Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/246 E. 2023/287 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/651 Esas
KARAR NO : 2023/130

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 12/11/2020
KARAR TARİHİ : 23/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davalı/borçlu … Genel Müdürlüğü tarafından … tarihinde … ilçesi, … adresinde yapılan çalışma esnasında davalı tarafça gereken dikkat ve özenin gösterilmemiş olması sebebiyle müvekkili şirketin enerji dağıtım altyapısına dahil olan kablo ve tesisata hasar verildiğinin tespit edildiğini, meydana gelen tesis hasarı ve enerji kesintisinin müvekkili şirketin yüklenici şirketi tarafından giderilmiş olup işbu hasarın onarımında sarf edilen malzeme, montaj, işçilik bedelleri ile hasardan kaynaklanan diğer kayıpların müvekkili şirketin maddi zararına sebebiyet verdiğini, davalı/borçlu … Genel Müdürlüğü tarafından hasardan doğan bedellerinin ödenmemesi üzerine borçlu aleyhine, hasar tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz dahil 962,46-TL’nin tahsili amacıyla … 23.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibinin başlatıldığını ve borçluya ödeme emrinin gönderildiğini, davalının ödeme emrini tebellüğ ettikten sonra borca ve icra takibine itiraz ettiğini, davalı/borçlunun itirazında icra dairesinin yetkisine, takibe, takibe konu borca, borç miktarına, faize, faiz oranına, ödeme emrine asıl alacak ve fer’ilerine külliyen itiraz ettiğini, takibin durdurulmasını talep ettiğini ve takibin durdurulduğunu, borçlunun itirazı ile mezkur icra takibinin durdurulmasının akabinde işbu dava konusunun her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hasebiyle huzurdaki itirazın iptali davası için dava şartı teşkil eden 6102 S.’lı TTK’nın 5/A maddesi gereğince zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmuş, görüşme sonunda anlaşılamaması üzerine ilgili anlaşamama tutanağı tanzim edilmiş olduğunu, davalı tarafından takibin durdurulmasından sonra davadan önce güncel dosya hesabına göre değil de sadece ödeme emrinde asıl alacak kadar kısmi ödeme yapıldığını, işbu hasar bedeli olan asıl alacak ve faizi kadar tutarın ödenmesi ile davalılar verdikleri hasarı, hasar miktarını kabul ve ikrar etmiş olup ödeme, ihtirazi kayıtsız ve rızaen gerçekleştirilmiş olduğundan borçlunun bu ödeme yönünden itirazından vazgeçtiğini, davalı tarafından ödeme tarihindeki güncel dosya hesabına göre değil, takip tarihi için ödeme emrinde gösterilen asıl alacak kadar 931,68-TL tutarında kısmi ödeme yapılmış olması sebebiyle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun müstekar içtihatları, TBK ve İİK hükümleri gereği yapılmış olan kısmi ödemenin mahsubu takip tarihinde tahakkuk etmiş olan öncelikle temerrüt faizi, masraf ve fer’ilerinden yapılmış olup ancak bunlardan arta kalan kısmın asıl alacaktan mahsup edildiğini, bu sebeple takip tarihi için ödeme emirlerinde gösterilmiş olan alacak miktarından 749,56-TL tutarında asıl alacak kalmış olup ilgili icra takipleri için bu tutar yönünden davalının sorumluluğunun devam ettiğini, borçlunun borca itiraz ederek takibi durdurmuş ise de itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, şöyle ki; icra takibine konu alacağın, davalının kusurlu şekilde yürüttüğü kazı çalışmaları sebebiyle uğranılan maddi zararlardan ibaret hasar bedeli olup zarar veren davalının bedelden sorumlu olduğunu beyanla davalının … 23.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu haksız ve yersiz itirazın iptali ile takibin devamına, davalı/borçlu aleyhine hükmolunacak meblağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Usule ilişkin olarak, müvekkili İdare ihale makamı olmakla birlikte, hasarın gerçekleştiği iddia edilen adreste ve bildirilen tarihlerde ihale yüklenicisi firma olan …Tic. A.Ş. & …A.Ş. İş ortaklığı tarafından alt yapı çalışmalarının yapıldığı ve yüklenici firmalar tarafından taraflarına bildirilen … tarih ve … fiş numarası ile hasar bedelinin firma hak edişinden mahsup edildiğini, ödenmiş miktar yönünden kabul anlamına gelmemekle yapılacak yargılama sonunda davacının gerçek zararının ortaya çıkarılacağını, bu doğrultuda sorumluluğun yüklenici firmaya ait olduğunu, zira yüklenici firma ile yapılan Yapım İşlerine Ait Sözleşme’nin 25/4.maddesi uyarınca sorumluluğun yüklenicide olduğu sabit olduğundan davanın müvekkili İdare yönünden “husumet yönünden reddi” gerektiğini, davanın süresi içerisinde açılmadığını, tazminat talebinin, zarar görenin zararı ve tazmin yükümlüsü kişiyi öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl sonra zamanaşımına uğrayacağından, huzurdaki işbu davanın “süre yönünden reddi“ gerektiğini, ayrıca yukarıda da bahsedildiği üzere hasar bedeli kurumlar arası yazışmalar sonucunda yüklenici firmanın hakedişinden mahsup edilerek ödendiğinden davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, eldeki davanın itirazın iptali davası olup icra takip dosyasında talep edilen miktarın belli olduğunu, itirazın iptali davasının başka bir rakam üzerinden açılmasının HMK’ya aykırılık teşkil ettiğinden davanın usulden reddi gerektiğini, Esasa ilişkin olarak, yüklenici firma ile yapılan Yapım İşlerine Ait Sözleşme’nin 25/4.maddesi uyarınca sorumluluğun yüklenicide olduğu sabit olduğundan müvekkili idarenin hukuki sorumluluğunun bulunmadığını, her ne kadar davacı altyapı tesislerine zarar verildiğini belirtse de, davacının altyapı tesislerinin yönetmelik ve diğer yasal mevzuata, izin ve ruhsatlara uygun şekilde yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, davacının Etüt ve koordinasyon bedelini, eşik kesinti süresi aşım bedelini, dağıtılamayan enerji bedelini talep edemeyeceğini, yine davacının araç ve personel bedelleri adı altında bir bedel talep edemeyeceğini, davacının kendi kusurunun da araştırılması gerektiğini, Müvekkili idare yönünden bu dosyanın açılması hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğundan davanın reddine, alacak “likit” ve icra takibine itirazları “haksız” olmadığından icra ve inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, icra dosyasına konu edilen hasar bedelinden …’nin sorumlu olduğunu kabul etmediklerinden dolayı olayın başlı başına yargılamayı gerektirdiğinden ve müvekkilinin davacıya kesinleşmiş bir borcu bulunmadığından icra takibine yapılan itirazlarında haklı olduklarını, icra inkâr tazminatı talebinin reddi gerektiğini beyanla davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, İ.İ.K.’nın 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, … 23.İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyası dosyamız arasına alınmış, davaya konu hasar dosyası ile tanzim edilen hasar tespit tutanakları celp edilmiş, davacı şirketin İTO kaydı dosyamız arasına alınmış ve tarafların ticari defter ve kayıtları ile belgeleri dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
… 23.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyanın dosyamız arasına alındığı ve takip dosyası kapsamından; davacı tarafın davalı hakkında toplam 962,46-TL alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunulduğu, davalının yasal süresi içinde vaki itirazı sonucu, icra takibinin İİK’nun 62.maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine nazaran, bu itirazın iptali davasının İİK.nun 67.maddesi hükmünde öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süresi içinde açıldığı tespit olunmuştur.
HMK’nun 320 maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davacı şirket alt yapı tesislerinde meydana gelen 04/07/2019 tarihli hasar nedeniyle davacının davalıdan tazminat alacağının varlığı ve miktarı, gerçek hasar tutarının ne olduğu, davalının pasif husumetinin bulunup bulunmadığı, hasar ile davalının eylemleri arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise davacının hasarın meydana gelişinde müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı, davalının takibe itirazının haklı olup olmadığı, işlemiş faiz ve icra- inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Mahkememizin 15/04/2021 tarihli duruşmasının (6) numaralı ara kararı ile; ”Dava konusu hasarın 04/07/2019 tarihinde meydana geldiği ve dava tarihi itibariyle iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla TBK 72. Maddesi gereğince REDDİNE,” karar verilmiştir.
Mahkememizin 18/07/2022 tarihli duruşmasında dinlenen tutanak tanığı …; ”Ben 1987 yılından beri … ‘da çalışmaktayım, halen …’da nöbetçi montörlüğü görevindeyim başka bir adıyla arıza bakım- onarım teknisyeni olarak çalışmaktayım halen …’da aynı pozisyonda görevime devam etmekteyim, bana göstermiş olduğunuz hasar tespit tutanağındaki imza bana aittir, davaya konu olayın net olarak hatırlayamıyorum, bizim çalışma şeklimiz şu şekildedir: tabletlerimize 186 üzerinden iş düşer, bizde o işin bulunduğu mahale gideriz, orada gördüklerimizi fotoğraflarız ve buna ilişkin notlar alırız, ayrıca orada bulunan tabelaları fotoğraflarız daha sonra tuttuğumuz notları ve çektiğimiz fotoğrafları yine whatsap grubu üzerinden yukarıya bildiririz, tutanak şirket içinde tutulur, ayrıca biz gittiğimizde enerji kesiyoruz ancak onarımı biz yapmıyoruz, onarımı bize bağlı olan şirket yapıyor, bu işi HİPAR isimli şirket yapmaktadır, bize bağlı olan şirket onarımı yaptıktan sonra bize bilgi veriliyor, bizde gidip kontrol yaptıktan sonra tekrar enerji veriyoruz” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizin 18/07/2022 tarihli celsesinin (1) numaralı ara kararı ile; ”Davacının iddiası, davalının savunması ile tüm dosya kapsamına göre, ön inceleme duruşmasında tespit edilen uyuşmazlıkların halli için davacının 2019 yılı Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde 04/07/2019 tarihli hasar nedeniyle davacının uğradığını iddia ettiği gerçek hasar tutarının ne olduğu, davalının iddia olunan hasardan sorumluluğunun mevcut olup olmadığı, hasar ile davalının eylemleri arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı, sorumluluk söz konusu ise davacının hasarın meydana geleşinde müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı yapıldığı iddia olunan hasar ödemesine ilişkin kayıtların davacının ticari defter ve belgelerinde mevcut olup olmadığı hususlarında Mahkememizce re’sen seçilecek olan bir SMMM ve bir elektrik elektronik uzmanı ile bilirkişi incelemesi yaptırılmasına” dair karar verilmiş ve işbu doğrultuda SMMM bilirkişisi … ve Elektrik Elektronik Mühendisi … tarafından tanzim edilen 11/12/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle;
-…’ın Hasar Süreci Bilgilendirme Formu incelendiğinde 04.07.2019 tarihinde çalışmanın yapıldığı, bu çalışma neticesinde 4×16 mm^2 AG bakır kabloda hasar oluştuğu bu hasarın giderilmesi için kazı yapılmadığı ve 1 adet 4×16 mm^2 AG kablo ısıtmalı ek mufu kullanıldığının anlaşıldığı,
-Dava konusu olay yerine ait fotoğraflara bakıldığından kablo kanalı derinliğinin standartlara uygun olduğu, davacı tarafın müterafik kusurunun bulunmadığının anlaşıldığı,
-…. Altyapı Koordinasyon Müdürlüğü’nün … tarihli … sayılı yazısında, yapılan inceleme neticesinde söz konusu adreste belirtilen tarihte … numarası ile kazı izni verildiğinin görüldüğü,
-…’ın hasar hesabı incelenmiş olup, 4×16 mm^2 kesitteki kablonun hasar gördüğü belirtilmiş bütün kalemler tek tek incelenmiş ancak böyle bir arızanın oluştuğu varsayılsa bile bu kesitteki bir kablonun 72 kW gücündeki bir sistemi inkitaya (kesintiye) uğratmasının mümkün olmadığı, çünkü bu kesitteki bir kablonun toprakta çekebileceği maksimum akım değerinin 102 Amper olduğu, %80 yüklü olduğu değerlendirilerek hesaplama yapıldığında yukarıda teknik olarak detaylı olarak açıklandığı üzere en fazla 47,92 kW güç tüketiminin söz konusu olacağı, en fazla 30 kişinin bu hasardan etkilenebileceğinin tespit edildiği,
-Bütün bu değerlendirmelerden sonra bu doğrultuda tekrar hesaplama yapıldığında; gerçek hasar bedelinin 843,73’lik olacağı, son ödeme tarihinden (20.08.2019) takip tarihine (15.11.2019) kadar bu bedele yıllık %9 yasal faiz işletildiğinde 865,39 TL’ye güncellendiği, takibin bu bedel üzerinden devam etmesi gerektiği,
-Rapor içerisinde yapılan açıklamalar muvacehesinde, dosyaya mübrez belge, bilgi, takip dosyası, davacı yana ait 2019 yılına ait ticari defterleri ile sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; 04/07/2019 tarihinde … adresinde meydana gelen 931,68 TL hasar bedeline ilişkin Dava dışı şirketten alınan herhangi bir faturaya veya hasara ilişkin bir muhasebe kaydına rastlanmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun, teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli bulunduğundan Mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Mahkememizin 23/02/2023 tarihli duruşmasında; ”Davalı vekilinin yargı yolu itirazının, açılan haksız fiil davasında özel hukuk hükümlerine tabi olduğundan reddine, görev itirazının; davacının tüzel kişi tacir, davalı …’nin de TTK’nun 3, 11, 16/1.maddeleri ve 2560 sayılı Kanun hükümleri uyarınca faaliyetlerini özel hukuk hükümlerine göre sürdüren tacir tüzel kişi olması nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görevli olduğu anlaşıldığından reddine” karar verilmiştir.
İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; davacı şirketin … adresinde, davalı …’nin 04/07/2019 tarihinde yapmış olduğu altyapı çalışması sırasında davacı şirkete ait alt yapı tesislerinde bulunan kablolara zarar verildiği, davalının dava dışı şirket ile aralarındaki sözleşme ilişkisinde yer alan hükümleri davacıya karşı ileri süremeyeceği, zarardan davalının haksız fiil hükümleri çerçevesinde sorumlu olduğu, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında kural olarak gerçek zarar ilkesinin geçerli olduğu ve zarar görenin ancak haksız fiil sebebiyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebileceği, Yargıtay 7.Hukuk Dairesi’nin, 2010/2636 Esas, 2010/4793 Karar sayılı kararında; Zarar görenin zararı giderebilmek için kendi çalıştırdığı isçilerine ödediği ücretler genel idare giderleri olup, haksız fiil meydana gelmese dahi ödenmesi gereken giderlerden olduğu, hasarın giderilmesi için özel olarak işçi tutup çalıştırma veya harcama yapma söz konusu ise ve özel olarak işçi tutup çalıştırıldığının ve harcama yapıldığının kanıtlanması halinde işçilik bedelinin ödenebileceğinin belirtildiği, davacı tarafından hasarın giderilmesi için özel olarak işçi tutup çalıştırma veya harcama yapma söz konusu ise ve özel olarak işçi tutup çalıştırıldığının ve harcama yapıldığının kanıtlanması gerektiği, ancak bu hususta herhangi bir delil ve belge ibraz edilmediğinden araç ve işçilik bedeli talebinin yerinde olmadığı, yine davacı tarafın tedarik sürekliliği kesinti bedeli talebinin gerçek zararla ilişkisinin bulunmadığı kanaatine varılarak bu talebinin de yerinde olmadığı anlamıştır. (Yargıtay 4 HD 2015/10383 E-2015/12692 K) Mahkememizce alınan teknik açıdan yeterli ve denetime elverişli bilirkişi raporu ile malzeme bedeli olarak toplam 17,45-TL tespit edildiği, davacı tarafından bu hasara ilişkin olarak icra takip tarihinden sonra ve fakat dava tarihinden önce 931,68-TL davacı şirkete ödeme yapıldığının beyan edildiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, takip tarihi itibarıyla davacının asıl alacağı olarak bilirkişi raporunda tespit edilen 17,45-TL malzeme bedeli ve 3,14-TL KDV olmak üzere toplam 20,59-TL hasar bedeli ve 1,30-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam hasarın 21,89-TL olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamında, davalı ve dava dışı yükleniciler tarafından davaya konu hasarın ödendiğine ilişkin bir delil ibraz edilmemiş ise de davacı tarafından dava konusu hasar nedeniyle davacı şirkete 931,68-TL ödeme yapıldığının beyan edildiği anlaşılmıştır.Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporuna göre, davacının takip tarihi itibariyle davaya konu hasar nedeniyle 20,59-TL hasar bedeli ve 1,30-TL işlemiş faiz olmak üzere 21,89-TL gerçek zararının bulunduğu hesap edildiği, SMMM bilirkişi raporunda, 04.07.2019 tarihinde… adresinde meydana gelen 931,68 TL hasar bedeline ilişkin dava dışı şirketten alınan herhangi bir faturaya veya hasara ilişkin bir muhasebe kaydına rastlanmadığı, bilirkişi raporlarının tespit ve değerlendirmeler bakımından somut olaya uygun bulunduğu, davacının beyanları nazara alındığında yapılan ödemenin icra takibinden sonra ve fakat dava tarihinden önce yapıldığı sonuç ve kanaatine varılmış ve bu hali ile davacının gerçek ve somut zararının tamamının, davacının kabulünde olan ödeme nedeniyle tazmin edildiği ve davalının dava tarihi itibariyle bakiye bir tazmin yükümlülüğünün bulunmadığı anlaşıldığından davacı tarafından ispat edilemeyen davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
HÜKÜM /
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 179,90-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 54,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 125,5‬0-TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davalının kendisini bir vekil aracılığı ile temsil ettiği anlaşılmakla 749,56-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri ve yatırılan delil avansı bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-HMK’nın 333.maddesi gereğince davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın talep halinde ve hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin huzurunda, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/02/2023

Katip
¸

Hakim
¸