Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/666 E. 2022/275 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/666
KARAR NO : 2022/275

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 13/10/2021
KARAR TARİHİ : 07/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nin Genel Cerrahi Uzmanı olduğunu ve 24 yıllık mesleki tecrübeye sahip olduğunu, … yılların verdiği tecrübeyle işinin ehli biri olduğu gibi özellikle sünnet alanında tanınmış bir doktor olduğunu, …’nin davaıl … ‘dan kiralamış olduğu … adresindeki dairede ruhsat ve işletme sahibi olarak muayenehane çalıştırmakta iken, Eylül 2020 tarihi itibariyle kira kontratını sonlandırdı, üzerine kayıtlı olan muayenehaneyi kapattığını, gerekli yasal yükümlülüklerini de yerine getirerek … adresine taşındığını, Genel Cerrahi uzmanı olarak yeni adresinde faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin davalı …’dan geçmişte kiraladığı ve faaliyet gösterdiği adresle şu anda herhangi bir ilişiği bulunmadığını, ancak davalı … müvekkili Dr. …’nin adını kullanarak ve kendisini veya mahalde çalışan diğer kişileri Dr. … olarak tanıtarak “…” adı altında talefonla sünnet randevuları verilip doktor olmadığı halde sünnet ve diğer cerrahi işlemleri yaptığını, sünnet randevularının davalı … tarafından verildiğini, müvekkilinin adı verilerek randevu verilen ve randevu saatinde kandırılarak başka kişilerce sünneti yapılan … isimli hasta, ispatlanabilir maddi zarara dayanak teşkil ettiğini, sünnet operasyonunun 1.500,00 TL ücretle yapıldığı dikkate alındığında ilk bakıştı ortaya çıkan maddi zarar 1.500,00 TL olarak hesaplandığını, davalıların doğrudan veya dolaylı şekilde müdahil olduğu sosyal medya ve web siteleri gibi mecralarda ve hastalarda yüz yüze telefonla veya sair yollarla iletişimlerinde müvekkilinin adının davalılarca anılmasının yasaklanması yönündeki ihtiyati tedbir talep ettikleri, belirlenen maddi zarar kalemlerinin karşılık, net olarak belirlendiğinde artırılmak üzere şimdilik 1.500,00 TL tutarlı maddi ve 100.000,00 TL tutarlı manevi tazminatın davacı lehine, davalılar aleyhine, olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …’nun 1984-1989 yılları arasında … ‘dan göç eden ailelerden biri olduğunu …’da Koruyucu Hekimlik alanında akademik eğitim aldığını, bu eğitimin Türkiye’de tam karşılığı olmadığı için kendisine “Yüksek Okul” mertebesinde denklik verilmiş ve “Sağlık Memuru” olarak ömrünün 30 Yıldan fazla bir süresini başta “…” operasyonları” olmak üzere sağlık sektöründe hizmetle geçirdiğini, müvekkilinin eşi olan …’yla beraber …’daki kendi adıyla işlettiği Sağlık Merkezinde “…” ve …” yaptığını, dava dilekçesinde bahsedilen “…adresindeki işyeri ise davalılardan …’ın müteveffa babası … tarafından 1989 yılından beri “…” adıyla işletilen ve “…” konusunda faaliyet gösteren bir iş yeri olduğunu …’ın 2013 yılında vefatı sonrası bu işyerindeki tüm donanımlar, dekorasyonlar, telefon hatları ve marka hakları müvekkiline devir edildiği, davacının ise 2019 yılında müvekkili ile anlaşarak … adresindeki bu iş yerini 2019-2020 yıllarında sünnet operasyonları yapmak üzere doktor muayenehanesi olarak çalıştırdığını, … hizmet markası ve aynı ismi taşıyan internet ve sosyal medya hesapları üzerinden ulaşan sünnet taleplerini ifa ettiğini ancak davacı tarafın müvekkilinin tescilli …markasına yönelik haksız ve hukuk dışı davranışlar sergilemesi sebebiyle …markasını kullanmaması … ile tüm bağlarının koparması istenmesi üzerine “…” adresindeki muayenehanesini kapatıp bu adrese çok yakın yeni bir muayenehane açtığını, müvekkilinin davacının adını kullanmadığını, kendilerini davacı gibi tanıtmadıklarını, müvekkiline ait hiç bir internet sayfasında sosyal medya hesaplarında davacı ait isim yorum veya görsel yer almadığını, hukuki delil olma niteliği bulunmayan ses kaydı hakkında davacı Dr. … ve izinsiz ses kaydını yapan…ve … isimli kişiler aleyhine … CBS’nın nezdinde suç duyurusunda bulunduklarını, davanın zorunlu arabuluculuk yoluna başvurusu yapılmaksızın ikame edildiğini, bu nedenle öncelikle dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesini, diğer yandan davanın yetkisiz mahkemede ikame edildiğini, müvekkillerinin ikametgahının Ankara olduğunu yetkili Mahkemenin … Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve …’a usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma günü ayrı ayrı tebliğ edilmiş, davalı taraflar davaya herhangi bir cevap vermemiş ve mahkememizce yapılan açık duruşmalara da katılmamışlardır. Davalılar … ve …’ın HMK’nın 128/1. maddesi gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacakları tespit edilmiştir.
DELİLLER: Dosyada tarafların bildirdiği belgeler, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 02/11/2021 tarihli yazı cevabı, … Vergi Dairesi’nin 21/10/2021 tarihli yazı cevabı, … İlçe Sağlık Müdürlüğü’nün 06/01/2022 tarihli yazı cevabı, Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanlığı’nın 07/03/2022 havale tarihli yazı cevabı, delil olarak değerlendirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, haksız rekabet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
06/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. Maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Davacı vekiline 17/03/2022 tarihli celse (2) nolu ara karar gereğince arabuluculuk tutanağını sunması 1 haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili 07/04/2022 tarihli celse de maddi zarar tespit edilemediğinden arabuluculuk başvurusunda bulunulmadığını ifade etmiştir. Davacı tarafça dava öncesi arabulucuya başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmediği anlamıştır. Davanın maddi ve manevi tazminat talebini içermesi nedeniyle zorunlu arabuluculuğun söz konusu olduğu anlaşılmıştır. Bu husus dava şartı olup, dava şartları mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınırlar. Bu nedenlerle davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince maddi tazminat talebi yönünden alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcı ile manevi tazminat talebi yönünden alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 161,40 TL’nin peşin alınan 1.733,37 TL harcın mahsubu ile artan 1.571,97 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kararın mahiyeti gereği üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider-delil avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
6-Maddi tazminat davası yönünden AAÜT’nin 7/1. maddesi uyarınca hesap edilen 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve …’ya verilmesine,
7-Manevi tazminat davası yönünden AAÜT’nin 7/1. maddesi uyarınca hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve …’ya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar … ile … ve davalılar … ve …’ın yokluklarında, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/04/2022

Katip …

Hakim …