Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/685 E. 2022/252 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/685 Esas
KARAR NO : 2022/252

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 21/10/2021
KARAR TARİHİ : 31/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;… 11.İcra Müdürlüğü … E. sayılı takip dosyasından 3.310,52-TL tutarlı 89/3 haciz ihbarnamesi Bankaları Genel Müdürlüğü’ne gönderildiğini, tebliğ tarihinin 06.10.2021 olduğunu, ancak İİK. M.89 hükmü; 89/3 haciz ihbarnamesini tebliğ alan 3.şahsın 15 gün içerisinde borcu icra müdürlüğü dosyasına ödemesi veya borçlu olmadığının tespiti için icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde menfi tespit davası açması gerektiği düzenlendiğinden işbu menfi tespit davasını açmak zorunda kaldıklarını, dava dışı takip borçlusu …’ün müvekkili Banka nezdindeki hesap ve mevduatları üzerinde, daha evvel gelen haciz bildirimlerine istinaden aktif hacizler bulunduğunu, bu nedenle huzurdaki davaya konu 89/3 haciz ihbarnamesinin gönderildiği … 11.İcra Müdürlüğü’nün …E. Sayılı dosyasına özgülenecek, davalının alacağı olarak değerlendirilecek bir tutar bulunmadığını, takip borçlusunun mevduat hesabındaki bakiye tutar, daha evvel gelen haciz bildirimlerine istinaden hacizli olup müvekkili Bankanın, 89/3 haciz ihbarnamesine istinaden davalılara herhangi bir şekilde borcu bulunmadığının açıklığa kovuşacağını, müvekkili bankanın davalılara her ne nam altında olursa olsun hiçbir borcu bulunmadığını, müvekkilinin bankaya gönderilen haciz ihbarnamelerinden kaynaklı olarak davalılara borçlu bulunmadığımızın tespiti ve davanın açılmasına davalı sebebiyet verdiğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalıya yasaya uygun olarak tebligat yapılmış olmasına karşın, davayı takip etmediği gibi yazılı bildirimde de bulunmadığından, HMK’nın 128.maddesi hükmü gereğince davayı inkar ettiği varsayılmıştır.
Davalı vekili 16/03/2022 tarihli beyan dilekçesinde ve özetle; alacaklısı müvekkili şirket, borçlusu … olan … 11. İcra Dairesinin …E. Nolu dosyasından davacı … Bankası Anonim Şirketi’ne 04.08.2021 tarihinde 89/1 haciz ihbarnamesi, 02.09.2021 tarihinde 89/2 haciz ihbarnamesi gönderilmiş olmasına rağmen cevap verilmemesi üzerine davacıya bu kez 06.10.2021 tarihinde 89/3 ihbarnamesi gönderildiğini ve dava açıldığını, davacı … Bankası Anonim Şirketi’nin … ve…ihbarnamesine cevap vermemesi üzerine … ihbarnamesi gönderilmek zorunda kalındığını, “Kimse kendi kusurundan yararlanamaz” ilkesi gereğince yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, üçüncü şahıs tarafından açılan menfi tespit davasıdır.
… 11.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı UYAP üzerinden dosyamız arasına celbedilmiş ve icra dosyası incelendiğinde; alacaklının … A.Ş., borçlunun … olduğu, alacaklı/davalının, dava dışı borçlu aleyhine toplam 1.898,05-TL alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle icra takibinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacı, … 11.İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında üçüncü haciz ihbarnamesi tebliğ edilen 3.Kişidir. Davalı ise aynı takip dosyasında alacaklıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olaya gelindiğinde; taraflar arasındaki davanın 3.(üçüncü) kişi konumunda bulunan davacı tarafından İİK’nun 89/3 maddesine dayalı olarak açılmış menfi tespit davası olduğu anlaşılmaktadır. İİK.’nun 89.maddesinde düzenlenen haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarının ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Keza taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık takip hukukundan kaynaklanmaktadır.
İİK’nun 89.maddesine göre haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemeleridir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 12/04/2016 tarih, 2016/3568 Esas ve 2016/6425 Karar, 26/02/2016 tarih, 2015/15365 Esas ve 2016/3253 Karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44.Hukuk Dairesinin 06/01/2022 tarih, 2022/35 Esas ve 2022/16 Karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesinin 03/02/2022 tarih, 2021/2171 Esas ve 2022/168 Karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40.Hukuk Dairesinin 24/09/2020 tarih, 2020/72 Esas ve 2020/3866 Karar sayılı ilamları) Eldeki davada da, davacının dava dilekçesindeki beyanlarından ve tüm dosya kapsamından, dosya tarafları arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı, davanın mutlak veya nisbi ticari dava niteliğinde de olmadığı, uyuşmazlığın takip hukukundan kaynaklandığı, bu nedenlerle uyuşmazlığın çözüm yerinin “Asliye Hukuk Mahkemesi” olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla; HMK’nun 114. maddesi gereğince görev dava şartı olduğundan ve aynı yasanın 115. maddesi gereğince dava şartlarının varlığı ileri sürülmese de yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılması gerektiğinden Mahkememizce HMK’nun 114/1-(c) ve 115/2. maddeleri gereğince görevsizlik kararı verilerek davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; Davanın, HMK md. 114/1-(c) ve HMK’nun 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.31/03/2022

Katip
¸

Hakim
¸