Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/190 E. 2022/580 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/190 Esas
KARAR NO : 2022/580

DAVA : 5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (Alacak)
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 07/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan 5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacılar vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkillerinin murisievveli …’ın 14/02/2010 tarihinde vefat ettiğini, vefat ettiği tarihte davalı bankada 178.170,00-TL vadeli olarak yatırılmış parası olduğunu, davalı bankanın murisin vefatı sonrası 02/06/2010 tarihinde vadeli hesabı kapatarak paranın tümünü vadesiz hesaba aktardığını, yurtdışında yaşayan ve hesaptan yıllar sonra haberdar olan müvekkillerinin davalı bankaya müracaatla hesaptaki paranın işleyen faizi ile birlikte kendilerine ödenmesini talep ettiklerini, davalı bankanın ana parayı ödediğini, 18.06.2021 tarihli cevabi yazısı ile faiz talebini reddettiğini, oysa yapılması gerekenin, dönem sonlarında işleyen faiz çekilmediği için, beher yıl itibari ile işleyen faizin ana paraya eklenmesi ve bu suretle belirlenen ana paraya, o senenin güncel 1 yıllık mevduata uygulanan faiz oranı uygulanmak suretiyle 11 yılın faizinin hesaplanarak ödeme yapılması gerektiğini, davalı bankanın vadeli olarak ve faiz işletilmesi kaydıyla yatırılan parayı, talep olmaksızın, vade sonunda kendiliğinden vadesiz hesaba aktararak, tek kuruş faiz işletmeksizin 11 yıl süre ile kullandığını, bu süre içinde enflasyona yenik düşen mevduatın satın alma gücünde çok büyük kayba uğradığını, bankanın yaptığı işlemin bankacılık düzenlemelerine ve muris ile yaptığı sözleşmeye aykırı olduğunu, bu aykırı tavrını davalı bankanın arabuluculuk görüşmelerinde de sürdürdüğünü, arabuluculuk görüşmelerinin anlaşmazlık ile sonuçlandığını beyanla 02/06/2010 tarihinden dava tarihine kadar geçen süre içinde, davalı bankanın muris ile yapmış olduğu sözleşme dikkate alınmak sureti ile 178.170,00-TL vadeli mevduata, bileşik faiz esas olmak üzere Mahkemece belirlenecek faiz rakamına yükseltilmek kaydıyla ve faizle karşılanmayan zararı talep hakkını saklı tutarak şimdilik 10.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren, davalı bankanın 1 yıllık vadeli mevduata uyguladığı faizi ile birlikte tahsiline, dava masrafları ile dava ve arabuluculuk vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davanın müvekkili banka yönünden husumet yönünden reddine karar verilmesini, davacıların dava dilekçesinde de iddia ettiği zararın failinin müvekkili banka olmadığını, müvekkili bankanın üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, dava konusu işlemlerin hukuka uygun olarak gerçekleştiğini, davacıların müvekkili bankaya karşı hiçbir bakımdan husumet yöneltemeyeceği ortada iken, müvekkili aleyhine yöneltilmiş/ikame edilmiş olan işbu haksız ve mesnetsiz davada taraf sıfatları bulunmadığından davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacıların işbu davalarını, HMK gereğince Belirsiz (ve-veya kısmi) alacak davası olarak açmalarının mümkün olmadığını, aleyhe bir kabul anlamına gelmemek kaydıyla somut olayda davacıların taleplerinin hesaplanabilir nitelikte olduğunu, kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere ancak davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilebileceğini, davacı tarafından talep edilen tüm alacak iddialarının zamanaşımına uğradığını, bu nedenle mahkeme tarafından zamanaşımı sebebiyle davanın reddi gerektiğini, davanın esasına girilmeden usul yönünden zamanaşımına uğramış istisnasız davacının tüm taleplerinin ilgili yasa hükümleri gereğince reddini talep ettiğini, müvekkili banka tarafından yapılan tüm işlemlerin usulüne uygun olarak gerçekleştirildiğini, müvekkili bankanın üzerine düşen sorumlulukları yerine getirip dava konusu mevduat hesabı üzerinde talep doğrultusunda hareket ettiğini, işbu nedenle davacının davayı açmasında da hukuki yararı bulunmadığını, davacıların dava dilekçesinde müteveffa …’ın müvekkili bankada bulunan hesabının vadesize alınması ve faiz işletilmemesi hususunda itiraz edilmiş olmasına rağmen hesap bilgilerine yer verilmediğini, iddialar somutlaştırılmamış olup muallakta bırakıldığını, müteveffa …’ın 11/03/2021 tarihli mirasçılık belgesi ile Türkiye Cumhuriyeti hudutlarında ve başka devletlerde bulunan taşınmazları, motorlu taşıtları, tüm bankalardaki paraları, kiralık kasaları, menkul ve gayrimenkul mallarını …’a bıraktığını, takiben …vefat ettikten sonra dilekçe ekinde dosyaya ibraz edilen 09/10/2013 tarihli mirasçılık belgesinden de anlaşılacağı üzere mirası eşi …ve kızları …, …’a kaldığını, hesap sahibi olmayan kişinin dava konusu talepleri yöneltemeyeceği yönündeki itirazları baki kalmak kaydıyla müdahale talebinde bulananın iddiaları gerçeği yansıtmadığını, müvekkili bankanın herhangi bir talimat almadan vadeli mevduat hesabının devamına karar yetkisi bulunmadığını, davacıların müteveffanın bankadaki hesap ve kredi kartı işlemlerinin gerçekleştirirken dava konusu ettikleri hesaba dair bilgi sahibi oldukları açık olduğundan huzurdaki davanın kötü niyetli olarak ikame edilmiş olduğunu, davacıların müvekkili bankadan haksız kazanç elde etmeye çalıştıklarını, işbu nedenle davanın müvekkili banka yönünden reddini talep ettiğini, müteveffa …’ın eşi davacı …’ın 2014 yılında bankaya sunduğu talep dilekçesi ile müteveffa …’ın müvekkili banka şubesinde bulunan hesaplarının ve kredi kartlarının kapatılmasını talep ettiğini, takiben davacılar müteveffa …’ın adına varis sıfatı ile vadesiz hesap kapama talimatını 2014 yılında imzaladıklarını, bankacılık ve finans sektöründe faaliyet gösteren müvekkili banka kendi dikkat ve özen yükümlülüğünün gereklerini fazlası ile yerine getirdiğini, davanın müvekkili banka yönünden reddini talep ettiğini beyanla tüm karşı dava ve talep hakları, davacının dava sırasında ileri süreceği hususlara karşı; itiraz, cevap ve belge sunma hakkı saklı kalmak kaydıyla; işbu usul ve yasaya aykırı davanın esas incelemesine geçilmeden görev, yetki, husumet ve zamanaşımı itirazları bakımından usulden reddine, aksi kanaatte olunması halinde ise davanın esas incelemesine geçilerek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Davacıların murisievveli …, davacıların murisi … ve davacıların nüfus kayıt örnekleri UYAP üzerinden çıkartılarak dosyamız arasına alınmış, davacıların murisievveli … hakkında esnaf-tacir araştırması yapılmış, … 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …esas sayılı dosyası celp edilmiş ve … Bankası’ndan …’a ait hesap hareketleri celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
… Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı cevabi yazısında; …’ın gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunamadığının bildirildiği tespit edilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün … tarih ve …sayılı cevabi yazısında; …’ın herhangi bir vergi kaydının bulunmadığı, adi ortaklık ve şirket ortaklığının bulunmadığının bildirildiği tespit edilmiştir.
… 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının UYAP üzerinden dosyamız arasına alındığı ve incelenmesinde; davacıların …, … ve …, müteveffanın …, davanın ”Vasiyetnamenin Açılması (Noter)”, dava tarihinin 02/04/2014 olduğu ve Mahkemenin 04/12/2020 tarihli kararı ile ”… İli, … İlçesi, … Mahallesi 38 Cilt. 1320 Hane numarada kayıtlı … ve …’dan olma 01/07/1918 doğumlu … TC kimlik numaralı … tarafından tanzim ettirilen 07/01/2010 tarihli EL YAZILI VASİYETNAMENİN AÇILIP OKUNDUĞUNUN TESPİTİNE” karar verildiği ve verilen kararın 09/02/2021 tarihinde kesinleştiği tespit edilmiştir. İşbu … 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin… Esas sayılı dosyasına konu vasiyetin içeriği incelendiğinde; “…Türkiye Cumhuriyeti hudutları dahilinde ve başka devletlerde adıma kayıtlı olan tüm taşınmazların yurt içinde ve yurt dışında adıma kayıtlı motorlu taşıtlar yurt içinde ve yurt dışındaki tüm bankalarda bulunan paraları, kiralık kasaları ve haklarım ile menkul malları yurt içinde ve yurt dışındaki tüm gayrimenkul ve menkul mal ve parasal tüm haklarımı sağlığımda benim ile her ihtiyacım ile ilgilenen, bana bakan sonsuz sabır ve sevgi saygı gösteren çocuğum kadar sevdiğim …’a bırakıyorum, bu vasiyetimi hiçbir ihtar, etki, ikaz ve yönlendirme altında kalmadan şahitlerin huzurunda beyan ederim ….” şeklinde vasiyette bulunduğu tespit edilmiştir.
28.05.2014’te yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/1- k maddesinde “tüketici”, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak, 3/1-l maddesinde ise “tüketici işlemi”, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak ifade edilmiştir.
Yine anılan yasanın 73/1 maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, 83/2 maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun göreve ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, davacıların murisievveli … ile davalı banka arasında akdedilen bankacılık hizmet sözleşmesi gereğince davacıların murisievveli …’ın davalı banka nezdinde vadeli mevduat hesabının bulunduğu ihtilafsız olup, işbu vadeli mevduat hesabının davacıların murisievveli …’ın vefatından belli bir süre sonra vadesiz mevduat hesabına aktarılması ve davacıların faiz gelirlerinden mahrum kalmasından dolayı zarara uğranıldığı iddia edilmiş olup, davanın 28.05.2014 tarihinden sonra açılmış bulunmasına ve davanın bankacılık işleminden doğan zararın tahsiline yönelik olduğu, davacıların murisievveli …’ın tacir olmadığı da nazara alınarak Mahkememizce, Mahkememizin görevsizliğine ve görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir.
Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınırlar. İzah edilen nedenlerle, davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2.maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/07/2022

Katip
¸

Hakim
¸