Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/827 E. 2022/713 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/827
KARAR NO : 2022/713

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 16/12/2021
KARAR TARİHİ : 06/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından imal edilen ürünün ayıplı çıkması sebebiyle doğan zararın tazmininin tamamen müvekkili şirket tarafından gerçekleştirildiğini, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında tüketici ile yapılan satış sözleşmesi imzalandığı tarihte bayilik sözleşmesinin mevcut olduğunu, aralarındaki sözleşme gereğince davalı şirketin imal ettiği ürünleri, müvekkili şirketin, bayi sıfatıyla pazarlama ve satışa yetkili olduğunu, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile, müvekkili şirketin bayi sıfatıyla sattığı ancak imalatından sorumlu olmadığı ayıplı mal dolayısıyla dava dışı tüketici …’ya, 10.025,00 TL ayıplı mal iade bedeli, 965,05 TL yargılama gideri, 2.040,00 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 13.030,05 TL ödeme yapmaya mahkum edildiğini, müvekkili şirketin bu karar üzerine istinaf kanun yoluna başvurduğunu, istinaf başvurularının reddedilerek hükmün kesinleştiğini, dava dışı tüketici tarafından … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine ilamlı icra takibine geçildiğini, müvekkili şirketin, hükmedilen alacaklar, icra giderleri ve vekalet ücretiyle birlikte toplam 15.250,00 TL’yi 09/04/2021 tarihinde ödediğini, Bayilik Sözleşmesinden görüleceği üzere davalı şirketin imalatçı olduğunun açık olduğunu, müvekkilinin bayilik sıfatıyla sattığı ürünün teslim ve montajını kusursuz bir şekilde yaptığını, ancak imalatından sorumlu olmadığı üründe gizli ayıp olduğunun tespit edildiğini, üründeki ayıbın müvekkili şirketten bağımsız olduğunu, ayıbın davalı şirketin üretiminden kaynaklı olduğunu, davalı şirketin, rücu ilişkisi gereği müvekkili şirketin ödediği bedelden sorumlu olduğunu, gizli ayıbın asli sorumlusunun davalı taraf olduğunu, sorunluluğun ağırlık ve miktarının tespit edilemediği için davanın kısmi dava olarak açıldığını iddia ve beyan ederek davanın kabulüne, müvekkilinin TKHK gereği dava dışı tüketiciye ödediği şimdilik 1.000,00 TL’nin davalıdan alınarak, temerrüt tarihi olan arabuluculuk son tutanağının imzalandığı 26/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki Bayilik Sözleşmesinin 4.1.20 maddesi gereği tüketiciye satış sonrası hizmet verme yükümlülüğünün bayiye ait olduğunu, bayinin satış sonrası hizmetlerinin yetersiz olması sebebi ile kendi kusuru ile iadeye sebebiyet vermesi nedeniyle müvekkili şirkete rücu edebilmesinin mümkün olmadığını, taraflar arasında bir bayilik ilişkisinin bulunduğunun sabit olduğunu, müvekkili şirketin dava konusu ürünlerin üreticisi konumunda olduğunu, davacı tarafa ürünlerin toptan fiyatı üzerinden teslim edildiğini, bu konunun tarafların kabulünde olduğunu, tüketici tarafından açılan dava sonucunda bayi tarafından tüketiciye bedel iadesi gerçekleşmişse dahi müvekkili şirketin bayiye asli borcu olan ürünleri eksiksiz teslim etme borcunu yerine getirdiğini, bayinin, iade halinde bu ürünleri müvekkili şirkete teslim etmekle yükümlü olduğunu, aksi takdirde ürünlerin bayide kaldığı sürece rücuen tazminat talebinde bulunulamayacağını, bugüne kadar davacı tarafça herhangi bir iade gerçekleştirilmediğini, bu nedenle davacı tarafın rücuen tazminat talebinin reddinin gerektiğini, davacı tarafın ürünleri tespit ettiğini ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili şirketin, ilgili mevzuat ve Bayilik Sözleşmesi gereğince üzerine düşen ürün teslimi borcunu yerine getirdiğini iddia ve beyan ederek davanın reddine, davacının, dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosyada tarafların bildirdiği belgeler, Bayilik Sözleşmesi, taraf şirketlerin ticaret sicil kayıtları, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) … esas …Karar sayılı dosyası ve … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyası delil olarak değerlendirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, satım sözleşmesi kaynaklı ayıp nedeniyle alacak istemine ilişkindir.
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) …esas 2020/381 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde, davacısının … davalısının … İhr. Ltd. Şti. olduğu, 22/02/2019 tarihinde açılan ayıp iddiasına dayalı bedel iadesine ilişkin davada sonunda08/12/2020 tarihinde davanın kabulüne dair karar verildiği, karara karşı davalı tarafça yapılan istinaf başvurusu neticesinde … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 08/03/2021 tarihli 2021/363 esas, 2021/375 karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verildiği, hükmün 08/03/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Tarafların anlaşamadıkları husus davacının dava dışı kişiye … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas …Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda hükmedilen bedele ilişkin icra dosyasından ödediği miktarı davalıdan bayilik sözleşmesi kapsamında talep edip edemeyeceğine ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davacı taraf dava dışı müşterisine sattığı mobilyanın ayıp nedeniyle bedelini … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas …karar sayılı dosyasında verilen hükmüm nedeniyle … İcra Dairesi’nin …Esas sayılı icra takip dosyasında ödemek zorunda kaldığından üretici konumunda olan ve bayilik veren olarak sözleşme imzaladığı davalı şirketten talep etmektedir. Davanın tarafları arasındaki 01/06/2014 tarihli bayilik sözleşmesinin akdedildiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. 01/06/2014 tarihli bayilik sözleşmesinde iş bu dava davacısı şirketin bayi olarak üçünü kişilere sattığı ürünlerin ayıplı çıkması halinde iş bu dava davalısı bayilik veren konumundaki şirketin ne şekilde sorumlu olacağına dair hüküm bulunmamaktadır. Davanın tarafları arasındaki 01/06/2014 tarihli bayilik sözleşmesi esasen birden çok malın satımına ilişkin bir sözleşmedir. TBK’nun satım sözleşmesi hükümlerinde ayıp nedeniyle üretici sorumluluğuna ilişkin hüküm bulunmadığından davacı tarafın dava dilekçesinde dayandığı TBK’daki müteselsil sorumluğa ilişkin 6098 sayılı TBK’nın 167. Maddesi iş bu dav yönünden uygulanamaz. İş bu davacı ile davalı arasında da satım sözleşmesi hükümleri uygulanacak olup temel iddia satım konusu taşınır malın ayıbı olduğundan satıcının ayıba karşı tekeffül borcu uyarınca değerlendirme yapılması gerekmektedir. Satıcının ayıba karşı tekeffül borcu da 6098 sayılı TBK’nın 219 ilâ 231. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
6098 Sayılı TBK’nın 219/1. maddesinde “satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğe aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerinin ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.” Aynı maddenin ikinci fıkrasında “satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur” düzenlemesi yer almaktadır.
6098 Sayılı TBK’nın 223. maddesinde “alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır”.
6098 Sayılı TBK’nın 231. maddesinde “satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz.
Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas … karar sayılı dosyas iş bu dava davalısı …Tic. A.Ş.’ye ihbar edilmemiştir. Dava konusu olayda; davacının ayıbı hemen ihbar ettiğini gösteren herhangi bir delile rastlanmadığı, ayıbın bildirilmesinin özel bir şekle bağlı olmadığı, tacirler arasındaki ilişkilerde dahi, herhangi bir şekil kuralına bağlı olmadan ayıp ihbarında bulunulabileceği, ayıp bildiriminde bulunulduğunun da herhangi bir delille ispatlanabileceği dikkate alındığında, eldeki davada, ayıbın satıcıya süresi içinde ihbar edildiğine dair bir delil bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda; davacının süresinde ayıp bildiriminde bulunmadığı ve süresinde ayıp bildiriminde bulunmadığı için ürünleri mevcut hâliyle kabul edilmiş sayılacağı (TBK m. 223/2) ve seçimlik hakları da kullanamayacağı kanaatine varılarak davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmiştir. Ayrıca iş bu davanın niteliği gözönünde bulundurularak davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın reddine,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından, davacı taraftan peşin olarak alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 21,40 TL karar ve ilam harcının davacı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kararın mahiyeti gereği üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yatırılan delil avansı ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider/delil avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/10/2022

Katip

Hakim