Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/47 E. 2022/203 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/47 Esas
KARAR NO : 2022/203

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/01/2022
KARAR TARİHİ : 24/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirketin, … ile ilgili danışmanlık ve eğitim hizmetleri veren bir firma olduğunu, pandemi sebebiyle personel için ihtiyaç duyulan eldivenlerin temini amacıyla müvekkili şirketin yetkilileri ile davalı/borçlu … ve yeğeni … arasında, 100.000 kutu eldiven tedariki konusunda anlaşıldığını, anlaşma uyarınca, müvekkili şirketin hesabından 14/05/2020 tarihinde davalının … Bankası hesabına ”100.000 Kutu Eldiven Ön Ödemesi” açıklamalı 10.000,00-TL havale edildiğini, fakat eldivenler teslim edilmediği gibi söz konusu şahıslara da bir daha ulaşılamadığını, üstelik havale edilen ön ödeme tutarının da iade edilmediğini, yapılan ön ödemeye rağmen edimini ifa etmeyen ve ön ödemeyi müvekkiline iade etmeyen borçlu hakkında … 33.İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak takibe itiraz edildiğini, borçlunun itirazının taraflarına tebliğ edilmediğini, dosya incelenip itiraz görüldükten sonra, 6102 Sayılı TTK m. 4 (1-c) ve m. 5/A (1) uyarınca ticari uyuşmazlıklarda da dava şartı haline gelen arabuluculuk müessesesine başvurulduğunu, ancak davalının toplantıya dahi katılmaması sebebiyle anlaşma sağlanamadığını beyanla borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen yasal faiziyle ödemesine ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı cevap dilekçesinde ve özetle; … A.Ş. Firmasını ve çalışanlarını tanımadığını, kendisinin ticari iş, anlaşma, sözleşme vb. Gibi bir ilişkisinin olmadığını, banka kartlarını yeğeni …’ ün ” …” isimli firmasında ticari işlerinde kullandığını, kendisinin herhangi bir ticari geçmişinin ve an itibariyle ticari bir boyutunun bulunmadığını, davacı yan ile herhangi bir ticaret ilişkisinin bulunmadığını beyan etmiştir.
Dava dışı … dosyaya sunduğu 18/03/2021 tarihli dilekçesinde özetle; karşı taraf ile firması … ile saha personeli ile pandemi başlangıç süresinde karaborsaya düşen maske, tulum, cerrahi, eldiven, ateş ölçer tedariki yapılması amaçlı 10.000-TL eldiven kaporasını gelen firma tarafından ürünlerin tedariki yapıldıktan sonra fatura kesim ve teslim günü karşı tarafında aracılık yapmış olduğu tedarik edilen ürün alıcı firma vazgeçtiğinden dolayı 100.000 kutu eldiven için yatırdıkları 10.000 TL kaporayı iade istediklerini, mahkeme huzurunda karşı taraf ile yüzleşmek istediğini beyan etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, … 33. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyası celbedilmiş, davacı şirketin İTO kaydı dosya arasına alınmış, davalı ve dava dışı … hakkında esnaf-tacir araştırması yapılmıştır.
… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı cevabi yazısında …’ın gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğünün … tarih ve …sayılı cevabi yazısında … adına dairelerinde mükellefiyet kaydının bulunmadığı, … Vergi Dairesi Müdürlüğünde potansiyel mükellefiyet kaydının bulunduğu bildirilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı cevabi yazısında …’ın gerçek veya basit usulde vergi kaydına rastlanmadığı, 16/04/1998 tarih itibariyle potansiyel mükellefiyetinin olduğu bildirilmiştir.
… Ticaret Sicili Müdürlüğünün … tarih ve …- sayılı cevabi yazısında dava dışı …’ün gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı cevabi yazısında …’ün 01/07/2020 tarihinde … Vergi Dairesi’nden nakil geldiği ve işletme esasına tabi (2. Sınıf tüccar) olduğu, beyan ettiği 2020 takvim yılı gelir beyannamesinin bir örneği ve 2021 takvim yılı ile ilgili gelir vergisi kapsamında henüz beyan verme döneminin gelmediği en son beyan edilen 2021/7-9 dönemi geler geçici vergi beyannamesi ile mükellefiyetine ait sicil bilgisinin birer örneğinin Mahkememize gönderildiği bildirilmiştir.
Davalı 03/06/2021 tarihli duruşmada; ”Cevap dilekçemi tekrar ederim, davanın reddine karar verilsin, benim bu olayla hiçbir ilgim yoktur, benim kredi kartımı yeğenim … kullanmaktadır, ben bu olaydan evime icra kağıdının gelmesi ile haberdar oldum, akabinde yeğenimi aradım ve olayı sordum, o da davacıyı tanıdığını kendisi ile iş yaptığını ve o paranın da kapora bedeli olduğunu bana söyledi” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekili 29/06/2021 tarihli dilekçede özetle; davalı/borçlu … ve yeğeni …’le müvekkili şirketi tanıştıran ve 100.000 kutu eldiven tedariki konusunda anlaşmalarını sağlayan aracı kişinin tanıkları … olduğunu, davalı ve yeğeni ile söz konusu eldiven ticaretine ilişkin yazılı bir sözleşme yapılmadığını belirtmiştir.
Davacı vekili 04/11/2021 tarihli duruşmada; ”Önceki beyanlarımızı ve dilekçelerimizi tekrarla davanın kabulüne karar verilsin, davalı her ne kadar bu uyuşmazlığın tarafı olmadığını iddia etse de anlaşılan tutar kendisinin banka hesabına havale edilmiştir, taraf olmadığını iddia ediyor ise bu parayı iade etmesi gerekirdi, ancak iade etmemiş uhdesinde tutmuştur, kendisi de karine olarak havale sözleşmesinin tarafıdır, nitekim ticaret kanununda da borçlar kanununa gönderme yapılarak yapılan havale sözleşmesine göre yapılan anlaşmaların ticari dava olduğu öngörülmüştür, bir tarafın tacir olup olmaması bu durumu değiştirmez, bunun en büyük örneği de kanunda düzenlenen kambiyo senetleridir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, alacağın tahsili amacı ile başlatılan ilâmsız icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.Maddesi uyarınca iptali ve icra inkâr tazminatının tahsili davasıdır.
… 33. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyanın dosyamız arasına alındığı ve takip dosyası kapsamından; davacı tarafın davalı/borçlu hakkında toplam 10.000,00-TL alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunulduğu, davalının yasal süresi içinde vaki itirazı sonucu, icra takibinin İİK’nun 62.maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine nazaran, bu itirazın iptali davasının İİK.nun 67.maddesi hükmünde öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süresi içinde açıldığı tespit olunmuştur. İşbu takibe dayanak olan evrakın ise; … Bankası A.Ş tarafından düzenlenen 14/05/2020 işlem tarihli, alıcının …, gönderenin … A.Ş, bedelin 10.000,00-TL olduğu ve 100.000 Kutu Eldiven Ön Ödemesi açıklamalı EFT evrakı/dekontu olduğu tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının, taraflar arasında 100.000 kutu eldiven alım-satımına ilişkin sözlü bir anlaşma bulunup bulunmadığı, davacının davalı hesabına 100.000 Kutu Eldiven Ön Ödemesi açıklamalı gönderdiği 10.000,00-TL bedel nedeniyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacağının varlığı ve miktarı, işlemiş faiz, temerrüt ve icra inkar tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı, davalının husumet itirazının yerinde olup olmadığı ile icra takibine vaki itirazının haklı olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1.maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1.bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1.maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından somut olayda, davanın tarafları, konusu ve davacıların talebinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Eldeki davada davacının talebi, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında anlaşılan eldivenlerin tedarik edilmemesi nedeniyle davalının hesabına gönderilen bedelin taraflarına iade edilmesi iddiası ile davalı aleyhine başlatılan ilamsız takibe davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra-inkar tazminatına hükmedilmesidir. Eldeki davanın konusu da, taraflar arasında 100.000 kutu eldiven alım-satımına ilişkin sözlü bir anlaşma bulunup bulunmadığı, davacının davalı hesabına gönderdiği bedelin iadesi isteminin, davalının ise husumet itirazının yerinde olup olmadığı ile davalının icra takibine vaki itirazının haklı olup olmadığı ile icra-inkar ve kötü niyet tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin olduğu ve bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, eldeki davanın nisbi ticari dava olarak kabulü ile uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesi tarafından çözülebilmesi için, uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması ve her iki tarafında tacir olması zorunludur. Yukarıda detaylı olarak belirtilen ve dosyaya celbedilen cevabi yazılardan da anlaşılacağı üzere; davalı …’ın gerçek veya basit usulde vergi kaydına rastlanmadığı, gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı tespit edildiğinden gerçek kişi olduğu, bu hali ile davalının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davanın nispi ticari dava sayılamayacağı, yine davanın TTK’nun 4. Maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, aynı maddenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na atıfla mutlak ticari dava konusu kabul ettiği sözleşmelerden de kaynaklanmadığı anlaşılmıştır. Davacı taraf, davalının hesabına yatan parayı iade etmediğini, uhdesinde tuttuğunu dolayısıyla karine olarak havale sözleşmesinin tarafı olduğunu, bu nedenle davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğini zira 6098 sayılı TBK’ya atıfla mutlak ticari dava konusu kabul ettiği sözleşmelerden olan havale sözleşmesinin uygulanması gerektiğini belirtmişse de, Mahkememizce somut olayda toplanan deliller ışığında davalının TBK md.555 vd. Maddelerinde düzenlenen havale sözleşmesinin tarafı haline geldiği kanaatine varılamadığı, yine davacının davalının hesabına gönderdiği paranın iade isteminin TBK’da düzenlenen teknik anlamda bir havale sözleşmesi olmadığı davacının talebinin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca değerlendirileceği kanaatine varıldığından yukarıdaki açıklamalar da nazara alınarak davacının görev hususundaki bu beyanına itibar edilmemiştir.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-(c) maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınırlar. İzah edilen nedenlerle, davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; Davanın, HMK md. 114/1-(c) ve HMK’nun 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.24/03/2022

Katip …
¸

Hakim … ¸