Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/854 E. 2022/646 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/854 Esas
KARAR NO : 2022/646

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2021
KARAR TARİHİ : 21/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkili ve davalı …Tic. Ltd. Şti. arasındaki ticari iş ilişkisi bulunduğunu, işbu ticari ilişki kapsamında müvekkili davalı şirkete 12.08.2021 tarih … no.lu 129.421,80 TL meblağlı ve 12.08.2021 tarih … nolu 55.669,68 TL meblağı faturalar keşide ettiğini, faturaların E Arşiv Fatura olarak davalıya tebliğ edildiğini, işbu ticari iş ilişkisi kapsamında 12.08.2021 tarih … no.lu 129.421,80 TL. meblağlı ve 12.08.2021 tarih … no.lu 55.669,68 TL meblağlı faturaların içeriklerinde yer alan ürünlerin, davalı şirket internet sitesi üzerinden satışı devam etmektedir. Site üzerinde stok bilgisi dahi mevcut olduğunu, davalı şirketin işbu ticari ilişkiye dayalı olarak davacı müvekkile 93.899,48 TL borçlu bulunduğunu beyan ederek davanın kabulünü, borçlu itirazının kısmen iptalini, iptal edilen kısım için takibin devamını, %20’den az olmamak üzere davacı müvekkil lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, masraf ve ücreti vekaletin davalı şirkete tahmilini karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Müvekkili şirketin gerek kendi giyim markası olan gerekse de başka markalara üretim, tanıtım vb. hususlarda danışmanlık hizmeti veren bir şirket olduğunu, … markası ile ticarette yerini aldığını, davalının müvekkili şirket yetkililerine, ortak bir arkadaşları vasıtasıyla ulaşarak; bu markanın ürünlerini gördüğünü, tam olarak kendisinin makina parkurunun üretebileceği ürünler olduğunu, bu nedenle müvekkil şirket ile çalışmak istediğini ilettiğini, taraflar arasında yapılan toplantıda davacı, kendi atölyesi, ustaları ve makinaları bulunduğunu ve bu şekilde üretimi doğrudan kendisinin gerçekleştirdiğini iletmiştir. Müvekkil şirket ise çalışma koşullarının ana büyük siparişler için %30 peşinat ve 3 ay vadeli çek şeklinde ödeme yapılması olduğunu ve bu kabul görmeyecekse birlikte çalışılamayacağı hususunda davacıyı bilgilendirdiğini, davacının bu ödeme koşulunu kabul etmesi üzerine taraflar birlikte çalışmaya başladığını, ayrıca davacının, müvekkili şirketin personeli olmamasına rağmen, işlerini düzgün yürütebilmek adına müvekkil şirketten aylık araba kirasını karşılamasını istediğini, müvekkil aylık 3.000-TL olan bu ödemeyi kendi işlerinin aksamaması adına kabul ettiğini, ne var ki ticari ilişkinin başından sonuna dek davacı üstüne düşen yükümlülüklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediği gibi vaktinde de yerine getirmediğini, davacının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin sürekli olarak zarara uğratıldığını beyan ederek davanın reddini davacı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, İ.İ.K.’nın 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda, davacı tarafından fatura alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemiyle huzurdaki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle eldeki davanın, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasındaki veya özel kanunlarda ticari dava olarak sayılan mutlak ticari dava olmadığı açıktır. Yine somut olayda, davalı taraf tacir olsa da, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün cevabi yazısından da anlaşılacağı üzerine davacının tacir olmadığı açıktır. Yine Halkalı Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün cevabi yazısında davacının işletme hesabına göre defter tuttuğu, 2.sınıf tüccar sınıfına dahil olduğu en son verilen gelir vergisi beyannamesinde ticari kazancının esnaf sınırı içinde olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir. Bu haliyle her iki tarafın tacir sıfatını haiz olmadığı bir davanın ticari dava sayılmasına hukuken olanak bulunmadığından, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınırlar. İzah edilen nedenlerle, Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; davanın HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 mad. uyarınca davanın usulden REDDİNE,
HMK.nun 20. mad. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin usulen başvurusu halinde dava dosyasının görevli ve yetkili İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden, karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin taraflara İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 21/09/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır