Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/427 E. 2022/854 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/427 Esas
KARAR NO : 2022/854

DAVA : Banka Teminat Mektubundan Kaynaklanan Davalar (Finans İhtisas) (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 15/06/2022
KARAR TARİHİ : 24/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Teminat Mektubundan Kaynaklanan Davalar (Finans İhtisas) (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında 06/11/2020 tarihli Sermaye Piyasası Araçlarının Alım Satımına Aracılık Çerçeve Sözleşmesi akdedildiğini, işbu sözleşmede müvekkili aracı kurumun “Yatırım Kuruluşu”, davalının ise “Müşteri” sıfatıyla yer aldığını, davalı tarafın dava dilekçesi ekinde sunulan hesap ekstrelerinden görüleceği üzere … nezdinde almış olduğu alım ve satım pozisyonları ve pozisyonların dayanağını oluşturan varlıkların fiyatlarında yaşanan değişimler nedeniyle teminatın tamamını kaybettiğini, kayıplarının yatırdığı teminatı aşarak eksi bakiye miktarının 22.172,63-TL olduğunu, davalıya müteaddit defalar teminat eksiğini tamamlaması çağrısının yapıldığını, ancak davalının bu çağrıların hiçbirine icabet etmediğini, nihayetinde borcunu ödemekten imtina ettiğini, davalı yanın mevcut eksi bakiye ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine, … 18. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden yasal takip başlatıldığını, davalının 22/03/2022 tarihinde bu takibe itiraz ettiğini belirten dilekçesini mezkur icra dosyasına sunduğunu ve icra takibinin, davalının haksız ve kötü niyetli itirazları sebebiyle durduğunu beyanla fazlaya, faize, faiz oranlarına, kura, kur farklarına, munzam zarara, hesap hatalarına, TBK. Mad. 100’de yer alan haklara ve diğer feri haklara ilişkin hakların saklı kaymak kaydıyla haksız ve hukuka aykırı yetkiye ve borca itirazın iptali ile davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra-inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; müvekkilinin öğretmen olarak çalışmakta olduğunu, gerçek kişi tacir niteliğini haiz olmadığını, nitekim, dosyaya celbedilen … Vergi Dairesi Müdürlüğü ve … Ticaret Sicili Müdürlüğü’nden gelen cevabi yazılardan da anlaşılacağı üzere müvekkilinin herhangi bir ticari, zirai veya mesleki faaliyetinin bulunmadığı, ayrıca 6102 sayılı TTK’ya göre herhangi bir şirket ortağı, yöneticisi veya kanuni temsilcisi olmadığının belirtildiğini, yine müvekkilinin gerçek kişi ticari işletme kaydının olmadığının belirtildiğini, davacının, müvekkilinin eksi bakiyeye düşebileceği ve bunun sonucunda aleyhine başlatılacak hukuki ve icrai takip risklerine ilişkin detaylı bir aydınlatmada bulunmadığını, müvekkilinin karşılaşabileceği risklerle ilgili bildirim yükümlülüğünü tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediğini, davacı tarafından dosyaya delil olarak sunulan sözleşmelerin, Sayın Mahkemece incelendiğinde, sözleşmede yalnızca davacının imza ve kaşesinin yer aldığı; buna karşın müvekkilinin imzasının sözleşmenin hiçbir sayfasında bulunmadığı, formun müşteri tarafından okunup anlaşıldığına ilişkin bir yazılı beyanın ilgili sözleşmelerde yer almadığı ve müvekkiline sözleşmenin bir nüshasının verilmediği, SPK’nın, 21.12.2021 tarihinde dolar kurunda meydana gelen sert düşüş karşısında bilgi işlem sistemi çökmüş olan davacı aleyhine idari para cezası yaptırımının uygulamış olduğunu, davacı’nın üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğine hükmettiğini, müvekkilinin eksi bakiyeye düşmüş olduğu 21/12/2022 tarihi, Dolar Kurunun 18,30 TL’ye kadar yükselerek, ardından sert ve emsali görülmemiş bir düşüşle 12,00-TL’nin altına indiği tarih olduğunu, döviz kurunda yaşanan bu düşüş sırasında, davacının bilgi işlem altyapısında kesintilerin meydana geldiğini, müvekkilinin meydana gelen kesintiler nedeniyle hiçbir işlem yapamadığını, eksi bakiyeye düşmesinin ve teminatının tükenmesini önleyecek hiçbir işlem yapmadığını ve önlem alamadığını, SPK tarafından 21.12.2021 tarihinde Davacı’nın, bilgi işlem altyapısında meydana gelen aksaklıktan sorumlu olduğu gerekçesi ile aleyhine hükmedilen idari para cezasının, Davacı tarafından başlatılan icra takibi ve ardından ikame edilen işbu dava ile, hakkaniyete aykırı olarak, davalı ve zarara uğrayan binlerce Müşteri’ye ikame edilmeye çalışıldığı ve davacının, üzerine düşen yükümlülükleri tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediği için kendisine kesilmiş olan cezayı adeta Müşteri’lerine rücu etmeye çalıştığı, idari para cezasının faturasını Davacı’ya ve diğer Müşterilerine kesmeye çalıştığını beyanla davanın görevli Mahkeme’de açılmamış olması nedeniyle usulden reddine, Mahkemenin, dava şartı yokluğunun bulunmadığı ve görevli mahkeme olduğu kanaatinde olması durumunda ise, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, kötü niyeti aşikar olan davacının %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini arz talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, taraflar arasında akdedilen sermaye piyasası işlemleri genel çerçeve sözleşmesi ve bağlı sözleşmeler çerçevesinde, davalının işlemleri sonucunda uğranıldığı iddia olunan davacı zararın tazmini amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67/1. fıkrası uyarınca iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 1/1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” hükmü düzenlenmiştir.
Görev, belirli bir konudaki davaya o yerdeki mahkemelerden hangisinin bakabileceğini ifade eder. HMK’nun 115. Maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartıdır ve hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi mahkemece de resen incelenir.
6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesi gereğince kapsamını her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları oluşturmaktadır. Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (k) bendinde Tüketici “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (l) bendinde ise Tüketici İşlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yasa koyucu, bu hükümle, tüketicinin taraf olduğu bankacılık sözleşmelerini tüketici işlemi olarak kabul etmiştir.
6502 sayılı TKHK’nun “Diğer Tüketici Sözleşmeleri” başlıklı 5. bölümünde yer alan 49. maddesi, “finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmeler” başlığını taşımaktadır. Bu maddenin 1. fıkrasına göre finansal hizmetler, her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri ifade eder. Finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşme ise, finansal hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, sağlayıcı ile tüketici arasında uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmelerdir. Finansal Hizmetlere İlişkin Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği’nin 4.maddesinin “a” bendinde; finansal hizmetin her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri, aynı yönetmeliğin 8.maddesinde de; cayma hakkının kullanımı ve tarafların yükümlülükleri düzenlenmiştir. Finansal hizmetlerin tüketici işlemi kapsamına alındığı yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerden anlaşılmaktadır. Diğer işin sadece finansal olması işlemin tüketici işlemi olmadığını göstermeyecektir.
6502 sayılı TKHK’nun 73/1. maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK’nun 4 ve 5. madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur.
Doktrinde de tasarruf sahibi bireysel yatırımcının bir aracı kurum ile çerçeve sözleşmesi imzalamasının tüketici işlemi olduğu ve tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmektedir ( bkz. Füsun Nomer Ertan; Sermaye Piyasası Hukuku Toplantı Serisi-Tebliğler Tartışmalar, sayfa 24-25). Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/11-2348 esas ve 2019/82 karar sayılı kararında; bu sözleşmelerin tüketici işlemi mahiyetinde olup olmadığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin konu ve kapsamının belirleyen hükümlerinde açıkça bu sözleşmeler çerçevesinde gerçekleştirilecek yatırım işlemlerinin “ticari amaçlı” olduğunun belirtilip belirtilmediğine göre tespit edileceğine karar vermiştir. Dava dilekçesinde davacı davalı ile yaptığı sermeye piyasası işlemleri genel çerçeve sözleşmesi çerçevesinde yapılan alım-satım işlemleri nedeniyle zarar ettiğini iddia etmekte, davalı ise cevap dilekçesinde davacının gereği gibi hizmet vermediğini belirterek zarardan sorumlu olmadığını savunmaktadır. Somut olayda dosyaya celp edilen tüm sözleşmeler ve ekleri birlikte incelenmiş ve sözleşmelerin konusuna ilişkin hükümlerde, sözleşmelerin “ticari amaçlı” olduğu hususunda bir açıklık bulunmadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki akdedilen sözleşmelerin bankacılık sözleşmesi benzeri bir sözleşme niteliğinde olmakla Yargıtay uygulaması uyarınca da bankacılık sözleşmesi kapsamında değerlendirilmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/1856 Esas 2021/1422 Karar sayılı içtihatı da bu doğrultudadır. Bu nedenler taraflar arasındaki sözleşmeler 6502 Sayılı Kanunun 49. maddesi kapsamında tüketici işlemi mahiyetindedir.
Mahkememizce temin edilen … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 28/06/2022 tarihli yazı cevabına göre de davalı tacir değildir.
Dava dilekçesinin ekinde sunulan Sermaye Piyasası Kurulu’nun III-39.1 sayılı yatırım kuruluşlarının kuruluş ve faaliyet esasları hakkında tebliği kapsamında genel müşteri bilgilendirme formuna göre davalı Tülin Akın’ı davacı Sermaye Piyasası Kurulu’nun III-39.1 sayılı tebliği çerçevesinde “Genel Müşteri” olarak sınıflandırılmaktadır. Bu tebliğin 30. Maddesi kapsamında müşteriler profesyonel ya da genel müşteri olarak sınıflandırılmaktadır. Aynı tebliğin 31. ve 32. Maddelerinde de profesyonel ve genel müşteriler ayrıntıları olarak tanımlanmış ve kimler olduğu bildirilmiştir. İş bu dava davalısı maddede belirtilen nitelikte kişilerde olmadığı ve yine belirtilen sınırları da aşmaması nedeniyle profesyonel değil genel müşteri olarak sınıflandırılmıştır. Profesyonel müşterilerin tüketici olmadığı genel müşteri olarak tanımlanan kişilerin işlem boyutu, tacir olmamaları ve yatırım sözleşmelerinin de TKHK kapsamında sayılmış olması nedeniyle sözleşmenin niteliği itibariyle tüketici olarak değerlendirilebilecektir.
Davalı gerçek kişinin tacir olmayıp şahsi birikimini değerlendirmek üzere hareket ettiği, işlemlerin boyutu dikkate alındığında da davalının hukuki işlem içerisinde 6502 Sayılı TKHK’nun 49. Maddesi de dikkate alınarak tüketici konumunda olduğu görülmekle, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun kabulü gerekir. Yine bireysel tasarruflarını çeşitli yatırım araçları ile değerlendirmek isteyen gerçek kişilerin, “kar kazanç” elde etme amacıyla hareket ettiklerinden bahisle tüketici sayılamayacakları yönündeki bir kabulün, bireysel tasarruflarını değerlendirmek için finansal mahiyette yatırım veya yatırıma aracılık hizmeti alan bireylerin, TKHK’nun 49. hükmü ile sağlanan yasal güvenceye aykırı şekilde tüketicinin korunmasına ilişkin ilke ve düzenlemelerin kapsamı dışında tutulması sonucunu doğurmaktadır. Davalı tarafından davacıdan alınan finansal hizmetin ticari veya mesleki amaçla olmadığı zira bireysel nitelikteki tacir olmayan gerçek kişi genel müşteri sınıfındaki davalının kazanç elde etme amacının tek başına tüketici sıfatını etkilemeyecektir. Aksi durumun kabulü halinde bireysel nitelikteki banka ve aracı kurum müşterilerin hepsinin vadeli mevduat hesabı işlemi veya herhangi bir finansal işlem yaptıklarında dahi ticari amaçla hareket ettiğinin kabulünü getireceği ve bu durumunda 6502 sayılı TKHK kanunun konuluş amacına yukarıda yer alan 3/k. bendine aykırı olacağı açıktır. O halde, uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre, davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Başka bir ifadeyle davalı, bu yatırım işlemlerini yaparken tüketici olarak hareket etmiş olup, 6502 sayılı TKHK’nın 3/k. bendinde tanımlandığı gibi ticari veya mesleki amaçlarla hareket ettiğini kanıtlayan bir iddia veya delil de dosyada mevcut değildir. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 2021/1202 esas, 2021/1267 karar, 2021/470 esas, 2021/721 karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi’nin 2021/125 esas, 2021/204 kararları da bu doğrultudadır.
HMK’nun 1. Maddesine göre, göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca dava şartı olan bu husus, HMK’nun 115/1. maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır. Tüm bu nedenlerle HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c). maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddi ile İstanbul Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; Davanın, HMK md. 114/1-(c) ve HMK’nun 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemelerine tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, taraf vekillerinin huzurunda, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.24/11/2022

Katip
¸

Hakim
¸