Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/147 E. 2022/177 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/147 Esas
KARAR NO : 2022/177

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/10/2020
KARAR TARİHİ : 16/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
TALEP: Davacı asil dava dilekçesinde özetle; 31/10/2018 tarihinde, saat 18.50’de yeşil ışıkta karşıdan karşıya geçerken, … mağazalarına ait, sürücüsü … olan … plakalı kamyonin kendisine çarptığını, kaza sonrasında şahsının … Devlet hastanesine götürüldüğünü, oradan da … Kemik Hastanesinde tedavi gördüğünü, bu süreçte kendisiyle ilgilenildiğini daha sonraki tüm tedavilerini kendi imkanları ile tamamladığını, trafik kazasını öğrenen çeşitli avukatlık bürolarının telefonla kendisine ulaşarak tazminat talepli destek vereceklerini ilettiklerini, kendinin de avukat olması ve önceliğinin sağlığına kavuşmak olması nedenleriyle arayanlara acelesi olmadığını ilettiğini, …’na kayıtlı avukatlık bürosu avukatlarından …, …, …’a vekalet tanzim edilerek, çalışanları olan ve …’da onları temsil eden ve hatta vekâletname tanzim masrafını veren …’na yapılan sözleşme ile verdiğini, çarpan aracın Mali Sorumluluk Poliçesi sigorta şirketi olan davalı … Sigorta Anonim Şirketi’ne iki yıla yakın bir zamandır herhangi bir başvurularının olmadığını öğrendiğini, vekaletini almış olan ve sorumluluk yüklenmiş bulunan bu meslektaşlarını müteselsil olarak sorumluluğa davet ettiğini, mezkur kazadan dolayı; acı, ızdırap, eziyet çektiğini, başkalarından fiziki yardım aldığını, 35 gün ikametgahı olan … ile … arasında tedavi için götürülüp getirildiğini, iki ay botunca mazereti nedeniyle bürosuna ve adliyelere gidip gelemediğini, bütün icraatlarından geri kaldığını, gerçek tazminat miktarının yargılama sırasında ortaya çıkacak nitelikte olduğunu, mevcut delil ve belgeler göre tazminat miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin bu aşamada mümkün olmadığını, bu nedenlerle davayı belirsiz alacak davası olarak açma mecburiyetinin hasıl olduğunu iddia ve beyan ederek 6100 sayılı H.M.K.’nın 107/2 maddesi uyarınca çıkacak maddi tazminat miktarının tam olarak bilinmediğinden miktarı belli olduğunda talebini arttırmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kaza meydana gelmeden önce 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 Sayılı kanun ile 2918 Sayılı Kara yolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinin değiştirildiğini, trafik kazasından doğan tazminat talepleri için dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta şirketine yazılı olarak başvurunun bir dava şartı haline geldiğini ancak işbu dava konusu olayla ilgili müvekkili şirkete başvuru olmadığını bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, davaya konu kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili sigorta şirketinin … numaralı Trafik Sigorta Poliçesi ile … tarihleri arasında sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin, dava konusunun zarara ilişkin olarak sorumluluğunun poliçe limiti ile sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkilin şirketin sorumluluğu bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte öncelikle kusur durumunun tespitinin gerektiğini, davacının daimi sakatlığının bulunduğunu iddiası ile müvekkili şirketten sakatlık tazminatı talep ettiğini, bunun talep edilebilmesi için ilgili yönetmeliğe göre kişinin tüm tedavileri tamamlandıktan sonra sakatlığın 12 ay botunca stabil ve kalıcı olması gerektiğini, bu yüzden davacının bu yöndeki taleplerini kabul etmediklerini, kusur oranının tespitinden sonra hesap bilirkişisinden rapor alınması gerektiğini, kaza nedeniyle geçici iş göremezlik giderinin, geçici ve sürekli iş göremezlik dönemine ait tedavi giderlerinin, tedavi amaçlı ulaşım giderleri ve diğer masraflardan müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, bu hususta sorumluluğun SGK’ya ait olduğunu, yine müvekkili şirketin manevi tazminat taleplerinden sorumlu olmadığını iddia ve beyan ederek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
… 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10/03/2021 tarih, …Esas ve…Karar sayılı görevsizlik kararı üzerine dosya Mahkememizin 2021/674 Esasına kaydedilmiştir.
Mahkememizin 2021/674 Esas sayılı dava dosyasından düzenlenen 15/11/2021 tarihli tensip tutanağının (1) numaralı ara kararı ile; davacıya, davalılardan … Sigorta A.Ş. ve … Ticaret A.Ş. yönünden arabuluculuk son tutanağı aslını veya onaylı suretinin (varsa masraf ve sarf kararıyla birlikte) Mahkememize sunması için 1 haftalık kesin süre verildiği, aksi takdirde HMK114/2; 115/1,2 gereği davanın adı geçen davalılar yönünden usulden reddolunacağını ihtar edilmiştir.
Davacı asil 06/01/2022 teslim tarihli dilekçesi ve Mahkememizin 2021/674 Esas sayılı dosyasının 18/02/2022 tarihli duruşmanda sözlü beyanı ile arabuluculuğa gidilmediğini, kendisini de davet etmediklerini beyan etmiştir.
Mahkememizin 2021/674 Esas sayılı dosyasının 18/02/2022 tarihli duruşma tutanağının (1) numaralı ara kararı ile; “Davalılardan … Sigorta A.Ş. yönünden davanın tefriki ile Mahkememizin ayrı bir esasına kaydına,” karar verilmiş ve tefrik edilen işbu dava Mahkememizin 2022/147 Esasına kaydedilmiştir.
06/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. Maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Dosyanın ve dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde; davanın, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, 7155 sayılı Kanunun 20. maddesi ile, 6102 sayılı T.T.K.’nın 5. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen TTK nun 5/A maddesindeki düzenleme ile dava konusuna açıkça vurgu yapılarak dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olması şartı aranmış olduğu, sözkonusu hükmün yürürlük tarihinin 7155 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 01/01/2019 tarihi olarak belirlendiği ve davanın 27/10/2020 tarihinde açıldığı, “dava şartı olarak arabuluculuk” kapsamında olduğu, davacı asilin 06/01/2022 teslim tarihli dilekçesi ve Mahkememizin 2021/674 Esas sayılı dosyasının 18/02/2022 tarihli duruşmanda sözlü beyanı ile arabuluculuğa gidilmediğini, beyan ettiği ve 7155 Sayılı Kanun ile ticari davalarda zorunlu hale getirilen arabuluculuk, tamamlanabilir bir dava şartı olmadığından 6100 Sayılı HMK’nın 115/son maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı anlaşılmakla, 6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-7155 sayılı Kanunun 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi ve 7155 sayılı Kanunun 23. maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın T.T.K.’nın 5/A, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-2, H.M.K.’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle usulden REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 80,70.-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’deki esaslara göre belirlenen 5.100,00.-TL maktu vekalet ücretinin, davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yatırılan gider avansı ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.16/03/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.*