Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/792 E. 2021/826 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/792 Esas
KARAR NO : 2021/826

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/04/2021
KARAR TARİHİ : 08/12/2021

Mahkememizde açılan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)davasında dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;davalılardan …’ın davacı bankadan PTT aracılığı ile 33.500,00 TL tutarlı kredi kullandığını, krediyi kullanırken SGK’dan olan alacaklarını rehin olarak verdiğini, PTT’nin de rehin alacaklısı olduğunu, kredinin ödenmemesi üzerine … 8. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından takip başlattıklarını, bu dosyada UYAP üzerinden sorgulama yaptıklarında davalı … adına gönderilen maaş ödemelerinin PTT’ye hiç gelmediğini öğrendiklerini, diğer davalı …Ticaret Ltd. Şti.’nin alacaklı olduğu davalı …’ın ise borçlu olduğu … 11. İcra Dairesinin …sayılı dosyasından takip yapıldığı ve bu dosyada davalı …’ın SGK’dan olan alacaklarına maaş haczi uygulandığını öğrendiklerini, … 11. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının danışıklı / muvazaalı olarak başlatıldığını ve her iki davalı arasında danışıklı / muvazaa anlaşması olduğunu, 6098 sayılı TBK m. 19’a göre her iki davalı arasındaki … 11. İcra Dairesinin … sayılı dosyasının danışıklı / muvazaalı olması nedeniyle danışıklılığın tespitini, zararın tespitini, zararın tazminini ve takibin iptalini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı … davaya cevap dilekçesi vermeyerek 6100 sayılı HMK m.128’e göre dava konusu maddi vakıaları inkâr etmiştir.
Davalı …Ticaret Ltd. Şti. davaya cevap dilekçesi vermeyerek 6100 sayılı HMK m.128’e göre dava konusu maddi vakıaları inkâr etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, 6098 sayılı TBK’nun 19. maddesi gereğince muvazaanın tespiti ile icra takibinin iptali istemine ilişkindir.
Dava, 08/04/2021 tarihinde İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri nezdinde açılmış, … 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sırasına kayıt edilen iş bu davada, 13/09/2021 tarihinde 2021/138 karar numarası ile Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görevli olduğundan bahisle davanın usulden reddine dair karar verilmiş, 30/11/2021 tarihinde kararın kesinleşmesi üzerine dosya iş bu esas sırasına kaydı yapılarak mahkememize gönderilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir tarafın ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda davanın ticari dava olup olmadığının tespiti için uyuşmazlığın vasıflandırılması gerekmektedir. Davacı tarafından; davalı …’a, taksitleri davlının SGK’dan aldığı maaştan mahsup edilmek kaydıyla kredi kullandırıldığı, buna göre davalının SGK’dan aldığı aylık emekli maaşının PTT aracılığı ile davalının davacı banka nezdindeki hesabına ödendiği, davacının da taksit tutarını davalının maaş tutarından mahsup ettiği, davacıya ayrıca davalının PTT hesabında bulunan tüm tutarlar üzerinde taksit oranında virman-takas ve mahsup yetkisi verildiği, diğer deyişle davacı bankanın, davalının SGK’dan aldığı ve PTT’ye yatan emekli aylığı üzerinde kredi alacağını teminen rehin hakkı bulunduğu; buna karşılık davalıya kredi kullandırıldıktan sonra, SGK tarafından PTT’ye yatırılan maaş alacaklarının davacı bankaya hiç ödenmediği, davalı tarafından haricen de ödeme yapılmdığı, kredi taksitlerinin ödenmemesi üzerine davalı hesabının kat edildiği ve davalı aleyhine … 8 İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibi ile takibe geçildiği, yapılan araştırma sonucu, davalı aleyhine diğer davalı Sarraf Nakliyat Şirketi tarafından … 11 İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibi ile ilamsız icra takibine geçildiği ve bu takip dosyası üzerinden davalı …’ın maaşına haciz konulduğu hususlarının tespit ediliği, … 11 İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı takibinin TBK 19 maddesi uyarınca muvazaalı bir takip olduğu, davacı alacağının tahsilini imkansızlaştırmak amacıyla muzavaalı bir alacağa dayalı muvazaalı bir takip başlatıldığı belirtilerek, bu muvazaanın tespiti, muvazaalı takibin iptali, muvazaa nedeniyle oluşan zararın tespiti ile davalılardan tahsili talep edilmiştir. Buna göre davacı talebi, davalı şirketin davalıdan alacaklı bulunmadığını, bu alacağı oluşturduğu iddia edilen tasarrufun ve bu alacağa dayalı başlatılan icra takibinin TBK’nun 19 maddesi kapsamında muvazaalı olduğunun tespiti ve iptali istemine ilişkindir.
Yapılan bu açıklamalar çerçevesinde; davanın konusu itibariyle mutlak ticari dava olmadığı açıktır. Davanın taraflarından Sarraf Nakliyat Şirketi’nin tacir olması da davayı nispi ticari dava haline getirmez, zira burada davacı banka ile davalı şirket arasında bir ticari ilişki mevcut olmayıp, uyuşmazlığın konusu davalıların kendi aralarındaki işlemin muvazaalı olup olmadığıdır. Yine uyuşmazlık davalı gerçek kişi … ile davacı banka arasındaki kredi sözleşmesinden doğan alacağın varlığı ve miktarı ile davalıdan tahsili olmayıp, davalıların muvazaalı işlemleri ile davacı alacağının tahsilini engelleyip engellemedikleridir. Nitekim Yargıtay HGK’nun 10/02/2016 gün, 2014/17-2389 Esas ve 2016/129 Karar sayılı kararında “…tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda, alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olmadığından 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanında kalmaktadır.” şeklinde karar verilerek bu davalarda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirlenmiştir. … 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … tarihli görevsizlik karar gerekçesinde belirttiği “ticari iş” kriteri ise yukarıda izah edildiği üzere 6102 sayılı TTK kapsamında bir davanın ticari dava olup olmadığının tespitinde dikkate alınmaz. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Dava konusu TTK’nun 4.maddesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na atıfla mutlak ticari dava konusu kabul ettiği sözleşmelerden de doğmamıştır. Şu halde eldeki davanın yukarıda izah edilen üç grup ticari davadan herhangi biri kapsamına girdiğinden söz edilemez.
Mahkememizce belirlenen tüm bu hususlar ile benzer nitelikteki uyuşmazlığa ilişkin yukarıda yer verilen Yargıtay HGK’nun emsal içtihatı dikkate alındığında davada genel nitelikteki Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu kanaatine varılmıştır.
HMK’nun 1. Maddesine göre, göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca dava şartı olan bu husus, HMK’nun 115/1. maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır. Yargıtay HGK’nun 2013/4-2247 esas 2013/1667 karar sayılı içtihadı ile HMK’nın 30. mddesindeki usul ekonomisi ilkesi de dikkate alınarak göreve ilişkin dava şartının tensiben değerlendirilmesi ve usulden red kararı verilmesi mümkün ve gereklidir.
Tüm bu nedenlerle HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c). maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddi ile İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle karşı görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c). maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nun 21/1-(c). maddesi gereğince iş bu kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı olması nedeniyle merci tayini için HMK’nun 22/2. Maddesi uyarınca dava dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
3-HMK’nun 20/1. maddesi gereğince İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine ilişkin merci tayini kararı verilmesi halinde, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini istemesi halinde dosyanın görevli İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini istememesi durumunda HMK’nun 331/2. maddesi gereğince talep halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-HMK’nun 331/2. maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde harç, vekalet ücreti ve yargılama giderinin görevli mahkemede değerlendirilerek hüküm altına alınmasına,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verildi.08/12/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır