Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/626 E. 2021/717 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/626
KARAR NO : 2021/717

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 21/01/2015
KARAR TARİHİ : 04/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı …’a ait … adresindeki konutun Geniş Kapsamlı Ev Sigorta Poliçesi ile 20.09.2013-20.09.2014 tarihleri arasında sigorta sözleşmesi düzenlenmiş olduğunu,; 01.06.2014 Tarihinde, bölgede yaşanan yoğun yağmur yağışı sırasında sigortalı konutun bulunduğu cadde üzerinde bulunan belediye tarafından çevresi kapatılmış, drenajı açık olan …‟ ye ait rögardan taşan pis suyun apartman girişine oradan da sigortalı daireye kapı altı ve aralarından sirayeti sonucu sigortalıya ait konut ve eşyalarında hasar meydana geldiğini, müvekkili şirketçe … numaralı hasar dosyası açılmış ve eksper görevlendirilmiş olduğunu, tanzim edilen eksper raporunda, yoğun yağışlar nedeniyle …‟ ye ait rögarın taşması ve konuta sirayeti neticesinde hasar oluştuğunu, sigortalıya ait konutta zemin parkeleri, mobilyaları ve beyaz eşyalarının hasara uğradığının tespit edildiğini, tespit edilen 16.795,00TL hasar bedelinin müvekkili şirket tarafından sigortalısı …‟ a ödendiğini,; Sigortalıya ödenen meblağın rücuen tahsili amacıyla 05.07.2014 tarihinde davalı …‟ye başvuruda bulunulduğunu, davalı tarafından verilen cevapta altyapı oluşabilecek hasarlar ve tüm mağduriyetlerden, bu yörede köprü ve yol çalışması işlerinin yüklenicisi olan … Sorumlu olduğunu beyan edildiğini,; Başvuru sonucunun sonuçsuz kalması üzerine ödenen meblağın rücuen tahsili amacıyla davalılar aleyhine … 5.İcra Müdürlüğünde …E dosya numarasıyla takibe geçildiğini, davalıların kötü niyetli ve mesnetsiz olarak yaptığı borca itirazı üzerine takibin durduğundan işbu davanın açılması zaruriyetinin doğduğunu,; … takibe ve ödeme emrine itirazlarını içeren dilekçesinde her ne kadar davalı kuruma bildirim yapılmadığını beyan etse de, mahkemeye sundukları dilekçe ekinde sunulan belgelerden hasarın meydana gelmesi akabinde bildirimde bulunulduğunun görüleceğini, her ne kadar İSKİ nin 26.07.2014 tarihli yazısında hasardan hiçbir şekilde sorumluluklarının bulunmadığını ve zararın giderilmesinde yükümlü olan şirketin diğer davalı …Tic. Ltd. Şti. nin sorumlu olduğunu beyan etse de,; davalı … nin diğer davalı yüklenici şirket üzerinde murakabe, kontrol ve denetim yetkisinin devam ettiği yüklenici şirketle sorumlu tutulması gerektiğini, nitekim yerleşik Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu (Yargıtay 7.H.D. E.2004/1080-2004/1538K 26.04.2004 ve 11.H.D. E.2002/4035-2002/4219K 30.04.2002 tarih) iddia ederek; … 5.İcra Müdürlüğünde … E sayılı icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, haksız itiraz sebebi ile %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın görevli İdare Mahkemesinde görülmesi gerektiği iddiası ile görev yönünden itiraz ettiklerini, … Şube Müdürlükleri tarafından yapılan incelemede, bahsi geçen adreste … Fen İşleri Dairesi Başkanlığı Altyapı Hizmetleri Müdürlüğü uhdesinde çalışma yapan … Ltd. Şti. tarafından köprü ve yol çalışmasının yapıldığının, yapılan çalışmalar neticesinde söz konusu adresteki atıksu hatlarında yapmış oldukları deplase çalışmaları neticesinde 01.06.2014 tarihinde yağan yağmurla birlikte yağmursuyu taşkınlarının oluştuğunun tespit edildiğini,; Öncelikle dava konusu alanda yapılan yol ve köprü çalışmalarının müvekkili idare ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, kaldı ki bahse konu çalışmayı yürüten diğer davalı taşeron firmanın da müvekkili idarenin taşeronu olmadığını, bu nedenle davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, bu itibarla çalışmayı yürüten …‟ na ihbarını talep ettiklerini, bununla birlikte müvekkil idarenin yağmur sularının toplanması ve uzaklaştırılması ile ilgili herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, bu sorumluluğun ilgili Belediyeye ait olduğunu,; İdarelerinin, yağmursuyu kanallarıyla ilgili mutlak şarta bağlı görev ve sorumluluğu olduğunu, ancak gerekli harcamalar ile ilgili belediyelerce karşılandığı takdirde …‟ nin yağmursuyu kanallarının yapım ve bakımını yapacak; masrafın karşılanmadığı durumda ise görev ve yetisinin bulunmadığı için müvekkilinin sorumluluğundan söz edilemeyeceğini,;2560 Sayılı Kanunun 25.Maddesindeki düzenlemeye göre yağmursuyu ile alakalı giderler tarifelere dahil edilemeyeceğinden yağmursuyu tarifesi yapılamamakta, bu sebeple idarelerince yağmursuyu ile ilgili herhangi bir ödenek konulamadığını,; Kanun, yağmur sularının uzaklaştırılması için yapılacak harcamaların ilgili belediyelerce karşılanmasını önkoşul olarak öngördüğünü, müvekkil idareye bu hususta yüklenen görevin, ilgili belediyesinden (Ana Arterlerde Büyükşehir, ara arterlerde ilçe belediyeleri) talep geldikten ve maliyet bedeli aynı belediyece ödendikten sonra başladığını, bir başka anlatımla müvekkili idarenin yağmur sularının uzaklaştırılması konusunda işin sahibi olmadığını, teknik bilgisi ve yasal yetkisi gereği uygulayıcı olduğunu, bu nedenlerle müvekkili idareye sorumluluk izafe edilmesi ve yargı önünde husumet tevcih edilmesinin mümkün olmadığını,;5272 Sayılı Belediye Kanunun 15.madde (e) bendinde yağmur suyunun uzaklaştırılmasını sağlamak belediyeye görev olarak verildiğini,; 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7.Maddesinin (g) bendine göre; “Büyükşehir Belediyesinin yetki ve alanındaki meydan, bulvar, cadde ve ana yolları yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımını sağlamak, kentsel tasarım projelerine uygun olarak bu yerlere cephesi bulunan yapılara ilişkin yükümlülükler koymak” Büyükşehir Belediyesinin görevi olduğunu,; Bu düzenlemelere göre, ilçe belediyesinin sorumluluğunda bulunan cadde ve sokaklarda yağmursuyu kanallarının yapımı İlçe Belediyesinin yetkisinde, meydan, bulvar, cadde ve ana yollarda yağmursuyu kanallarının yapımı Büyükşehir Belediyesinin yetkisinde olduğunu, dolayısıyla hasar yağmur suyundan kaynaklanmış olsa bile müvekkili idarenin bu kanallarla ilgili herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını,; Borçlar Kanuna göre tazminat sorumluluğunun doğması için, tazminat talep edilenin, zarara neden olan olayda kasıt, ihmal, teseyyüp ya da kusurunun olmasını, hasar ile arasında bir illiyet bağının bulunması gerektiğini, müvekkili idarenin olayda kastını, kusuru, ihmali bulunmadığı gibi olayla uzaktan yakından ilgisinin de bulunmadığını, ;Talep edilen bedelin, piyasa rayicine uygun olmayıp, fahiş olarak belirlendiğini ve bu bedeli kabul etmediklerini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde belirtiği üzere bedelini ödediği hasarın yoğun yağmur nedeniyle oluşan sel sonucu gerçekleşmiş olduğunu, bu hasarın oluşmasında müvekkili şirket çalışmalarından hiçbir etkisinin bulunmadığını,; Müvekkili şirketin, davaya konu olayın gerçekleştiği alanda üstlendiği iş kapsamında tüm riskleri … A.Ş. ye sigorta edildiğini ve 08.04.2014 tarihli zeyilname ile poliçe süresinin 31.12.2015 tarihine kadar uzatılmış olduğunu,; Davacı şirket tarafından müvekkil şirketten hasar bedeli talep edilince davaya konu olaydan haber olmaları üzerine … Sigortaya durumun derhal bildirildiğini, bunun üzerine … Sigorta tarafından hasar dosyası açtığını, sigortanın yapmış olduğu araştırma ve değerlendirme sonucunda davaya konu hasarın doğal afet sonucu meydana geldiğine karar vererek davacının ödeme talebini reddettiğini,; Doğal afet sonucu meydana gelmiş hasar nedeniyle davacının ödemiş olduğu bedeli müvekkilinden istemesinin hukuka uygun olmadığını,; Yukarıda belirtildiği üzere müvekkil şirketin davaya konu olayın gerçekleştiği alanda yürütmekte olduğu iş kapsamında tüm riskleri … Sigorta A.Ş.‟ ye sigorta yaptırmış olması nedeniyle davanın adı geçen sigorta şirketine ihbar ettiklerini beyanla,Davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, sigortacının dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine gereğince ödediği hasar bedelinin 6102 Sayılı TTK’nın 1472-1481 maddeleri uyarınca sorumlulardan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce 2015/70 esas sayılı dosyası ile davanın kabulüne karar verilmiş, taraflarca karar istinaf edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi tarafından 20/06/2018 tarihli ilam ile mahkeme kararını kaldırarak dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine karar vermiştir.Mahkememiz dosyaya yeni esas almadan Tevzi Bürosu’na göndermiş dosya … 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …E. Sayılı sırasına kaydı yapılmıştır. Asliye Hukuk Mahkemesince yargılama yapılmış, 29/11/2018 tarih ve 2018/325 esas, 2018/368 karar sayılı ilam ile davanın kabulüne karar verilmiş, yine taraflarca bu karar istinaf edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/141 esas 2021/509 karar sayılı ilam ile Mahkememiz tarafından usulüne uygun görevsizlik kararı verilmediğinden dosyanın … 6. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiğinden … 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı kaldırmış, … 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, … Karar 16/09/2021 tarihli kararı dosyanın mahkememize gönderilmesine karar verildiğinden dosya iş bu esas sırasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 20/06/2018 tarihli kararında da açıkça vurgulandığı üzere, Türk Ticaret Kanununun “Halefiyet” başlıklı 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” hükmü karşısında davacının dava dışı …’un dava haklarına halefiyet yoluyla sahip olduğu açıktır. Davada onun sahip olduğu tüm haklara halefiyet gereği davacı da sahiptir. Diğer bir anlatımla somut olaya ilişkin dava, … Tarafından davalı aleyhine açılmış olsa idi nasıl aradaki ilişkinin ticari bir iş olmadığı ve sorunların çözüm yerinin de Ticaret Mahkemeleri değil de Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu söyleyebiliyorsak, halefiyet prensibi gereği de aynı şeyi düşünmek zorunludur. Değişen tek şey davacının taraf sıfatındadır. Bu da halefiyet prensibi gereği davada davacıya aktif husumet ehliyeti tanımaktadır. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan davaların ticari dava olduğu düzenlenmiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşme her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmemektedir. Esasen hasar gören ve sigorta teminatı altında bulunan yer işyeri değil konuttur. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesi gereğince davanın ticari dava olmaması nedeniyle dosyanın genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerekmektedir. Görev hususunun kamu düzeninden ve yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınacak olması nedeniyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 08/04/2021 tarihli kararı da dikkatte alınarak davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın, HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,
3-HMK’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne gönderilmesine,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin ihtaratına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı İski vekili, davalı … Ltd. Şti. vekili ile ihbar olunan … vekili ve ihbar olunan … Sigorta A.Ş. vekilinin yokluklarında, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır