 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin… esas sayılı dosyası ile derdest bulunduğunu, her iki olaya ilişkin olarak aralarında davalıların da bulunduğu sanıklar hakkında … 8.Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasında kamu davası ikame edildiğini, … Şirketinin Finansal Kiralama sözleşmelerinden kaynaklanan kira alacakları ile ilgili olarak tadil sözleşmeleri yapıldığını, ibranameler verildiğini ve bundan dolayı şirketin zarara uğratıldığını, tadil sözleşmelerinden sonra iskonto edilen bedel alınarak ilgili firmanın ibra edildiğini, bu nedenle alacağın kiracı firmalardan tahsilinin mümkün olmadığını, davalıların yönetim kurulu üyesi ve denetçi olarak görev yaptıkları bu dönemde karar defterini de ortadan kaldırdıklarını, yapılan hukuka aykırı işlemler, alınan hatalı ve kasti kararlar ile şirketin toplam 490.285,14 -TL tutarında zarara uğratıldığı belirtilerek bu ortaklık zararının her bir alacağın doğduğu tarihten itibaren hesaplanacak reeskont faizi ile birlikte davalılardan sorumlulukları oranında müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalılar … …, …, … vekili cevap dilekçesinde özetle;
… 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı ve … 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasında açılan davaların halen derdest bulunduğunu, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davalıların adı geçen şirket yönetim kuruluna kendi ortaklık paylarına dayalı olarak değil, davacı şirkete ortak olan diğer şirketleri temsilen katıldıklarını, bu nedenle taraf ehliyetinin bulunmadığını, davanın Türk Ticaret Kanununun 341.maddesindeki 1 aylık süresi içinde açılmadığını, 04.08.2000 tarihinden itibaren 1 yıl içinde açılmayan davanın zaman aşımına uğradığını, teftiş raporlarının kabul edilemeyeceğini, dava dilekçesinde muhtemel zarardan bahsedildiğini, bu nedenle tazminat talebinde bulunulmasının hukuka uygun olmadığını, … Şirketine danışmanlık hizmeti verilmesine ilişkin zarar iddiasının dayanaksız olduğunu, … tarafından yapılan incelemede adı geçen şirketin … Şirketine borcunun bulunmadığının belirtilerek kayyımlık yönetiminin kaldırıldığını, danışmanlık hizmetinin verilememesinin davacıdan kaynaklandığını, adı geçen şirkete kayyım atanması nedeni ile hizmetin verilemediğini, davalıların birbirine kefaleti söz konusu olmadığından müteselsil sorumluluktan bahsedilemeyeceğini, … Anonim Şirketi ile yapılan sözleşmedeki hisse devrine ilişkin iddiaların kabul edilemeyeceğini, söz konusu yerlerin değerini tespit edilenden çok yüksek olduğunu, davacının bu devirden ticari kazanç elde ettiğini, davalılar hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığının … hazırlık numaralı dosyasında, emniyeti suistimal ve dolandırıcılık suçlarından dolayı yapılan suç duyurusunun takipsizlikle sonuçlandığını, davalı müvekkillerinin yönetim kurulu üyesi olarak cezai ve hukuki sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin 26.06.2001 tarihli genel kurul toplantısında dava açılmasına dair Türk Ticaret Kanununun 341.maddesine uygun şekilde bir karar alınmadığını, huzurdaki davanın derdest bulunduğunu, dava açma süresinin geçirildiğini, … Şirketi ile … Anonim Şirketi arasındaki hisse devri sözleşmesinin hukuken geçerli bir sözleşmeden doğduğunu, edimler arasında fahiş bir dengesizlik bulunmadığını, taşınmazın gerçek değerinin altında bir fiyatla satıldığını, … Şirketi … Şirketi arasında imzalanan danışmanlık sözleşmesinin davacı şirketin personel yetersizliği nedeni ile yerine getirilemediğini, SGK kayıtlarına bakıldığında davacının bu sözleşme nedeni ile zarara uğramadığını, aksine tasarruf ettiğinin anlaşılacağını, bu iddiaların … 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası ile derdest olduğunu, … 8.Asliye Ceza Mahkemesinin …esas sayılı dosyasındaki hükmün bekletici mesele yapılması gerektiğini, finansal kiralama sözleşmelerinin tadil edilmesinin zarar doğurmayıp aksine borcun tasfiyesini sağladığını, bu davadaki bir kısım talepler ile ilgili olarak … Cumhuriyet Savcılığının …hazırlık numaralı dosyasında takipsizlik kararı verildiğini, müvekkilinin davacı şirkette 04.01.2001 – 11.05.2001 tarihleri arasında kısa bir dönem için yönetim kurulu üyeliği yaptığını, görevini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, şirketin zarara uğramasına neden olmadığını belirterek davanın haksızlığını savunmuştur.
Diğer davalılar … ve …’ye yapılan tebligata rağmen davaya cevap vermedikleri gibi yazılı bildirimde de bulunmadıklarından Hukuk Muhakemeleri Yasasının 128.maddesi gereğince davayı inkar ettikleri varsayılmıştır.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, Türk Ticaret Kanununun 341.maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, müflis … Şirketi’nin Yönetim Kurulu Üyeleri ve Denetçileri olan davalıların eylemleri sonucu anılan şirketin maddi zararları sebebi ile maddi tazminatın ödetilmesi istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, yapılan yargılama neticesinde 27/12/2012 günlü 2001/1331 esas, 2012/330 sayılı karar ile davalılar … ve … hakkında ki davanın reddine, davalı müflis …’in iflas idaresi hakkındaki davanın kısmen kabulüne, 19/01/2000 tarihli sözleşmeden dolayı 163.428,38 TL, 03/03/2000 tarihli sözleşmeden dolayı 326.856,76 TL maddi tazminatın davalılar …, …, … ve …’dan dava tarihinden itibaren yürütülecek reeskont faiziyle müteselsilen tahsiline, davacının Finansal Kiralama Sözleşmelerinin iskontosundan kaynaklanan zararın tahsili isteminin reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz kararın temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 21/10/2015 günlü 2015/7191 E, 2015/ 10792 sayılı kararı günlü ilamıyla ” davacının Finansal Kiralama Sözleşmeleri nedeniyle davalıların 3.kişilere yüksek iskonto oranlarıyla yaptıkları tadil sözleşmeleri hususunda değerlendirme yapılması gerektiği kanaatine binaen bozularak dosya mahkememize iade edilmiş, yeniden yapılan yargılamada Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 21/10/2015 günlü bozma ilamına uyularak yargılama sürdürülüp sonuçlandırılmıştır.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 21/10/2015 günlü 2015/7191E, 2015/10792 sayılı kararı günlü ilamıyla davalıların Finansal Kiralama Sözleşmeleri ile ilgili 3.kişilerle yüksek iskonto oranlarıyla tadil sözleşmeleri yaparak şirketi zarara uğratıp uğratmadıkları, davacının bu hususa temas eden istemlerine ilişkin koşulların somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, davacının bu hususa temas eden istemlerine ilişkin koşulların somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği konusu dışındaki hususlar bozma kapsamı dışına bırakılmış olmakla ve mahkememizce bozma ilamına uyularak yapılan iş bu yargılamanın konusu dışında kaldıkları anlaşılmıştır.
Davalıların Finansal Kiralama Sözleşmeleri ile ilgili 3.kişilerle yüksek iskonto oranlarıyla tadil sözleşmeleri yaparak şirketi zarara uğratıp uğratmadıkları, zararın meydana gelmiş olması halinde bu zararlardan davalıların sorumlu olup olmayacakları hususunda Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 21/10/2015 günlü bozma ilamında ki usul ve esaslarda gözetilmek suretiyle oluşturulan bilirkişi kurulundan 02/07/2018 tarihli asıl ve 02/02/2019 tarihli ek rapor alınmıştır.
İbraz edilen Bilirkişi kurulu asıl ve ek raporunda özetle; davacının, Finansal Kiralama Sözleşmelerinin iskontosundan kaynaklanan zararının davacının talebiyle bağlı kalınmak suretiyle 163.428,38 TL olduğu, davacının bu bedeli davalılardan sorumluluk oranlarına göre müştereken ve müteselsilen talep edebileceği bildirilmiştir.
Mahkememizin 10.12.2019 günlü 2018/97 E 2019/953 K sayılı kararı ile; Yapılan yargılama, toplanan deliller, hükme esas alınan bilirkişi raporları ve özellikle hükmüne uyulan Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 21/10/2015 günlü bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde, 22.12.1999 tarihinde …’na devredilen … Anonim Şirketinin iştiraki olan … Şirketi tarafından düzenlenen Finansal Kiralama Sözleşmelerinin 01/01/2000-04/08/2000 tarihleri arasında davalı Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından; Finansal Kiralama Sözleşmelerinde edimler arasında aşırı dengesizlik olmamasına ve oluşmamasına, öngörülmesi mümkün olmayan koşullar mevcut olmamasına rağmen sözleşmeleri tadil ettikleri, bu suretle tadil edilen sözleşmeler nedeniyle bilirkişi raporlarında açıklandığı gibi ve oranda şirketin zararına sebep oldukları, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünde olan Finansal Kiralama Tadil Sözleşmelerinde imzaları bulunan davalı yönetim kurulu üyeleri …, … ve …’ın bu yükümlülüklerine aykırı davrandıkları, bu sebeple de az yukarıda açıklanan yasal hükümler gereğince sözleşmelerin uyarlamalarının yapılmasının doğurduğu zararlardan sorumlu oldukları, her ne kadar ekonomik kriz önceden tahmin edilerek, sözleşme tarafı şirketlerin ekonomik durumlarının bozulacağı ve tahsilatların yapılamayacağı düşüncesiyle tadil sözleşmelerinin düzenlendiği davalılarca savunulmuş ise de, sözleşmeler yönünden öngörülmezlik ve işlem temelinin çökmesi koşullarının gerçekleşmemesi ve bu suretle tadil sözleşmelerinin yapılmasına ilişkin koşulların oluşmaması nedeniyle davalıların savunmalarının yerinde olmadığı, dosyada mevcut 13/11/2007 tarihli bilirkişi kurulu raporunda ve müteakip raporlarda tespit edildiği gibi bu işlemlerden doğan zararın 286.803,71 TL olduğu, davacının istemiyle bağlı kalındığında zararın 163.428,38 TL olduğu, zarar doğuran tadil sözleşmelerinin tamamında davalı …’nın imzasının bulunduğu, bu nedenle de zararın tamamından sorumlu olduğu, diğer davalıların zarar doğuran tadil sözleşmelerinin tamamında imzalarının bulunmadığı, imzaları bulunan tadil sözleşmeleri nedeniyle ve bu oranda zarardan müteselsilen sorumlu olduklarına karar verilmiş, Mahkememizce verilen 10/12/2019 tarih ve 2018/97 Esas, 2019/953 sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 18/02/2021 tarih, 2020/1298 Esas, 2021/1423 Karar sayılı ilamıyla; “Dairemizin 21.10.2015 tarih 2015/7191 Esas – 2015/10791 Karar sayılı bozma ilamı kapsamında olup mahkemece uyulması sonrasında uyuşmazlık konusu kalan finansal kiralama sözleşmelerine ilişkin davalıların 3. kişilerle yüksek iskonto oranlarıyla 01.01.2000-04.08.2000 döneminde yaptıkları tadil sözleşmeleri nedeniyle şirketi zarara uğrattıklarını iddiasına dayalı incelemede mahkemece yazılı şekilde karar verilmiştir.
Ancak, TTK’nın 336 ncı maddesinde; “İdare meclisi azaları şirket namına yapmış oldukları mukavele ve muamelelerden dolayı şahsen mesul olamazlar. Ancak, aşağıda yazılı hallerde gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler.” denilmiş, bu hallere örnek olarak 5 numaralı bendinde “Gerek kanunun gerek esas mukavelelerin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden veya ihmal neticesi olarak yapılmaması” gösterilmiş ve son bendinde de 5 numaralı bentte yazılı vazifelerden birisi 319. madde gereğince idare meclisi azalarından birine bırakılmışsa, mesuliyetin ancak ilgili azaya yükletilmesi lazım gelip o muamaleden dolayı müteselsilen mesuliyet cari olmaz.” denilmiştir.
Anılan düzenlemeler karşısında, zarara konu tadil sözleşmeleri bakımından yönetim kurulu üyeleri arasında bir iş bölümü kararı bulunduğu iddia edilmemiş olmasına göre, tadil sözleşmelerinden doğan zarar karşısında, ilgili dönemde görev yapan bütün yönetim kurulu üyeleri zarardan müteselsil olarak sorumlu olup, zarara konu sözleşmede imzasının bulunmaması ilgili yönetim kurulu üyesinin bu sorumluluğunu ortadan kaldırıcı bir husus değildir.
Bu halde mahkemece, bu yönde bir inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken “tadil sözleşmelerinde imza bulunup bulunmadığı” esasına dayalı münferiden sorumluluk tespiti yoluna gidilerek karar verilmesi doğru görülmediği gibi, denetim kurulu üyelerinin de davaya konu tadil sözleşmeleri bakımından görevde bulundukları süreler nazara alınarak dönemsel sorumluluklarının bulunup bulunmadığının ayrıca değerlendirilmesi gerekirken, hatalı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın temyiz eden davacı ile davalı … yararına bozulması gerekmiştir. “gerekçesi ile mahkememiz kararının Bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararı sonrası dosya 2022/497 esas sırasına kaydedilmiş, Mahkememizin 13/12/2022 tarihli celsesinde Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Davacı vekili tarafından dosya kapsamına ibraz edilen 29.09.2021 tarihli dilekçe ile davanın sadece davalı … yönünden takipsiz bırakıldığı beyan etmiş olup, mahkememizin 13/12/2022 tarihli celsesinde davalı … yönünden davanın tefrikine karar verilerek tefrik işlemi sonrası dosya Mahkememizin 2022/862 esas sırasına kaydı yapılmış ve davalı … yönünden Davanın açılmamış Sayılmasına karar verilmiştir.
Taraf iddia ve savunmaları , ibraz edilen deliller , Bilirkişi rapor ve ek raporu mahkememizce verilen karar neticesinde Yargıtay Bozma ilamları nazara alındığında
Dava, TTK nun 341. Maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, müflis … AŞ nin yönetim kurulu üyeleri ve denetçileri olan davalıların eylemleri sonucu anılan şirketin maddi zararları sebebi ile maddi tazminatın ödetilmesi istemine ilişkindir.
Davacı şirketin zararlarının gerçekleştiği iddia edilen 01.01.2000 -04.08.2000 tarihleri arasında yönetim kurulu üyeleri müflis … ile diğer davalılar …, … , … ve … olup, davalı … 11.05.2000 tarihinde yönetim kurulu üyeliğine seçildiği, davalı … nin ise anılan dönemde denetçi olarak seçilmiş bulunduğu ticaret sicil kayıtlarına göre sabit olduğu gibi bu husus tarafların da kabulündedir.
Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere TTK’nın 336 ncı maddesinde; “İdare meclisi azaları şirket namına yapmış oldukları mukavele ve muamelelerden dolayı şahsen mesul olamazlar. Ancak, aşağıda yazılı hallerde gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler.” denilmiş, bu hallere örnek olarak 5 numaralı bendinde “Gerek kanunun gerek esas mukavelelerin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden veya ihmal neticesi olarak yapılmaması” gösterilmiş ve son bendinde de 5 numaralı bentte yazılı vazifelerden birisi 319. madde gereğince idare meclisi azalarından birine bırakılmışsa, mesuliyetin ancak ilgili azaya yükletilmesi lazım gelip o muamaleden dolayı müteselsilen mesuliyet cari olmaz.” şeklinde düzenlenmiş olup, zarara konu tadil sözleşmeleri bakımından yönetim kurulu üyeleri arasında bir iş bölümü kararı bulunduğu iddia edilmemiş olduğu da nazara alındığında tadil sözleşmelerinden doğan zarar nedeni ile ilgili dönemde görev yapan bütün yönetim kurulu üyelerinin zarardan müteselsil olarak sorumlu olmalarını gerektirmektedir. Zarara konu sözleşmede imzasının bulunmaması ilgili yönetim kurulu üyesinin bu sorumluluğunu ortadan kaldırıcı bir husus değildir.
22.12.1999 tarihinde …’na devredilen … Anonim Şirketinin iştiraki olan … Şirketi tarafından düzenlenen Finansal Kiralama Sözleşmelerinin 01/01/2000-04/08/2000 tarihleri arasında davalı Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından; Finansal Kiralama Sözleşmelerinde edimler arasında aşırı dengesizlik olmamasına ve oluşmamasına, öngörülmesi mümkün olmayan koşullar mevcut olmamasına rağmen sözleşmeleri tadil ettikleri, bu suretle tadil edilen sözleşmeler nedeniyle bilirkişi raporlarında açıklandığı gibi ve oranda şirketin zararına sebep oldukları, bu kapsamda anılan dönemde davalı yönetim kurulu üyeleri müflis … ile diğer davalılar …, … , … ve … ‘ın bu yükümlülüklerine aykırı davrandıkları ve sözleşmelerin uyarlamalarının yapılmasının doğurduğu zararlardan sorumlu oldukları, dosyada mevcut 13/11/2007 tarihli bilirkişi kurulu raporunda ve müteakip raporlarda tespit edildiği gibi bu işlemlerden doğan zararın 286.803,71 TL olmakla beraber taleple bağlı kalındığında zararın 163.428,38 TL olduğu TTK’nın 336/5 maddesi uyarınca müteselsilen sorumlu oldukları anlaşılmıştır.
Yönetim kurulu üyesi Müflis davalı … yönünden; davanın davacı vekilince ibraz edilen 09.04.2010 tarihli dilekçe ile ıslah talebi kayıt kabul istemi nazara alınarak kayıt kabul davasına dönüştüğü anlaşılmış hükmolunan ve müştereken ve müteselsilen sorumluluk kapsamında olan 163.428,38 TLnin 26.07.2001 dava tarihi ile 31.12.2008 iflas tarihi arasında (745.174,98 TL faizi ile birlikte toplam 908.603,36 TL alacak) işleyecek faizi ile birlikte davacı alacağı olarak masaya kabul ve kaydına karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Davalı … nin davacı şirkette anılan dönemde denetçi olarak görevli bulunmakla birlikte 04.08.2000 tarihinde davacı şirketin yönetimine TMSF tarafından el konulmuş olduğu davaya konu tadil sözleşmelere ilişkin zarar verici işlemlerin tarihi dikkate alındığında inceleme yapılarak rapor düzenleme fırsatının bulunmadığı kaldı ki düzenlenen sözleşmelerin kural olarak yasaya aykırı eylemler niteliğinde olmadığı bu kapsamda denetçi bağlamında yapılacak bir değerlendirmeyle şirketin bundan zarar göreceğinin anlaşılamayacağı, bu nedenle davalı … nin somut olayda kusurlu davrandığından bahsedilemeyeceği ve hakkındaki davanın reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davalı denetim kurulu üyesi … yönünden ise davanın takip edilmemesi üzerine tefrik kararı verilerek Mahkememizin 2022/862 esas sayılı dosyasında Davanın Açılmamış Sayılmasına karar verilmiş olmakla bu davalı yönünden bir değerlendirme yapılmamış ve yine bozma kapsamı dışında tutulan alacak istemleri hakkında da değerlendirme dışı bırakılarak bu hususta yeniden karar tesis edilmeyerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … hakkında mahkememizce daha önce verilen ve adı geçenler hakkında ki davanın reddine ilişkin 2001/1331 esas, 2012/330 karar sayılı ve 27/12/2012 günlü karar, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2015/7191 esas, 2015/10792 karar sayılı ve 21/10/2015 günlü bozma ilamında bozma sebebi dışında kaldığından adı geçenler yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalı müflis …’in iflas idaresi hakkında ki davanın kısmen kabulüne, 15.653.760 TL davacı alacağının TMSF tasfiye dairesinin… sayılı dosyasında iflas tasfiye işlemleri yürütülen müflisin masasına kayıt ve kabulüne ilişkin mahkememizce daha önce verilen 2001/1331 esas, 2012/330 karar sayılı ve 27/12/2012 günlü karar, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2015/7191 esas, 2015/10792 karar sayılı ve 21/10/2015 günlü bozma ilamında bozma sebebi dışında kaldığından adı geçen yönünden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-19/01/2000 tarihli sözleşmeden dolayı 163.428,38 TL, 03/03/2000 tarihli sözleşmeden dolayı 326.856,76 TL maddi tazminatın avalılar …, …, … ve …’dan dava tarihinden itibaren yürütülecek reeskont faiziyle müteselsilen tahsiline ilişkin mahkememizce daha önce verilen 2001/1331 esas, 2012/330 karar sayılı ve 27/12/2012 günlü karar, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2015/7191 esas, 2015/10792 karar sayılı ve 21/10/2015 günlü bozma ilamında bozma sebebi dışında kaldığından bu hususlarda adı geçenler yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalılar aleyhine Finansal Kiralama sözleşmelerinin yüksek iskonto oranları ile tadili sözleşmelerinden kaynaklanan zararın tahsili istemi açılan davanın taleple bağlı kalınarak davalılar Müflis…, …, …, …, …, yönünden KABULÜ ile 163.428,38 TL nin dava tarihi olan 26/07/2001 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen bu davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
Finansal Kiralama sözleşmelerinin yüksek iskonto oranları ile tadili sözleşmelerinden kaynaklanan zararın tahsili istemi ile davalı Müflis …’in iflas idaresi hakkındaki bu alacağa yönelik istemin alacağın kayıt ve kabule dönüştüğü anlaşılmakla 163.428,38 TL davacı alacağının TMSF tasfiye dairesinin 2009/1 sayılı dosyasında iflas tasfiye işlemleri yürütülen müflisin masasına dava tarihi ile iflas tarihi arasında işleyecek yasal faizi ile birlikte kayıt ve kabulüne,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 11.163,80-TL nispi karar ve ilam harcından 6.618,84-TL peşin alınan harcın mahsubuna, bakiye 5.544,96-TL nispi karar ve ilam harcının davalılar Müflis …, …, …, …, …,’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 25.514,26-TL nispi vekalet ücretinin davalılar Müflis …, …, …, …, …,’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 7.060,56-TL yargılama giderinin davalılar Müflis …, …, …, …, …,’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
9-Davalı … ve davalı … tarafından yatırılan gider avansı bakiyelerinin hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde adı geçen davalılara iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı iflas idaresi vekili, davalı … vekili ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren yasal süresi içeresinde Yargıtay ilgili dairesinden temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/12/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

HARÇ BEYANI /
11.163,80-TL. KARAR HARCI
6.618,84 TL. PEŞİN HARÇ
4.544,96 -TL. KALAN HARÇ

DAVACI GİDERİ /
6.905,96-TL BOZMA ÖNCESİ
154,60-TL POSTA MAS.
7.060,56-TL TOPLAM