Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/148 E. 2022/178 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/148 Esas
KARAR NO : 2022/178

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 18/10/2021
KARAR TARİHİ : 16/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
TALEP: Davacı asil dava dilekçesinde özetle; 31/10/2018 tarihinde, saat 18.50’de yeşil ışıkta karşıdan karşıya geçerken, … mağazalarına ait, sürücüsü … olan … plakalı kamyonin kendisine çarptığını, kaza sonrasında şahsının … Devlet hastanesine götürüldüğünü, oradan da … Hastanesinde tedavi gördüğünü, bu süreçte kendisiyle ilgilenildiğini daha sonraki tüm tedavilerini kendi imkanları ile tamamladığını, trafik kazasını öğrenen çeşitli avukatlık bürolarının telefonla kendisine ulaşarak tazminat talepli destek vereceklerini ilettiklerini, kendinin de avukat olması ve önceliğinin sağlığına kavuşmak olması nedenleriyle arayanlara acelesi olmadığını ilettiğini, … Barosu’na kayıtlı avukatlık bürosu avukatlarından Av. …, Av. …, Av. … ‘a vekalet tanzim edilerek, çalışanları olan ve…’da onları temsil eden ve hatta vekâletname tanzim masrafını veren …’na yapılan sözleşme ile verdiğini, çarpan aracın Mali Sorumluluk Poliçesi sigorta şirketi olan davalı … Sigorta Anonim Şirketi’ne iki yıla yakın bir zamandır herhangi bir başvurularının olmadığını öğrendiğini, vekaletini almış olan ve sorumluluk yüklenmiş bulunan bu meslektaşlarını müteselsil olarak sorumluluğa davet ettiğini, mezkur kazadan dolayı; acı, ızdırap, eziyet çektiğini, başkalarından fiziki yardım aldığını, 35 gün ikametgahı olan …ile … arasında tedavi için götürülüp getirildiğini, iki ay boyunca mazereti nedeniyle bürosuna ve adliyelere gidip gelemediğini, bütün icraatlarından geri kaldığını, gerçek tazminat miktarının yargılama sırasında ortaya çıkacak nitelikte olduğunu, mevcut delil ve belgeler göre tazminat miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin bu aşamada mümkün olmadığını, bu nedenlerle davayı belirsiz alacak davası olarak açma mecburiyetinin hasıl olduğunu iddia ve beyan ederek 6100 sayılı H.M.K.’nın 107/2 maddesi uyarınca çıkacak maddi tazminat miktarının tam olarak bilinmediğinden miktarı belli olduğunda talebini arttırmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalılardan … ve … müşterek cevap dilekçelerinde özetle; kendilerinin … Barosuna kayıtlı avukatlar olduklarını ve … ili … İlçesinde ikamet ettiklerini, dolayısıyla aleyhlerine açılacak davalarda … Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bununla birlikte davanın açılmasına neden olan trafik kazası ile kendilerinin hiç bir ilgilerinin olmadığını ve kendilerine yöneltilen husumetin nedeninin trafik kazası olmadığını, davacının arabuluculuk şartını yerine getirmediğinden dava şartı oluşmadığını, diğer davalılar ile dava arkadaşlıklarının bulunmadığını, davanın diğer davalıların sorumluluğunda meydana gelen trafik kazasından kaynaklandığını, kendilerinin kaza ile hiçbir ilişkilerinin olmadığını, davacıya göre kendilerinin sorumluluğunun, adlarına düzenlenen vekaletname ile kendilerine tevdi edilmiş görevi yerine getirmemek olarak görüldüğünü, dava dilekçesinde farklı iki olaydan söz edildiğini, davacının farklı iki dava açması gerekirken tek dava ile işi bitirmek isteğini ve bu durumun HMK’ye aykırı olduğunu, Avukatlık Hizmet Sözleşmesi başlıklı tarihsiz yazılı sözleşmede, kendi adlarına vekaleten imza atan … isimli şahısla hiçbir ilişkilerinin olmadığını, adı geçene kendilerini temsil etmesi konusunda yada herhangi bir konuda verilmiş bir yetki ve vekaletin bulunmadığını, kişiyi tanımadıklarını, … 6. Noterliği tarafından düzenlenmiş … tarih, … yevmiye numaralı vekaletnamenin taraflarına verilmediğini, vekaletnamenin taraflarınca hiç kullanılmadığını iddia ve beyan ederek davanın öncelikli usulden, esastan reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
SAVUNMA: Davalılardan …’e yasaya uygun olarak tebligat yapılmış olmasına karşın, davayı takip etmediği gibi, yazılı bildirimde de bulunmadığından, HMK’nın 128. maddesi hükmü gereğince adı geçen davalının, davayı inkar ettiği varsayılmıştır.
KANITLAR VE GEREKÇE /
… 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10/03/2021 tarih, … Esas ve … Karar sayılı görevsizlik kararı üzerine dosya Mahkememizin 2021/674 Esasına kaydedilmiştir.
Mahkememizin 2021/674 Esas sayılı dosyasının 18/02/2022 tarihli duruşma tutanağının (2) numaralı ara kararı ile; “davalılardan …, …, … Bakır yönünden davanın tefriki ile Mahkememizin ayrı bir esasına kaydına,” karar verilmiş ve tefrik edilen işbu dava Mahkememizin 2022/148 Esasına kaydedilmiştir.
Dava, vekalet sözleşmesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Dava, vekalet sözleşmesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda, taraflar tacir olmadıkları gibi, dava konusu ihtilaf da TTK’da yer alan mutlak ticari davalardan değildir. Görevin, 6100 sy. HMK’nın 1. maddesi hükmü gereği kamu düzenine ilişkin olduğu, yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmesi gerektiği, davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevine girdiği anlaşılmış, 6100 Sayılı HMK nun 114/1-c maddesine göre görev dava şartlarından olup, 115/2 maddesine göre dava şartı noksanlığı durumunda davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c). maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nun 21/1-(c). maddesi gereğince iş bu kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde … 14. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı olması nedeniyle merci tayini için HMK’nun 22/2. Maddesi uyarınca dava dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
3-HMK’nun 20/1. maddesi gereğince … 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine ilişkin merci tayini kararı verilmesi halinde, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Mahkemeye gönderilmesini istemesi halinde dosyanın görevli … 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, taraflardan birinin Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Mahkemeye gönderilmesini istememesi durumunda HMK’nun 331/2. maddesi gereğince talep halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-HMK’nun 331/2. maddesi gereğince davaya görevli Mahkemede devam edilmesi halinde harç, vekalet ücreti ve yargılama giderinin görevli Mahkemede değerlendirilerek hüküm altına alınmasına,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.16/03/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.*