Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/403 E. 2023/197 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/403 Esas
KARAR NO :2023/197

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:20/10/2008
KARAR TARİHİ:16/03/2023

Mahkememizden verilen 20/02/2020 tarih, … sayılı kararı Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 24/01/2022 tarih 2020/7425 Esas 2022/573 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, dosya yeniden esasa alınmakla, Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkilinin uzun yıllardır davalı bankanın … Şubesinin müşterisi ve ilinin en muteber iş adamlarından birisi olduğunu, müvekkilinin kendisi gibi … olan banka müdürünün yakın alakasından dolayı sürekli müdür aracılığı ile bankadaki işlemlerini yürüttüğünü, bankanın teftiş gördüğü bir sırada müdürün, müvekkiline “müfettişler banka hesaplarını inceliyorlar geçmiş tarihlerde havale gönderirken eksik imzalarınız var.” diyerek müvekkilinin incelemediği geçmiş tarihe ait bir takım belgeleri imzalattığını, daha sonra banka müdürünün bankadaki hesap sahiplerinin yüklü miktarda parasını zimmetine geçirmesi olayının ortaya çıkması üzerine, bankadaki hesap hareketlerini inceleyen müvekkilinin kendi hesabından, biri kendisi yurt dışında olduğu tarih olmak üzere çeşitli tarihlerde üç kere yüklü miktarda para çekildiğini, ayrıca hesabına aktarılması için banka müdürüne tevdii ettiği ve müdürün de “bedeli hesabınıza aktarıldı” dediği 50.000,00-YTL değerindeki çekin bedelinin hesabına aktarılmadığını öğrendiğini, bunun üzerine müvekkilinin yurt dışında olduğu 18.12.2006 Tarihinde 40.500,00-YTL, 05.02.2008 tarihinde 43.000,00-YTL ve 08.02.2008 Tarihinde 15.000,00-YTL olmak üzere toplam 98.500,00-YTL’nin bilgisi haricinde hesabından çekildiğini ve hesabına aktarılmak üzere banka müdürüne tevdii ettiği 30.05.2007 tarihli 50.000,00-YTL’lık çekin bedelinin de hesabına aktarılmadığını noter marifetiyle davalı bankaya bildirdiğini, bu ihtardan sonra davalı banka tarafından banka işlemlerinde herhangi bir usulsüzlük tespit edilmediğinin bildirilmesi üzerine işbu davanın açılması zaruretinin doğduğunu, müvekkilinin hesabından çekilmiş olan paralarla beraber, hesabına geçmesi gerekirken hesabına yatırılmayan çek bedelinin toplamı olan 148.500,00-YTL meblağın dava tarihine kadar işlemiş olan ticari faizleri olan 54.380,47-YTL ile birlikte toplam 202.880,47-YTL’yi dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte talep ettiklerini, şimdilik dava değerini 10.000,00-YTL olarak gösterdiklerini ve fazlaya ilişkin talep ve haklarımızı saklı tuttuklarını beyanla fazlaya ilişkin her türlü maddi-manevi haklarının saklı tutulmasına, yargılama sonucu 10.000,00-YTL’nin ticari faizi, vekalet ücreti ve yargılama giderleri ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davacının 18.12.2006 tarihinde 40.500,00-YTL, 05.02.2008 tarihinde 43.000,00-YTL, 08.02.2008 tarihinde 15.000,00-YTL’nin hesaplarından bilgisi olmadan çekildiğini, kendisine biri yurtdışında olduğu tarihe ait olmak üzere geçmiş tarihli belgeler imzalatıldığı, kredisinin teminatını teşkil etmek üzere banka müdürüne verdiği 30.05.2007 tarihli 50.000,00-YTL bedelli müşteri çekinin bedelinin ise hesabına aktarılmadığını iddia ettiğini, davacının davalı bankanın … şubesinden pek çok işlek kredi, taşıt kredisi, artı para kredisi kullandığını, davacının ilk olarak 01.09.2004 tarihinde 6-1 nolu hesabından işlek kredi kullandığını, 6-1 nolu işlek kredinin 08.09.2005 tarihinde 6-3 nolu işlek kredi ile 6-3 nolu işlek kredi ise 19.07.2006 tarihinde 22-1 hesap nolu işlek kredilerle temdit edildiğini, müşterinin itiraz etmiş olduğu 40.500,00-YTL’lik kredinin 22-1 nolu işlek krediden kullandırıldığını, 40.500,00-YTL’lik kredinin 18.12.2006 tarihinde müşterinin … nolu mevduat hesabına geçtikten sonra tediyesinin yapıldığını, 18.12.2006 tarihinden sonra (müşterinin itirazının olduğu 40.500,00-YTL’lik işlemin bağlı bulunduğu) 22-1 hesap nolu işlek kredi hesabından pek çok hesap hareketi (anapara tahsilatı, çek tahsilatı vs.) bulunduğunu, işlek kredinin bağlı bulunduğu hesabın aktif olarak kullanıldığını, 22-1 nolu hesabın 01.11.2007 tarihinde 76.443,00-YTL risk bakiyesi ile davacı …’in aynı gün …isimli akrabasına kullandırılan 78.000,00-YTL tutarındaki işlek krediden kullanılarak kapatıldığını, davacı …’in bankaya verdiği dilekçesinde …’in kredilerini kendisinin kullandığını belirttiğini, davacının 22-1 nolu işlek krediyi kredinin ilk kullanıldığı 18.12.2006 tarihinden sonra da aktif olarak kullanması ve 01.11.2007 tarihinde müşterinin bilgisi dâhilinde kapatılması, tutarın çekildiği … nolu mevduat hesabının daha sonra da davacı tarafından aktif olarak kullanılması sebebiyle davacının 40.500,00-YTL tutarındaki ödemeden haberdar olmadığını ileri sürmesinin hayatın olağan akışına, dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, davacının hem hesabını aktif olarak kullanarak hem de 2006 yılından beri bu tutarla ilgili itirazının olmaması, hesap kapaması yapmasına rağmen Mahkemenizde işbu davayı açmasının kötü niyetininin, şubede yaşan suiistimal olayını lehine kullanmaya çalıştığını gösterdiğini, davacının 22-1 nolu işlek kredisinin 01.11.2007 tarihinde kapatılmasının ardından aynı gün 22-2 nolu işlek kredinin açıldığını, 22-2 nolu işlek krediden davacının itiraz etmiş olduğu 05.02.2008 tarihinde 43.300,00-YTL, 08.02.2008 tarihinde 15.000,00-YTL kullandırıldığını, davacının itirazının bulunduğu 05.02.2008 tarihinde kullandırılan 43.300,00-YTL’lik krediye istinaden davacının … nolu mevduat hesabından 07.02.2008 ile 08.02.2008 tarihleri arasında 3 adette toplam 42.700,00-YTL tutarında ödemenin bizzat davacıya imzası karşılığı yapıldığını, davacı tarafından bu işlemlere yapılan itiraz üzerine dekontlar üzerindeki imzanın davacıya ait olduğunun tespit edildiğini, davacının dilekçesinde iddia ettiği şekilde bazı imzaların sonradan atılmış olduğu kabul edilse bile bu durum icazet niteliğinde olup, davacı kredili müşterinin işlemlerden bilgisi olduğunu, işlemlere onay verdiğini, kabul ettiğini gösterdiğini, yine davacının itirazının bulunduğu 08.02.2008 tarihinde kullandırılan 15.000,00-YTL’nin ise müşterinin … nolu hesabına aktarıldığını, davacının ayrıca 30.05.2007 tarihli kendisinin cirosunun da bulunduğu müşteri çekini müvekkili banka müdürüne tevdi ettiğini, ancak çek bedelinin aktarılmadığı iddiasında bulunduğunu, davacının kredisinin teminatını teşkil etmek üzere müvekkili bankaya pek çok kambiyo senedi tevdi ettiğini, ancak belirtilen miktar ve vadeli herhangi bir çek, senet tevdi edilmediğini, firma teminatına alınan çekleri risk hesabı altına tanımlanmakta olup, hepsinde müşterisinin cirosunun bulunduğunu, bankalarınca teminata ya da tahsile alınan çeklerin, çek teslim bordrosu ile teslim alındığını, davacının iddialarının asılsız olduğunu, belirtilen miktar ve vadede çekin teslim alınmadığını, tüm bu bilgiler ışığında bankaya verdiği dilekçe ile başkaları adına kullanılan kredilerin kendi finansmanını sağlamak amacı ile çekildiğini ifade etmesine rağmen, yapılan işlemlerden bilgisinin olmadığını, 2006 yılından beri işleyen hesap hareketlerinden bilgisi olmadığı şeklindeki iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dürüstlük kurallarıyla bağdaşmadığını, davacının bütün işlemleri bildiği ve yapılan işleme icazet verdiğini, sürekli işleyen bir hesapta, yaklaşık 2 yıl süreyle gerçekleşen birçok işlemin fark edilmemesi hayatın olağan akışına uymadığı gibi gerçeklerle de bağdaşmadığını, davacının davasında haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle usul, yasaya aykırı haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, davacı tarafından davalı bankanın … Şubesine yatırıldığı iddia edilen paraların davacının bilgisi dışında hesabından çekilmesi ve tahsil amacı ile bankaya vermiş olduğu çekin hesabına intikal ettirilmemesi nedeni ile söz konusu bedellerin davalı bankadan tahsiline ilişkindir.
Tarafların göstermiş oldukları deliller ilgili yerlerden celp edilmiş, … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden dosyamız arasına alınmış, davacı tanıkları dinlenmiş, davacının davalıdan herhangi bir alacağı olup olmadığı, var ise miktarının tespit için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davacı tanığı … … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Talimat sayılı dosyasının 27/07/2009 tarihli duruşmasında: ”Davacı benim dayım olur, kendisi yaklaşık 30 yıldan beri ticaretle uğraşır, ben kendimi bildim bileli dayım dürüst bir işadamıdır, ne müşterileriyle ne de çalışmış olduğu bankalarla hiç bir ticari sorunu olmamıştır, hiç bir çekini veya senetini ödemediği görülmemiştir, meydana gelen olay kesinlikle davalı bankada çalışan personelin sahtekarlığı veya dolandırıcılığı sebebiyle meydana gelmiştir, ben davacı dayım olduğu için olayları çok yakından takip etmekteyim, aynı zamanda davalı bankanın kusurundan dolayı …’a çok dürüst diğer işadamlarının da aynı sıkıntı meydana gelmiştir, bunların da davaları devam etmektedir, davalı banka personeli bu işadamlarının da hesapları ile oynadıkları için onları çok zor durumda bıraktıklarına ben de şahit oldum, hatta benim bile hesaplarımla oynamaları sebebiyle üzerimden kredi kullanmışlardır, bana okumuş olduğunuz davalı bankanın beyanlarını kabul etmek imkansızdır, hatta duyduğum kadarıyla davacı hac vazifesini yaparken dahi hesaplarında yine oynama olmuş, bu nedenle bankanın iddialarını kabul etmek imkansızdır” şeklinde, aynı tarihli duruşmada diğer davacı tanığı … ise: ”Davacıyı 2006 yılından beri yanında çalıştığım için tanırım, daha öncesinde de esnaf olması nedeniyle tanırım, bildiğim kadarıyla kendisi yaklaşık 30-35 yıllık esnaftır, aynı zamanda bende davacıya ait şirketin muhasebecisiyim, davacı dürüst bir işadamıdır, bugüne kadar ne müşterileriyle ne de çalışmış olduğu bankalarla hiç bir ticari sorunu olmamıştır, hiç bir çekini veya senetini ödemediği görülmemiştir, dava konusu çeki 2007 yılında davalı banka müdürü … …’a bizzat kendim borcumuzdan düşmesi için vermiştim, çekin tahsil gününde de tekrar giderek şifaen sordum, çekin tahsil edildiğini hesabımızdan düşeceğini bize söyledi, daha sonra bizi oyalamaya başladı, bankada meydana gelen olay kesinlikle çalışan personelin sahtekarlığı veya dolandırıcılığı ve bankanın sorumsuzluğu sebebiyle meydana gelmiştir, ben davacının muhasebecisi olduğum için olayları çok yakından bilmekteyim, 2006 yılı ile 2008 yılı ikinci ayları arasında hesaplara malik olamayışımızın sebebi davalı bankanın ekstre vermemesi, oyalaması ve müdür beyin bir şekilde bizi başından savması nedeniyle olmuştur, daha sonra müdür izinde iken biz banka personeli …’ten hesap ekstrelerini alınca meydana gelen olayın farkına vardık, daha sonra 2008 yılının 4.ayında müdür bize …’ta ki teftiş olduğunu eksik bulunan imzalarının tamamlamasını davacı …’ye söyledi, patronum olan davacı …’de davalı bankaya güvendiği için bu evrakları imzaladı, meydana gelen olay tamamıyla davalı bankanın kusurundan dolayı meydana gelmiştir, benim muhasabeci olarak bir çok bankayla çalışmaktayım, çalışmış olduğumuz bankalarda karşılıklı olarak güven esası vardır, hiçbir zaman bir bankanın böyle olaylara meydan vereceğini düşenememekteyiz, zira çünkü diğer banka personelleri günlük teftiş geçirirlerdi, hatta davalı banka müdürü …’u terketmeden 2 gün önce bütün bu yanlışlıkları kendisinin yaptığını, 2 gün sonra düzelteceğini, yanlışların kendisinden kaynaklandığını bizzat benim yanımda davacıya söylemiştir, biz hesapları düzeltmesini beklerken davalı banka müdürünün işine son verilmesi nedeniyle …’u terkettiğini duyduk, davalı bankanın davacıya yönelik iddialarını kabul etmek imkansızdır, zira dediğim gibi davacı 30 yıllık çok dürüst bir esnaftır, herhangi bir sahtekarlık yapmayacağı gibi dünyayı verseniz kimsenin 5 kuruşuna tenezzül etmez,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Bilirkişiler Mali Müşavir … ve Prof. Dr. … vermiş oldukları 10.05.2010 havale tarihli ön raporda özetle; davacının hesaplarının davalı bankanın … Şubesinde bulunması nedeniyle, olay yerinde fiziki olarak inceleme imkânı bulunmadığı, bu nedenle;
-Teftiş Kurulunun olayla ilgili olarak hazırlamış olduğu İDARİ ve KANUNİ soruşturma raporlarının EKLERİYLE birlikte okunaklı birer nüshalarının istenilmesi,
-Davacı adına ve varsa şirketleri adına açılmış bulunan mevduat hesaplarının 01.01.2006-31.12.2008 dönemini kapsayan ayrı ayrı okunaklı (işlem tarih ve açıklamaları) birer tam takım hesap ekstrelerini,
-Davacı adına açılmış bulunan 6-1, 6-3, 22-1 ve 22-2 no.lu işlek kredi hesaplarının tam teşekküllü birer okunaklı hesap ekstrelerini, özellikle bu kredi hesaplarından 18.12.2006 tarihinde çekilen/tediye edilen 40.500,00-YTL’nin dekontu/fişi ile birlikte eğer karşılığında bir mevduat hesabına alacak kaydedilmiş ise ilgili dekontun/fişin okunaklı birer nüshası ile birlikte, ilgili mevduat hesabından bu işlem karşılığında çekilen paranın dekontunu, …isimli müşteri ile 40.500,00-YTL’lık işlemin bağlantısı hakkında ayrıntılı bilgi verilmesi, 22-2 no.lu kredi hesabından 05.02.2008 tarihinde çekilen 43.300,00-YTL ve 08.02.2008 tarihinde çekilen 15.000,00-YTL’lık işlemlerin dekontu, bu işlemler karşılığında eğer alacak kaydedilen bir mevduat hesabı varsa tanzim edilen dekontlar ile birlikte, bu işlemlere karşılık mevduat hesabından çekilen paranın tediye dekontunu,
-Davacının, hesap cüzdanı kullanıp kullanmadığı, eğer hesap cüzdanı kullanmakta ise söz konusu hesap cüzdanlarının işlendiği/yazdırıldığı tarih ve/veya tarihler belli ise bunların delilleri,
-Davacıya ait kredi ve mevduat hesaplarına ilişkin eğer hesap ekstresi verilmiş ise, bunların verildikleri tarihi gösteren delillerin ibrazından sonra rapor tanzim edileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi ön raporunda belirtilen eksiklikler giderilerek dosya tekrar bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş, bilirkişi kurulu vermiş olduğu 22.09.2010 havale tarihli raporda özetle;
-Davacının, davalı banka nezdinde kredi ve mevduat hesapları bulunduğunu, davacının kredi hesaplarından mevduat hesaplarına virman yapılmak suretiyle 18.12.2006 tarihli imzasız fiş ile 40.500,00-YTL, 08.02.2008 tarihli imzasız fiş ile 14.500,00-YTL, 07.02.2008 tarihli imzalı fiş ile 7.700,00-YTL, 07.02.2008 tarihli imzalı fiş ile 5.000,00-YTL ve 08.02.2008 tarihli imzalı fiş ile 30.000,00-YTL olmak üzere toplam 97.700,00-YTL ödeme yapıldığını, davacının müfettişliğe verdiği bila tarihli dilekçesindeki beyanları nazara alındığında 40.500,00-YTL’si tutarındaki ödemeye mesnet teşkil eden kredinin kendi bilgisi dâhilinde kullanıldığı ve anılan dilekçede açıkça 40.500,00-YTL’lik ödemeye ilişkin açık bir itirazı da bulunmadığı nazara alınarak, işlem usulsüz olmakla birlikte davacının bu işlemden dolayı zararının bulunmadığı, 08.02.2008 tarih ve 14.500,00-YTL’lik ödeme fişinde davacı imzası bulunmamakla birlikte, davacının 3. şahıslara ödeme yapabilmesi için vermiş olduğu yazılı bir talimatın bulunmadığı da dikkate alınarak, bu ödemeden dolayı davalı bankanın sorumlu olduğu, 07.02.2008 tarihli 7.700,00-YTL, 07.02.2008 tarihli 5.000,00-YTL ve 08.02.2008 tarihli 30.000,00-YTL tutarındaki tediye/ödeme fişleri üzerinde mudi imzalarının bulunduğu, davalı bankanın yaptırdığı kriminal inceleme raporuna göre bu 3 adet ödeme fişi üzerindeki imzaların davacıya ait olduğunun beyan edildiği, bu rapora itibar edilmesi durumunda anılan ödemelerin davacıya yapılmış sayılabileceği, aksini ispat külfetinin davacı tarafa ait olduğu,
-Davacının bedeli tahsil edilip hesaplarına (kredi/mevduat) alacak kaydedilmek üzere davalı bankaya tevdii ettiğini iddia ettiği 50.000,00-YTL’lik çekin, bankaya teslim edildiğini gösteren somut bir vesika (çek/senet tevdii bordrosu vs. gibi) ibraz edilmediğinden bu yöndeki talebin yerinde olmadığı,
-Davacının serbest irade ve istemi dışında mevduat hesaplarından usulsüz yöntemlerle çekilen 14.500,00-YTL’sinin tazmininden davalı bankanın sorumlu olduğu hususunda herhangi bir tereddüt bulunmadığı, bu tutarın paranın çekildiği 08.02.2008 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Tarafların rapora itiraz etmesi nedeni ile taraf itirazların değerlendirilmesi ve Ağır Ceza Mahkemesi dosyasının değerlendirilmesi için bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi kurulu vermiş olduğu 27.05.2011 havale tarihli ek raporda özetle; tarafların beyanlarının kök raporda ayrıntılı bir şekilde değerlendirildiği, bu aşamada yeni delil niteliğinde herhangi bir belge sunulmadığı göz önüne alınarak, kök rapordaki görüş ve kanaatlerini aynen korudukları görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi raporuna itiraz edilmesi nedeni ile yeniden Bankacı bilirkişi … aracılığı ile inceleme yapılmış, bilirkişi vermiş olduğu 02.04.2012 havale tarihli raporunda özetle;
-Davacının dava dilekçesinde Kredi hesaplarında usulsüzlük yapıldığını iddia etmekle birlikte davacının kendisinin kredi hesaplarından kendi mevduat hesaplarına aktarmalar yapıldığını, yapılan işlemlerde bir usulsüzlüğün bulunmadığı, ancak, davacının kredi hesaplarından mevduat hesaplarına yapılan virmanlardan sonra, mevduat hesaplarından yapılan ödemelerde;
Davacının … nolu mevduat hesabından 18.12.2006 tarihi itibariyle yapılan 40.500,00-YTL’lik ödeme de; davacı imzası ve talimatının bulunmayışı nedeniyle bankanın kusurlu ve sorumlu olduğu,
Davacının … nolu mevduat hesabından 08.02.2008 tarihi itibariyle yapılan 15.000,00-YTL’lik ödemede; davacı imzası ve talimatının bulunmayışı nedeniyle bankanın kusurlu ve sorumlu olduğu,
Bu kusurlu-sorumlu işlemlerden dolayı dava tarihi itibariyle davacı alacağının 55.000,00-YTL Asıl Alacak ve 25.358,18-YTL faiz olmak üzere 80.358,18-YTL toplam alacağının olduğu,
Taraflar tacir olmakla davacının 55.000,00-YTL olan asıl alacağına dava tarihinden itibaren avans faiz oranları nispetinde faiz talep edebileceği, ancak davacının dava dilekçesinde (şimdilik) 10.000,00-YTL talep etmiş olup talebi ile bağlı bulunduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekili 26.04.2012 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; fazlaya ve maddi ve manevi her türlü alacak hakları saklı tutularak dava dilekçelerinde 10.000,00 TL olan asıl alacak miktarını 55.000,00 TL’ye çıkararak davayı ıslah ettiklerini, fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı tutularak 55.000,00 TL ıslah taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 14/06/2012 tarih, … sayılı ilamında da belirtildiği üzere; ”…alınan her iki bilirkişi raporu ve dosyaya ibraz edilen müfettiş raporları ile diğer bilgi ve belgelerden davacı tarafından davalı bankanın … Şubesinde hesap açıldığı, söz konusu hesaplardan bilirkişi raporlarında da belirtildiği gibi 40.500,00 TL ve 14.500,00 TL miktarlı toplam 55.000,00 TL miktarında para çekildiği, söz konusu para hareketlerini gösterir tediye makbuzlarında davacının imzasının bulunmadığı, her ne kadar birinci bilirkişi raporunda 40.500,00 TL miktar yönünden davalının sorumluluğunun bulunmayacağı belirtilmiş ise de basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda olan davalı bankanın yapmış olduğu ödemeler ile ilgili davacının yazılı talimatını alması veya yaptığı ödeme ile ilgili tediye makbuzuna davacının imzasını alması gerektiği, ancak somut olayda davacı hesabından yapılan ödeme ile ilgili tediye makbuzunda davacının imzasının bulunmadığı, bu durumda davacı hesaplarından yapılan ödemelerin kime yapıldığının davacı tarafından ispat edilemediği, bir güven kurumu olan davalı bankanın hafif kusurundan dahi sorumlu olduğu ve tedibe makbuzuna imza almamakla kusurlu davrandığı, sonuç itibari ile davacı hesaplarından davacının imzası bulunmayan tediye makbuzları ile yapılan ödemelerden davalının sorumlu olduğu kanaatine varıldığından…” Davanın kabulü ile, 55.000,00 TL nın dava tarihi olan 11.11.2008 tarihinden itibaren değişen oranlarda ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine karar verildiği, işbu kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 21/03/2014 tarih, 2012/16103 Esas ve 2014/5597 karar sayılı ilamı ile; ”…1-Dava, davacının, davalı banka nezdindeki hesabından üçüncü kişilere usulsüz ödeme yapıldığı iddiasına dayalı alacak istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, dava konusu edilen işlemlerin de içinde bulunduğu birçok işlemde usulsüzlük yapıldığı iddiası ile dava dışı banka şube müdürü hakkında kamu davası açılmış olup açılan ceza davsında, davacı da müşteki olarak yer almaktadır. Bilindiği üzere somut olaya uygulanması gereken mülga 818 sayılı BK’nın 53. maddesi uyarınca, ceza mahkemesi tarafından tespit edilen maddi vakıalar, hukuk mahkemesi yönünden bağlayıcı niteliktedir. Bu itibarla, mahkemece, davalı bankanın şube müdürü hakkında açılan ceza davasının akıbetinin araştırılması ve gerekirse bekletici mesele yapılması gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,…” karar verilerek dosyanın Mahkememize gönderildiği ve Mahkememizin … Esas sayılı sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 09/12/2014 tarihli duruşmasında ”Yargıtay bozma ilamına uyulmasına” karar verilmiş ve bu doğrultuda … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası bekletici mesele yapılmıştır.
Mahkememizin 20/02/2020 tarihli duruşmasında; … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … sayılı dosyası davalı banka çalışanı sanıklar … ve … … hakkında 5411 Sayılı Kanunun 160 maddesi kapsamında nitelikli zimmet suçundan verilen mahkumiyet kararlarının, zimmet suçunun oluştuğu; ancak alt sınırdan uzaklaşılmaması gerektiği ve nitelikli zimmet miktarının tespit olunan zimmet tutarı üzerinden hesaplanması gerektiği gerekçeleri ile bozulduğu ve mahkemece 2019/143 esasına kaydedildiği, yargılamanın devam ettiği anlaşılmakla, sanıklar hakkındaki bozmanın mahiyeti göz önüne alınarak ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasına yönelik ara karardan rücu edilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizin 20/02/2020 tarih, … sayılı ilamında da belirtildiği üzere; ”…davacı tarafından davalı bankanın … Şubesinde hesap açıldığı, söz konusu hesaplardan bilirkişi raporlarında da belirtildiği gibi 40.500,00 TL ve 14.500,00 TL miktarlı toplam 55.000,00 TL miktarında para çekildiği, söz konusu para hareketlerini gösterir tediye makbuzlarında davacının imzasının bulunmadığı, her ne kadar birinci bilirkişi raporunda 40.500,00 TL miktar yönünden davalının sorumluluğunun bulunmayacağı belirtilmiş ise de basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda olan davalı bankanın yapmış olduğu ödemeler ile ilgili davacının yazılı talimatını alması veya yaptığı ödeme ile ilgili tediye makbuzuna davacının imzasını almasının gerektiği, ancak somut olayda davacı hesabından yapılan ödeme ile ilgili tediye makbuzunda davacının imzasının bulunmadığı, bu durumda davacı hesaplarından yapılan ödemelerin kime yapıldığının davacı tarafından ispat edilemediği, bir güven kurumu olan davalı bankanın hafif kusurundan dahi sorumlu olduğu ve tedibe makbuzuna imza almamakla kusurlu davrandığı, sonuç itibari ile davacı hesaplarından davacının imzası bulunmayan tediye makbuzları ile yapılan ödemelerden davalının sorumlu olduğu kanaatine varıldığından davacının kabulüne karar vermek gerekmiştir. Eldeki davanın kısmi dava olarak açıldığı ve davacının 10.000,00-TL değerle açtığı davasında, netice-i talebini 26/04/2012 harçlandırma tarihli ıslah dilekçesi ile 55.000,00-TL’ye yükselttiği anlaşılmakla, kabul edilen tutarın 10.000,00-TL’sine dava tarihinden 45.000,00-TL’sine ıslah tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verildiği belirtilerek” Davanın 26/04/2012 harçlandırma tarihli ıslah dilekçesi ile talep edilen tutar üzerinden kabulü ile, 55.000,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu tutarın 10.000,00-TL’sine dava tarihinden 45.000,00-TL’ sine ise ıslah tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verildiği, işbu kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/01/2022 tarih, 2020/7425 Esas ve 2022/573 Karar sayılı ilamı ile; ”…1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince; dava, banka mudisinin hesabından usulsüz çekilen paranın tahsili istemine ilişkin olup, maahkemece davanın kabulüne asıl alacağa dava, ıslah edilen miktara ise ıslah tarihinden itibaren ticari faiz işletilmek suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesindeki ”D. KONUSU” başlıklı kısmında dava konusu asıl alacağın geçmiş dönemdeki işlemiş faiziyle birlikte tahsilini istemiş, ”SONUÇ ve TALEP” kısmında da hesabından usulsüz çekilen paraların ticari faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili, davadan önce bankaya noter marifetiyle ihtarname göndererek davacının hesabından usulsüz çekilen paraların tahsilini istediğini de belirtmiş olup, mahkemece, haksız fiil nedeniyle tahsil istemli davada, davacının ihtarnamesinde faizin hangi tarihten itibaren işletilmesini istediği veya atıfet süresi verip vermediği tespit edilerek neticesine göre kabulüne karar verilen alacağa faiz işletilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamış olup, bu nedenle kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile, mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA…” karar verilerek dosyanın Mahkememize gönderildiği ve Mahkememizin 2022/403 Esas sayılı sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 10/11/2022 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Mahkememizce usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/01/2022 tarih, 2020/7425 Esas ve 2022/573 Karar sayılı ilamına uyulmasına” karar verilmiş ve işbu doğrultuda Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 24/01/2022 tarih, 2020/7425 Esas ve 2022/573 Karar sayılı ilamında belirtilen ihtara ilişkin tebliğ şerhi asıllarının celbi için hem davacı vekiline süre verilmiş hem de notere müzekkere yazılmış ve fakat aradan geçen uzun süre nedeniyle evrak asıllarına ulaşılamadığını hem davacı vekili hem de noter Mahkememize bildirdiklerinden ilgili ihtarın davalı bankaya hangi tarihte ulaştığı Mahkememizce tespit edilememiştir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 24/01/2022 tarih, 2020/7425 Esas ve 2022/573 Karar sayılı ilamında belirtilen davacı tarafından davalı bankaya çekilen ihtar şu şekildedir: “Yurt dışında bulunduğum süre zarfında 18/12/2006 Tarihinde 40.500,00-YTL para hesabımdan kullanıldığı ve 05/02/2008 tarihinde 43.000,00-YTL ayrıca 08/02/2008 tarihinde 15.000,00-YTL, 30/05/2007 tarihli … Şirketi adına kayıtlı (…) 50.000,00-YTL’ lik müşteri çekimi … …. … Müdürü …’a elden bizzat verdim bana çeki tahsil ettiğini ve kredi hesabıma girdiğini söyledi bende güvendiğim için sorgulama gereği görmedim daha sonra … … Şubesindeki olaylardan sonra hesaplarımı incelediğim zaman kredi hesabımda olmadığını gördüm benim bilgim ve yazılı talimatım olmaksızın kredi kullandırıldığı, kullanılan kredi tutarlarının tarafıma ödenmediğini ve böyle bir kredi kullanmadığımı adıma yapılan bu usulsüz işlemlerin düzeltilmesi ve 50.000,00-YTL’ lik çek karşılığının bana tahsil edilip tarafıma ödenmesini 7 gün içinde bilgi verilmesini daha sonra kullanacağım yasal haklarımın saklı tutulması kaydıyla gereğini bilgilerinize ihtaren arz ederim.” Yukarıdaki açıklamalar ışığında; davacı tarafın çektiği ihtarnamede faizin belli bir tarihten işletilmesine yönelik bir ibarenin/istemin yer almadığı, atıfet süresi olarak 7 gün verildiği kabul edilse dahi işbu ihtarın muhatabına hangi tarihte ulaştığının Mahkememizce tespit edilememesi nedenleriyle Mahkememizin 20/02/2020 tarih, … sayılı ilamında yer alan ve yukarıda detaylı olarak bahsedilen aynı gerekçe ile Mahkememizce davanın 26/04/2012 harçlandırma tarihli ıslah dilekçesi ile talep edilen tutar üzerinden kabulü ile, 55.000,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu tutarın 10.000,00-TL’sine dava tarihinden 45.000,00-TL’ sine ise ıslah tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davanın 26/04/2012 harçlandırma tarihli ıslah dilekçesi ile talep edilen tutar üzerinden KABULÜ ile, 55.000,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu tutarın 10.000,00-TL’sine dava tarihinden 45.000,00-TL’ sine ise ıslah tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
2-Daha önce karar ve ilam harcı alındığından bu konuda tekrar hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 14,00-TL başvuru harcı, 135,00-TL peşin harç, 668,25-TL tamamlama harcı, 1.500,00-TL bilirkişi ücreti ve 137,00-TL posta,tebligat gideri olmak üzere toplam 2.454,25-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
7-HMK.nun 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin huzurunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay nezdinde Temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/03/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸