Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/508 E. 2022/526 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/508
KARAR NO : 2022/526

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 02/10/2020
KARAR TARİHİ : 23/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların adi ortaklık olarak … 29. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyası ile müvekkili hakkında haksız ve kötü niyetli olarak kambiyo senetlerine özgü takip başlattıklarını, müvekkili hakkında başlatılan icra takibi ödeme emrinde yazılan takip dayanağının; vade tarihi 02/01/2019, keşide tarihi 12/03/2018 olan 1.300,00 TL bedelli senet olduğunu, müvekkilinin böyle bir borcu olmadığını, icra dosyasında bulunan evraklardan anlaşıldığı üzere davalıların, adi ortaklık adı altında … Merkezi’ni kurduklarını, davacı müvekkilinin öğrenci olduğunu, okula giderken yol üzerinde tanıtım yapan kişinin ısrarları üzerine ofise davet edilerek 8 seans estetik hizmeti karşılığında hizmet sözleşmesi düzenlendiğini, keza sözleşme dışında davalıların davacı müvekkiline vade ve keşide tarihi belli olmayan ve sonra doldurulan 1.300,00 TL bedelli senedi de imzalattıklarını, davalıların müvekkiline gerekli bilgi vermeden ve psikolojik baskı yapılarak sözleşme ve senet imzalattıklarını, seanslar başladığında kendisine haber verileceği söylenmesine rağmen müvekkiline haber verilmediğini, bunun üzerine müvekkilinin, davalılarla iletişime geçip, hizmetten faydalanmak istemediğini ofiste baskı altında her şeyi kabul ettiğini ve cayma hakkını kullanarak yapılan hizmet sözleşmesini feshettiğini beyan ettiğini, davalı tarafların davacının bu beyanını kabul ettiklerini, herhangi bir sıkıntı olmadığını, ellerinde bulunan senedi için de herhangi bir işlem yapmayacaklarını, senedi yırtıp çöpe atacaklarını söylediklerini, ancak aradan 1 yıl geçtikten sonra kötü niyetli davalılar tarafından müvekkili hakkında icra takibi başlatıldığını iddia ve beyan ederek davanın kabulü ile müvekkilinin, davalılara borçlu olmadığının tespitine, davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu borcun, takip dayanağının kambiyo senetlerine dayandığını, bu nedenle ticari dava niteliğinde olduğundan görevli mahkemelerin asliye ticaret mahkemeleri olduğunu, davanın görev yönünden reddinin gerektiğini, müvekkillerinin, borçlu davacı aleyhine … 29. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus yolla takip başlattığını, bu dava ile takibe itiraz edildiğini, açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacının takip konusu senedi okuyup anlayarak rıza ve iradesiyle imzaladığını, senet tutarının ödenmemesi üzerine müvekkillerince başlatılan takibe ilişkin yasal itiraz süresi geçtiğinden işbu menfi tespit davasının açıldığını, alacaklının takip dayanağı senetten doğan bir alacağı olmadığını iddia etmiş ise de; takip dayanağı kıymetli evrakın bono olduğunu, bonoda ve diğer kıymetli evreklarda geçerli olan illetten mücerretlik ilkesi gereği, gerçekten bir senet asıl borç münasebetinin ne olduğunu açıklayamıyorsa senet lehtarının veya hamilinin asıl borç ilişkisini ispat yükünün bulunmadığını, salt bononun varlığının, onun alacaklı bulunduğunu göstermeye yeterli olduğunu, bonodan kaynaklı borcunun olmadığının ispat külfetinin davacı borçluya ait olduğunu, davacı yanın borca itirazınının İİK 169/a madde kapsamında gösterilen delil ve belgelerle kanıtlaması gerektiğini, davacı yanca 169/a kapsamında herhangi bir belge sunulmadığını, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu iddia ve beyan ederek beyan ederek davanın reddine, davacı taraf aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosyada tarafların bildirdiği belgeler ile … 29. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyası, keşidecisi … olan 12/03/2018 düzenleme 02/01/2019 vade tarihli 1.300,00 TL bedelli bono ve yemin delil olarak değerlendirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, icra takibi sonrası kıymetli evrak nedeniyle İİK’nun 72/1. Maddesi uyarınca borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
… 11. Tüketici Mahkemesi’nin; 18/03/2021 tarih, … Esas ve …Karar sayılı görevsizlik kararı uyarınca dava dosyası Mahkememizin iş bu esas sırasına kaydedilmiştir.
Tarafların uyuşmazlık noktaları, davacının icra takibindeki borcun sebebi bono nedeniyle davalılara borçlu olup olmadığı, tarafların İİK’nun 72. Maddesi uyarınca tazminat talep edip edemeyecekleri hususlarına ilişkindir.
TMK’nun 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” HMK’nun 190. maddesi gereğince de, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Menfi tespit davalarında da, HMK’nın ispata ilişkin genel kuralları geçerlidir. Bu davalarda davacı taraf, borçlu olmadığını iddia ettiğine göre, olumsuz bir durumun ispatı mümkün olmadığından, kural olarak ispat yükü alacaklıya aittir. Başka bir ifade ile, menfi tespit davasında hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü alacaklıdadır. Bununla beraber, davacının iddiasına göre ispat yükünün yer değiştirmesi de mümkündür. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel ilişkiden doğan talep hakkına ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. (HGK’nun 2011/19-473 Esas 2011/607 Karar 2003/19-781 Esas 2003/768 Karar sayılı ilamları) Bu nedenle kambiyo senetleri hakkında açılan menfi tespit davalarında, senedin dayanağı olduğu ileri sürülen hukuki ilişki ile senet metnindeki borç sebebi karşılaştırılarak, ispat yükünün kime düşeceği belirlenir.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Kambiyo senedinin bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü kambiyo senedinin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6 m.). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu, senedin varlığını kabul etmekle birlikte bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir. (Yargıtay HGK’nun 2017/19-821 E-2019/58 K sayılı kararı)
… 29. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyası üzerinde yapılan incelemede, takip alacaklısının … Adi Ortaklığı …, takip borçlusunun … olduğu, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan icra takibinde 1.300,00 TL senet alacağı ve 195,16 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.495,16 TL üzerinden keşidecisi … olan 12/03/2018 düzenleme 02/01/2019 vade tarihli 1.300,00 TL bedelli bono nedeniyle icra takibinin başlatıldığı, ödeme emrinin takip borçlusuna 24/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği görüldmüştür.
Tüm bu genel açıklamalar dikkate alınarak iş bu davada ispat yükü keşidecisi … olan 12/03/2018 düzenleme 02/01/2019 vade tarihli 1.300,00 TL bedelli bononun hizmet sözleşmesi karşılığında verildiğini ve sözleşme kapsamında da herhangi bir hizmet verilmediğini iddia eden ve temel borç ilişkisini değiştiren davacı taraftadır. Davacı tarafın iddiası kapsamında ispata elverişli herhangi bir yazılı delil sunmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle de davacı tarafa dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olması nedeniyle yemin teklif etme hakkı hatırlatılmıştır. Davacı tarafın yemin deliline dayanmış olması nedeniyle davalılara yemine ilişkin meşruhatlı davetiye tebliğ edilmiş, davalılar meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmemişler ve yemini eda etmemişler ve HMK’nun 229. Maddesi uyarınca yemin konusu vakıaları ikrar edilmiş sayılmışlardır. Bu nedenle de sübuta eren davanın kabulü ile keşidecisi … olan 12/03/2018 düzenleme 02/01/2019 vade tarihli 1.300,00 TL bedelli bono ve … 29. İcra Dairesi’nin … E. Sayılı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip nedeniyle davacının davalılar … ve …’a karşı borçlu olmadığının tespitine dair karar verilmiştir.
Davalı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürdüğü kötü niyet tazminat talebi yönünden ise, mahkememizce dosya kapsamında herhangi bir ihtiyati tedbir kararı da verilmemiş olması nedeniyle İİK’nın 72/4. Maddesi’ndeki koşullar oluşmadığından davalının tazminat talebinin reddine dair karar vermek gerekmiştir.
İİK’nın 72/5. maddesi uyarınca, menfi tespit davasının kabulü halinde borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötüniyet tazminatı olup, borçlu lehine kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için, icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının da kötüniyetli olması gerekir. Alacaklı icra takibi başlatmakta kötüniyetli değilse, aleyhine kötüniyet tazminatı hükmedilemez. Davalıların kötüniyetli olduğunu gösteren herhangi bir delil bulunmadığından yasal koşullarının oluşmaması nedeniyle davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddi, davanın kabul edilmiş olması nedeniyle İİK’nun 72/4. Maddesindeki koşullar oluşmadığından davalıların kötü niyet tazminat talebinin reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın kabulü ile keşidecisi … olan 12/03/2018 düzenleme 02/01/2019 vade tarihli 1.300,00 TL bedelli bono ve … 29. İcra Dairesi’nin … E. Sayılı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip nedeniyle davacının davalılar … ve …’a karşı borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacının tazminat talebinin reddine,
3-Davalıların kötü niyet tazminat talebinin reddine,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 102,13 TL nispi karar ve ilam harcınından, davacı taraftan peşin olarak alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 21,43 TL karar ve ilam harcının davalılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 680,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davalılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 161,50 TL posta ve tebligat masrafları olmak üzere toplam 322,90 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından yatırılan delil avansı ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider/delil avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
9-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 1.495,16 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekilinin yokluğunda, HMK’nun 341/2. Maddesi uyarınca dava miktarı itibariyle kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.*