Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/385 E. 2022/122 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/385 Esas
KARAR NO : 2022/122

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 19/02/2008
KARAR TARİHİ : 17/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davalı şirket tarafından trafik ve kasko sigortası yapılmış olan … plakalı aracın müvekkiline ait … plakalı araca tamamen kendisi kusurlu olarak 26.12.2007 tarihinde çarparak ağır hasar verdiğini, durumun trafik kaza tespit tutanağı ile tespit edildiğini, alkol raporunun alındığını ve … 3.Sulh Hukuk Mahkemesince hasarın 32.278,85-TL + muhtemel şanzıman hasarı olarak tespit edildiğini, aracı kendi imkanları ile tamir ettirdiklerinde muhtemel şanzıman hasarının oluştuğunun görüldüğünü, yenisi ile değiştirildiğini ve tüm hasar bedelinin 61.634,00-TL olup faturalandırıldığını, davalı … şirketince 11.02.2008 tarihinde hasar dosyası açıldığını ancak hasarın giderilmesi yönündeki başvurularının yanıtsız bırakıldığını, oysa ki davalı … şirketince müvekkilinin hasarının giderilmesi gerektiğinin trafik kazası tespit tutanağı, alkol raporu ve eksper raporu ile sabit olduğunu beyanla hasar bedeli olan 61.634,00-TL’nin muaccel olduğu tarihten itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davanın yasal dayanağının Ticaret Kanunu’ndan değil, Karayolları Trafik Kanunu’ndan alan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesine dayandığını, davacının müvekkili şirketin sigortalısı olmadığını, dolayısıyla sigorta sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıktan bahsedilemeyeceği gibi her ne kadar davacı bir şirket ise de sigortalı da bir şirket olmadığı için davanın ticari niteliğinin olmadığını, müvekkilinin merkezi itibari ile adresi … Adliyesi yargı sınırları içerisinde olduğunu, davaya konu kazanın meydana geldiği yerin de … sınırlarında olduğunu, dolayısıyla işbölümü ilk itirazları yerinde görülürse dosyanın işbölümü ve yer yönünden yetkili … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, iş bölümü itirazları yerinde görülmediği takdirde (işbölümü itirazından feragat anlamına gelmemek kaydıyla) müvekkilinin adresi itibariyle yetkili olan … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, dava dilekçesinde her ne kadar tazminat taleplerinin 26.12.2007 tarihli bir trafik kazasına dayandığı iddia edilmekteyse de, müvekkili şirketin görevlileri tarafından yapılan araştırmada tazminat talebinin irade dışı oluşan gerçek anlamında bir kazaya dayanmadığını, senaryo kazalar ve hasarın büyütülmesi yoluyla haksız zenginleşme amacına yönelik talepler zincirinin bir parçası olduğunun anlaşıldığını, ayrıca, alacağı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının, zararının büyük bir kısmını bilirkişi raporunun haricinde bir takım faturalara dayandırdığını, yokluklarında yapılan bilirkişi raporunu da kabul etmemekle beraber, normal sigorta prosedürüne göre müvekkili şirkete yapılan ihbar üzerine, eksperler tarafından görülüp belirlenmesi gereken hasar ve tazminat miktarının, bundan imtina ile kolayca temin edilecek bir takım faturalarla ispatlanmaya çalışılmasının hukuken kabul edilemez olduğunu, davanın ticari nitelikte olmadığı gibi, davacının da sigortalının yerine geçen müvekkili şirketten bizzat sigortalıdan isteyebileceğinden fazlasını isteyemeyeceğini, sigortalı tacir olmadığından davacının reeskont faiz talebinin de yerinde olmadığını, beyanla öncelikle işbölümü ve yetki ilk itirazlarının kabulüyle dosyanın yetkili nöbetçi … Asliye Hukuk veya … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, nihayetinde de haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, … 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin …D.İş sayılı dosyası celbedilmiş, hasar dosyaları, trafik ve tramer kayıtları celbedilerek dosya arasına alınmış ve dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
… 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin… D.İş sayılı dosyasının dosyamız arasına alındığı ve incelenmesinde; hasar tespiti isteyenin …, karşı tarafın Osman Keskin, tespitin konusunun ”… plakalı aracın 26/12/2007 tarihinde … plakalı araç ile karıştığı trafik kazasından kaynaklı hasarın tespiti” olduğu, tespit talep tarihinin 24/01/2008, tespit karar tarihinin 25/01/2008 olduğu ve Mahkemenin 25/01/2008 tarihinde keşif yapılmasına karar verdiği, keşif neticesinde dosyaya sunulan 28/01/2008 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; tespit konusu … plakalı otomobildeki toplam hasar ve zarar miktarı, gerçek tamir sonucu düzenlenecek fatura esas olmak üzere, ilk tespit değeri olarak KDV dahil 32.278,85-TL olduğunu, aracın alt kısmında gözle yapılan incelemede, şanzımanının dış yüzeyinden hasarlı görülmekte olup aracın sökülerek şanzımanının kontrol edilmesi gerektiğini, aracın gerçek tamiri sırasında, tespit anında görülemeyen başka hasarlı parçaların da çıkabileceğini, aracın hasarlı durumunu gösteren 8 adet renkli fotoğrafın rapor ekinde sunulduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin -devir ve bozma önceki 2008/95 Esas sayılı dosyası- 22/09/2008 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Davalı vekili hernekadar iş bölümü itirazında bulunmuşsa da dava ticari dava olduğundan davalının ticari şirket olması sebebi ile iş bölümü itirazının reddine” karar verilmiştir.
Mahkememizin -devir ve bozma önceki 2008/95 Esas sayılı dosyası- 18/03/2009 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Davalı vekilinin mahkememizin yetkili olmadığına dair itirazının …Sigortadan cevabı yazı nazara alınarak reddine, mahkememizin yetkili olduğuna” karar verilmiştir.
Mahkememizin -devir ve bozma önceki 2008/95 Esas sayılı dosyası- 17/06/2009 tarihli duruşmasının (3) numaralı ara kararı ile; ”İstenen hasar dosyaları geldiğinde geçen celse ara karar doğrultusunda … …, …ve …ün resen seçilerek gelecek dosyalar ve bu dosya üzerinde hasar ve kusur konusunda gerekçeli rapor istenmesine” dair karar verilmiş ve bu doğrultuda…, …ve … Hakemi … tarafından tanzim edilen 08.01.2010 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; davacıya ait bulunan … plakalı aracın 26.12.2007 tarihinde belirtilen yerde ve belirtilen şekilde hasarlanmamış olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin -devir ve bozma önceki 2008/95 Esas sayılı dosyası- 03/02/2010 tarih, 2008/95 Esas ve 2010/15 tarihli ilamı ile; ”Davacının açtığı davanın REDDİNE..” karar verildiği, işbu kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 20/12/2011 tarih, 2011/200 Esas ve 2011/12590 Karar sayılı ilamı ile; ”…Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Davalı … şirketi davacı aracına çarpan aracın zorunlu ve ihtiyari mali sorumluluk sigortacısıdır. Taraflar arasındaki dava haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Mahkemece olayda uygulama yeri bulunmayan TTK.nun sigorta hukuku ile ilgili hükümleri uygulanarak karar verilmiş olması doğru değildir….
Davalı savunmalarında davacıya ait aracın daha önce başka kazalara karıştığını belirttiklerinden ara kararı ile getirilmesine karar verilen ancak dosyaya getirilmeyen hasar dosyalarının getirilip tutanak mümziileri dinlendikten sonra konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak yeni bilirkişi heyetinden araçtaki hasar ile kazanın oluş şekli,araçların özellikleri, hasarlı bölümleri, önceki hasar dosyalarına göre hasarın daha önceki kazalarla ilgili olup olmadığı gibi hususların değerlendirilesi için ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,…” karar verilerek dosyanın Mahkememize gönderildiği ve Mahkememizin 2012/99 Esas sayılı sırasına kaydedildiği tespit edilmiştir.
Mahkememizin -devir ve bozma önceki 2012/99 Esas sayılı dosyası- 14/06/2012 tarihli duruşmasında; ”Usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 20/12/2011 tarih, 2011/200 Esas ve 2011/12590 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına” karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamı doğrultusunda, kaza tespit tutanağının tutanak mümzileri olan …’ün bilgi ve görgülerinin tespiti için … Nöb. Asliye Hukuk Mahkemesine, …’ın bilgi ve görgülerinin tespiti için ise … Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazıldığı, gelen talimat cevaplarından …’ün Fransa’da yaşadığı, Fransa’da ikamet ettiği, ikamet adresinin bilinmediği, … adına çıkan davetiyenin ise bila ikmal iade edildiğinin bildirildiği tespit edilmiştir.
Emniyet Genel Müdürlüğünün …tarih ve … sayılı cevabi yazısında; … sicil sayılı Polis Memuru …’ın Emniyet Genel Müdürlüğünün Yüksek Disiplin Kurulu 04/10/2011 tarih ve 2001/406 sayılı kararıyla ”Meslekten Çıkarma” cezası ile tecziye edildiği, … sicil sayılı Polis Memuru …’ün 20/04/2011 tarihli onay ile istifa ettiğinin bildirildiği ve bu suretle Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda tüm araştırmalara rağmen adresleri tespit edilemeyen tutanak tanıklarının Mahkememizce dinlenmesinin mümkün olmadığı tespit edilmiştir.
Mahkememizin -devir ve bozma önceki 2012/99 Esas sayılı dosyası- 30/01/2014 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Yargıtay bozma ilamındaki gerekçeye göre araçtaki hasar ile kazanın oluş şekli araçların özellikleri, hasarlı bölümler ve celp edilen tüm hasar dosyalarına göre hasarın önceki kazalar ile ilgili olup olmadığı, davaya konu kazada kusur durumu ve hasar miktarı noktasında HMK’nın 273.maddesi gereğince rapor tanzimi için bilirkişi Makine Mühendisi, kusur bilirkişisi ve sigorta bilirkişisi aracılığı ile inceleme yapılmasına” dair karar verilmiş ve bu doğrultuda …, … ve … tarafından tanzim edilen 17/03/2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; dava konusu edilen 26.12.2007 tarihinde meydana gelen kaza sebebiyle, davacıya ait … plakalı taşıtın zararının 50.394,40 TL olduğu, davalı … şirketinin sigortalısı olan … plakalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde 8/8 kusurlu olması sebebiyle davacı zararının tamamını talep edebileceği, meydana gelen hasarlarla, kaza tutanağındaki anlatımın uyumlu olduğu, davalı … şirketinin sigortalısı olan … plakalı araç işletenin KTK 85/1 maddesi gereğince hukuki sorumluluğunu sigorta etmiş olması nedeniyle, meydana gelen zarardan sorumluluğu bulunduğu, Trafik Poliçesi ve İhtiyari Mali Sorumluluk Poliçesi limitlerinin toplamının 108.000,00-TL olduğu, meydana gelen zararın 50.394,40-TL olması nedeniyle poliçe limiti içinde kaldığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin -devir ve bozma önceki 2012/99 Esas sayılı dosyası- 13/05/2014 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; “Yargıtay bozma ilamındaki gerekçeye göre araçtaki hasar ile kazanın oluş şekli araçların özellikleri, hasarlı bölümler ve celp edilen tüm hasar dosyalarına göre hasarın önceki kazalar ile ilgili olup olmadığı, kaza ile hasarın uyumlu olup olmadığı, davaya konu kaza ile oluşan hasar miktarının belirlenmesi ve bu suretle tüm raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi amacı ile, dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesine” dair karar verilmiş ve bu doğrultuda Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin … tarih ve … sayılı raporunda özetle; sürücü …’in %100 (yüzdeyüz) oranında tam kusurlu bulunduğu, sürücü …’e kusur yüklenmesinin mümkün olamayacağı, … plaka sayılı otomobilde 25/01/2008 tarihi itibari ile toplam hasar bedelinin 48.815,46 TL olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 26/01/2015 tarih, 2014/372 Esas ve 2015/28 Karar sayılı ilamı ile; ”Davanın kısmen kabulü ile, 1-48.815,46 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davacıdan alınarak davalı verilmesine, 2-Fazlaya ilikin istemin reddine…” karar verildiği, işbu kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 21/12/2015 tarih, 2015/7209 Esas ve 2015/14664 Karar sayılı ilamı ile; ”…1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Bozma ilamına uyulmakla, mahkemeye de bozma gereklerini tam anlamıyla yerine getirme yükümlülüğü doğar. Hal böyle olunca; önceki hasar dosyalarında kazalara ait resim ve görüntülerin olduğu, ayrıca bu kaza ile bundan önceki kazaların tarihlerinin yakın olduğu görülmektedir. Belirtilen bu hususlar da dikkate alınarak hüküm altına alınan hasarla eski hasarların farklı olup olmadığı hususlarının değerlendirilmesi için Adli Tıp Kurumu’ndan alınacak ek raporun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bozma gereklerini yerine getirmeden karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA,…” karar verilerek dosyanın Mahkememize gönderildiği ve Mahkememizin 2016/467 Esas sayılı sırasına kaydedildiği tespit edilmiştir.
Mahkememizin -bozma önceki 2016/467 Esas sayılı dosyası- 10/10/2016 tarihli duruşmasında; ”Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 21/12/2015 tarih ve 2015/7209 Esas saylı bozma ilamına uyulmasına” karar verilmiştir.
Mahkememizin -bozma önceki 2016/467 Esas sayılı dosyası- 10/10/2016 tarihli duruşmasının (2) numaralı ara kararı ile; ”Hasar dosyaları geldikten sonra duruşma günü beklenmeksizin İstanbul ATK İhtisas Dairesine dava dosyasının gönderilerek hüküm altına alınan hasar ile eski hasarların farklı olup olmadığı hususunun değerlendirilerek buna göre davacının hasar talebi konusunda ek rapor düzenlenmesinin istenmesine” dair karar verilmiş ve bu doğrultuda İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin …tarih ve … sayılı raporunda özetle; kazanın iddia edildiği şekilde ve yerde meydana gelmiş olması durumunda sürücü …’in %100 (yüzdeyüz) oranında tam kusurlu bulunduğu, sürücü …’e kusur yüklenmesinin mümkün olamayacağı, … plaka sayılı otomobilde 25/01/2008 tarihi itibari ile toplam hasar bedelinin 48.815,46 TL olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 12/09/2019 tarih, 2016/467 Esas ve 2019/745 Karar sayılı ilamı ile; ”Davanın Reddine…” karar verildiği, işbu kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 03/02/2021 tarih, 2020/1264 Esas ve 2021/692 Karar sayılı ilamı ile; ”…Yargıtay tarafından bozulan hükümde, daha önce temyize konu edilip bozma kapsamı dışında bırakılan hususlarda, bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla; kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturur. Bozma ilamında, kaza ile hasar arasında illiyet bağı olduğu hususu sabit olmakla, bozmanın, aracın daha önce karıştığı kazalar nedeniyle meydana gelen hasarları ile dava konusu hasar arasındaki ayrımının tespiti hususunda olduğu görülmüştür.
Dosya kapsamında bulunan trafik polislerince tanzim edilen kaza tespit tutanağında, davacıya ait araç ile davalının sigortacısı olduğu aracın karıştıkları kaza sonucu davacıya ait aracın hasarlandığı belirtilmiş ve kazanın oluşumu tutanakta gösterilmiştir. Ayrıca davacı tarafça … 3.Sulh Hukuk Mahkemesince araç üzerinde yapılan inceleme sonucu hasar tespiti yaptırılmış, davacı tarafça araç onarımına ilişkin faturalar dosyaya ibraz edilmiştir. Yine mahkemece hasar tespitine yönelik bilirkişi raporları aldırılmış ve aracın daha önceden karıştığı kazalardan bir kısmına ilişkin hasar dosyaları dosya arasına alınmış 05.10.2007 tarihli önceki kaza ile ilgili hasarın onarıldığı görülmüştür.
Bu durumda mahkemece, dosyada mevcut belgelere göre yapılacak değerlendirme ile gerçek zarar miktarının belirlenmesi gerekmektedir.
Kaldı ki, araçtaki hasarın tam olarak tespitinin mümkün olmaması halinde dahi 818 sayılı BK’nın 42. ve 43. maddeleri hükümleri de gözetilerek tazminata hükmedilmesi mümkündür. 818 sayılı BK 42/II. maddesi yol gösterici nitelikte olup aynı zamanda zararın gerçek miktarını belirleyecek olan hakime de bir görev yüklemektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacının hasar bedeline yönelik tazminat talebi hakkında (kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle) karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile talebin ispat edilmediği gerekçesiyle reddi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,…” karar verilerek dosyanın Mahkememize gönderildiği ve Mahkememizin 2021/385 Esas sayılı sırasına kaydedildiği tespit edilmiştir.
Mahkememizin 17/02/2022 tarihli duruşmasında; “Mahkememizce usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 03/02/2021 tarih, 2020/1264 Esas ve 2021/692 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına” karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasında uyuşmazlık; davacının aracında meydana gelen hasar ile dava konusu kaza arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise gerçek hasar tutarının ne olduğu, davacının aracına kusurlu olarak çarptığı iddia olunan aracın kasko ve trafik sigortacısı olan davalının hasardan sorumlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
818 Sayılı Kanun’un 41 maddesi uyarınca kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkalarına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Bu sorumluluğun hukuki niteliği kusur sorumluluğu olup zarar görenin haksız fiilin varlığını, failin kusurunu, uygun illiyet bağını ve zararını ispat etmesi gerekir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 maddesinde düzenlenen motorlu araç işleten ile araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğunun hukuki niteliği ise kural olarak tehlike sorumluluğudur. Mezkur Kanunun 85/1 maddesi uyarınca “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Yine aynı kanunun 58/son maddesi uyarınca “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Bu düzenlemeler kapsamında motorlu araç işletenin veya teşebbüs sahibinin, motorlu aracın işletilmesi nedeniyle ortaya çıkan zararlardan sorumluluğu kusur(haksız fiil) sorumluluğu olmadığı gibi, objektif özen yükümlülüğünün ihlaline dayanan olağan sebep sorumluluğu niteliğinde de değildir. Tehlike sorumluluğu niteliğindeki bu sorumluluğun doğması için, motorlu aracın işletilmesine özgü tipik tehlikenin gerçekleşmesi yeterli olup motorlu araç işletenin veya teşebbüs sahibinin kusuru yahut objektif özen yükümlüğünü ihlali aranmaz.
Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; eldeki dava haksız fiilden kaynaklanmakta olup, davacı şirket … plakalı aracın maliki, davalı … şirketi ise davacı aracına çarpan aracın zorunlu ve ihtiyari mali sorumluluk sigortacısıdır. Davacı taraf, davalı şirkete sigortalı aracın davacıya ait araca arkadan çarptığını belirtmiş, davalı ise kazanın ve oluşan hasarın gerçek olmadığını savunmuştur. Mahkememizce usul ve yasaya uygun görülerek uyulmasına karar verilen Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 03/02/2021 tarih, 2020/1264 Esas ve 2021/692 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kazadan sonra olay yerine gelen görevliler tarafından kaza tespit tutanağı düzenlenmiş, kroki çizilmiş, davalının sigortalısına ait aracın davacıya ait araca arkadan çarptığı, çarpmanın etkisiyle aracın bariyerlere çarptığı belirtilmiştir. Kaza tespit tutanağı aksi ispat edilinceye kadar geçerli belge niteliğinde olduğundan aksini iddia eden davalının iddialarını somut delillerle ispatı gerekmekte olup aksinin davalı tarafça ispat edilemediği de dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bununla birlikte daha önce verilen Bozma ilamında, kaza ile hasar arasında illiyet bağı olduğu hususu sabit olmakla, bozmanın, aracın daha önce karıştığı kazalar nedeniyle meydana gelen hasarları ile dava konusu hasar arasındaki ayrımının tespiti hususunda olduğu görülmüştür. Mahkememizce celbedilen hasar dosyaları, bilirkişi raporları, ATK raporları ve Yargıtay ilamları nazara alınarak davacının aracın onarımına ilişkin faturaları dosyaya ibraz ettiği, yine davacının davaya konu 26/12/2007 tarihli önceki kaza ile ilgili hasarın onarıldığı, dolayısıyla davacının aracında oluşan hasarın davaya konu 26/12/2007 tarihinde gerçekleşen kaza nedeniyle oluştuğu ve davacının davaya konu 26/12/2007 tarihli kaza nedeniyle aracında oluşan hasar bedelinin Mahkememizce teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli görülerek hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin… tarih ve… sayılı ve İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin … tarih ve … sayılı raporlarında belirtildiği üzere 48.815,46-TL olduğu kanaatine varıldığından Mahkememizce Davanın kısmen kabulü ile; 48.815,46-TL’nin temerrüt tarihi olan 11/02/2008 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; 48.815,46-TL’nin temerrüt tarihi olan 11/02/2008 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin ise reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 3.334,58-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 832,10-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 2.502,48-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Kabul edilen miktar yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT ye göre hesap olunan 7.146,01-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Red edilen miktar yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT ye göre hesap olunan 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 832,10-TL peşin harç, 14,00-TL başvurma harcı, 2.375,00-TL bilirkişi ücreti ve 477,75-TL posta masrafı olmak üzere toplam 3.698,85-TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre (%79) 2.922,09-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yatırılan gider avansı ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-HMK nun 333. Maddesi gereğince davacı tarafça yatırılan gider avansından artan kısmın hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/02/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸