Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/284 E. 2022/299 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/284 Esas
KARAR NO : 2022/299

DAVA : Sermaye Piyasası Kanunundan Kaynaklanan (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 18/04/2022
KARAR TARİHİ : 19/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sermaye Piyasası Kanunundan Kaynaklanan (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili … A.Ş.’ nin sermaye piyasalarında faaliyet gösterdiğini, müvekkilince müşterilerinin sermaye piyasalarında yapacağı işlemlere aracılık edildiğini, bu kapsamda müvekkili ile davalı arasında … müşteri no ile 12/01/2021 tarihinde Sermaye Piyasası İşlemleri Genel Çerçeve Sözleşmesinin imzalandığını, davalının hesabının açılmasının sonrasında 14/01/2021 tarihinde elektronik ortamda Alım-Satıma Aracılık Çerçeve Sözleşmesi, Repo ve Ters Repo Çerçeve Sözleşmesi, İnternet Vasıtası ile Yapılacak İşlemlere Dair Sözleşme, Yatırım Danışmanlığı Sözleşmesi, Türev Araçların Alım Satımına Aracılık Çerçeve Sözleşmesinin imzalandığını, davalının müvekkili Aracı Kurum’ da yaptığı … işlemleri neticesinde; hesabının zarar etmesi ve …’ da teminat tamamlama işlemi yapılması gerekmesi sebebiyle; davalı adına ödenmesi gereken teminat tamamlama tutarlarının/eksik teminatların müvekkilince ödenmesi nedeniyle davalının müvekkiline 784.804,10-TL borcunun bulunduğunu, borcun rehinle temin edilmemiş ve davalının borcunun muaccel durumda olduğunu, ayrıca borçlunun borcunu ödeyemeyeceğini de beyan etmesi üzerine … 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … D.İş ve …Karar sayılı ve 03/01/2022 tarihli ihtiyati haciz kararına istinaden davalı aleyhine başlatılan … 23. İcra Müdürlüğü’ nün …esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan haksız itirazın iptali ile takip çıkışının % 20′ sinden az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Dava henüz taraf teşkili aşamasında olup, davalı cevap vermemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, davacı ile davalı arasında imzalanmış sermaye piyasası işlemleri genel çerçeve sözleşmesi ve türev araçların alım satımına aracılık çerçeve sözleşmesi kapsamında doğduğu iddia olunan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri (HMK)’nın 1’inci maddesinde mahkemelerin görevinin, ancak kanunla düzenlenebileceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirtilmiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 3’üncü maddesinde tüketici; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi”, sağlayıcı; “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişi”, tüketici işlemi ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun 73/1 bendinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğan uyuşmazlıklarda da tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş olup, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engelleyemeyeceği 83/2 bendinde açıklanmıştır.
Yukarıda açıklanan hükümler karşısında; tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK’nun 4 ve 5. madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur. Nitekim 6502 sayılı TKHK’nın 49’uncu maddesinde “Finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmeler” başlığı altında finansal hizmetlerin, her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri ifade edeceği, finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşme, finansal hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, sağlayıcı ile tüketici arasında uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmeler olduğu belirtilmiştir. Finansal Hizmetlere İlişkin Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği’nin 4.maddesinin “a” bendinde; finansal hizmetin her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri, aynı yönetmeliğin 8.maddesinde de; cayma hakkının kullanımı ve tarafların yükümlülükleri düzenlenmiştir. Finansal hizmetlerin tüketici işlemi kapsamına alındığı yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerden anlaşılmaktadır. Diğer işin sadece finansal olması işlemin tüketici işlemi olmadığını göstermeyecektir. Yine Türkiye gibi enflasyonist ülkelerde, bireysel tasarruflarını çeşitli yatırım araçları ile değerlendirmek isteyen gerçek kişilerin, “kar kazanç” elde etme amacıyla hareket ettiklerinden bahisle tüketici sayılamayacakları yönündeki bir kabulün, bireysel tasarruflarını değerlendirmek için finansal mahiyette yatırım veya yatırıma aracılık hizmeti alan bireylerin, TKHK’nun 49. hükmü ile sağlanan yasal güvenceye aykırı şekilde tüketicinin korunmasına ilişkin ilke ve düzenlemelerin kapsamı dışında tutulması sonucunu doğuracağı açıktır.
Doktrinde de tasarruf sahibi bireysel yatırımcının bir aracı kurum ile çerçeve sözleşmesi imzalamasının tüketici işlemi olduğu ve tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmektedir ( bkz. Füsun Nomer Ertan; Sermaye Piyasası Hukuku Toplantı Serisi-Tebliğler Tartışmalar, sayfa 24-25).
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/11-2348 esas ve 2019/82 karar sayılı kararında; bu sözleşmelerin tüketici işlemi mahiyetinde olup olmadığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin konu ve kapsamının belirleyen hükümlerinde açıkça bu sözleşmeler çerçevesinde gerçekleştirilecek yatırım işlemlerinin “ticari amaçlı” olduğunun belirtilip belirtilmediğine göre tespit edileceğine karar vermiştir.
Somut olayda talep dilekçesi ve ekinde bulunan tüm sözleşmeler ve risk bildirim formları birlikte incelenmiş ve sözleşmelerin konusuna ilişkin hükümlerde, sözleşmelerin “ticari amaçlı” olduğu hususunda bir açıklık bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı gerçek kişi, tacir olmayıp 6502 Sayılı Kanunun 49 maddesinde tanımlanan finansal hizmetleri alan tüketici konumundadır. Şu halde taraflar arasındaki alım satıma aracılık çerçeve sözleşmesi, sermaye piyasası araçları kredili işlemler çerçeve sözleşmesi, açığa satış işlemleri çerçeve sözleşmesi, ödünç alma ve verme işlemleri çerçeve sözleşmesi ve türev araçların alım satımına aracılık çerçeve sözleşmesi de 6502 Sayılı Kanunun 49.maddesi kapsamında tüketici işlemi mahiyetindedir(bkz. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12 Hukuk Dairesi 2021/1202 esas, 2021/1267 karar sayılı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21 Hukuk Dairesi 2020/1149 esas, 2020/1042 karar sayılı kararları)
Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olduklarından, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınırlar. Somut olayda uyuşmazlığa bakma görevi Tüketici Mahkemelerine ait olduğundan, davanın HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu; mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/04/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır