Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/155 E. 2023/22 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/473 Esas
KARAR NO : 2022/913

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 01/02/2000
KARAR TARİHİ : 13/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davalıların müvekkili bankada genel müdür, yönetim kurulu üyesi, koordinatör ve diğer üst düzey yönetimde bulundukları tarihte, ayrıntıları … sayılı Başbakanlık teftiş Kurulu raporunda açıklandığı üzere bankaca gerçekleştirilen (… İnşaatları) projesinde, yasaların ve yönetmeliklerin kendilerine yükledikleri sorumlulukları görevleri gereği yerine getirmeyerek ve müddebir bir tacir gibi davranmayarak 24.01.2000 tarihi itibariyle 25.648.385 -TL’na baliğ olan banka zararına yol açtıkları iddiası ile bu zararın 24.01.2000 tarihinden itibaren Merkez Bankası reeskont faiz haddi oranı üzerinden faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
SAVUNMA /
Davalılar vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, müvekkillerinin eylemi ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağı bulunmadığını ve davanın haksızlığını savunmuştur.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; davacı Tasfiye Halinde … Bankası’nın usul ve yasa hükümlerine aykırı davranarak bankaca gerçekleştirilen “…” projesinde yasaların ve yönetmeliklerin kendilerine yüklediği sorumlulukları görevleri gibi yerine getirmeyerek banka zararına yol açan ve bankanın genel müdür, yönetim kurulu üyesi, koordinatör ve diğer üst düzey görevlerde bulunan davalılardan 25.649.385,00 -TL tutarındaki zararın tahsili istemine ilişkindir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, Başbakanlık Teftiş Kurulunca düzenlenen …) sayılı rapor fotokopisi davacı banka tarafından dosyaya ibraz edilmiş, “…” nedeniyle davacı banka tarafından düzenlenen zarar tespit tablosu ibraz edilmiş dosya içeriği deliller üzerinde inceleme yapılarak rapor düzenlenmiştir.
22.04.2004 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, davacı bankanın alınan projeden zarar etmediği, kar ettiğinin muhasebe kayıtları ile belirli olduğu, banka genel muhasebe müdürlüğü çalışmalarına ve kayıtlarına itibar edilmesi durumunda bankanın anılan projeden zarar etmediğinin kabulü gerekeceği, geçici kabulden sonra projenin üretim süreci sona ermiş olup, bundan sonraki aşamanın pazarlama ile ilgili olduğu, yapılan tercihlerin bankayı zarara uğratmadığı gibi davalıların bu konuda kasıt, ağır ihmal veya ağır kusurlarının kanıtlanamadığı, bankanın faaliyetlerinin ayrıca kanun hükmündeki kararnameler, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurumu ve TBMM Kamu İktisadi Teşebbüsleri komisyonunun denetimine tabii olup, söz konusu proje ile ilgili bu denetimlerden geçildiği, eleştiri olmadığı, 1997 yılı hesapları ile birlikte dava konusu projenin de ibra edildiği, banka genel muhasebe müdürlüğünce 31.12.1997 tarihi itibariyle 838.216.280.859 kar olduğunun belirlendiği, ancak konutlar satılıncaya kadar geçecek sürede oluşacağı öngörülen süre içinfinansman maliyeti göz önüne alındığında bu karın tamamen yok olacağı ve zarara dönüşeceği şeklindeki fiyat analiz müdürlüğünün pazarlama bölümüne sunduğu raporun, konut birim fiyatlarının tespitine yönelik bir çalışma olarak değerlendirilmesi gerektiği, gerçek kar-zarar durumunun son bağımsız bölümün satılıp muhasebe kayıtlarıan intikal ettikten sonra belirlenebileceği, bu durumu da davalıların etkilemesinin söz konusu olmadığı belirtilmiştir.
Davacı vekilinin itirazları üzerine yeniden oluşturulan bilirkişi kurulunca düzenlenen 16.12.2005 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; davacı bankanın genel muhasebe müdürlüğünde, bağımsız bölümlerin bankaya teslim edildiği geçici kabul anında … projesinden bankanın 31.12.1997 tarihi itibariyle 838.216.280.859 kar elde ettiği, satışa kadar geçecek sürede oluşabilecek finansman maliyetine göre karın yok olacağı ve zarara dönüşeceği şeklindeki raporun konut birim fiyatlarının tespitine yönelik bir çalışma olarak değerlendirilmesi gerektiği, davalıların satış koşullarını etkilemelerinin söz konusu olmadığı belirtilmiştir.
Dosya kapsamına ibraz edilen deliller gerekçeleri itibariyle birbirlerini doğrular nitelikteki bilirkişi raporları nazara alınarak mahkememizce yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizden verilen 22/11/2016 tarih ve 2015/1253 Esas 2016/875 karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, Mahkememizden verilen 22/11/2016 tarih ve 2015/1253 Esas 2016/875 karar sayılı kararı BAM 13. Hukuk Dairesinin 09/06/2022 tarih 2020/827 Esas 2022/914 Karar sayılı ilamıyla ; “….Davalılar …, … ve … vekili, davalılar … ve … vekili ile davalı … vekili tarafından ibraz edilen ayrı ayrı cevap dilekçelerinde zamanaşımı def’inin ileri sürüldüğü, mahkemece davalıların zamanaşımı def’i hakkında gerek yargılama aşamasında gerekse gerekçeli kararda olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılarak karar verilmediği görülmektedir.
…Somut olayda, zamanaşımı def’inin gerekçede ayrıca belirtilmediği hususu istinaf başvurusunda bulunan davalılar tarafından istinaf sebepleri arasında ileri sürülmüştür. İstinafa konu zamanaşımı def’ine ilişkin istinafın incelenmesi için öncelikle ilk derece mahkemesi tarafından zamanaşımı konusunda verilmiş bir kararın bulunması zorunludur.” Gerekçesi ile Kaldırılmasına karar verilerek davanın yeniden görülmesi için mahkememize iadesine karar verilmiştir.
BAM kararı sonrası dosya 2022/473 esas sırasına kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Dava; davacı Tasfiye Halinde … Bankası’nın usul ve yasa hükümlerine aykırı davranarak bankaca gerçekleştirilen “…” projesinde yasaların ve yönetmeliklerin kendilerine yüklediği sorumlulukları görevleri gibi yerine getirmeyerek banka zararına yol açan ve bankanın genel müdür, yönetim kurulu üyesi, koordinatör ve diğer üst düzey görevlerde bulunan davalılardan 25.649.385,00 -TL tutarındaki zararın tahsili istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık konusu dava konusu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davalıların davacı bankayı zarara uğratıp uğratmadıkları, sorumlu olup olmadıkları ve sorumlu iseler sorumlu oldukları zararın ne olduğu noktasındadır.
Davalıların davacı bankadan genel müdür, yönetim kurulu üyesi, koordinatör ve diğer üst düzey görevlerde bulundukları dönemde …’nin ihalesinin yapıldığı, bu işlemde bankanın zarara uğratıldığı iddiası ile görülmekte olan davanın ikame edildiği, davanın dayanağının 01.07.1999 tarih ve 14/99-150/31 (16) sayılı Başbakanlık Teftiş Kurulu raporuna dayanıldığı ve davalıların bankada görevli oldukları sürede anılan projede yasaların, yönetmeliklerin, kendilerine yüklediği sorumlulukları, görevleri gereği gibi yerine getirmedikleri iddiası ile 24.01.2000 tarihi itibariyle 25.648.385 -TL zarara yol açtıkları ileri sürülmüştür.
Bu niteliğiyle dava, 6762 sayılı Yasa’nın 341. Maddesine dayanan, eski yöneticiler ve üst düzey çalışanlar olan davalıların, davacı bankayı zarara uğrattıkları iddiasına dayalı sorumluluk davasıdır.
5411 Sayılı Bankacılık Yasası’ nın 141. maddesinde yer alan zamanaşımı süresi fon alacağına ilişkin davalara yönelik olup, davada davalılar aleyhine 6762 sayılı TTK’nın 336 vd. maddelerine göre açılan sorumluluk davasında Alacağın fon alacağı niteliğinde olmadığı için davada 5411 sayılı Kanun uyarınca 20 yıllık zamanaşımı uygulanması da söz konusu olamayacaktır.
6762 sayılı TTK’ nın 340. maddesine göre 336. ve 337. madde hükümleri gereğince şirket yöneticilerine yükletilen sorumluluk hakkında 309. madde hükmü uygulanır. 336. ve 337. maddelere yapılan atıf dolayısıyla şirket yönetim ve denetleme kurulu başkan ve üyeleri aleyhine açılan sorumluluk davasında, özel hüküm niteliği taşıyan 309. maddenin son fıkrasında yazılı zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Buna göre, sorumlu olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumlu olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran eylemin meydana geldiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. (Yargıtay 11.H.D’nin 16/05/2019 tarih ve 2019/519 E-2019/3856 K. Sayılı kararı )
Davalılar …, … ve … vekili, davalılar … ve … vekili ile davalı … vekili tarafından ibraz edilen ayrı ayrı cevap dilekçelerinde zamanaşımı def’inin ileri sürüldüğü ancak mahkememizce verilen kararın davalılardan sadece … ve … tarafından istinaf edilmiş olmakla bu davalılar yönünden değerlendirme yapmak gerekmiştir. Davanın dayanağı 19.04.1990 tarihli Yönetim Kurulu kararına dayanmakta olup bu davalıların yönetim kurulu üyelikleri 1992 yılında son bulmuş olmakla dava tarihi olan 01/02/2000 tarihi itibari ile anılan zamanaşımı süresi dolduğu anlaşılmakla bu davalılar yönünden zamanaşımı def’i yerinde görülmüş ve bu davalılar yönünden davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri görevleri sırasında sebep oldukları zarardan dolayı şirkete, pay sahiplerine ve üçüncü kişilere verdikleri zarardan dolayı sorumludurlar. Sorumluluğun doğması bakımından öncelikli koşul, zararın olmasıdır. Zarar gören, bu zararının varlığını kanıtlamadır. Zararın varlığından sonra da davalıların eylemleriyle bu zarar arasında illiyet bağının kurulması gerekmektedir. Yönetim kurulu üyelerinin zarardan sorumlu olduğu karine olarak kabul edilir. Yönetim kurulu üyeleri, ancak kendilerine bir kusur izafe edilemeyeceğini kanıtlayarak bu sorumluluktan kurtulabilirler.
İddia, savunma, ibraz edilen deliller , alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davalıların davacı bankada genel müdür, yönetim kurulu üyesi, koordinatör ve diğer üst düzey görevlerde bulundukları dönemde …’nin ihalesinin yapıldığı, bu işlemde bankanın zarara uğratıldığı iddiası ile görülmekte olan davanın ikame edildiği, davanın dayanağının … tarih ve… sayılı Başbakanlık Teftiş Kurulu raporuna dayandırıldığı ve davalıların bankada görevli oldukları sürede anılan projede yasaların, yönetmeliklerin, kendilerine yüklediği sorumlulukları, görevleri gereği gibi yerine getirmedikleri iddiası ile 24.01.2000 tarihi itibariyle 25.648.385 -TL zarara yol açtıkları ileri sürülmüştür. Davalıların projenin gündeme geldiği dönemde geçerli olan alım- satım- yapım hizmet ihale yönetmeliğine aykırı olarak ihale konusunu oluşturmadıkları, doğrudan Mesa firmasının teklifi ile işin bu firmaya ihale edildiği, tüm proje finansmanının bankaya ait olarak işlem yapıldığı, 1989 yılında yapılan 1. Fizibilitede kar oranı %19,2 iken 1990 yılında yapılan 2. Fizibilitede kar oranının %7,86 olmasına karşın, yatırım programında bulunmayan bir projeye girişildiği, tahmini bedele bağlı olarak uygun bedel çalışmalarının yapılmadığı, herhangi bir keşif çalışmasına dayanmayan kabullerin sağlıksız olduğu, inşaat maliyetlerinin yükseltildiği ve bu şekilde bankanın zarara uğratıldığı ileri sürülmüştür. Davacı bankanın genel muhasebe kayıtlarına göre anılan projeden zarar edilmediği, kar edildiği tartışmasızdır. Geçici kabulden sonra projenin üretim süreci sona ermiş olup, bundan sonraki aşama konutların pazarlanması ile ilgili bir süreçtir ve pazarlama işlemi doğrudan davalılarla ilgili değildir. Dava konusu olayda yapılan tercihlerin bankayı zarara uğratmadığı, kasıt, ihmal veya ağır kusurları ile davalıların bankanın zararına sebebiyet vermedikleri belirlenmiştir. Konutlar satılıncaya kadar geçecek sürede karın tamamen yok olacağı ve zarara dönüşeceği şeklinde iddiada bulunulmuş ise de, bunun davalıların eylemi ile bağlantısının bulunmadığı, konut birim fiyatlarının tespitine yönelik bir çalışma olarak değerlendirilmesi ve buna göre konut satış fiyatlarının belirlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Gerçek kar/zarar durumu anılan projedeki en sonra bağımsız bölümün satılarak muhasebe kayıtlarına intikal etmesinden sonra belirlenebilecektir. Bu belirlemede konutların satış fiyat ve koşullarının önemli rol oynayacağı, davalıların bu durumu etkilemesinin söz konusu olmadığı kabul edilmelidir. Davacı bankanın tüm faaliyetleri Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurumu, TBMM, Kamu İktisadi Komisyonunun denetimine tabi olup, söz konusu proje ile ilgili faaliyetlerin bu denetimden geçtiği ve 1997 yılı hesaplamaları ile birlikte ibra olunduğu anlaşılmaktadır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca davacı bankanın “Konutkent II. Etap İnşaatları Projesi” işinden dolayı zararın ve davalıların ağır kusur, ihmal, kasıtları ile banka zararına yol açtıkları iddiasının kanıtlanamadığı, kaldı ki banka zararının tüm konutların satışından sonra belirlenebileceği, konutların pazarlanması aşamasında meydana gelebilecek zararlara davalıların etkide bulunmasının söz konusu olamayacağı, bu nedenle kanıtlanmayan davanın reddi gerektiği anlaşılmıştır.
Mahkememiz kararını istinaf eden ve vekil ile temsil olundukları anlaşılan Atamyıldız Ülcan ve … zamanaşımı def’i yanında aynı zamanda takdir olunan vekalet ücreti yönünde de istinaf talebinde bulundukları anlaşılmakla zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi halinde nispi vekalet ücreti taktir edileceği kanaati ile bu davalılar yönünden dava değeri üzerinden hesap edilen nispi vekalet ücreti takdiri yapılmış , mahkememizce BAM kaldırma kararı öncesi verilen karar ile maktu vekalet ücreti takdir olunan ancak istinaf talebinde bulunmayan davalılar yönünden ise hükmolunan vekalet ücreti nazara alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … mirasçısı … ve …’ün zaman aşımı def’inin KABULÜ ile, haklarında açılan davanın zaman aşımı nedeni ile REDDİNE,
2-Diğer davalılar yönünden davanın REDDİNE,
3-Davalılardan …, … vekille temsil edildiğinden Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 494.493,85-TL nispi vakalet ücretinin(Belirlenen nispi vekalet ücretinden davalılardan …, …, … kendisini vekil ile temsil ettirmiş olmakla birlikte hakkında verilen kararı İstinaf etmemiş olduğundan mahkememizce verilen ilk karar doğrultusunda 1.800,00-TL maktu vekalet ücretinin adı geçen davalılara verilmesi hususunun tahsil aşamasında dikkate alınmasına)davacıdan alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
4-Diğer davalılar …, …, … vekil ile temsil edilmediğinden haklarında vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı taraf harçtan muaf olduğundan Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davalılardan tahsiline,
6-Davacı tarafça peşin alınan 288.558,05-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
7-Davalılar … ve … tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 33,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
8-Davalılar …, … ve … tarafından yapılan 22,00 -TL yargılama giderinin davacıdan alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerine bırakılmasına,
10-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-Davalılar tarafından yatırılan gider avansı olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/12/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

HARÇ BEYANI /
288.558,05-TL TALEP HALİNDE İADE HARÇ

DAVALI … VE … GİDERİ/
33,00 -TL TEBLİĞLER

DAVALI … VE HÜSEYİN GİDERİ /
22,00 -TL TEBLİĞLER