Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/467 E. 2023/171 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/467 Esas
KARAR NO : 2023/171

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 12/08/2017
KARAR TARİHİ : 08/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; 11/10/2008 tarihinde sürücü … yönetimindeki … plakalı araçla … yönüne seyri sırasındayken, tescilsiz motosiklet sürücüsü …’ya çarpması sonucunda müvekkilinin desteği olan …’nın hayatını kaybettiğini, soruşturmanın … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyasından yürütüldüğünü, kazaya yol açan tescilsiz motosikletin Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk sigortasının bulunmadığını, müvekkilinin adı geçenin desteğinden yoksun kalması nedeniyle uğradığı maddi zararının davalı … Hesabı tarafından kaza tarihinde geçerli olan ZMM sigorta poliçesi limitleri kapsamında karşılanması gerektiğini, davacının bu olay ve eşinin kaybı nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını iddia ve beyan ederek şimdilik 500,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; kazanın gerçekleştiği tarih itibariyle dava tarihinde 8 yılı aşkın sürenin dolduğunu, 2918 sayılı KTK nın 109.maddesi ve 5237 sayılı TCK nın 89/1 maddesinde öngörülen 2008 yıllık zamanaşımı sürelerinin sona erdiğini, davanın öncelikle bu nedenle reddi gerektiğini, müvekkilinin doğrudan zararları ZMMS poliçesi kapsamında tazminle yükümlü olduğunu, somut olayda; destek şahsının kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri teminat dışı olduğundan müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını iddia ve beyan ederek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; destekten yoksunluk zararından kaynaklanan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir.
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyasının bir örneği UYAP sistemi üzerinden celbedilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır.
11/10/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonrası … plaka nolu aracın trafik sigortası nedeniyle davacı tarafın yaptığı başvurusu sonucu düzenlenen hasar dosyasının gönderilmesi bakımından … Hesabı’na yazılan müzekkere cevabı dosya kapsamına kazandırılmıştır.
… plakalı aracın 11/10/2008 tarihindeki trafik kayıtlarının gönderilmesi bakımından … Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabı dosya kapsamına kazandırılmıştır.
11/10/2008 tarihli trafik kazası nedeniyle davacıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının veya maaş bağlanıp bağlanmadığının, ödeme yapılmış veya maaş bağlanmış ise ne kadar ödeme yapıldığının, muris …’nın sağlığında ne iş yaptığının ve en son aylık ücretinin ne kadar olduğunun araştırılması bakımından Kayapınar Sosyal Güvenlik Kurumu’na yazılan müzekkere cevabı dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Dosya içerği deliler üzerinde muris …’nın olaydaki kusurunun ve davacının destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi zararının varlığı, miktarı, davalıdan istenip istenilemeyeceği yönünden dosyanın Makine Mühendisi bilirkişi … ile Aktüerya Uzmanı …’tan oluşacak bilirkişi heyetine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
10/09/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunun sonuç kısmında özetle; dava konusu olayda davacının murisi sürücü …’nın %100 oranında asli ve tamamen kusurlu olduğu, dava dışı sürücü …’e yüklenebilecek bir kusur oranının olmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22/02/2012 Tarih ve 2011/17-787 E, 2012/92 K.Sayılı kararında belirtildiği üzere, tescilsiz ve sigortasız araç sürücüsü müteveffa … %100 kusurlu olsa bile; destekten yoksun kalan davacı hak sahibi ve çocuklarının zarar gören üçüncü kişi konumunda olduğu kabul edilerek maddi tazminat hesabının yapıldığı, davacı eş …’nın talep edebileceği maddi zararının teminat limitiyle sınırlı olarak garameten 95.159,09 TL olduğu, temerrüt başlangıcının 13/06/2017 tarihi ve işleyecek faizin yasal faiz olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı vekili 19/09/2018 tarihli talep artırım dilekçesinde özetle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin uğradığı maddi zarar nedeniyle tazminat taleplerini 94.659,09 TL artırarak 95.159,09 TL’ye çıkarttıklarını, talep etmiş oldukları tazminat miktarının, davalının temerrüte düştüğü tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 18/10/2018 tarih, 2017/721 Esas ve 2018/1022 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, davacı tarafça Mahkememiz kararı istinaf edilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi’nin; 19/04/2022 tarih, 2019/4717 Esas ve 2022/765 Karar sayılı ilamıyla” … Davacının ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı, dolayısıyla araç sürücüsünün tam kusurlu olması hâlinde, desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyeceğine, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na, Sigortacılık Kanunu’na ve Yönetmeliğe göre, zorunlu trafik sigortası limitleri dahilinde sorumluluğu üstlenen davalı … Hesabının, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacının da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı … Hesabının sorumlu olacağına karar vermek gerekir. Mahkemece; davacının davalı … Hesabı karşısında üçüncü kişi olarak tazminat talebinde bulunabileceği kabul edilerek davacının destekten yoksun kalma zararının bulunup bulunmadığı usulünce tespit edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.Davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmüştür….” gerekçesi ile Mahkememiz kararın kaldırılmasına dair karar verilmiş ve dosyanın Mahkememizin 2022/467 Esas sırasına kaydı yapılarak yargılamaya devam edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi’nin; 19/04/2022 tarih, 2019/4717 Esas ve 2022/765 Karar sayılı kaldırma ilamı doğrultusunda, davacının destekten yoksun kalma zararının bulunup bulunmadığının tespiti bakımından dosyanın önceki rapor düzenleyen aktüer bilirkişiye tevdii edilerek bilirkişi ek raporu alınmasına karar verilmiştir.
13/02/2023 tarihli bilirkişi ek raporunun sonuç kısmında özetle; Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 16/11/2021 Tarih, 2020/9484 Esas ve 2021/14294 Karar sayılı ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 28/02/2020 Tarih., 2021/27411 Esas ve 2022/3461 Karar sayılı emsal kararları birlikte değerlendirildiğinde kök raporda olduğu gibi PMF-1931 yaşam tablosu, her yıl için %10 artış ve %10 ıskontolu progresif rant yönteminin kullanılması ve 10/09/2018 kök rapor tarihindeki asgari ücretin esas alınması gerekeceği; bu durumda yeniden hesaplama yapılması halinde yapılacak işin kök raporun tekrarından ibaret olacağı, hal böyle olunca yeniden maddi zarar hesabına yer olmadığı ve kök raporda tespit edildiği gibi davacı eş Cemile Kaya’nın talep talep edebileceği maddi zararının teminat limitiyle sınırlı ve garameten 95.159,09 TL olacağı, temerrüt başlangıcının 13/06/2017 tarihi ve faiz nev’inin faizin yasal faiz olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları ile toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava trafik kazası nedeniyle Borçlar Kanunun 53/3 fıkrası kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
6098 Sayılı Kanunun 53/3 maddesi uyarınca haksız fiil sonucu ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmini talep hakları vardır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 maddesinde düzenlenen motorlu araç işleten ile araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğunun hukuki niteliği ise kural olarak tehlike sorumluluğudur.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesi ile motorlu araç işleten veya teşebbüs sahibine zorunlu mali sorumluluk sigortası yapma mecburiyeti getirilmiştir. Bu düzenleme ile sigortacının, motorlu taşıt işletenin veya teşebbüs sahibinin motorlu taşıtın işletilmesinden doğan sorumluluğunu teminat ile sınırlı olmak üzere karşılaması amaçlanmıştır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesinde; ” Bu Kanunun 13’üncü maddesi, 13.10.1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 10.7.2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu Kanunla mülga 21.12.1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği nezdinde … Hesabı oluşturulur. Hesaba; a) Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için, b) Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için, …” başvurulabileceği öngörülmüştür.
Mahkememizce alınan 10/09/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, dava konusu olayda davacının murisi sürücü …’nın %100 oranında asli ve tamamen kusurlu olduğu, dava dışı sürücü …’e yüklenebilecek bir kusur oranının olmadığı yönünde görüş bildirildiği, davacının talebi ve iddia ettiği zararın, ölenin mirasçısı sıfatına değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatına dayandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, davacının ölenin mirasçısı sıfatlarına dayanmayan, doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki desteğin kusuru davacıya yansıtılamayacak, sürücü desteğin tam kusurlu olması, onun desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyecektir (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas- 2012/92 Karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 Esas- 2013/74 Karar sayılı ilamları uyarınca). Bu durum karşısında, davacının, zarar gören 3. kişi sıfatına dayanan zarar giderim talebi nedeniyle, davacının desteğinin kazadaki kusurunun davacıya yansıtılamayacağı, Mahkememizce aktüerya hesap uzmanı bilirkişiden aldırılan kök ve ek bilirkişi raporunda davacının talep edebileceği maddi zararın 95.159,09-TL olduğunun hesap edildiği, bilirkişi raporlarının teknik açıdan yeterli ve denetime elverişli olduğu, desteğin idaresindeki aracın ZMSS poliçesi bulunmadığından davalının bu zarardan 2918 Sayılı Kanunun 91 ve devamı maddeleri ile 5684 Sayılı Kanunun 14 maddesi kapsamında sorumlu olduğu, kaza tarihi itibariyle poliçe teminat üst limitinin 125.000,00-TL olduğu, hesap edilen toplam maddi tazminatın poliçe teminat üst limitini aşmadığı anlaşılmıştır. Davacı vekili 19/09/2018 tarihli talep artırım dilekçesinde; maddi zarar nedeniyle tazminat taleplerini 94.659,09 TL artırarak 95.159,09 TL’ye çıkarttıkları yönünde beyanda bulunmuştur. Bu durumda davacının 10/09/2018 tarihli hesap raporuna hesaplamanın hatalı olduğu veya alacağın hesabını etkileyen veriler noktasında açıkça bir itirazının bulunmaması ve bu durumun davalı lehine usulü kazanılmış hak oluşturduğu da gözetilerek davacının 19/09/2018 tarihli talep artırım dilekçesi ile talep ettiği miktar yönünden davanın kabulü ile; 95.159,09 TL’nin davacı tarafça davadan önce davalı … Hesabına 2918 Sayılı Kanunun 99. maddesindeki başvurunun iletildiği tarih olan 31.05.2017 tarihinden itibaren 8 iş günü dikkate alındığında 13.06.2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın kabulü ile; 95.159,09 TL’nin 13/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 6.500,32 TL nispi karar ve ilam harcından, davacı taraftan peşin olarak alınan (31,40 TL + 323,50 TL) 354,90 TL harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 6.145,42 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan ve (2) numaralı maddede mahsup edilen 354,90 TL harcın, davalılan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’deki esaslara göre belirlenen 15.225,45 TL vekalet ücretinin, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 1.700,00 TL bilirkişi raporu masrafı ve 305,20 TL posta giderleri ve diğer giderler olmak üzere toplam 2.036,60 TL yargılama giderinin davalılan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Hukuk Muhakemeleri Yasasının 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider/delil avansından artan avans olması halinde, hüküm kesinleştiğinde ve talep edildiğinde davacıya iadesine,
7-Davalı tarafından yatırılan gider/delil avansı ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin huzurunda, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.08/03/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır