Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/468 E. 2023/214 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/458 Esas
KARAR NO : 2023/172

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 24/08/2020
KARAR TARİHİ : 08/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili şahıs firması ile davalı firma arasında et köfte ve türevi ürünlerin alım satımı konusunda anlaşma yapıldığını ve taraflar arasında alım satım ilişkilerinin başladığını, işbu ilişki kapsamında müvekkilinin, davalı firmadan icra takibine konu edilen ürünleri aldığını fakat daha sonra taraflar arasındaki anlaşma uyarınca ürünleri iade ederek iade faturası keşide ettiğini, müvekkili tarafından davalıya keşide edilen iade faturaları her iki tarafın defter ve belgelerine işlediklerini ve ürünlerin davalı tarafça iade alındığını, davalı firmanın ürünleri teslim almasına rağmen fatura bedelini müvekkiline ödemediğini ve temerrüde düştüğünü, yapılan görüşmelerde de netice alınamadığını, alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhinde … 27. İcra Dairesi’nin …Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, itiraz akabinde takibin durduğunu iddia ve beyan ederek davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalıya yasaya uygun olarak tebligat yapılmış olmasına karşın, davayı takip etmediği gibi, yazılı bildirimde de bulunmadığından, HMK’nın 128. maddesi hükmü gereğince davayı inkar ettiği varsayılmıştır.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, İ.İ.K.’nın 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
… 27. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır. İcra dosyasının tetkikinde; davacının, davalı şirket aleyhinde alacağının tahsili amacı ile 274.650,00 TL üzerinden icra takibi yaptığı, ödeme emrinin davalı şirkete 28/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirket vekilinin 02/11/2017 havale tarihli itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davalı şirketin ticaret sicil kaydı İTO sistemi üzerinden çıkartılarak dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Davacının gerçek kişi tacir kaydı olup olmadığının araştırılması bakımından … Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabı dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Davacının birinci sınıf tacir olup olmadığının ve hangi esasa göre defter tutuğunun araştırılması bakımından … Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkere cevabı dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Davacının mükellefiyet tesis ettirdiği … tarihleri arasındaki Gelir Vergisi Beyannamesi’nin gönderilmesi bakımından … Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkere cevabı dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Davacının Vergi Usul Kanunu’nun 177/1 ve 3. Fıkralarında belirtilen limitleri aşıp aşmadığının araştırılması bakımından Sarıyer Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkere cevabı dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Davacının 2016 yılı dönemine ait BA-BS formlarının gönderilmesi bakımından … Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkere cevabı dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Davalı şirketin 2016 yılı dönemine ait BA-BS formlarının gönderilmesi bakımından … Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkere cevabı dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık açısından tarafların 2016-2017 yıllarına ait ticari defter ve kayıtları üzerinde Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi vasıtasıyla inceleme yapılarak, davacının, takip tarihi itibariyle davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı ve miktarının hesaplanması yönünden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
26/03/2021 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında özetle; dosyaya mübrez belge, bilgi, takip dosyası, davacı tarafa ait 2016 yılı İşletme defteri ile sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; davacı … tarafından incelemeye sunulan 2018 yılına ait İşletme Defterinin TTK’nın ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu, davalı tarafın incelemeye gelmediği ve ticari defterlerini sunmadığı, davacı tarafın 2016 yılı işletme defterine göre davalı tarafa 571.631.77-TL’lik emtia satışı yaptığı ve davalı taraftan 259.711,00-TL’lik emtia alışı yaptığı, alış ve satış arasındaki farkın 311.920,77-TL olduğu, kalan 37.270,77-TL bedelin ödenip ödenmediği konusunda bilgiye ulaşılamadı, davacı tarafın dava konusu 30/11/2016 tarih 008260 nolu 274.650,00-TL’lik fatura bedelini talep ettiği, davacı tarafın işletme defteri esasına göre defter tutması ve işletme defterinde sadece gelir ve gider bilgilerinin bulunması, cari hesap, banka ve kasa hesabının ticari defterlere kayıt edilmemesi nedeniyle davacı ve davalı tarafa ait cari hesap bakiyeleri konusunda fikir sahibi olunamadığı, tarafların inkar tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin Mahkememizin takdirinde olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Vergi Dairesinden gelen taraflara ait BA-BS formlarının da incelenmesi ayrıca davacının VUK 177/1 ve 3.fıkrasında belirtilen limitleri aşıp aşmadığı hususunda değerlendirme yapılması bakımından dosyanın önceki rapor düzenleyen bilirkişiye tevdi ile ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
09/11/2022 tarihli bilirkişi ek raporunun sonuç kısmında özetle; kök rapor sonucuna ilaveten, tüm dosya kapsamı, ilgili yasa ve yönetmelikler ve dosyada belirtilen mevcut deliller hepsi birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafin, 2015 yılı yıllık mal alışının 157.360,00-TL olduğu ve hadlerin altında kalması nedeniyle Bilanço Usulüne göre defter tutmaya geçiş yapmadığı, davacı tarafin 2015 ve 2016 yıllarında işletme usulüne göre defter tutması nedeniyle BA/BS bildirimi yapmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda hangi Mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkinin vasıflandırılması gerekmektedir. Dava, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, TTK’nun 4/1 maddesinde sayılan ve bir davanın mutlak ticari dava sayılmasını gerektiren işlemlerden olmadığı gibi, aynı maddenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na atıfla mutlak ticari dava konusu kabul ettiği davalardan da değildir. Şu haliyle eldeki davanın mutlak ticari dava olmadığı açıktır. Yine somut olayda, davalı taraf tacir olsa da, Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda, davacı tarafin, 2015 yılı yıllık mal alışının 157.360,00-TL olduğu ve hadlerin altında kalması nedeniyle Bilanço Usulüne göre defter tutmaya geçiş yapmadığı, davacı tarafin 2015 ve 2016 yıllarında işletme usulüne göre defter tutması nedeniyle BA/BS bildirimi yapmadığının belirtildiği, bu hali ile davacının tacir olmadığı açıktır. Belirtilen nedenlerle her iki tarafın tacir sıfatını haiz olmadığı bir davanın ticari dava sayılmasına hukuken olanak bulunmadığından, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınırlar. İzah edilen nedenlerle, davanın, Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 mad. uyarınca davanın usulden REDDİNE,
HMK.nun 20. mad. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin usulen başvurusu halinde dava dosyasının görevli ve yetkili İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden, karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin taraflara İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK.nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, davacı vekilinin huzurunda, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 08/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır