Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/735 E. 2022/187 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/735 Esas
KARAR NO : 2022/187

DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 12/11/2021
KARAR TARİHİ : 17/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davalı tarafça müvekkili hakkında … 25.İcra Dairesinde … Esas numarası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, icra dosyasına takibe dayanak herhangi bir belge sunulmadığını, takip talebinde alacağın ticari satımdan kaynaklandığının belirtildiğini, ödeme emrinin müvekkiline e-tebligat yolu ile tebliğ edildiğini, tebligat yapılan e-tebligat adresinin müvekkilinin bir süre önce bir kredi başvurusu sırasında formalite gereği almış olduğu bir adres olduğundan ve müvekkilinin bu adrese tebligat yapılabileceğini bilmediğinden hakkında başlatılan takipten haberdar olamadığını ve süresinde takibe itiraz edilemediğini, takibin bu şekilde kesinleştiğini, bu nedenle menfi tespit davası açma zorunluluklarının doğduğunu, müvekkilinin davalı tarafa böyle bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin davalı taraf ile en son 2010 yılında ticari ilişkisi olduğunu, bu dönemde davalı tarafın müvekkiline göndermesi gereken ürünleri göndermediğinden davalıya noter kanalı ile ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye rağmen davalının müvekkilinin zararını karşılamadığı gibi müvekkili hakkında … 26.İcra Müdürlüğünde … Esas numarası ile icra takibi başlattığını, 2014 yılından sonra davalı tarafça takip edilmeyen dosyanın takipsizlik nedeniyle kapatılmasına karar verildiğini, açıklandığı üzere taraflar arasında en son 2010 yılında ticari ilişki gerçekleşmiş olup taraflar arasındaki her türlü alacağın talep ve dava hakkının zaman aşımına uğradığını, ayrıca davalı tarafça yapılan takip mükerrer takip olup ilk takipten açıkça feragat edilmeden yapılan mükerrer takibin iptalinin gerektiğinin açık olduğunu, bu nedenlerle müvekkilinin alacaklı olduğunu iddia eden davalı tarafa böyle bir borcu bulunmadığından müvekkilinin … 25.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalı tarafa borçlu olmadığının tespiti ile müvekkili hakkında başlatılan ilamsız icra takibinin iptaline karar verilmesini talep etme zorunluluklarının doğduğunu beyanla öncelikle müvekkiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu beyanla teminatsız olarak icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini, davanın kabulü ile davacının … 25.İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verilmesini, yargılama giderleri ile ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davacı tarafından ileri sürülen tüm iddiaların asılsız olduğunu, davacı aleyhine, … 25.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla takip başlatılmış olup işbu dosyanın takip dayanağının “ticari satımdan kaynaklanan alacak” olarak gösterildiğini, işbu takip dosyasında asıl alacağın ise; 260.124,17-TL olarak belirtildiğini, müvekkili şirketin alacağının tahsili amacıyla farklı alacak dayanaklarına istinaden davacı aleyhine takip başlattığını, dolayısıyla davalı müvekkili şirket tarafından icra takipleri usule ve hukuka uygun olarak başlatıldığından davacının iddialarının kabul edilmesinin mümkün olmadığını bu nedenle mükerrer takip söz konusu olmadığından davacının ileri sürdüğü iddiaların hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkili şirket ile davacı arasında ticari ilişki bulunduğunu bu kapsamda müvekkili şirketin davacıya karşı tüm edim ve yükümlülüklerini yerine getirdiğini, buna rağmen davacı tarafından borcun ödenmediğini, işbu alacağın müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları ile BA ve BS formlarında sabit olduğunu, zira davalı müvekkili şirket ile davacı arasında 2010 yılından sonra da ticari ilişkinin devam ettiğini, müvekkili şirket tarafından, davacı tarafa çeşitli tarihlerde faturalar kesilmiş olup bu kapsamda da ticari ilişkinin devam ettiğini, davacı tarafın haksız ve hukuka aykırı taleplerle huzurdaki davayı açtığını beyanla davanın reddini, davacı tarafın %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, menfi tespit davasıdır.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, davalı şirketin İTO kaydı çıkartılarak dosyamız arasına alınmış, … 25.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden celbedilmiş, … 26.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış ve davacı hakkında esnaf-tacir araştırması yapılmıştır.
… 26.İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış ve icra dosyası incelendiğinde; davalı/alacaklı şirketin takibe konu …. Bankası … Şubesine ait 03/11/2013 keşide tarihli, … çek numaralı ve 6.000,00-TL bedelli, … Bankası … Şubesine ait 03/11/2013 keşide tarihli, … çek numaralı ve 15.000,00-TL bedelli, … Bankası … Şubesine ait 03/11/2013 keşide tarihli, … çek numaralı ve 4.500,00-TL bedelli, … Bankası … Şubesine ait 03/11/2013 keşide tarihli, … çek numaralı ve 5.000,00-TL bedelli dört adet çeke dayalı olarak toplam 33.514,83-TL alacağın ödetilmesi istemiyle davacı/borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde bulunulduğu tespit olunmuştur.
.. 25.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası UYAP üzerinden dosyamız arasına celbedilmiş ve icra dosyası incelendiğinde; davalı/alacaklı şirketin ”Ticari Satımdan Kaynaklanan Alacak”ına dayalı olarak toplam 260.124,17-TL alacağın ödetilmesi istemiyle davacı/borçlu hakkında ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu tespit olunmuştur.
… Ticaret Sicil Müdürlüğünün 17/11/2021 tarih ve …sayılı cevabi yazısında …’ün … sicil ve … mersis numarası ile kayıtlı, … unvanlı, tescilli adresi … olan ve ticaret sicili kaydı devam eden gerçek kişi ticari işletmesi bulunduğu bildirilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğünün 01/12/2021 tarih ve … sayılı cevabi yazısında …’ün 29/09/1993 tarihinde işletme hesabı esasına göre defter tutmaya başladığı ve işletme hesabına tabi olduğu 01.01.2020-31.12.2020 vergilendirme dönemi işletme hesabı özeti verilerine göre; dönem içi satın alınan emtia tutarının 118.664,41-TL yıl içi emtia satışlarının ise 25.638,04-TL olduğu, söz konusu verilere göre 213 sayılı V.U.K’nun 177.maddesi kapsamında belirtilen hadleri aşmadığından 2021 hesap döneminde işletme hesabı esasına göre defter tutmaya devem ettiği bildirilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1.maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1.bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1.maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından somut olayda, davanın tarafları, konusu ve davacının talebinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Eldeki davada davacının talebi, taraflar arasında en son 2010 yılında ticari ilişki gerçekleşmiş olup taraflar arasındaki her türlü alacağın talep ve dava hakkının zaman aşımına uğradığını, bu nedenle davacının alacaklı olduğunu iddia eden davalı tarafa böyle bir borcu bulunmadığından … 25.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalı tarafa borçlu olmadığının tespiti ile kendisi hakkında başlatılan ilamsız icra takibinin iptaline karar verilmesidir. Eldeki davanın konusu da, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında -zira davaya konu … 25.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibin dayanağı ”Ticari Satımdan Kaynaklanan Alacak”tır ve davacı hakkında ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulmuştur- davacının davalıya borçlu olup olmadığı, davacının menfi tespit isteminin yerinde olup olmadığı ile davalının tazminat isteminin koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin olduğu ve bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, eldeki davanın nisbi ticari dava olarak kabulü ile uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesi tarafından çözülebilmesi için, uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması ve her iki tarafında tacir olması zorunludur. Yukarıda detaylı olarak belirtilen ve dosyaya celbedilen cevabi yazılardan da anlaşılacağı üzere; davacı …’ün esnaf olduğu, bu hali ile davacının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davanın nispi ticari dava sayılamayacağı, yine davanın TTK’nun 4.Maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, aynı maddenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na atıfla mutlak ticari dava konusu kabul ettiği sözleşmelerden de kaynaklanmadığı anlaşılmıştır.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-(c) maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınırlar. İzah edilen nedenlerle, davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; Davanın, HMK md. 114/1-(c) ve HMK’nun 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacının yokluğunda mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/03/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸