Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/251 E. 2021/555 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/251 Esas
KARAR NO : 2021/555

DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2012
KARAR TARİHİ : 13/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davalı bankanın … şubesinin … nolu hesabının müvekkiline ait olduğunu, davalı bankanın davacı adına düzenlenen … ve … ile … numaralı çekleri imza karşılığı diğer davalı …’ye teslim ettiğini, adı geçenin de bu çekleri doldurarak kullandığını, müvekkilinin bundan dolayı icra takibine maruz kaldığını, ve 710,000,00 TL ödediğini, davalı bankanın kusurlu ile müvekkilinin zarar görmesine sebep olduğunu, davalılara ihtarname keşide edilmesine rağmen sonuç alınmadığını, … CBS’na suç duyurusunda bulunulduğunu belirterek, uğranılan zarardan şimdilik 20.000,00 TL sinin 17.08.2012 tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte tahsiline ve ayrıca 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen, tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA:Davalı banka vekili cevap dilekçesinde ve özetle; söz konusu koçanlara ait çeklerin teslim alındığının, davacının kabulünde olduğunu, … CBS’ne verdiği şikayet dilekçesinde çeklerin kasadan çalındığını bildirdiğini, davacının bilgi ve talimat vermesinden sonra herhangi bir ödeme yapılmadığını, imzaya itiraz ederek bu çeklerle ilgili 3. kişilere borçluluk durumunu sonlandırabileceğini, müvekkili hakkındaki maddi ve manevi tazminat isteminin yersiz olduğunu, dava konusu eylem ve işlem sonucunda davacının kişilik haklarını zedeleyici bir saldırı veya bedensel bir zararın söz konusu olmadığını belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalıya yasaya uygun olarak tebligat yapılmış olmasına karşın, davayı takip etmediği gibi , yazılı bildirimde de bulunmadığından, H.M.K nun 128. maddesi hükmü gereğince davayı inkar ettiği varsayılmıştır.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine ilişkindir.
Davacının davaya konu yaptığı, çek asılları ile çek koçanlarının, çek karnesi teslimine ilişkin belge ve davacı ile davalı banka arasında bağıtlanan ticari müşteri sözleşme asılları getirtilerek kasaya alınmış, davacının şikayeti üzerine başlatılan … C.Başsavcığı’nın … sayılı soruşturma evrakı getirtilerek incelenmiş, davacının imzası bulunan belgeler getirtilmiş, dava konusu çeklerdeki keşideci imzası yönünden ve davalı banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporları alınmıştır.
Bilirkişi Grafoloji uzmanı … tarafından düzenlenen 04.04.2014 tarihli raporunda; davalı bankaya ait … seri numaralı çekte imza bulunmadığı, tarihsiz çek teslim tutanağının teslim alan bölümünde davacı imzası olmayıp davalı …’ye atfen imza bulunduğu, 03.08.2011 tarihli, çek teslim tutanağındaki imzanın davacıya ait olduğu, … seri nolu çekte davacı adına atılan imzanın davacının eli ürünü olduğu, inceleme konusu yapılan 14 adet çek aslı ile 20.12.2011 tarihli, “çek karnesi teslim ve iptal” başlıklı dekontta davacı adına atılan imzanın eli ürünü olmadığı belirtilmiştir.
Aynı bilirkişi tarafından düzenlenen 29/05/2014 tarihli raporda; inceleme konusu … seri numaralı çekte davacı adına atılan imzanın eli ürünü olmadığı belirtilmiştir.
Aynı bilirkişi tarafında düzenlenen 02.04.2015 tarihli raporda; 26.07.2011 tarihli çek teslim belgesinde davacı adına atılan imzanın eli ürünü olmadığı belirtilmiştir.
Dosya içeriği deliller üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 03.07.2015 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; davaya konu çeklerin davalı banka tarafından davacının rızası dışında diğer davalı …’ye teslim edildiğine ilişkin iddianın davacının savcılık ifadesine göre yerinde olmadığı, ifadesinde çeklerin kendi kasasından çalındığını bildirdiği, çek koçanlarındaki bazı çeklerin diğer davalı tarafından imzalanmasına rağmen davacının bunlara itiraz etmeyerek ödediği, bu nedenle dava konusu çeklerin de adı geçen davalı … tarafından kullanılmasına zimnen icazet etmiş bulunduğu, Mahkemenin aksi görüşte olması halinde imza incelemesi ile sonuç doğrultusunda sorumluluğun söz konusu olabileceği, buna göre bankanan 304.750,00 TL diğer davalı …’nin ise 402.250,00 TL den sorumlu tutulabilecekleri belirtilmiştir.
26/09/2016 tarihli ek bilirkişi raporunda; kök rapordaki görüşler tekrar edilmiştir.
İddia, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; davacının davalı bankanın … şubesi nezdinde kendisine ait mevduat hesabından rızası dışında kendisine verilmesi gereken çek koçanlarının diğer davalı …’yi teslim edilmesi sebebiyle, bilgisi dışında adı geçen davalı tarafında keşide edilerek borç yaratıldığı, davacının bedellerini ödeyerek bu çekleri geri aldığı, imzası kendisine ait olmayan dava konusu çeklerin bedelini ödemesinden dolayı zarara uğradığı, bu zararın her iki davalı tarafından karşalanması gerektiği iddia edilerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunulmuştur.
Mahkememizin 19/12/2017 tarih 2012/286 esas 2017/925 karar sayılı kararı ile; “Yapılan yargılama da toplanan delillere göre; dava konusu çeklerin teslimi ile ilgili düzenlenen belgelerden … seri numaralarını içeren çek koçanı teslim belgesindeki imzanın davacıya ait olmadığı,… seri numaralarını içeren çek koçanındaki teslim belgesini davacının eli ürünü olduğu,… seri numaralarını içeren çek koçanı teslim belgesindeki teslim alan imzasının da davacının eli ürünü olmadığı, davaya konu çeklerden … ve … seri numaralı çekler dışındaki çeklerin keşideci imzasının davacıya ait olmadığı belirlenmiştir. Bu çeklere ilişkin koçanların davacının rızası dışında davalı banka tarafından diğer davalı …’a teslim edildiği ve adı geçen davalı tarafında imzalanıp doldurularak üçüncü kişilere keşide edildiği ileri sürülmüştür. Davalı …’nin duruşmalara gelmemesi nedeniyle dava konusu çeklerde keşideci imzasının kendisine ait olup olmadığı yönünden inceleme yapılarak rapor alınamamıştır. Ancak; kendisine uyarılı davetiye gönderilmiş ve tebliğine rağmen duruşmalara gelmediğinden davacının kabul etmediğini imzaların davalı …’a ait olduğu sonucuna varılmıştır.
Görülmekte olan davada; davalı bankanın çek koçanını davacının rızası dışında diğer davalı …’a teslim ettiği ileri sürülmüş isede; davacı tarafından … C.Başsavcılığı’na verilen 05.01.2012 tarihli şikayet dilekçesinde davalı …’ın şirket kasasında bulunan boş çek yapraklarını alarak imza atıp piyasaya dağıttığı, 29 adet çek yaprağının bu şekilde piyasada kullanıldığı ileri sürülmüştür. Bu durumda; davacının davalı banka ile ilgili iddiasının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Dosya içeriği delillere göre; davacının zararına dayanak olarak gösterdiği çek koçanlarında dava konusu edilmeyen bazı çeklerin hesabından ödenmiş olduğu belirlenmiştir. Bu durumda davacının aynı çek koçanın da seri numaraları belirtilen bir takım çeklere itiraz etmeyerek ödemiş bulunması karşısında dava konusu çeklerinde davalı …tarafından kullanılmasına zımni icazetinin bulunduğu bu nedenle her iki davalıdan maddi tazminat isteminde bulunamayacağı sonucuna varılmıştır. Ödenen çeklerin iş yoğunluğu içinde fark edilmeyerek sehven ödeme yapıldığı ileri sürülmüş ise de davacının dosyaya yansıyan ticari iş hacmi, basiretli tacir davranışı dikkate alındığında bu iddia yerinde görülmemiştir. Kaldı ki, alacaklı 3.kişilere yapılacak ödeme aşamasında davacının imza itirazında bulunarak borçtan kurtulabileceği mükün iken bunun yapmadığı, çek bedellerini çekincesiz ödediği anlaşılmaktadır.
Dava konusu yapılan olaylar nedeniyle davacının manevi zarara uğradığı belirtilerek ayrıca manevi tazminat isteminde bulunulmuştur. Davalıların eylemi sonucunda davacının kişilik haklarına ya da bedensel bütünlüğüne yönelik bir saldırının söz konusu olmadığı, olayda manevi tazminat isteme koşullarının gerçekleşmediği sonucuna varılmış, maddi ve manevi tazminat istemi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.”
Mahkememizin 19/12/2017 tarih 2012/286 esas 2017/925 karar sayılı kararı davacı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 28/01/2021 tarih 2019/2435 esas 2021/573 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamında; “Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre, yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin ücret-i vekalete yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, Davacı tarafça 03.06.2013 havale tarihli dilekçe ile dava değeri 500.000,00 TL olarak belirlenip, işbu değer üzerinden harcın ikmal edildiğinin anlaşılması karşısında, mahkemece anılan husus nazara alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca vekalet ücreti takdiri gerekirken gerekçesi de belirtilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” denilmektedir.
Mahkememizce 13/07/2021 tarihli celsesinde bozma ilamına uyularak, bomza kapsamı ile sınırlı olmak üzere, sadece vekalet ücreti yönünden yargılamaya devam olunmuş ve bozma ilamının vekalet ücreti yönünden davacı lehine olduğu, esas hakkında yeniden hüküm de kurulmadığı nazara alınarak, reddedilen maddi tazminat tutarı(500.000,00-TL) üzerinden mahkememizin 2012/286 esas, 2017/925 karar sayılı karar tarihi olan 19/12/2017 tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 33.950,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Bankası AŞ’ne verilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizin 2012/286 esas, 2017/925 karar sayılı 19/12/2017 tarihli ilamı ile “Davanın REDDİNE” dair hükmü kanun yolu aşamalarından geçerek kesinleştiğinden, esas hakkında yeniden hüküm kurulmamış, esas hakkında hüküm kurulmaması nedeniyle, ve daha önce karar harcı alındığından yeniden karar harcı alınmamıştır.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin 2012/286 esas, 2017/925 karar sayılı 19/12/2017 tarihli ilamı ile “Davanın REDDİNE” yönelik verilen hükmün davacı tarafça İstinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2018/756 esas, 2018/1558 karar sayılı kararı ile İstinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, bu kararın davacı tarafça temyizi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2019/2435 esas, 2021/573 karar sayılı 28/01/2021 tarihli ilamı ile davanın reddine yönelik davacının temyiz itirazlarının reddine karar verildiği, bu ilama karşı karar düzeltme yoluna başvurulmadığı, Davanın reddine yönelik hükmün kesinleştiği anlaşılmakla, bu konuda yeniden HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Mahkememizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verildiğinden, yeniden karar harcı alınmasına yer olmadığına,
3- Reddedilen maddi tazminat tutarı(500.000,00-TL) üzerinden mahkememizin 2012/286 esas, 2017/925 karar sayılı karar tarihi olan 19/12/2017 tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 33.950,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Bankası AŞ’ne verilmesine,
4- Mahkememizin 2012/286 esas, 2017/925 karar sayılı 19/12/2017 tarihli ilamında yer alan;
“Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 31,40-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan harçtan mahsubu ile hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde artan harcın davacıya iadesine,
Reddedilen manevi tazminat tutarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Bankası AŞ’ne verilmesine, ” dair ve esas hükmün feri’si mahiyetindeki hükümler, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2018/756 esas, 2018/1558 karar sayılı kararı ile İstinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararın davacı tarafça temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/2435 esas, 2021/573 karar sayılı 28/01/2021 tarihli ilamı ile davanın reddine yönelik davacının temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi, bu ilama karşı karar düzeltme yoluna başvurulmaması nedeniyle kesinleştiğinden bu hususlarda yeniden HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
5- Davacı tarafça aşamalarda yapılan tüm yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6- Davalılarca bozma sonrası yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7- Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın hüküm kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Davacı vekilinin huzurunda, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay nezdinde Temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıklandı. 13/07/2021

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır