Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/767 E. 2021/768 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/767 Esas
KARAR NO : 2021/768

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/01/2020
KARAR TARİHİ : 24/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının dosya üzerinden yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Davalı gazetenin 19/12/2019 tarihinde web sitesi üzerinden diğer davalı … ‘un yazmış olduğu “…” başlıklı yazısı ile kötü niyetli bir şekilde müvekkilleri hakkında yalan ifadeler kullanılarak kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu, yazı içeriğinde kullanmış olduğu ifadeler ile tamamen bilgisizce, yalan ve karalama üzerine kurgulanmış beyanlarda bulunarak halkın gurur ve iftihar kaynağı olan müvekkilinin kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu, tamamen milli ve yerli sistemler üzerine kurulmuş olan …, … sistemlerini müvekkili …A.Ş.’nin üretmediği ithamlarında bulunduğunu, yazı içeriğinde ”…” ifadesinin basın özgürlüğü ile açıklanamayacak, basın özgürlüğü ile tanınan sınırları aşan ifadeler olduğunu, yine yazıda ”… ” diye sorulan Ukrayna Devletinin müvekkili şirketten … ve … sistemlerini satın almakta olduğunu, bu ifade ile de davalıların herhangi bir araştırma ve bilgi edinme gereği duymadan yazıyı yazdıklarını ve asıl amaçlarını ortaya koymuş olduklarını düşündüklerini, müvekkili …A.Ş.’nin … sistemlerinin tamamen yerli ve milli kaynaklarla geliştirmekte olduğunu, … sisteminin yüzde yüz milli ve özgün tasarım ve yüzde doksan üç yerli üretim olduğunu, savunma sanayinin tamamında yerlilik ortalaması yüzde yetmişlerde iken … gibi havacılıkta en ileri teknolojik bir alanda … sisteminin yüzde doksan üç ile geliştirilmesi dünyada da savunma sanayi çevrelerinde çok büyük bir başarı olarak görüldüğünü, …sistemi üzerinde 10 bin adetten fazla elektronik, mekanik, yazılım vb. Bileşenlerin yer almakta olduğunu, motorun bu bileşenlerden sadece bir tanesi olduğunu, ayrıca bugün dünyada her yıl milyonlarca içten yanmalı pistonlu motor üretilmekte olduğunu,…sistemi üzerinde kullanılan piston motorun yani dünyanın her yerinden tedarik edilebilen bir motor üzerinden komple bir sistemi lekelemeye çalışmanın abes bir durum olduğunu, ayrıca motorun … sisteminin toplam katma değeri içerisinde kritik bir yer tutmadığı gibi yüzde 7 kaynaklı dış bileşenlerin içinde yer almakta olduğunu, bununla birlikte müvekkili … A.Ş.’nin 2003 tarihinden bu yana üretim gerçekleştirmekte olup, geliştirilen ürünlerin 2007 yılından bu yana da TSK envanterinde bulunduğunu, yapılan haberin kötü niyetli olduğunu ve müvekkillerini karalama amacı güttüğünü, yayında kamu yararı bulunmadığını beyanla 40.000,00-TL müvekkili … Tic. A.Ş. İçin 40.000,00-TL müvekkili … için toplam 80.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsil edilerek müvekkiline ödenmesine karar verilmesine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı … ‘a yasaya uygun olarak 11/01/2020 tarihinde usulüne uygun tebligat yapılmış ve tebliğ olmasına karşın davalının 28/01/2020 tarihinde yani yasal süresinden sonra cevap dilekçesini sunduğu anlaşılmakla, HMK’nun 128.maddesi hükmü gereğince davayı inkar ettiği varsayılmıştır.
Davalı … 28/01/2020 teslim tarihli cevap dilekçesi konulu dilekçesinde ve özetle; öncelikle söz konusu yazının hiçbir yerinde söz konusu … veya…’ın üretmediğini iddia etmediğini, hatta ve hatta yazıda bu araçları üreten … adını da bilinçli olarak kullanmadığını, bunun sebebinin ülkenin bir şirketi hakkında olumsuz bir hava yaratmamak olduğunu, ilgili yazıda … yaptığını ama motorunun dışarıdan alındığını iddia ettiğini, keza davacı tarafın da dava dilekçesinde motorun dışarıdan alındığını kabul ettiğini, yine yazıda davacıların iddia ettiği üzere komple sistemi karalamakla ilgili hiçbir şey bulunmadığını, sadece …’ın … motorlarının kendi imalatları olmadığını, dışarıdan alındığını dile getirdiğini ve iddialarını doğrulayan haberlerin basında daha önce de yer aldığını, yazısında yer alan iddialarının arkasında olduğunu ve bu iddiaların hiçbir şekilde davacıların davasına dayanak oluşturacak nitelikte kişilik haklarına saldırı içermediğini, …’ların…’larının motorunun yerli ve milli olmadığını, … tarafından … motoru yapıldığına ilişkin bir haber veya belge olmadığını, öyle ki devlet kurumu olan … ilk yerli motor olan … motorunun denemelerini ancak 2019 yılında bitirebildiğini ve bu motorların kullanıma ancak 2020’den itibaren girebileceğini, Türkiye’de üretilen … … ve benzeri otomobillerde de yerlilik oranı yüksek olduğunu ama …ve bizzat …’ın bu ürünleri yerli ve milli kabul etmediğini, bunun nedeninin en başta motorların yabancı kaynaklı olduğunu, bu yüzden de her şeyiyle yerli ve milli otomobil projesinin devreye sokulduğunu, öyleyse kendilerinin de motoru yerli olmayan …’ları yerli ve milli gösterenleri eleştirme haklarının ortaya çıktığını, basının bu doğal görevini ”kazanç sağlama” çabası olarak gösteren davacıların bize açıkça iftira atmakta olduğunu, … ailesine ve şirketlerine karşı olumsuz bir tavır içinde bulunmadığını daha önceki yazılarının içeriklerinden de bu durumun açıkça görülmekte olduğunu, davaya konu edilen yazının bir şirketi ve ürününü kötülemek için değil, bu şirketin sahiplerinin siyasi bir figür olarak ortaya çıkara ana muhalefet partisine saldırmaları üzerine yazıldığını, ayrıca …’lar, ülkeyi yöneten çok önemli bir siyasetçinin ticaretle uğraşan akrabaları olarak da ”kamusal alanın bireyleri” olduklarından her biçimde eleştirilmelerinin basın özgürlüğünün doğal bir parçası olduğunu, kendisinin de yaptığının eleştiriden başka bir şey olmadığını ve bu eleştirilerini de saygın bir dille yapıldığını, kaldı ki davacı tarafın dava konusu yazıyı “haber” diye takdim ettiklerini ancak yazının haber değil bir “köşe yazısı” olduğunu, haberin gerekli haber unsurlarını taşıması gerektiğini, köşe yazılarının ise yoruma dayalı olduğunu, içinde subjektif değerlendirmeler bulunduğunu, buna karşın kendi köşe yazısının yukarıda açıklanan nedenlerle bir haber gibi objektif olduğunu, yukarıda izah ettiği üzere dava konusu köşe yazısında ne … ailesinin ne de şirketlerinin kişilik haklarını zedeleyecek, gerçek dışı hiçbir ifade de bulunmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …A.Ş. vekili cevap dilekçesinde ve özetle; diğer davalı …’un müvekkili gazetede yazmış olduğu köşe yazısında davacı şirket tarafından … ve … motorlarının yerli olmadığını söylemesinin hak ihlali olmayıp gerçek bir durumun ifade edilmesi olduğunu, davacı yanın iddialarının aksine ortada gerçek dışı ifadelerle kişilik haklarının ihlal edildiği herhangi bir durumun bulunmadığını, bütünüyle ifade özgürlüğü içerisinde kaleme alınmış olan söz konusu köşe yazısının ancak ve ancak eleştiri olarak nitelendirilebileceğini ki bunun da basın özgürlüğünün en doğal yansıması olduğunu, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 2007/11582 E., 2008/6398 K. Sayılı kararında; kişilik haklarının sınırlarının kamu yararı gerektiriyorsa aşılabileceği belirtilirken çarpıcı bir başlık altında haberin okuyucuya sunulmasının gazetecilik mesleğinin bir parçası olduğunu, başlıkta yer alan birkaç sözcüğün tek başına ele alınmaması gerektiği, okuyucunun ilgisini çekebilmek amacıyla haberi ilginç sözlerle süslemek, ilginç biçime getirmek, toplumun değer yargılarına göre yorum yaparak kamuoyunu aydınlatmanın basının hakkı ve görevi olduğunun tespit edildiğini, davacı şirket tarafından yapılan … ve … üretiminin kamusal alana dahil olduğunu ve doğru ile yanlışlarıyla eleştirilmesi ve bunların da basın sujeleriyle halka sunulmasının basının başlıca görev ve sorumluluğu olduğunu, AİHM kararları uyarınca görüşlerini yayınlayan gazetecinin ifade özgürlüğünün aynı zamanda okuyucuların da kişi özgürlüğü olduğunu, basın ve ifade özgürlüğünün iki yönlü bir özgürlük ve bir hak olduğunu beyanda davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davalı … ‘un diğer davalı şirkete ait gazetede yayımlanan 19/12/2019 tarihli yazısı ile davacıların kişilik haklarının zedelenip zedelenmediği, hakarete uğrayıp uğramadıkları ve haberin içeriğinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı ile manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
… 24.Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/04/2021 tarih, … Esas ve… Karar sayılı görevsizlik ilamı ile mahkememize tevzi edilen ve Mahkememizin 2021/616 Esas sayılı sırasına kaydı yapılan dava dosyasının 24/11/2021 tarihli tensip tutanağının (1) numaralı ara kararında “Davacı … yönünden davanın işbu DOSYADAN tefriki ile ayrı bir esasa kaydına,” karar verildiği, dosyanın Mahkememizin 2021/767 Esas sayılı sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1.maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1.bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1.maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
İhtiyari dava arkadaşlığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 57 ve 58.maddelerinde düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 57.maddesinde ”İhtiyari Dava Arkadaşlığı”, 58.maddesinde ise ”İhtiyari Dava Arkadaşlarının Davadaki Durumu” düzenlenmiştir. HMK md.57: ” (1)Birden çok kişi, aşağıdaki hallerde birlikte dava açabilecekleri gibi, aleyhlerine de birlikte dava açılabilir:
A)Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması.
B)Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri.
C)Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması.”, HMK md.58: ”(1)İhtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsızdır. Dava arkadaşlarından her biri, diğerinden bağımsız olarak hareket eder.” şeklindedir.
Davacıların ihtiyari dava arkadaşlığında her bir davacı kendi payı için dava açtığından her davacı için ayrı hüküm kurulacaktır.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından somut olayda, davanın tarafları, konusu ve davacıların talebinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Eldeki davada davanın konusu, davalı … ‘un diğer davalı şirkete ait gazetede yayımlanan 19/12/2019 tarihli yazısı ile davacıların kişilik haklarının zedelenip zedelenmediği, hakarete uğrayıp uğramadıkları ve haberin içeriğinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı ile manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkindir. Davacıların talebi ise, davacı … için 40.000,00-TL, davacı …A.Ş. İçin 40.000,00-TL olmak üzere toplam 80.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilidir. Davanın tarafları ise; taraflardan … A.Ş. Ve…A.Ş tacir olup, davaya konu eylem her iki tarafın ticari işletmeleriyle ilgilidir. Tarafları tacir olan ve her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlığın ticari dava olarak Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülüp çözülmesi gerekmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/1454 E, 2019/5777 K, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesinin 2021/281 Esas, 2021/398 Karar sayılı emsal ilamı) Bununla birlikte davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusudur. Zira davacı gerçek kişi kendi yönünden, Tüzel kişi kendisi yönünden ayrı ayrı manevi tazminat talep etmiştir. Bu nedenle tefrik edilen işbu dosyada davacı …’ın davalılara yönelik açtığı manevi tazminat davasında yukarıdaki açıklamalar uyarınca Mahkememizce Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu tespit edilmiştir. (Benzer mahiyette olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesinin 28/09/2021 tarih, 2021/1952 Esas ve 2021/1835 Karar, 09/11/2021 tarih, 2021/2527 Esas ve 2021/2303 Karar ile 28/09/2021 tarih, 2021/139 Esas ve 2021/1798 Karar sayılı ilamları)
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınırlar. İzah edilen nedenlerle, davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20.maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden, karar verildiği anda kesin ise kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-Mahkememiz ile İstanbul 24.Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından, mahkememizce verilen karar HMK 21/ç maddesi gereği istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde mercii tayini için HMK 22/2.maddesi gereğince dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
4-Kararın istinaf yoluna başvurularak kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize müracaatı halinde dosyanın yetkili ve görevli İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi takirde davanın açılmamış sayılacağının ihtarına,
5-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
6-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluklarında dosya üzerinden karar verildi. 24/11/2021

Katip …
¸

Hakim … ¸