Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/787 E. 2022/196 K. 18.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/787 Esas
KARAR NO : 2022/196

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/12/2021
KARAR TARİHİ : 18/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket bünyesinde faaliyet gösteren … Merkezi muhasebe kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde, şüpheli …’nun şirket adına belge düzenleme veya imza yetkisinin mevcut olmamasına rağmen … adına kaşesiz ve imzasız çok sayıda irsaliyeli fatura düzenlendiğinin tespit edildiğini, tespit edilen bu irsaliyeli faturalar neticesinde şirkete herhangi bir para girişinin bulunmadığının tespit edildiğini, müvekkili şirket yetkilisi adına kayıtlı şirket telefonu olarak kullanılan telefonun Whatsapp mesajlarında yapılan incelemede, …’nun, müvekkili şirket bünyesinde hizmete devam eden …’nde verilen hizmet karşılığında yapılan tahsilatların bir kısmını borçlu annesi …’nun … A.Ş. hesabına gönderilmesini sağladığının tespit edildiğini, taraflarınca … Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde yürütülen …Soruşturma sayılı dosya nezdinde şikayette bulunulduğunu, akabinde davalı aleyhine … 32. İcra Dairesi’nin…Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve mesnetsiz olarak takibe itiraz ettiğini, itiraz neticesinde takibin durduğunu, davalı tarafın uhdesine geçirdiği paraları kaçırma gayesi içinde olduğunu iddia ve beyan ederek; davanın kabulüne, … 32. İcra Dairesi’nin… Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine asıl alacağın %20’sinde aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmitşir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kızı ile davacı şirketin yönetici ortağının iki yıla yakın bir süre duygusal birliktelik yaşadıklarını, davacı … bu süre içerisinde kurduklarını, aralarındaki ilişkinin, müvekkilinin kızının şiddete uğraması neticesinde bittiğini, buna dair … 38. Asliye ceza Mahkemesi nezdinde yargılama devam ettiğini, huzurdaki açılan itirazın iptali davasının amacının müvekkilinin davacıya borçlu olması değil de müvekkilinin kızının yıpratılmak olduğunu, hesap hareketleri incelendiğinde ödemelerin şirkete yapıldığının net olarak anlaşılacağını, davacı şirketin randevu sistemi ile çalıştığını, randevu neticesinde müşterilerin ödediği ücretin otomatik olarak isteme işlendiğini, müvekkilinin kızı … aleyhine açılan itirazın iptali davasının … 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası ile görüldüğünü ve dosyanın derdest olduğunu, müvekkilinin kızı …’nun söz konusu tarihlerde davacı şirketin %49 hissedarı olduğunu, soruşturma dosyasının sonucunun beklenilmesi gerektiğini, müvekkilinin davacı şirkete hiçbir borcunun olmadığını, davanın kötü niyetli olarak açıldığını iddia ve beyan ederek; davanın reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, İ.İ.K.’nın 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
… 32. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasının bir örneği UYAP sistemi üzerinden celbedilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır. İcra dosyasının tetkikinde; davacının, davalı aleyhinde 2.085,07.-TL üzerinden icra takibi yaptığı, ödeme emrinin davalıya/borçluya 18/08/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı/borçlu vekilinin 19/08/2021 tarihli itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyasının bir örneği UYAP sistemi üzerinden celbedilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Davalı …’nun gerçek kişi tacir kaydının bulunup bulunmadığının araştırılması bakımından … Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabı dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Yine davalı …’nun birinci sınıf tacir kaydı olup olmadığının, hangi esasa göre defter tuttuğunun ve Vergi Usul Kanunu’nun 177/1 ve 3. fıkralarında belirtilen limitleri aşıp aşmadığının araştırılması bakımından … Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabı dosya kapsamına kazandırılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda davanın ticari dava olup olmadığının tespiti için uyuşmazlığın vasıflandırılması gerekmektedir. Dava, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. 6098 sayılı TBK’da yer alan sebepsiz zenleşme hükümlerinin uygulanacağı iş bu dava TTK’nun 4/1. maddesi kapsamında mutlak ticari dava niteliğinde değildir. Nisbi ticari dava yönünden yapılan incelemede ise, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen cevabi yazıda, davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığının bildirildiği, … Vergi Dairesinden gelen cevabi yazıda, davalının 20/11/2002 -20/04/2004 tarihleri arasında daireleri mükellefi olduğu, mükellefiyeti süresince sadece 2003 yılında vermiş olduğu yıllık gelir vergisi göz önüne alındığında VUK’nun 177. Maddesinde belirtilen hadleri aşmadığının görüldüğü, 2.sınıf tüccar sınıfında yer aldığı ve bundan dolayı işletme esasına göre defter tuttuğunun bildirildiği anlaşılmıştır. Davanın taraflarından olan davacı tacir ise de, davalı tarafın tacir olmaması ve bu kapsamda ticari işletmesinin de bulunmaması dikkate alındığında TTK’nun 4/1. Maddesi uyarınca iş bu davanın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmadığı ve nisbi ticari dava mahiyetinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Mahkememizce belirlenen tüm bu hususlar dikkate alındığında davada genel nitelikteki Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu kanaatine varılmıştır. Nitekim Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 2015/1700 E. 2015/6737 K. Sayılı ilamı da bu doğrultudadır. HMK’nun 1. Maddesine göre, göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca dava şartı olan bu husus, HMK’nun 115/1. maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır. Tüm bu nedenlerle Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 mad. uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 mad. uyarınca davanın usulden REDDİNE,
HMK.nun 20. mad. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin usulen başvurusu halinde dava dosyasının görevli ve yetkili İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden, karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin taraflara İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK.nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıklandı.18/03/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.*