Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/404 E. 2023/379 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/404 Esas
KARAR NO : 2023/379

DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/10/2015
KARAR TARİHİ : 25/05/2023

Mahkememizden verilen 27/12/2018 tarih, 2015/1000 Esas ve 2018/1324 Karar sayılı ilamının davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13.Hukuk Dairesi’nin 14/04/2022 tarih, 2020/485 Esas ve 2022/595 Karar sayılı ilamı ile Mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve Mahkememizin 2022/404 Esasına kaydı yapılan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirketin, yurt içinde … markası ve logosu altında madeni yağ ürünlerinin satış ve dağıtımını bizzat ve bayileri vasıtasıyla yapmakta olduğunu, müvekkili şirketin, ortağı olduğu … A.Ş.ile imzaladığı Varlık Devir Sözleşmesi gereğince … A.Ş.tarafından üretilen, ürettirilen veya satılan madeni yağ ürünlerine ilişkin faaliyetlerin 01/01/2012 tarihinden itibaren müvekkili şirkete aktarıldığını, bu nedenle davalı şirketin … A.Ş. tüzel kişiliği ile imzalamış olduğu 07/04/2010 tarihli Bayilik Sözleşmesinden doğan haklar ve edimlerin 01/01/2012 tarihi itibariyle müvekkili şirkete aktarıldığını, diğer davalı …’ın ise anılan Bayilik Sözleşmesinin 21.maddesinde belirtildiği üzere, davalı bayi şirketin müvekkilinden aldığı veya alacağı ürün bedeli, destek yatırım borcu veya ariyeten verilmiş veya verilecek demirbaş malzemeleri, cezai şart gibi bu sözleşmeden doğmuş veya doğacak her türlü taahhüt sorumluluk ve borçlarını temin etmek üzere 68.000,00-TL’na kadar bu rakamla sınırlı olmak üzere ve sözleşme devam ettiği sürece müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla kefil olduğundan takip konusu borçtan sorumlu bulunduğunu, yukarıda belirtilen sözleşme kapsamında davalı şirketin, müvekkili şirketten madeni yağ ve ürünleri satın aldığını fakat bu ürünlerin bedellerinin bir kısmını hiç ödemediği gibi bir kısmını da zamanında ödemediğini, geç ödenen ürün bedellerinden dolayı müvekkili tarafından davalı borçluya vade farkı faturası kesilerek cari hesabına borç olarak kaydedildiğini ve cari hesaptaki mevcut bakiye borcuna eklendiğini, davalı yanın cari hesapta kayıtlı olan faturaların bedellerinden kaynaklanan borcunu ödemediğinden işbu borcun tahsili amacıyla davalı aleyhinde … 4.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi açılmışsa da davalı/borçlunun borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının haksız ve yersiz olup yetkiye itirazın reddi gerektiğini, taraflar arasında imzalanmış olan bayilik sözleşmesinin 20.maddesinde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin taraflar arasında söz konusu sözleşmenin uygulanmasından ve yorumundan doğabilecek ihtilafların çözümünde yetkili kılındığını, davalının borca ve fer’ilerine yönelik itirazı da haksız olup itirazın iptali gerektiğini, ayrıca davalı/borçlu itirazlarında haksız ve kötü niyetli olup borçlunun tazminata mahkum edilmesini talep ettiklerini beyanla her türlü talep ve dava hakkı ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalıların … 4.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibine yönelik haksız ve yersiz itirazlarının iptaline ve takibin devamına, davalıların alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalılara yasaya uygun olarak tebligat yapılmış olmasına karşın, davayı takip etmedikleri gibi, yazılı bildirimde de bulunmadıklarından, HMK’nın 128.maddesi hükmü gereğince davayı inkar ettikleri varsayılmıştır.
Mahkememizin 20/12/2018 tarihli celsesinde davalı şirket yetkilisi …; “Bana göstermiş olduğunuz bayilik sözleşmesi altındaki şirket kaşesi altında bulunan imzası bana aittir, ben halen davalı şirketin yetkilisiyim, takibe konu edilen fatura sadece faiz faturası idi, bu yüzden itiraz ettik, sözleşme matbu bir metindi, … yetkileri bize kendi aramızdaki anlaşmanın geçerli olacağı, bu sözleşmenin usulen yapıldığını, ve 60.000-TL lik teminat mektubu verirsek cari alacak dışındaki tüm alacakların bu teminattan karşılanacağını söylediler, teminat mektubu verdik, bir çek karşılıksız çıkınca bu teminat mektubunu nakte çevirdiler ve sonrasında bu faturayı kestiler, banka faizleri 2010-2011 tarihlerinde davacının aylık olarak tahakuk ettiği faiz oranından çok daha düşüktür faiz fahiştir, kabul etmiyoruz sözleşme madde genel işlem şartıdır kabul etmiyoruz.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizin 20/12/2018 tarihli celsesinde davalı …; “Bana göstermiş olduğunuz bayilik sözleşmesi altındaki kefil imzası bana aittir, oğlumun sahibi olduğu şirketin herhangi bir borcu olmadığı için benimde borcum yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı şirket vekili olduğunu söyleyen avukat … ‘ye 20/12/2018 tarihli celsede vekaletnamesini sunması için HMK 77/1 maddesi uyarınca 1 haftalık kesin süre verildiği, aksi halde taraflarınca yapılan işlemlerin yapılmamış sayılacağının ihtar edildiği, ancak verilen kesin süre içerisinde Av… tarafından dosyaya vekaletname sunulmadığı anlaşılmıştır.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, İ.İ.K.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, 07/04/2010 tarihli bayilik sözleşmesi aslı, ihtarname getirtilerek dosya içine alınmış, takip dosyası incelenmiş ve taraflar arasındaki sözleşmenin 18 maddesi uyarınca uyuşmazlık konusu döneme ilişkin dava dışı … ticari ve defter ve kayıtları üzerinde uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak rapor düzenlenmiştir.
… 4.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyanın dosyamız arasına alındığı ve takip dosyası kapsamından; davacı tarafın davalılar hakkında toplam 53.545,71-TL alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunulduğu, davalıların yasal süresi içinde vaki itirazı sonucu, icra takibinin İİK’nun 62.maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine nazaran, bu itirazın iptali davasının İİK.nun 67.maddesi hükmünde öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süresi içinde açıldığı tespit olunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; … 4.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında itirazın iptali ve icra inkar tazminatı konusunda olduğu, takibin dayanağının taraflar arasında imzalanan 07/04/2010 tarihli bayilik sözleşmesi ve 58.410,00-TL tutarlı fatura noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Mahkememizin 14/09/2017 tarihli duruşmasında ”Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 20.maddesinde İstanbul Mah. Ve icra daireleri yetkili olarak kabul edildiğinden davalıların icra takip dosyasına yaptıkları yetki itirazının reddine” karar verilmiştir.
Mahkememizin 14/09/2017 tarihli ara kararının (2) numaralı ara kararı ile; ”Davacı vekilinin beyan dilekçesinde bildirmiş olduğu …nin ticari defterlerinin bulunduğu … adresinde alacağın varlığı ve miktarının tespiti bakımından mali müşavir bilirkişi aracılığı ile HMK 218 mad gereğince yerinde inceleme yetkisi verilerek inceleme yaptırılıp rapor alınmasına” karar verildiği ve işbu doğrultuda bilirkişi Mali Müşavir…tarafından tanzim edilen 19/04/2018 teslim tarihli bilirkişi raporunda;
-Davacı şirketin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikinin süresinde yapıldığı ve defterlerin delil niteliği taşıdığı,
-Davacı şirket, ticari defterlerinde davalı şirketten 53.545,71-TL alacaklı olduğu,
-Davacı şirketin, ”Vade Farkı” açıklaması ile düzenlemiş olduğu fatura bakiyesinin 53.545,71-TL’yi davalılardan mükerrer olmamak kaydıyla talep edebileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 27/12/2018 tarih, 2015/1000 Esas ve 2018/1234 Karar sayılı ilamı ile; ”Davanın KABULÜNE, davalıların … 4. İcra Müdürlüğü’ nün …esas sayılı takibine yaptığı itirazın 53.545,71-TL asıl alacak yönünden İPTALİNE, takibin bu tutara takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işletilecek ticari avans faizi ile birlikte DEVAMINA,
Davalıların alacağın %20si oranında 10.709,14-TL inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, …” karar verildiği, işbu karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerinde dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13.Hukuk Dairesinin 14/04/2022 tarih, 2020/485 Esas ve 2022/595 Karar sayılı ilamı ile; ”Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, … 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/12/2018 tarih ve 2015/1000 Esas – 2018/1324 Karar sayılı kararının HMK’nın 355, 353/1-a6 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, dosyanın Mahkemesine iadesine,…” karar verilerek dosyanın Mahkememize gönderildiği ve Mahkememizin 2022/404 Esas sayılı sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 10/11/2022 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Davacı vekiline; davaya konu ve takibe dayanak olan 23/05/2014 tarihli, D seri 628381 sıra numaralı ve 58.410,00-TL bedelli faturanın taraflar arasında akdedilen 04/07/2010 tarihli Bayilik Sözleşmesinin hangi hükmüne (md.6.2, md.13 vs) dayanılarak düzenlendiği hususunu açıklaması ve netleştirmesi için kendisine HMK’nın 31.maddesi de dikkate alınarak iki haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde dosyadaki mevcut delillere göre değerlendirme yapılacağının kendisine ihtarına (ihtar edildi),” karar verildiği ve davacı vekili işbu ara karara karşı beyanlarını içerir 24/11/2022 tarihli dilekçeyi sunmuştur.
Mahkememizin 28/11/2022 tarihli ara kararının (1) nolu ara kararı ile; “Davacının iddiası, davalının savunması, BAM KARARI ile davacı vekilinin 24/11/2022 tarihli dilekçesi ve tüm dosya kapsamına göre, ön inceleme duruşmasında tespit edilen uyuşmazlıkların halli için ek rapor tanzimi için dosyanın önceki bilirkişi ile re’sen seçilecek olan sektör (akaryakıt) konusunda uzman bilirkişiden oluşacak olan bilirkişi heyetine tevdiine…” dair karar verilmiş ve işbu doğrultuda SMMM …ve Sektör ( akaryakıt ) uzman bilirkişi … tarafından tanzim edilen 03/03/2023 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; Mahkememiz kararı gereğince, iddia, savunma, BAM bozma kararı ve davacı tarafın beyanının incelenmesi ve değerlendirilmesinde; kök rapordaki tespitlerinde değişiklik gerektiren bir husus bulunmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi raporları teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli, bilimsel verilere dayalı olarak görüldüğünden Mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Davacı vekili 10/03/2023 tarihli ek bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda yapılan diğer değerlendirmelere itirazları bulunmamakla birlikte rapordaki “Davacı taraf, alacağına sözleşmenin 7. ve 13.maddesini birlikte uygulamamaıştır. Yalnızca 13.maddede belirlenen oranın %50’si oranında vade farkı hesabı yapmıştır.” şeklinde yapılan değerlendirmeye katılmadıklarını, dosyaya sundukları beyanlarda da açıkladıkları şekilde 07.04.2010 tarihli bayilik sözleşmesinde sözleşmenin süresinin imza tarihinden itibaren 5 yıl olarak belirlendiğini, bu sözleşmenin “BORÇ” başlıklı 7. maddesinin 1. paragrafında, tarafların … ile bayi arasında imzalanmış olan 01.05.2007 tarihli sözleşmeye istinaden … tarafından bayiye ödenmiş olan 88.573,00-TL tutarındaki borcun 07.04.2010 tarihli sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle miktarının 68.000,00-TL olduğu konusunda mutabık oldukları, 01.05.2007 tarihli sözleşmeden kaynaklanan bu borcun bayi uhdesinde bulunmaya devam edeceğinin belirtildiğini, bu kararlaştırmaya göre davalı bayiye … tarafından borç olarak verilen tutarın 07.04.2010 tarihli sözleşmenin imzalandığı tarihe gelinceye kadar önceki sözleşme döneminde davalı bayi şirketin ürün alım taahhüdü kapsamında …’ten satın aldığı ürünlerin miktarına bağlı olarak tahakkuk ettirilmiş olan satış teşvik primleri tutarlarının borçtan mahsubu sonucunda 07.04.2010 tarihi itibariyle borç bakiyesinin 68.000,00-TL’ye düşmüş olduğunu ve söz konusu borcun bu miktar üzerinden devam edeceği hususunda taraflarca mutabık kalındığının açıkça görüldüğünü, diğer yandan 07.04.2010 tarihli bayilik sözleşmesinin 7. maddesinin 1. Paragrafının devamında, bayinin -imza tarihi itibariyle miktarının 68.000,00-TL olduğu konusunda tarafların mutabık kaldığı- söz konusu borcu bu sözleşme hükümlerine uygun olarak geri ödeyeceğini gayri kabili rücu olarak kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, aynı sözleşme maddesinin 2. paragrafında davalı bayinin bu borcu sözleşmede taahhüt ettiği şartları yerine getirmesi kaydıyla TL üzerinden faizsiz olarak kullanma hakkına sahip olacağı ve sözleşmede belirtilen taksit tarihlerinde olmak üzere 5 eşit taksitte ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmedeki bu kararlaştırma gereğince davalı bayinin sözleşmenin imza tarihi itibariyle miktarının 68.000,00-TL olduğunda mutabık kalınmış olan bu borcu Türk Lirası üzerinden faizsiz olarak kullanma hakkını elde edebilmesi için sözleşmede taahhüt ettiği şartları yerine getirmiş olmasının gerektiğinin açıkça görüldüğünü beyanla; somut olayda davalı bayinin, sözleşmedeki taahhütleri yerine getirmemiş olduğundan anılan tutarı faizsiz kullanma ve faizsiz geri ödeme hakkını elde edemediğini, bu tutarın müvekkile iadesi yapılırken faizsiz olarak ödeyemeyeceği, işlemiş faiziyle birlikte bu tutarı iade etmekle yükümlü olacağının tartışma götürmeyecek biçimde açık olduğunu, müvekkilinin iade edilecek olan bakiye tutara bu borcun … tarafından bayiye verildiği tarihten itibaren aylık % 4 oranında faiz işletme hakkı bulunduğunun açıkça ortada olduğunu, müvekkili tarafından Sözleşmenin 13.maddesinde belirtilen “Bayinin borç ve taahhütlerini yerine getirmemesi durumu”nun gerçekleştiği gözetilerek bu duruma ilişkin olarak sözleşmede belirtilen “…’ten almış olduğu borcun bakiyesini … tarafından bayiye verildiği tarihten itibaren işleyecek olan aylık % 4 faiziyle birlikte …’e geri ödeyeceği” kararlaştırmasına istinaden kalan borç tutarına faiz işletmek zorunda kalındığını, bayi olan davalının sözleşme tarihi itibariyle miktarının 68.000,00-TL olduğunda mutabık kalınmış olan bu borcunun fatura tarihine gelinceye kadar ki yaptığı alımlara göre tahakkuk ettirilen satış teşvik primleri düşüldükten sonra fatura tarihi geriye kalan 59.641,40-TL bakiyesine ve davalı bayinin mal alımı bedellerinden kaynaklı 3.256.29-TL borcuna Sözleşmenin 13.maddesindeki kararlaştırmaya istinaden 57.878,00-TL faiz tahakkuk ettirilmiş, bu faiz miktarına KDV eklenerek toplam 68.296,00-TL tutar için davalıya 07.05.2014 tarihli 9.885,87-TL’lik ve 23.05.2014 tarihli 58.410,00-TL’lik faturalar kesilmiş ve davalının cari hesabına bu fatura tutarları borç olarak kaydedilmiş, aynı zamanda bayi davalının vermiş olduğu teminat mektubunun süresi dolmak üzere olduğundan, bu nedenle banka teminatının geçersiz hale gelmesi ve banka tarafından tazmin edilmemesi riski bulunduğundan müvekkil tarafından teminat mektubunun nakde çevirildiğini, Banka tarafından ödenen miktarın davalının bahsi geçen borçlarından mahsup edildiğinde geriye 58.410,00-TL’lik fatura bakiyesi olarak kalmış olan 53.545,71-TL için icra takibi başlatıldığını, müvekkili tarafından sözleşmenin 7.Maddesiyle 13.Maddesinin bir arada uygulanmış olduğunun açıkça ortada olduğunu, bilirkişi raporunda bu iki maddenin birlikte uygulanmayıp sadece 13. Maddede belirtilen oranın yarısı kadar vade farkı hesabı yapılmış olduğu şeklinde değerlendirme yapılmasının isabetli olmadığını, bu değerlendirme nedeniyle ek raporun bu kısmına itiraz ederek, beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava dışı … A.Ş. İle davalı şirket arasında 07/04/2010 tarihli bayilik sözleşmesi yapıldığı, diğer davalı …’ın sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla ve 68.000,00-TL limit ile imzaladığı, sözleşmenin 7.maddesi kapsamında dava dışı … tarafından davalı şirkete 88.572,50-TL ödeme yapıldığı ve ödemenin 68.000,00-TL’sinin borç kaydedildiği, bu borcun tamamının aynı maddede belirlenen vadelerde geri ödeneceğinin kararlaştırıldığı, bu borcun ödenmeyen 59.641,40-TL’sinin davacıya devir ve temlik edildiği, davalı şirketin 02/07/2012, 14/12/2012 ve 28/02/2012 tarihlerinde elde ettiği satış teşvik primlerinin sözleşmenin 7/4 fıkrası uyarınca borçtan mahsubu sonucu davalın şirketin 53.249,86-TL borcunun kaldığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 13.maddesine göre dava dışı …’in davalı şirketten gecikme için aylık %4 oranında faiz talep edebileceği, bununla birlikte davacı vekilinin 10/03/2023 tarihli dilekçesi nazara alınarak davacı tarafça sözleşmenin 7. Ve 13.maddelerinin birlikte uygulanarak takibe dayanak 23/05/2014 tarihli faturanın düzenlendiği, bu yasal düzenlemeler esas alınarak bilirkişi tarafından davacının davalıdan talep edebileceği tutarın KDV dahil 68.295,87-TL olarak hesap edildiği, davacının talebinin ise 53.545,71-TL olduğu, davalılarca borcun ödendiğinin ispat olunamadığı, borçtan davalı …’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla ve kefalet limiti olan 68.000,00-TL dahilinde sorumlu olduğu anlaşılmakla Mahkememizce davanın kabulü ile, davalıların … 4.icra müdürlüğü’nün …e. (eski esas: …) sayılı takibine yaptıkları itirazın 53.545,71-tl asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu tutara takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işletilecek ticari avans faizi ile birlikte devamına, alacak likit olduğundan davalıların %20 oranında inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davanın KABULÜ İLE, davalıların … 4.İcra Müdürlüğü’nün … E. (Eski Esas: …) sayılı takibine yaptıkları itirazın 53.545,71-TL asıl alacak yönünden İPTALİNE, takibin bu tutara takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işletilecek ticari avans faizi ile birlikte DEVAMINA,
2-Hükmolunan 53.545,71-TL’nin %20’si oranında (10.709,14-TL) icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar ve ilam harcı alındığından bu konuda tekrar hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 27,70-TL başvuru harcı, 646,83-TL peşin harç, 2.800,00-TL bilirkişi ücreti ve 328,50-TL posta masrafları olmak üzere toplam 3.803,03-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılarca yapılan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
7-HMK 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan ve arta kalan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin huzurunda, davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/05/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸