Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/769 E. 2021/836 K. 10.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/769
KARAR NO : 2021/836

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 23/03/2021
KARAR TARİHİ : 10/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıya borcunun bulunmadığını aksine alacağının bulunduğunu, müvekkilince daha işe başlamadan önce davalıya 67.500,00.-TL ödendiğini, müvekkilinin yük platformunun kullanılmaz halde olması, can ve mal güvenliğini tehdit etmesi nedeniyle söktürmek ve başka bir firma ile anlaşarak yeni bir yük platformu imal ve monte ettirmek zorunda kaldığını, davalı tarafından BK ve TTK hükümleri uyarınca alınan bedelin iade edilmesi, ayıplı yük platformunun sökülmesi için harcanan bedelin ve yeniden imal için 3.şahısla anlaşmak zorunda kalması nedeniyle oluşan zararı ve bu süreçte platformun kullanılamaması nedeniyle işlerde yavaşlama olması nedeniyle oluşan zararı karşılaması gerektiğini iddia ve beyan ederek işe başlamadan önce peşin olarak ödenmiş bulunan 67.500,00.-TL’den fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00.-TL’sinin, ayıplı imalatın sökülmesi için sarf edilen giderlerden fazlaya dair talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00.-TL’sinin, yük platformunun yeniden imal ve montajı için başka firmayla anlaşılmak zorunda kalınması nedeniyle oluşan zararlardan fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00.-TL’sinin, yük platformunun çalışmadığı dönemde işlerin yavaşlaması nedeniyle oluşan zarara ilişkin olarak fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00.-TL’sinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sözleşmeden dönme koşullarının oluşmadığını, davasının hukuki mesnetten yoksun olmasından ötürü esastan reddinin gerektiğini, uyuşmazlığın temelindeki sözleşmenin, karşılıklı borç yükleyen bir sözleşme niteliğine haiz olduğundan, davacının sözleşmeden dönme hakkını kullanabilmesi için, karşı tarafı temerrüde düşürmesi gerektiğini, müvekkilinin, taraflar arasında imzalanan 28/02/2020 tarihli sözleşmeye istinaden 20/06/2020 tarihinde sözleşme konusu asansör ve pistonları teslime ve montaja gittiğini, tüm zorlayıcı pandemi koşullarına rağmen, borcunu tüm iyi niyeti ve ticari basiret yükümlülükleri çerçevesinde ifa etmek için elinden geleni yaptığını, borcunu ifa eden müvekkilinin, ifasını kabul etmeyen ve montajı iptal eden davacının, müvekkiline borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlarla karşı dava açmasının hiçbir şekilde dikkate alınmasının mümkün olmadığını, alıcının, söz konusu sözleşme uyarınca, satılanı derhal teslim almakla mükellef olduğunu, davacının, söz konusu borcunu yerine getirmediğini, TBK’nın 234.maddesi uyarınca sözleşme konusu malların bedelinin, davacı alıcının zilliyetine girdiği andan itibaren muaccel olduğunu, davacının ayıplı mal iddialarının kabul edilemez olduğunu, imalatın sökülmesi, yük platformunun yeniden imal ve montajı için oluştuğu iddia edilen zararların faizleri ile birlikte tahsil edilmesi taleplerinin tümünün reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin çalışanlarının şirkete alınmadığının sabit olduğunu, davacı tarafla iletişime geçilerek montaj sisteminin yapılması tekrar tarih talep edilerek bakiye bedelin ödenmesinin talep edildiğini, müvekkilinin elinden geleni iyi niyetleriyle yaptığını, sözleşmeye konu malın alıcının kusuru ile bozulduğunu, TBK’nın 223.maddesi hükmünde alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılacağının kararlaştırıldığını, davacının müvekkilinin ayıptan doğan sorumluluğuna başvurma hakkı bulunmadığının aşikar olduğunu iddia ve beyan ederek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, eser sözleşmesi nedeniyle uğranılan zarar ve kay kaybının ödenmesi iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.
Mahkememizin 2021/88 Esas sayılı dosyasının 18/11/2021 tarihli duruşmasında; karşı davanın, asıl davadan ve işbu dosyadan ayrılmasına, karşı dava dosyasının Mahkememizin ayrı bir esasına kaydına karar verilmiş ve mahkememizin iş bu esas sırasına kaydedilmiştir.
06/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. Maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Mahkememizin 2021/88 Esas sayılı dosyasının 18/11/2021 tarihli duruşmasında; davalı/karşı davacı vekili vekiline (işbu dava dosyasında davacı vekiline) TTK’nun 5/A. Maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A. Maddesi uyarınca karşı dava tarihinden dava şartı arabuluculuk yoluna gidilip gidilmediği sorulmuş, “karşı tarafın başvuruda bulunduğu arabuluculuk yolunda biz de taleplerimizi ileri sürmüştük burada taleplerimiz değerlendirildi ve karşılanmadığı için karşı davayı açtık” şeklinde beyanda bulunulmuştur.
Dosyanın ve dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde; davanın, ödenen bedelin, ayıplı imalatın sökülmesi nedeniyle sarf edilen giderlerin, sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle oluşan zarar ve kay kaybının ödenmesi talebini içerir alacak davası niteliğinde olduğu, 7155 sayılı Kanunun 20. maddesi ile, 6102 sayılı T.T.K.’nın 5. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen TTK’nın 5/A maddesindeki düzenleme ile dava konusuna açıkça vurgu yapılarak dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olması şartı aranmış olduğu, sözkonusu hükmün yürürlük tarihinin 7155 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 01/01/2019 tarihi olarak belirlendiği ve karşı davanın 23/03/2021 tarihinde açıldığı, “dava şartı olarak arabuluculuk” kapsamında olduğu ve 7155 Sayılı Kanun ile ticari davalarda zorunlu hale getirilen arabuluculuk, tamamlanabilir bir dava şartı olmadığından 6100 Sayılı HMK’un 115/son maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı, karşı davalar bakımındanda dava şartı arabuluculuk hükümlerinin geçerli olduğu, 18/11/2021 tarihli celsede davalı/karşı davacı vekilinin, “Karşı tarafın başvuruda bulunduğu arabuluculuk yolunda biz de taleplerimizi ileri sürmüştük burada taleplerimiz değerlendirildi ve karşılanmadığı için karşı davayı açtık.” şeklinde beyanda bulunduğu ancak mahkememizin 2021/88 esas sayılı dava dosyasındaki arabuluculuk başvurusu ve anlaşılamadığına dair son tutanak incelendiğinde karşı davada ileri sürülen hususların arabuluculuk müzakerelerinde ileri sürülmediği ve bu konuda anlaşılamadığına dair bir kayıt bulunmadığı anlaşılmakla, Mahkememizin 2021/88 Esas sayılı dava dosyasından tefrik edilerek iş bu esas sırasına kaydedilen karşı davanın dava şartı yokluğundan dava şartı arabuluculuğa başvurulmadığı kanaatine varılmakla 6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Mahkememizin 2021/88 Esas sayılı dava dosyasından tefrik edilerek iş bu esas sırasına kaydedilen karşı davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı ve 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 118,60 TL’nin, karşı dava açılırken davacı taraftan peşin alınan 242,00 TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 123,40 TL’nin hüküm kesinleştiğinde ve talep edildiğinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’deki esaslara göre belirlenen 5.100,00.-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan gider avansı ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verildi. 10/12/2021

Katip …

Hakim …