Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/444 E. 2021/649 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/444 Esas
KARAR NO : 2021/649

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/04/2015
KARAR TARİHİ : 05/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; taraflar arasında yürütülen ticari ilişki kapsamında müvekkili şirketin davalı şirketten 2014 yılı cari hesaplardan bakiye 222.568,57 USD tutarında alacağın tahsili için yasal takibe geçildiğini, davalının haksız ve dayanaksız itirazı ile takibi durdurduğunu, taraflar arasında 28.01.2014 tarihli “münhasır dağıtım anlaşması” başlıklı belge düzenlendiği ve müvekkilin davalıya toplam 400.000,00 USD tutarında 16 adet çek keşide ve teslim ettiğini, davalının kendilerini dolandırdığını, ve “…” cinsi mermer ocağının sahibi olmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin bedelsiz kalan çekleri ödemek zorunda kaldığını, davalının taahhüt ettiği ürünü teslim edemediğini, 07/02/2015 tarihli mütabakat metninde borcu kabul etmesine rağmen ödeme yapmadığını belirterek itirazın iptali ile takibin devamını ve %20’den az olmamak üzere inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasını, karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; müvekkilinin adresi itibarıyla mahkememizin yetkili bulunmadığını, 28/01/2014 tarihli sözleşmede tahkim koşulunun bulunduğunu, HMK 410. Maddesine göre tahkim mahkemesinin görevli ve yetkili olduğunu, HMK 6. Maddesi uyarınca İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacı iddialarının doğru olmadığını, 28/01/2014 tarihli sözleşmenin müvekkili şirket tarafından haklı nedenle feshedildiğini, davacının sözleşmeden doğan “asgari alım” taahhüdünü ihlal ettiğini, bu durumun ticari defterlerin incelenmesiyle belirleneceğini, davacının ayrıca satın aldığı ürünleri pazarlayamadığını, bir kısım ürünlerin bu nedenle müvekkili tarafından iade alındığını, ödenen avans çeklere kapsamında taahhüt edilen ürünün teslim edildiğini, iddia edilenin aksine davacının aldatılmadığını, müvekkilinin … ili … İlçesi … köyü sınırları içerisinde, … ili … ilçesi sınırında kalan…ruhsat nolu mermer ocağının işletmecisi olduğunu belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, İ.İ.K.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
… 24. İcra Müdürlüğü’nün …sayılı takip dosyası kapsamından; davacı tarafın davalı hakkında toplam 226.222,66 USD alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalı tarafından yasal süresi içinde vaki itirazı sonucu, icra takibinin İ.İ.K.nun 62. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine nazaran da, bu itirazın iptali davasının İİK.nun 67. maddesi hükmünde öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, 28/01/2014 tarihli sözleşme örneği 07/02/2015 tarihli mutabakat mektubu, dava dilekçesinde belirtilen 16 adet çek fotokopisi, ödeme belgesi örnekleri, … Cumhuriyet Başsavcılığının …soruşturma numaralı hazırlık soruşturmasına ilişkin dosya örneği, getirtilerek dosya içerisine alınmış dava dilekçesinde belirtilen 16 adet çekin ödenmesi ile ilgili olanak muhatap bankalar nezdinde araştırmalar yapılmış ve taraf şirketleri ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak rapor alınmıştır.
Davalı şirketin 2014 ve 2015 yıllarına ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 17/01/2017 tarihli mali müşavir bilirkişi raporunda; davalıya ait ticari defterlerin usulüne uygun düzenlendiği, birbirini doğruladığı, davalının kendi defterlerinde takip tarihi itibarıyla davacıya 494.384,81 TL tutarında borçlu olduğu, taraflar arasında bağıtlanan anlaşma kapsamında davacı tarafından davalıya 16 adet çek ile toplamda 400.000,00 USD’lik ödeme yapıldığı ve davalının defterlerinde kayıtlı bulunduğu, mutakabat belgesi ve de davalının borcunu inkar ettiği, belgedeki imzanın takdiri mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
Talimat yoluyla … 4. Asliye Ticaret Mahkemesince aldırılan 28/09/2016 tarihli bilirkişi raporunda; Davacı şirketin 2014-2015 yıllarına ait ticari defterlerinin usulen uygun düzenlendiğini, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı, avans çeklerinin tamamının ödendiği, takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan 222.568,57 USD tutarında cari hesap alacağının bulunduğu belirtilmiştir.
Davalı vekili 07/02/2015 tarihli mutakabat belgesindeki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını belirtmiş ise de belge aslı bulunmadığından bu konu da inceleme yapılamamıştır.
Mahkememizin … esas …karar sayılı kararı ile “İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; Taraflar arasında 28/01/2014 tarihli sözleşme kapsamında yürütülen bir ticari ilişki bulunmaktadır. Bu sözleşme ile davacı tarafından 400.000,00 USD tutarında 16 adet çek avans olarak davalıya verilmiş olup ve tüm çek bedellerinin ödendiği, tarafların kabulündedir. Davacı vekili sözleşme uyarınca davalının … ili … ilçesinde “…” tipi mermer ocağı sahibi olduğunu belirterek kendilerini kandırdığını, taahhüt edilen ürünün tedarik edilemediğini, böyle bir mermer ocağının bulunmadığının sonradan öğrenildiğini, bu nedenle yapılan ödemenin 222.568,57 USD lik kısmının karşılıksız kaldığını belirterek “nedensiz zenginleşme ” kuralları çerçevesinde bu tutarın iadesini istemektedir. Her ne kadar 07/02/2015 tarihli belgede davacının davalıdan bu tutarda alacaklı bulunduğu, kabul edilmiş isede davalı vekili mutabakat belgesinde müvekkili şirket adına atılan imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını ileri sürmüş ve belge içeriğini kabul etmediklerini belirtmiştir. Mutakabat belgesinin aslı verilmediğinden imza yönünden inceleme yapılamamıştır. Taraf şirketlerin incelenen 2014-2015 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarının birbirini doğruladığı, davacının davalıya avans çeki olarak düzenlediği toplam 400.000,00 USD tutarlı 16 adet çekin ödendiği, takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan 222.568,58 USD tutarında cari hesap alacağı bulunduğunun, her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu tespit edilmiştir. Başka bir anlatımla; davalının kendi ticari defterlerdeki kayıtlarla davacıya 222.568,57 USD lik cari hesap borcu olduğu kabul edilmektedir. Davalı vekili bu tutara rakamsal olarak itiraz da bulunmayıp sözleşmenin 6. Maddesi gereğince davacının kendilerinden para değil blok mermeri alması gerektiğini savunmuştur. Dosya içeriği delillere göre; davalının itirazının yerinde olmadığı, davacının 28/01/2014 tarihli sözleşmeden kaynaklanan ödeme yükümlülüğünü yerine getirdiği, davalının ise sözleşme de taahhüt edilen ürünü teslim ettiğini kanıtlayamadığı, davacının alım taahhüdünü ihlal ettiği ileri sürülmüş ise de, bu yoldaki savunmanın kanıtlanamadığı, birbiriyle uyumlu taraf defterleri ile kanıtlanan davacının 222.568,57 USD tutarındaki alacağının tahsili bakımından davalının haksız itirazının iptali ve takibin devamına karar verilmiştir.” gerekçeleri davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizin anılan kararı davalı tarafça istinaf edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 15/05/2019 tarihli 2018/785 esas 2019/741 karar sayılı kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir. Davalı tarafça bu kez istinaf ilamı temyiz edilmiş, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 17/03/2021 tarihli 2020/4974 esas 2021/2537 karar sayılı ilamıyla istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasına, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının mahkememize gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce 05/10/2021 tarihli celsede Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında münakit 28/01/2014 tarihli münhasır dağıtım sözleşmesi bulunduğu, sözleşme uyarınca davacı tarafından davalıya 400.000,00 USD tutarında 16 adet avans çeki verildiği, çeklerin tahsil edildiği, davalının ise davacıya, verilecek siparişler karşılığında golden grey ve palissandro cinsi iki tür mermer teslimi borcu altına girdiği anlaşılmıştır. Yine sözleşmenin 1.1.3 maddesi ile davacının her ay 500 ton ürün almayı taahhüt ettiği, sözleşmenin 6/1-1.cümle maddesi ile davacının alım taahhüdüne uymaması halinde, davalının bir ay önceden yazılı bildirimde bulunarak sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceğinin kararlaştırıldığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce taraf şirketlerin 2014-2015 yıllarına ait ticari defter ve kayıtları üzerinde mali bilirkişi incelemesi yaptırılmış, kayıtların birbirini doğruladığı, davacının davalıya avans çeki olarak düzenlediği toplam 400.000,00 USD tutarlı 16 adet çekin ödendiği, takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan 222.568,58 USD tutarında cari hesap alacağı bulunduğu, bu hususun her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu tespit edilmiştir.
Her ne kadar davacı tarafça, davalının … ili … ilçesinde “…” tipi mermer ocağı sahibi olduğunu belirterek kendilerini kandırdığı, taahhüt edilen ürünün tedarik edilemediği, böyle bir mermer ocağının bulunmadığının sonradan öğrenildiği, bu nedenle yapılan ödemenin 222.568,57 USD lik kısmının karşılıksız kaldığı iddia edilerek, bu tutarın sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde iadesi istenilmiş ise de; taraflar arasındaki sözleşmede, davalının teslim borcu altına girdiği iki tür mermerden hangisinin ne oranda tedarik ve teslim edileceğine dair açık bir düzenleme bulunmadığı; davalının polissandro tipi mermer ocağı sahibi olmasının sözleşmenin sübjektif bakımdan esaslı unsuru olduğunun, başka ifade ile davalının polissandro tipi mermer ocağı sahibi olmasının sözleşmenin akdedilmesinde davacı yönünden olmazsa olmaz koşul olduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı, sözleşme metninden bu yönde bir tespit yapılamadığı gibi, davacı tarafça dosyaya bu yönde başkaca bir delil de sunulmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim davacı tarafça, eksik teslim edildiği iddia olunan polissandro türü mermer için davalıya sipariş verildiğine, ancak sipariş konusu ürünün davalı tarafça tedarik ve teslim edilmediğine dair de dosyaya delil sunulmadığı anlaşılmaktadır. Bunun dışında sipariş edilen ürünlerin davalı tarafça davacıya teslim edildiği, teslim olunan mermer bedellerinin de tahsil edilen avanstan mahsup edildiği görülmektedir.
Dosya kapsamı delillerden davalı tarafından, sözleşmenin 1.1.3 maddesinde düzenlenen aylık alım taahhüdüne uyulmaması nedeniyle, sözleşmenin 6.1-1.cümle maddesine dayalı olarak sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 6.1-2.cümle maddesine göre sözleşmenin haklı nedenle feshedilmesi halinde “Alıcı tahsil edilen avans miktarı kadar satıcının diğer ocaklarından blok mermer alacaktır.”. Bu hüküm ile bakiye avansın, davalının diğer ocaklarından blok mermer tedariki suretiyle iade tasfiye edileceği taraflarca açıkça kararlaştırılmış olduğundan, davacının eldeki itirazın iptali davasına dayanak takibe konu bakiye avansın nakden iadesi talebi yerinde görülmemiş, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Davacının takibe konu edilen tutar kadar davalıdan bakiye alacağı bulunduğu, ancak tasfiye işleminin aynen teslim şeklinde mi, nakden iade şeklinde mi gerçekleşeceği hususunda ihtilaf bulunduğu ve eldeki davada bu ihtilafın çözüldüğü, davacının takipte kötü niyetli olduğunun davalı tarafça ispat olunamadığı anlaşıldığından kötü niyet tazminatı talebi reddedilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2- Kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 6.993,43 TL harçtan mahsubu ile artan 6.934,13 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 45.942,74-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 153,95 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinde itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/10/2021

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır