Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/700 E. 2021/710 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/700 Esas
KARAR NO : 2021/710

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ : 27/10/2021
KARAR TARİHİ : 28/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM: Davacı vekilinin Mahkememizin 2021/693 esas sayılı dava dosyasına sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; … Şirketi’ nin iki ortaklı bir şirket olduğunu, müvekkilinin bu şirkette % 33′ e tekamül eden şirket payına sahip olduğunu, davalının pay oranın ise ise % 67 olduğunu, davalının aynı zamanda … Ltd. Şti.’ nin de tek pay sahibi ve müdürü olduğunu, davalı …’ın tek ortak konumunda bulunduğu ve müdür olarak görev yaptığı … Şirketine, … Şirketinden müşteri aktardığını, müşterilerle ticari ilişkiyi tek pay sahibi olduğu Sofia şirketi üzerinden gerçekleştirdiğini, bu durumun her iki şirketin ticari defterlerinden ve bilançolarından kolaylıkla anlaşılabileceğini, davalının kanundan kaynaklanan rekabet etmeme borcunu ihlal ettiğini, müdür olarak şirkete karşı özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı davrandığını beyan ederek şirket müdürü olan davalı …’ ın müdürlük görevinden alınmasını ve temsil yetkisinin sona erdirilmesini, azil davası sonuçlana kadar …Şirketi’ ne yönetim ve temsil kayyımı atanmasını, davalı …’ ın özen ve bağımlılık yükümlüğünü ihlal ederek rekabet yasağına aykırı davranması sonucu oluşan… Şirketi’ nin zararlarını tazmin etmesini, müvekkili …’ ın haklı nedenlerle … Şirketi’nden çıkmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Dava henüz taraf teşkili aşamasında olup, davalı cevap vermemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Mahkememizin 2021/693 esas sayılı dosyasında 27/10/2021 tarihli ara karar ile; “Davacı vekilince dava dilekçesi ile; TTK 630/1 fıkrasına dayalı olarak yönetici azli, TTK 644/1-a bendi atfı ile TTK 553 maddesine dayalı yönetici sorumluluğu nedeniyle tazminat ve TTK 638/2 fıkrasına dayalı haklı nedenle limited şirket ortaklığından çıkma talebi olmak üzere üç ayrı talep ileri sürdüğü anlaşılmakla; TTK 630/2 fıkrasına dayalı açılan yönetici azli davası dışındaki iki ayrı talebin iki ayrı esasa kaydına; akabinde heyet önüne getirilmesine,” karar verilmiş, davacının yönetici sorumluluğu nedeniyle tazminat talebi tefrik edilerek iş bu esasa kaydedilmiştir.
Dava; TTK’nun 644/1-a bendi atfı ile TTK 553 maddesine dayalı yönetici sorumluluğu nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekilince dava dışı … Şti.’ nin ortağı ve müdürü olan davalının; TTK’nun 626 maddesinde düzenlenen özen ve bağlılık yükümlülüğü ile rekabet yasağına aykırı davrandığı, davalının tek yetkilisi ve ortağı olduğu dava dışı …Tic. Ltd. Şti’ne, … şirketinden müşteri aktardığı ve … Şirketi’ni zarara uğrattığı iddialarına dayalı olarak; davalının rekabet yasağı ile özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı eylemleri nedeniyle … şirketinin doğrudan, davacının dolaylı olarak uğradığı zararın tespiti ile davalıdan tazmini talep edilmiştir.
7155 Sayılı Kanunun 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5’inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 5/A maddesine göre; “bu kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, dava konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
7155 Sayılı Kanun’un 23. maddesi ile 6325 sayılı Kanuna eklenen dava şartı olarak arabuluculuk başlığı ile eklenen 18/A maddesine göre; ” (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. (2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Davacının; yönetici sorumluluğu nedeniyle tazminat talebinin tefrik edildiği Mahkememizin 2021/693 esas sayılı dosyasında zorunlu arabuluculuğa tabi olmayan TTK’nun 630/1 fıkrasına dayalı limited şirket müdürünün azli talebi ile TTK 644/1-a bendi atfı ile TTK 553 maddesine dayalı yönetici sorumluluğu nedeniyle tazminat talebini, aynı dava dilekçesinde birlikte ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır. Birbirinden bağımsız, aralarında terditlilik yahut aslilik fer’ilik ilişkisi bulunmayan bu taleplerin bir arada ileri sürülmesi dava yığılması/objektif dava birleşmesi niteliğindedir.
6100 Sayılı HMK’nun davaların yığılması başlıklı 110. Maddesine göre; davacı aynı davalıya karşı, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.
Davaların yığılması kurumuna yönelik 110.maddenin gerekçesi şu şekildedir: “Bu maddede, Türk hukuk uygulamasında son derece önemli bir yeri bulunan kümülatif dava yığılması Tasarıda benimsenen adıyla “davaların yığılması” kurumu düzenlenmiştir.
Davacının, aynı davalıya karşı olan birbirinden bağımsız birden fazla talebini, aralarında bir derecelendirme ilişkisi yani aslîlik–ferîlik ilişkisi kurmadan aynı dava dilekçesinde ileri sürmesine davaların yığılması denir. Bu dava çeşidinde taleplerin tümü birbirinden bağımsız, eşdeğer ve aynı derecede öneme sahiptir. Her bir talep farklı edimlerin gerçekleştirilmesine yönelmiştir. Görünüşte tek dava, gerçekte ise talep sayısınca dava mevcuttur. Yine, görünüşte tek hüküm, gerçekte ise talep sayısınca hüküm mevcuttur. Mahkeme, taleplerin tümü hakkında ayrı ayrı karar vermek ve bunları hüküm fıkrasında göstermek zorundadır. Mahkemenin, taleplerin tümü hakkında tek ve aynı şekilde karar verme zorunluluğu yoktur. Dava şartları, her bir talep bakımından ayrı ayrı belirlenir. Ayrıca, birlikte ileri sürülen talepler arasında hukukî veya ekonomik bir bağın bulunması da şart değildir.
Davaların yığılmasının varlığı hâlinde, tek müşterek olan husus, delillerin ikâmesi ile tahkikat aşamasıdır. Sözü edilen kurum, son işaret edilen nokta sebebiyle usul ekonomisi ilkesinin gerçekleştirilmesine büyük ölçüde katkıda bulunur.
Maddede ayrıca, davaların yığılmasının yani kümülatif dava yığılmasının koşullarının neler olduğu da gösterilmiştir. Buna göre, davaların yığılmasının yani kümülatif dava yığılmasının ortaya çıkabilmesi için varlığı gereken koşullar şunlardır:
a) Davacının aynı davalıya karşı ileri sürebileceği birden fazla talep olacak,
b) Birlikte ileri sürülen taleplerin tümü aynı yargı çeşidi içinde yer alacak,
c) Talepler arasında bir aslîlik–ferîlik ilişkisi kurulmamış olacak,
ç) Taleplerin tümü bakımından geçerlilik taşıyan bir ortak yetkili mahkeme bulunacak.”
Madde metninden ve gerekçesinden de anlaşılacağı üzere; davaların yığılması/objektif dava birleşmesi halinde; tek dava dilekçesi ile ileri sürülen birden fazla asli talebin her biri bağımsız birer dava teşkil etmekte ve her bir dava yönünden dava şartlarının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Davaların yığılmasında, terditli davadan farklı olarak, talepler arasında aslilik ve fer’ilik ilişkisi yoktur, her bir talep diğerinden bağımsız ve eşdeğerdedir. Mahkemece her bir talep ayrı ayrı değerlendirilir, dava şartları her bir talep için ayrı ayrı belirlenir ve her bir talep ayrı ayrı karara bağlanır(bkz. Yılmaz, Ejder; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Değiştirilmiş 2. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2013, s. 772 v.d.; Postacıoğlu, İlhan E./Altay, Sümer; Medeni Usul Hukuku Dersleri, Güncelleştirilmiş, Genişletilmiş 7. Bası, Vedat Kitapçılık, s.268.269).
6325 Sayılı Kanunun; dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin 18/A maddesinde; davaların yığılması/objektif dava birleşmesi hali kanun koyucu tarafından bir istisna olarak öngörülmüş değildir. 6102 Sayılı TTK’nun, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan ticari nitelikteki alacak ve tazminat talepleri bakımından arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak düzenleyen 5/A maddesinde de, davaların yığılması müstesna tutulmamıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/933 esas, 2020/5776 karar sayılı 09/12/2020 tarihli; 2019/3611 esas, 2020/4734 karar sayılı 04/11/2020 tarihli ve 2019/4851 esas, 2020/2732 karar sayılı 10/06/2020 tarihli ilamları ile davaların yığılması/objektif dava birleşmesi halinde, taleplerden biri için arabuluculuk dava şartı değil ise, tüm talepler yönünden dava şartı olarak arabuluculuğun aranmayacağı yönünde karar verdiği anlaşılmaktadır. Anılan içtihat metinlerinde 6100 Sayılı HMK’nun 110. madde gerekçesine herhangi bir atıf bulunmamaktadır. Kanun koyucu madde gerekçesinde davaların yığılması halinde her bir dava için dava şartlarının ayrı ayrı değerlendirileceğini açıkça belirtilmiştir. Kanun koyucunun iradesine ve “davaların yığılması” kurumunun yapısına uygun olarak; 6325 Sayılı Kanunun 18/A ve 6102 Sayılı TTK’nun 5/A maddelerinde “davaların yığılması” hali, dava şartı olarak arabuluculuğun istisnası kabul edilmemiştir.
Davaların yığılması, birlikte ileri sürülen taleplerin, bağımsız dava niteliklerine halel getirmeyeceğinden, her bir talep açısından dava şartlarının mevcut olup olmadığının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğine yönelik kanun koyucunun açık iradesi, salt “usul ekonomisi” ilkesinden hareketle bertaraf edilemez. Kanun boşluğunun bulunmadığı hallerde; mahkemelerce hukukilik denetimini aşacak şekilde yerindelik denetimi yapılamayacağına dair anayasal ilke de nazara alınarak, davaların yığılması halinde her bir talep yönünden, diğer tüm dava şartları gibi, arabuluculuğun da dava şartı olup olmadığını değerlendirmek gerektiği sonucuna ulaşılmıştır(benzer görüş için bkz. Tanrıver, Süha; Dava Şartı Olarak Arabuluculuk Üzerine Düşünceler, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Yıl:2020, sayı:147, s.136).
Dava dilekçesi incelendiğinde, davacı yanın arabuluculuğa başvurmadan davalıya karşı doğrudan dava açtığı, TTK’nun 644/1-a bendi atfı ile TTK 553 maddesine dayalı bu davanın ticari dava olduğu, dava konusu tazminat talebi bakımından arabuluculuğun dava şartı olduğu anlaşılmıştır. Dava şartları mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınırlar. İzah edilen gerekçe ile davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-7155 Sayılı Kanunun 20’nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ve 7155 Sayılı Kanunun 23’üncü maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 59,30-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, tarafların yokluğunda, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 341/1 ve devamı maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine İstinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oyçokluğu ile karar verildi. 28/10/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

(Muhalif)
Katip …
¸e-imzalıdır

MUHALEFET ŞERHİ:
HMK’nun 110/1. maddesi uyarınca davaların yığılması ve talepler arasında bağlantı bulunan hallerde, alacak ve tazminat talepleri yanında parasal olmayan talepler de mevcut ise artık davanın dava şartı arabuluculuğa tabi olduğu Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/933 Esas, 2020/5776 Karar sayılı içtihatı dikkate alınarak söylenemeyeceğinden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmeyerek esas yönünden incelenmesinin gerekmesi nedeniyle sayın çoğunluğun kararına iştirak etmiyorum. 28/10/2021
Üye …
¸e-imzalıdır