Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/847 E. 2022/769 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/847 Esas
KARAR NO:2022/769

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:24/12/2021
KARAR TARİHİ:27/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle: müvekkili ile davalı/borçlu arasında 06/10/2017 tanzim tarihli, 25/01/2018 vade tarihli, 25/01/2018 faiz başlangıç tarihli, 3.000,00-TL tutarındaki bono vasfını yitirmiş alacak senedi niteliğindeki belge, 06/10/2017 tanzim tarihli, 25/02/2018 vade tarihli, 25/02/2018 faiz başlangıç tarihli 2.000,00-TL tutarındaki bono vasfını yitirmiş belge, 06/10/2017 tanzim tarihli, 25/03/2018 vade tarihli, 25/03/2018 faiz başlangıç tarihli 3.000,00-TL tutarında alacak senedi niteliğinde kambiyo vasfını yitirmiş bono, 06/10/2017 tanzim tarihli, 25/04/2018 vade tarihli, 25/04/2018 faiz başlangıç tarihli 3.000,00-TL tutarında alacak senedi niteliğinde kambiyo vasfını yitirmiş bono için alacak bakiyesi 11.000,00-TL olup; 5.563,36-TL değişen oranlarda reeskont avans faiziyle beraber (%16,75) takip çıkışının 16.563,36-TL olduğunu, söz konusu işbu icra takibinin 18/08/2021 tarihinde TK 21/2 şerhli olarak borçluya tebellüğ olduğunu, takip borçlusunun 25/08/2021 tarihinde borca itiraz ettiğini, söz konusu takip dayanağı belgenin bono vasfını yitirmiş alacak mahiyetinde senet olup icra dairesine yapılan itirazında borca itiraz edildiğini lakin imzanın zımnen ikrar edildiğini, söz konusu hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptali ve takibin kaldığı yerden devamı için işbu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu, müvekkili ile davalı/borçlu arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, bu ticari ilişkinin varlığına borçlunun söz konusu icra takibine yaptığı itirazdan da anlaşılmakta olup davalı/borçlu tarafından icra dairesine yapılmış olan itirazda borcu olmadığı beyanının davalı tarafça ispatlanması gerektiği, takip çıkışı belgenin İİK md.68/a anlamında ikrar edilmiş belge olduğunun aşikar olduğunu, imzayı ikrar niteliğinde olan işbu senedin İİK md.68/a gereğince itirazın kaldırılmasını sağlayan belgelerden olduğu gibi itirazın iptalini de sağlayan bir belge olduğunu, kaldı ki borçlunun işbu senetteki imzasına ve kaşesine itiraz etmediğini, söz konusu icra takibine itirazın haksız ve dayanaktan yoksun olduğunu, alacağın zaman aşımına uğramadığını, müvekkilinin, davalı/borçludan temel ilişki nedeniyle alacaklı olduğunu, takip senedindeki alacak mahiyetinde belgenin TBK md.77 anlamında sebepsiz iktisap minvalinde alacaklı olup işbu davada HMK md.202 anlamında yazılı delil başlangıcı sayılıp dava dilekçesinin Mahkemeye haşredilmesinden sonra delil dilekçelerinde tanık delilini de sunarak söz konusu ilişkinin varlığını kanıtlamış olacaklarını, bu bağlamda da alacağın TBK 146.maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, senedin gerisinde kalan temel ilişki sebebiyle borcun ödenmediğini, zenginleşmenin oluşmadığını ispat yükünün düzenleyici de olduğunu, sebepsiz zenginleşme nedeniyle açılan davada keşideci ile davacı arasında temel ilişkiden kaynaklanan borç ilişkisinin bulunmasına gerek olmadığını, ayrıca ticari faiz ve temerrüt faizi talep etme haklarının olduğunu, kaldı ki keşideci ile müvekkili arasında temel ilişkiden kaynaklanan borç ilişkisinin de bulunduğunu, davalının bono bedelini ödeme yükümlülüğü sona ermeyeceğinden temel borç ilişkisinden doğan talep hakkının devam ettiğini, müvekkilinin temel ilişkinin doğrudan tarafı olduğunu, bu durumun delil başlangıcı olarak kabul edildiğini ve tanıkla ispat edilebileceğini, ayrıca doktrinsel çalışmalara bakıldığında tanık dışında diğer takdiri delillere de başvurulmasının mümkün olduğunu beyanla davalı/borçlunun ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına yaptığı haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile takibin devamına, takibin kaldığı yerden devamına ve müvekkili lehine aynen ifa ve gecikme tazminatı ile beraber işlemiş ve işleyecek ticari faize ve temerrüt faizine hükmedilmesine, borçluların kötü niyetli şekilde itiraz eden borçluya %20’den aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalıya yasaya uygun olarak tebligat yapılmış olmasına karşın, davayı takip etmediği gibi yazılı bildirimde de bulunmadığından, HMK’nın 128.maddesi hükmü gereğince davayı inkar ettiği varsayılmıştır.
Davalı asil 12/05/2022 tarihli duruşmada; ”Beni icraya veren … isimli şahsı tanımıyorum, kendisiyle hiçbir ticari ve hukuki ilişkim olmamıştır. Benim … ile ticari ilişkim vardır. Ben …’den mal alacaktım ancak, …’in elemanları bana geldi ve çantayla numune malları gösterdiler ve listeye yazdılar, ben de kendilerine davaya konu senetleri verdim, senetlerin altındaki imza bana aittir. Senedi imzaladıktan 10 gün sonra bana malları kargo ile göndereceklerini söylediler ancak mallar gelmedi. 1 yıl sonra da ben mevcut olan iş yerimi kapatmak zorunda kaldım, benim davacıyla ticari bir ilişkim olmadığı için davacıya karşı hiçbir borcum bulunmaktadır. Bu nedenle davanın reddini talep ediyorum. Senetleri de geri teslim almadım” şeklinde beyanda bulunmuştur.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, hamil tarafından zamanaşımına uğramış senede dayalı alacağın tahsili için sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde keşideciye alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, taraflar hakkında esnaf-tacir araştırması yapılmış, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası celp edilmiştir.
… İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyanın dosyamız arasına alındığı ve takip dosyası kapsamından; davacı tarafın davalı ve dava dışı … hakkında toplam 16.563,36-TL alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunulduğu, davalının yasal süresi içinde vaki itirazı sonucu, icra takibinin İİK’nun 62.maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine nazaran, bu itirazın iptali davasının İİK.nun 67.maddesi hükmünde öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süresi içinde açıldığı tespit olunmuştur.
HMK’nun 320/2.maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davacının, davaya konu ve icra takibine dayanak olan zamanaşımına uğramış senetler nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacağının varlığı ve miktarı, temerrüt, işlemiş faiz ve icra-inkar tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı ile davalının icra takibine vaki itirazının haklı olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Dava konusu senetlerde davacı ciranta, davalı ise keşideci konumundadır. Somut davada, ispat yükü davalıdadır. Bu durumda davalının sebepsiz zenginleşmediğini veya senet bedelini cirantalardan birine veya hâmile ödediğini savunan kanıtlaması gerekir. Zira davacı, hamil olduğu senetlere dayanarak üç yıl içinde keşideciye müracaat etmemesi sebebiyle ancak, vadeyi takip eden üç yıldan sonra davalıya, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 732.maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak talebinde bulunabilecektir.
Yargıtay’ın istikrarlı uygulamasında, bono hamilinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 77 ve devamı maddeleri uyarınca nedensiz zenginleşme hükümlerine göre keşideciye müracaat edebileceği kabul edilmektedir. 
Öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemelerin ortaya konulmasında yarar vardır:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise, ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir. (TTK.730). Kambiyo senetlerinde sebepsiz zenginleşmeye ilişkin özel düzenleme poliçe hükümleri arasındaki TTK. m.732’de yer almaktadır.
Sebepsiz zenginleşme talebi hukuki nitelikçe, poliçeden doğan hakkın, bunun korunması ve/veya kullanılması için gereken işlemlerin yapılmaması nedeniyle düştüğü (TTK. m.730) veya zamanaşımına uğradığı (TTK. m.749) hallerde, senet borçlusu nezdinde oluşan sebepsiz zenginleşmeye yönelik olarak, poliçe alacağını elde edemeyen ve bu nedenle malvarlığında hakkaniyete aykırı bir değer kaybı oluşan hâmile, yine poliçe hukuku tarafından tanınmış olan yeni bir haktır.
Sebepsiz zenginleşme talebinde bulunulabilmesi için, hâmilin müracaat hakkının düşmesi veya zamanaşımına uğramasından dolayı bir zararının ortaya çıkmış olması gerekir. Zararın mevcudiyeti, sebepsiz zenginleşme talebinin kabul şartıdır. Zararın varlığının kabulü için, hâmile ait ve tahsili mümkün olan bir alacak hakkının düşmesi veya zamanaşımına uğraması sonucu borçlu nezdinde oluşan zenginleşmenin, bundan başka bir sebebinin bulunmaması, yani sebepsiz olması yeterlidir.
TTK’nun m.732’e istinaden açılan davalarda ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini veya senet bedelini cirantalardan birine veya hâmile ödediğini savunan keşideciye aittir. Diğer bir deyişle keşideci, ancak bu ispat yükümlülüğünü yerine getirdiği takdirde sorumluluktan kurtulabilir. Zira, hâmilden temel ilişkiyi ve bu temel ilişkiden ötürü keşidecinin bir borcunun bulunmadığını ispat etmesi beklenemez. Bu nedenle keşidecinin, sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olmadığını ispat etmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun “Sebepsiz Zenginleşme” başlıklı 732.maddesinde; “(1)Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar.
(2)Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, muhataba, yerleşim yerli bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen, poliçeyi başka bir kişi veya ticari işletme hesabına düzenlemiş olduğu takdirde o kişiye veya ticari işletmeye karşı da ileri sürülebilir.
(3)Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir istem ileri sürülemez. 
(4)Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir” şeklindedir. (Bknz. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22.Hukuk Dairesinin 31/10/2018 tarih, 2018/2475 Esas ve 2018/1703 Karar sayılı ilamı)
Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında somut olayın değerlendirilmesinde; davalı keşideci aleyhine dava konusu senetlerin hamili tarafından takipte bulunulduğu, keşidecinin itirazı üzerine yapılan yargılama sonucunda TTK 732.maddesine göre, sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde davalı keşidecinin sebepsiz zenginleşmediğini veya senet bedelini cirantalardan birine veya hâmile ödediğini ispat edemediği, davaya konu senetler üzerinde yer alan imzanın da kendisine ait olduğunu ikrar ettiği nazara alınarak Mahkememizce davanın kabulü ile, ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın 1.000,00-TL asıl alacak üzerinden İPTALİ ile takibin, takipteki diğer koşullarla birlikte devamına, davalının itirazında haksız ve alacağın likit nitelikte olduğu gözetilerek hükmolunan 1.000,00-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davanın KABULÜ İLE, ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın 1.000,00-TL asıl alacak üzerinden İPTALİ ile takibin, takipteki diğer koşullarla birlikte devamına,
Hükmolunan 1.000,00-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 80,70-TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline, peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubuna, eksik kalan 21,40-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstanbul Arabuluculuk Bürosu tarafından ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk tarife bedelinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30-TL başvuru harcı, 59,30-TL peşin harç ile 112,20-TL posta giderleri olmak üzere toplam 230,8‬0-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 1.000,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri ve yatırılan delil avansı bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
8-Dair, tarafların huzurunda, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.27/10/2022

Katip …

Hakim …