Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/514 E. 2023/698 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/514 Esas
KARAR NO : 2023/698

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/08/2021
KARAR TARİHİ : 12/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03.09.2020 tarihinde … ili … İlçesi, … Mahallesi, … üzerinde davalılardan … plakalı oto sürücüsü …’ın trafik kazasında kusurlu hareketi sonucu yaya olarak yol kenarında yürümekte olan ve olayda hiçbir kusuru bulunmayan müvekkillerinin oğlu … hayatını kaybetmesine sebebiyet verdiğini, … Bölge Trafik İstasyon Amirliğince düzenlenen Ölümlü/Yaralamalı Trafik Kazası Tespit Tutanağına göre, kazada … plaka sayılı … yönetimindeki aracın kusurlu olduğunu, kaza tespit tutanağında her ne kadar maktule kusur atfedilmiş olsa da, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin hiçbir kusuru bulunmadığını, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu m. 68/1a-3 gereği yaya yolu bulunmadığı için maktulün bariyer yanından yürümekte iken, davalının aracı ile maktule çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini, dolayısıyla maktule atfedilebilecek bir kusur bulunmadığını, bu nedenle, gerek Ceza Mahkemesinde ve gerek mahkeme nezdinde yaptırılacak bilirkişi incelemesiyle kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini, zira müvekkilinin taşıt yolunda olduğuna dair hiçbir delil mevcut olmadığını, bu konuda olay anında maktulün yanında bulunan … ve …’nun dinlenmesini talep ettiklerini, olayla ilgili olarak sanık …’ın … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile yargılamasının devam ettiğini, ilgili dosyanın celbini talep ettiklerini, müvekkillerinin içinde bulunduğu manevi zorluklar nedeni ile yaşadıkları sıkıntıların bir nebze de olsa giderilmesi için manevi tazminat davası açma zorunluluğu TBK m. 56 hükümleri gereği hasıl olduğunu, insan yaşamı söz konusu olduğunda vücut bütünlüğünün hem uluslararası hukukta, hem de ulusal hukukta koruma altına alınmış olduğundan işbu davayı açmanın elzem hale geldiğini, manevi tazminat talebinde amacın çekilen acıları bir nebze de olsa dindirmek, meydana gelen ölüm sonucunda kırılan yaşam arzusunu tazelemek, yaşama yeniden bağlanmak ile ruhsal dengeyi sağlama olduğunu, müvekkillerinin oğullarını genç yaşında henüz hayatının baharında beklenmedik bir zamanda ve çok üzücü bir şekilde kaybetmiş olmanın derin üzüntüsünü yaşadıklarını, çocuklarının elim bir kaza sonucu ölümü kendilerinde maddi manevi bir yıkım meydana getirdiğini, müvekkillerinin oğullarının beklenmedik bir zamanda ve bu şekilde vefatının hiçbir maddi değerle ölçülemeyeceğini, müvekkillerin böyle bir üzüntü ve acı yaşamasının hayatı boyunca silinmeyecek derin izler bırakacağını, müvekkillerinin duyduğu acı ve üzüntüyü hiçbir maddi değerin karşılamasının mümkün olmadığını, huzurdaki davanın sadece müvekkillerin duyduğu manevi acıların, üzüntülerin azaltılarak katlanılabilir kılınmasını ifade edeceğini, manevi zararının kısmen de olsa karşılanması bakımından kişi başı 75.000,00-TL(yetmişbeşbin-TL) olmak üzere iki müvekkili için toplam 150.000,00-TL (Yüzellibin-TL) manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsilini, 01.10.1992 Doğumlu …’in 03.09.2020 tarihinde vefat etmesiyle, davacı babası …ve davacı annesi …, çocuklarının desteğinden mahrum kaldıklarını, 6100 sayılı yasanın 107. maddesi uyarınca toplanacak delillere, ceza mahkemesinde ve hukuk mahkemesinde belirlenecek kusur oranlarına ve uzman bilirkişiden alınacak tazminat hesap tutarına göre, her bir davacının tazminat tutarları belli olduktan sonra tamamlamak suretiyle, davacıların şimdilik 100-TL’si davacı baba …, 100-TL’si davacı anne …için olmak üzere toplam 200-TL maddi (destekten yoksun kalma) zararlarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu davada, elim ve istenmeyen olayın yaşandığı 03.09.2021 günü saat 04:00 civarında; müvekkilinin, … üzerinde saatte 60-70 km hızla seyir halindeyken bölünmüş devlet yolu niteliğinde olan yolda kaza meydana geldiğini, kaza gerçekleştikten sonra müvekkilinin arabadan inince maktulün arkadaşları tarafından darp edildiğini, ulaşabildiği en kısa sürede sağlık ekiplerine haber verdiğini, ardından emniyet görevlilerince olaya el koyulduğunu ve sonrasında da asla kabul anlamına gelmemekle birlikte kusur durumunu gösterir tutanak tutulduğunu, bunun üzerine olayın savcılığa intikal ettiğini ve kamu davası açıldığını, görülmekte olan … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin …esas sayılı dosyasında kabul etmedikleri ve kesinleşmemiş bilirkişi raporu alındığını ve bilirkişi raporunca tarafların eşit kusurlu sayıldıklarını, her ne kadar söz konusu bilirkişi raporunca iki taraf da kusurlu olarak tespit edilmiş ise de bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, kazada maktulün kusurlu olup D-100 karayolu üzerinde, bölünmüş devlet yolu niteliğindeki yolda, bariyerin iç kısmında ve neredeyse yolun ortası sayılabilecek mesafede yürümekteyken kazanın gerçekleştiğini, maktulün olay sırasında 2 arkadaşı ile birlikte, ifade tutanaklarından açıkça tespit edilebileceği üzere, yoldaki köpeği sevmekte iken, arkadaşlarının yoldan uzaklaşması ve bariyere yaklaşmasına yönelik uyarılarına rağmen eylemine devam ettiğini, yolda 3 arkadaş yan yana yürümekte olup maktulün bariyere en uzak kişi olduğunu, omuz mesafeleri asgari şekilde bile dikkate alındığında maktulun bariyerden en az 1,5 metre uzaklıkta olduğunu, yolda köpeği sevdiği ve aracın köpeğe de çarpmış olduğu göz önünde bulundurulduğunda neredeyse yolun ortasında olduğunun açık olduğunu, durumun kanıtlanması açısından keşif talep ettiklerini, yapılacak keşifle durumun net bir şekilde ortaya çıkacağını, müvekkilinin ifade tutanağında “Olay sırasında hızım yaklaşık 60-70 km civarıydı. Aracımda herhangi bir teknik problem yoktur. Sürüş kurallarına uygun olarak aracı kullanıyordum. Uykusuz değildim. Bir anda sağ şeridin ortasında karşıma çıkan yayaya çarpmak zorunda kaldım. Olayda benim kusurum yoktur. Yaya da şeridin ortasındaydı. Hemen sağ tarafında da bir köpek vardı. Ben her ikisine çarptım. Ancak belirttiğim gibi benim trafik kurallarına aykırı bir eylemim olmadı. Atılı suçlamayı kabul etmiyorum.” diyerek trafik kurallarına uyduğunu belirttiğini, beraber aksini ispat eden herhangi bir belge yahut delil bulunmadığını, olayın gerçekleştiği yolun bölünmüş devlet yolu olduğu göz önünde bulundurulduğunda, müvekkilin hızının bu hız sınırının çok altında olduğunun açık olduğunu, müvekkilinin olay sırasında alkol etkisi altında olmayıp, aracın aydınlatma sisteminde arıza söz konusu olmadığını, olay yerine yakın mesafede üst geçit ve olayın olduğu yerde alt geçit olduğunu, olayın gerçekleştiği yolun yayalara açık olmayıp D-100 karayolu olduğunu, yolda herhangi bir yaya geçidi, banket, emniyet şeridi olmadığını, bariyerin arka tarafında yerleşim yerleri ve yayaların yürümesine elverişli alan olduğunu ancak maktul ve arkadaşlarının bariyerin iç kısmında, yolun sağ şeridinin ortasında, taşıtlara mahsus yolda bulunduklarını, müvekkile kusur atfedebilecek herhangi bir emare bulunmadığını, … İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan otopsi raporu Tetkik Sonuçları kısmı “Kimya İhtisas Dairesinin …tarih ve …sayılı raporunda; kanda alkol (Etanol, Metanol) bulunmadığı, sistematikteki uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ile İlaç etken maddelerinin bulunmadığı; idrarda sistematikteki uyuşturucu veya uyarıcı maddelerden Amfetamin ve Metamfetamin bulunduğu, ilaç etken maddelerinin bulunmadığı; kapalı akciğer dokusunda sistematikteki uçucuların bulunmadığı; burun sürüntüsünde sistematikteki uyuşturucu veya uyarıcı maddelerden Metamfetamin bulunduğu, ilaç etken maddelerinin bulunmadığı kayıtlıdır.”
şeklinde olup, maktulün kanında uyuşturucu ve uyarıcı madde tespit edildiğini, maktulün uçucu-uyuşturucu madde etkisinde olduğu açık olduğunu, yaşanan elim kazada maktulün bilinç durumu dikkate alındığı takdirde müvekkilinin kusursuz olduğunun mahkemece de tespit edileceğini, tanıkların maktülun arkadaşı olduklarını, ifade tutanaklarındaki beyanlarının taraflı olduğunu, objektif yorum yapamayacaklarının açık olduğunu, arkalarından gelen bir aracın manevrasını görme ihtimalleri olmadığını, kaza gerçekleştikten sonra müvekkilinin aracı hemen durdurup yardım etmek, sağlık ekiplerini ve ilgili birimleri haberdar etmek amacıyla araçtan indiğini, bunun üzerine müvekkil araçtan iner inmez araca doğru koşan tanıkların müvekkiline saldırmaya başlamış olup, müvekkilinin darp edildiğini, müvekkilinin tanıkların bu davranışını olağan karşılamış olup kendisini darp eden tanıklardan şikayetçi dahi olmadığını, tanıkların da bu durumu ifade tutanaklarında görüleceği üzere kabul ettiklerini, buna rağmen müvekkilinin olay yerinden ayrılmadığını ve ivedilikle sağlık ekiplerini aradığını, maktulü kurtarmak için iyi niyetli bir şekilde elinden gelen tüm çabayı gösterdiğini, müvekkilinin hız sınırının altında seyir etmesi, olay yerine yakın alt geçit ve üst geçidinin mevcut olması, yolda yayalar için herhangi bir banket veya emniyet şeridi bulunmamakla beraber yolun yayalara tahsis edilmemekle beraber yalnızca taşıt trafiğine açık bir yol olması, araçta herhangi bir teknik arıza bulunmaması, müteveffanın yolun ortasında oluşu, arkadaşlarının uyarısına rağmen güvenli bir konuma geçmemesi, otopsi raporunda belirtildiği üzere kanında uçucu-uyuşturucu madde bulunması, müvekkilin en kısa sürede sağlık ekiplerini haberdar etmiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde müvekkilin kusurunun bulunmadığının açıkça ortaya çıkacağını, destekten yoksun kaldığını iddia eden davacılardan … 60, …61 yaşında olduğunu, davacıların müteveffanın desteğine ne denli ihtiyaç duyduğuna dair davacı taraftan herhangi bir açıklama gelmediğini, davacı ve mütevefanın Sosyal Sigortalar Kurumundan bir maaş alıp almadığının sorulmasını talep ettiklerini, davacı tarafın, dava dilekçesinin en başından itibaren anlam kargaşası yaratarak, kazanın tümüyle müvekkilin kusurundan kaynaklandığı izlenimi yaratmaya çalıştığını, söz konusu kusurun asli kusur olmayıp, kazaya müteveffanın asli kusurunun neden olduğunu, bu nedenle de davacı tarafların manevi tazminat miktarlarının hesaplanmasında müteveffanın asli kusurlu olmasının, otopsi raporunda tespit edilen kanındaki uçucu-uyuşturucu maddeler bulunmasının, sadece taşıt trafiğine açık yolda bulunmasının dikkate alınmasını, yargısal uygulamaya göre, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olmaması gerektiğini, davacı tarafın talep etmiş olduğu miktarın fahiş olup reddi gerektiğini, davaya konu kazaya karışan … plakalı aracın … Sigorta Anonim Şirketi … numaralı poliçe kapsamında sigortalı olduğunu, bu sebeple zarardan sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, poliçe kapsamında davacılara herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığının, diğer davalı … Sigorta Anonim Şirketine sorulmasını, herhangi bir ödeme yapılmamış olması durumunda bile zararın sigorta kapsamında olacağını, zorunlu trafik sigortasının, kaza sonucunda diğer araç veya üçüncü şahıslara verilebilecek zararlar için kişiyi güvence altına almayı amaçlayan bir sigorta türü olduğunu, bu nedenle bu zararlardan sigorta şirketinin sorumlu olacağını belirterek haksız konumda olan destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin ve manevi tazminat taleplerinin tümünün reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta Aş vekili cevap dilekçesinde özetle; Sigorta şirketi olarak sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, bu nedenle öncelikle araç sürücülerinin kusur oranının kesin olarak belirlenmesi gerektiğini, kaza neticesinde kolluk görevlileri tarafından oluşturulan kaza tespit tutanağı ve akabinde yürütülen cezai soruşturması kapsamında tespit edilen kusur oranları incelendiğinde mütevvefa yayanın kazanın gerçekleştiği bölgede yaya geçidi bulunmasına rağmen yaya geçidini kullanmadan karşıya geçtiğini, bu hususta kazada kusur oranları değerlendirildiğinde, yayanın %75 kusurlu ve sigortalı araç sürücüsünün %25 kusurlu olduğunun tespit edileceğini, anne ve baba için %25 kusur oranında ödeme yapıldığını, … için: 16.434,71-TL … için 13.344,71-TL ödendiğini, müvekkil şirketin başkaca sorumluluğu kalmamış olup davanın reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının faiz başlangıç tarihine ilişkin talebi iş bu davanın ikame edildiği günden itibaren faiz yürütülebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; 03/09/2020 tarihli trafik kazasındaki kusur durumları, bu kaza nedeniyle davacıların destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminat ve manevi tazminat talep edip edemeyeceklerine ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Dosyada tarafların bildirdiği belgeler, … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin …esas sayılı dosyası, ceza dosyası bilirkişi raporu ve ATK raporları, kaza tespit tutanağı, veraset ilamı, poliçe, SGK kayıtları, nüfus kayıtları, SED araştırmaları, trafik kayıtları, tanık beyanları, bilirkişi raporları ve Adli Tıp Kurumu raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
Talimat marifeti ile dinlenen davacı tanığı … ifadesinde “Olay günü gece saatlerinde ben … ve … E5 diye tabir ettiğimiz yolda emniyet şeridinden benzinliğe doğru yürüyorduk. Tek sıra halinde en önde …, ortada ben arkada …, … arkasında da bir köpek vardı. … sonradan öğrendiğime göre köpeğe bakmak için arkasını döndüğünde bir aracın geldiğini farketmiş refleksle kaçtığını görünce ben de kenara çekildim. Arkamızı döndüğümüzde araç sağ tarafıyla köpeğe ve … çarpmıştı. Çarpmanın şiddetiyle … yolun ortasına savruldu. Üçümüz de emniyet şeridinin içerisinde yürüyorduk. … da yürüdüğüne eminim. Aracın hızını net olarak bilemem ancak tahminimce 100 Km nin üzerindeydi. Yine …’in bana anlattığına göre aracın sağ farının yanmadığını söyledi. Ayrıca Yunusun abisinden duyduğum kadarıyla sürücüye alkol muayenesi yapılmamış. Ben sürücüyü gördüm alkollü olup olmadığını hatırlamıyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Celsede dinlenen davacı tanığı … ifadesinde ” Biz olay günü arkadaşlarım … ve …’la birlikte gece 03:30- 04:00 sıralarında dışarıya çıktık, yoldaki beyaz çizginin içinde yürüyorduk bariyer sağımızda kalıyordu beyaz çizginin içerisinde bariyerin yanından yürüyorduk, bir köpek peşimize takıldı köpeği sevmeye başladık … de köpeği severek en arkadan geliyordu, bu sırada bir anda … arabayı farketti ve bağırmaya başladı bende arkama dönüp baktığımda araba beni sıyırıp geçti ve …’ye çarptı araç durmadı ve 100 metre devam etti zaten ön camı çarpmanın etkisiyle kırılmış olduğunu sonradan gördük, aracın hızına dair bir şey söyleyemem ancak kornaya dahi basmadı, olay nedeniyle … vefat etti, köpek de öldü. Ben aracın peşinden koşmaya başladım ve daha sonra durdu, aramızda arbede çıktı. Biz tek hiza halinde yürüyorduk ben ortadaydım görkem öndeydi … ise en arkadaydı araba beni sıyırıp geçmeden önce …’ye çarptı. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
HMK’nın 266/1. maddesi gereği toplanan tüm deliller ve tüm dosya kapsamı incelenmek suretiyle, davaya konu 03/09/2020 tarihinde trafik kazasında tarafların ihlal ettikleri kurallar tespit edilerek tarafların kusur durumlarının tespiti hakkında mahkememizin, tarafların ve BAM’ın denetimine açık ve hesaplamaları da gösterir biçimde somut uyuşmazlığın çözümüne yönelik karar vermeye elverişli açıklamalı rapor tanzimi için dosyanın İTÜ öğretim üyelerinden seçilecek uzman bilirkişiden seçilecek bir bilirkişiye tevdi edilmesine karar verilmiş, 02/03/2023 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında; Davalı şirkete sigortalı, … plaka numaralı davalı otomobilinin sürücüsü, davalı …’ın hatalı sevk ve idaresinin, ikinci (tali) derecede ve takdiren % 20 (yüzde yirmi) oranında etkili bulunduğu, ölen yaya, davacıların murisi …’in hatalı davranışının ise, birinci (asli) derecede ve takdiren % 80 (yüzde seksen) oranında etkili olduğu bildirilmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak, HMK’nın 266/1. maddesi gereği toplanan tüm deliller ve tüm dosya kapsamı incelenmek suretiyle, 03/09/2020 tarihli trafik kazasındaki tarafların ihlal ettikleri kurallar tespit edilerek tarafların kusur durumlarının tespitinin kaza tespit tutanağı, mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu ile … 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dava dosyasında aldırılan bilirkişi raporları ve ATK raporları arasındaki çelişkileri giderecek şekilde Karayolları eski fen heyeti üyeleri arasından seçilecek üç kişilik trafik kazaları konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş, 12/07/2023 tarihli bilirkişi heyeti raporunun sonuç kısmında; otomobil sürücüsüne kusur atfedilen raporlardaki görüşlere iştirak edilmemiş olup, bilirkişi … ve Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasına sunulmuş olan raporlardaki görüşlere iştirak edildiği, davacılar yakını müteveffa yaya …’in, meydana gelen olayda %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, … plakalı otomobil sürücüsü davalı …’ın, meydana gelen olayda kusurunun bulunmadığı bildirilmiştir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 maddesinde düzenlenen motorlu araç işleten ile araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğunun hukuki niteliği kural olarak tehlike sorumluluğudur. Mezkur Kanunun 85/1 maddesi uyarınca “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Yine aynı kanunun 58/son maddesi uyarınca “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Bu düzenlemeler kapsamında motorlu araç işletenin veya teşebbüs sahibinin, motorlu aracın işletilmesi nedeniyle ortaya çıkan zararlardan sorumluluğu kusur(haksız fiil) sorumluluğu olmadığı gibi, objektif özen yükümlülüğünün ihlaline dayanan olağan sebep sorumluluğu niteliğinde de değildir. Tehlike sorumluluğu niteliğindeki bu sorumluluğun doğması için, motorlu aracın işletilmesine özgü tipik tehlikenin gerçekleşmesi yeterli olup motorlu araç işletenin veya teşebbüs sahibinin kusuru yahut objektif özen yükümlüğünü ihlali aranmaz. Motorlu taşıt işletenin olağan sebep sorumluluğu istisna olup 2918 Sayılı Kanun’un 85/3 fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre işletme haline olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir. Somut olayda meydana gelen trafik kazası aracın işletilmesi sırasında meydana geldiğinden, işletenin sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olduğunda şüphe yoktur. Bu sebeple işleten ancak kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilir.
Kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesi ile motorlu araç işleten veya teşebbüs sahibine zorunlu mali sorumluluk sigortası yapma mecburiyeti getirilmiştir. Bu düzenleme ile sigortacının, motorlu taşıt işletenin veya teşebbüs sahibinin motorlu taşıtın işletilmesinden doğan sorumluluğunu teminat ile sınırlı olmak üzere karşılaması amaçlanmıştır. Aynı kanunun 92 maddesinde ise zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı tahdidi biçimde sayılmıştır. Maddeye göre; aşağıdaki hususlar zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu dışındadır.
“a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler. ”
Somut olayda; taraflar arasında çözümlenmesi gereken ilk husus, taraflar arasındaki uyuşmazlık konularından biri de olan dava konusu kazada tarafların kusur durumunun ne olduğu hususudur. Eldeki davada davacı taraflar, davalı şirketin sigortalısı olan … plaka numaralı plakalı araç sürücüsü davalı …’ın davacıların oğlu …’e çarpması neticesinde vefat ettiğini, bu nedenle davalı araç sürücüsü ile sigorta şirketinden maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. İşbu davaya konu trafik kazası nedeniyle … plaka numaralı plakalı araç sürücüsü davalı …’ın kusur durumunun değerlendirilmesi amacıyla dosya öncelikle İTÜ öğretim üyelerinden seçilen uzman bir bilirkişiye tevdi edilmesine karar verilmiş, 02/03/2023 tarihli bilirkişi raporu ile davalı şirkete sigortalı, … plaka numaralı davalı otomobilinin sürücüsü, davalı …’ın hatalı sevk ve idaresinin, ikinci (tali) derecede ve takdiren % 20 (yüzde yirmi) oranında etkili bulunduğu, ölen yaya, davacıların murisi …’in hatalı davranışının ise, birinci (asli) derecede ve takdiren % 80 (yüzde seksen) oranında etkili olduğu bildirilmiş, dosya kapsamında aldırılan rapor ile ceza dava dosyasında aldırılan raporlar arasında çelişki oluşması nedeniyle çelişkinin giderilmesi amacıyla dosya bu kez Karayolları eski fen heyeti üyelerinden oluşan üç kişilik trafik kazaları konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve heyet tarafından tanzim olunan 12/07/2023 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile otomobil sürücüsüne kusur atfedilen raporlardaki görüşlere iştirak edilmemiş olup, bilirkişi … ve Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasına sunulmuş olan raporlardaki görüşlere iştirak edildiği, davacılar yakını müteveffa yaya …’in, meydana gelen olayda %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, … plakalı otomobil sürücüsü davalı …’ın, meydana gelen olayda kusurunun bulunmadığı bildirilmiş olup Karayolları eski fen heyeti üyelerinden oluşan üç kişilik trafik kazaları konusunda uzman bilirkişi heyeti tarafından tanzim olunan 12/07/2023 tarihli bilirkişi heyeti raporu dosya kapsamına uygun, teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli bulunarak Mahkememizce hükme esas alınmış olup davalının kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru bulunmadığı kanaatine varılmakla davacının kendi kusuru ile sebebiyet verdiği sonuçtan kaynaklı maddi-manevi zararının davalılar tarafından karşılanmasının hukuka uygun olamayacağı değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiş ve tüm bu nedenlerle Mahkememizce aşağıda yazılı bulunan hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinden yürürlükte olan 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 269,85-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 513,01-TL harçtan mahsubu ile artan e 243,16-TL harcın davacılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider/delil avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
7-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, red edilen maddi tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. hükümlerine göre belirlenen 200,00- TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
8-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, red edilen manevi tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. hükümlerine göre belirlenen 17.900,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılar … ve …’a verilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı … Sigorta AŞ vekilinin yüzüne karşı diğer tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.12/10/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.*