Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/415 E. 2022/741 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/415 Esas
KARAR NO : 2022/741

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 23/06/2021
KARAR TARİHİ : 13/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davalının, … 33. İcra Dairesindeki … Esas sayılı dosyası ile aleyhine yürüttükleri 2.616,18 TL tutarındaki icra takibi nedeniyle düzenlenen alacağa itiraz ettiğini, müvekkili şirket ile borçlu taraf arasında … arabuluculuk numaralı dosya ile 06/04/2021 tarihinde arabuluculuk görüşmesinin yapıldığını, görüşmede taraflar arasında gerekli muvafakat sağlanamaması sebebiyle takibe konu olan alacağın tahsili amacıyla işbu davanın ikame edilmesi zorunluluğunun hasıl olduğunu, müvekkili şirket ile davalı arasında kargo sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşme unsurları gereği taşıyıcının taşıma taahhüdünde bulunduğu, gönderenin ise taşıma ücretini vermeyi borçlandığı, bu sözleşme içerisinde mesafelere ulaştırma saatleri, davalı ve müvekkili şirketin yükümlülükleri, ücret tarifesi ve ödeme şekli ile uyuşmazlık durumunda yetkili mahkeme hususlarının belirtildiğini, müvekkili şirketin, davalı ile aralarındaki kargo sözleşmesindeki taşıma taahhüdünü özen ve ivedilikle yerine getirdiğini, yapılan taşıma işlemleri neticesinde faturalar kesildiğini, buna karşılık davalının, müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilmiş olan taşıma hizmetine karşılık olarak ödenmesi gereken ücretinin ödenmediğini, bu fatura değerleri toplamının 2.616,18 TL olduğunu, davalının ise, tek yükümlülüğü olan para verme edimini gereği gibi ifa etmediğini, toplam tutarı 2.616,18 TL olan faturaların icra müdürlüğü dosyasına sunulduğunu ve müvekkili şirketin ticari defterleri incelendiğinde görülebileceğini, müvekkili şirket tarafından bahse konu alacağın tahsili amacıyla davalı/borçlu taraf ile defalarca iletişime geçmiş olsa da bu borcu ödemekten kaçındıklarını, bunun neticesinde müvekkili şirket tarafından … 33. İcra Dairesindeki … Esas numaralı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından bu takibe kötü niyetli olarak itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğunu, bu doğrultuda, davalı/borçlu tarafından haksız ve alacağı sürüncemede bırakmak amacıyla takibe yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesi gerektiğini beyanla davanın kabulüne, borçlunun … 33.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibine yaptığı itirazının iptaline ve takibin devamına, kötü niyetli olarak takibe itiraz eden borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; öncelikle, müvekkili hakkında yapılan icra takibine yapmış oldukları itirazda da belirttikleri üzere icra takibi ve akabinde açılan işbu itirazın iptali davasının yetkisiz olan İstanbul adliyelerinde açıldığını, 6100 sayılı HMK md.6 gereğince yetkili icra dairesinin müvekkilinin yerleşim yeri adresi olan … İcra Daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkilinin, davacı şirket ile imzalanan herhangi bir sözleşmesi bulunmadığından, sadece kargo gönderileceği zamanlarda davacının ilgili şubelerinden göndereceği yere göre fiyat teklifi almakta ve kendisine cazip gelen kargo firmasıyla çalıştığını, bahsi geçen faturaların içeriğinin ise açık ve net olmadığını, sunulan faturalar incelendiğinde görüleceği üzere alıcısı ve göndericisi müvekkili olan faturalardan bahsedildiğini, hukuken bu şekilde düzenlenmiş bir faturanın da geçerliliğinin bulunmadığını, borca konu faturalar açısından faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, zira müvekkiline faturaların ödenmesi konusunda herhangi bir ihbar yapılmadığını, faturaların şayet açık fatura düzenlenmişse bu faturaların müvekkiline ihbarı üzerine temerrüde düşürülmesi gerekirsen bahse konu faturaların müvekkiline ihbarının yapılmadığını, davacı tarafın icra ve inkar tazminatı taleplerine yönelik olarak ise müvekkilinin kendisine başlatılan … 33. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine ödeme emrini 05/11/2020 yılında tebliğ aldığını, takibin başlatılmasından tebliğ tarihine geçen sürede haksız yere faiz işletilmesi, ödeme emri ekinde takibe dayanak herhangi bir belge olmaması ile icra takibinin kesinleşmesi halinde hak kaybının olmaması amacıyla borca süresinde itiraz ettiğini, akabinde yapılan arabuluculuk görüşmelerinde ve işbu dava dilekçesinde sunulan faturalar incelendiğinde ise kime, hangi ile veya ülkeye ne şekilde bir kargo yapıldığı hususunun anlaşılamadığından ve işbu faturaların tarihinden sonra da davacı şirket aracılığıyla kargo gönderimi yaptığı sırada davacıya bir borcu olduğu yönünde bildirim veya bilgilendirme olmadığından takibe itiraz ettiğini, icra inkar tazminatı açısından alacağın hangi işleme tabi olduğu yeteri kadar belirtilmediğinden kabulüne karar verilmemesi gerektiği beyanla yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın yetkili mahkeme olan … Asliye Ticaret Mahkemesine, gönderilmesine, esas yönünden ise davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraftan tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR /
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, … 33. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası celbedilmiş, davacı şirketin İTO kaydı dosya arasına alınmış, davalı hakkında esnaf-tacir araştırması yapılmıştır.
… 33. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyanın dosyamız arasına alındığı ve takip dosyası kapsamından; davacı tarafın, davalı/borçlu hakkında toplam 2.616,18-TL alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunulduğu, davalının yasal süresi içinde vaki itirazı sonucu, icra takibinin İİK’nun 62.maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine nazaran, bu itirazın iptali davasının İİK.nun 67.maddesi hükmünde öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süresi içinde açıldığı tespit olunmuştur. İşbu takibe dayanak olan evrakın ise; Ekli listedeki faturalardan kaynaklanan alacak olduğu tespit edilmiştir.
… Ticaret Sicil Müdürlüğünün 01/07/2021 tarih ve … sayılı cevabi yazısında…’ın müdürlüklerinde … sicil numarasında ”…” ünvanlı tacir kaydı bulunmakta olup, müdürlüklerine tescilli son ticari ikametgahının ”…” olduğunu, firmanın müdürlükleri nezdinde tescilli kuruluşundan itibaren sicil kaydını gösterir Ticaret Sicili Gazetelerinin birer suretinin gönderildiği bildirilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğünün 18/05/2022 tarih ve … sayılı cevabi yazısında daireleri mükellefinin 2021 dönemi için vermiş olduğu Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesinde işletme esasına göre defter tuttuğu bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE /
Dava, alacağın tahsili amacı ile başlatılan ilâmsız icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.Maddesi uyarınca iptali ve icra inkâr tazminatının tahsili davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; taraflar arasında akdedilen bir sözleşme olup olmadığı, davacının davaya konu ve icra takibine dayanak olan 27/04/2018 tarih, … numaralı, 2.577,52-TL bedelli ve 23/05/2018 tarih, … numaralı, 38,66-TL bedelli faturalar nedeniyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacağının varlığı ve miktarı, işlemiş faiz ve icra-inkar tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı ile davalının icra takibine itirazının haklı olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1.maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1.bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1.maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından somut olayda, davanın tarafları, konusu ve davacının talebinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Eldeki davada davacının talebi, taraflar arasındaki kargo sözleşmesi kapsamında düzenlenen davaya konu ve takibe dayanak faturalardan kaynaklanan alacağı iddiası ile davalı aleyhine başlatılan ilamsız takibe davalıca yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra-inkar tazminatına hükmedilmesidir. Eldeki davanın konusu da, taraflar arasında akdedilen bir sözleşme olup olmadığı, davacının davaya konu ve icra takibine dayanak olan 27/04/2018 tarih, … numaralı, 2.577,52-TL bedelli ve 23/05/2018 tarih, … numaralı, 38,66-TL bedelli faturalar nedeniyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacağının varlığı ve miktarı, işlemiş faiz ve icra-inkar tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı ile davalının icra takibine itirazının haklı olup olmadığına ilişkin olduğu ve bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Zira davalı tarafça, davacı tarafın ileri sürdüğü taraflar arasında kargo sözleşmesinin imzalandığı hususu inkar edilmekte ve kendisinin uygun olan şirketten bu hizmeti aldığını belirtmektedir. Bu durumda, eldeki davanın nisbi ticari dava olarak kabulü ile uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesi tarafından çözülebilmesi için, uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması ve her iki tarafında tacir olması zorunludur. Yukarıda detaylı olarak belirtilen ve dosyaya celbedilen cevabi yazılardan da anlaşılacağı üzere; davalının esnaf olduğu tespit edildiğinden, bu hali ile davalının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davanın nispi ticari dava sayılamayacağı, yine davanın TTK’nun 4. Maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, aynı maddenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na atıfla mutlak ticari dava konusu kabul ettiği sözleşmelerden de kaynaklanmadığı anlaşılmıştır.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-(c) maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınırlar. İzah edilen nedenlerle, davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; Davanın, HMK md. 114/1-(c) ve HMK’nun 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/10/2022

Katip
¸

Hakim
¸