Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/189 E. 2021/627 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/189 Esas
KARAR NO : 2021/627

DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/10/2017
KARAR TARİHİ : 22/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkil şirket tarafından … nolu ve 06.05.2016/2017 tarihleri arasında geçerli kobi paket sigorta poliçesi ile sigorta ettirilen … adresindeki …Ltd. Şti.’ye ait işyerinde bulunan eşyaların sigortalının bir üst katında bulunan davalı işyerinden 27.01.2017 tarihinde sızan sular sebebiyle hasarlandığını, sigortalının oluşan hasarın kısa sürede giderilemeyecek nitelikte olması sebebiyle kira aktini feshederek işyerini başka bir adrese taşımak zorunda kaldığını, hasar sebebiyle müvekkili şirketçe yaptırılan ekspertiz raporu sonucunda, sigortalıya 64.322,00-TL hasar tazminatı ödendiğini, ödenen tazminatın 19.965,00-TL’lik kısmının davalı şirketin sigortacısı olan …A.Ş’den tahsil edildiğini, tahsil edilemeyen 44.357,00-TL’lik tazminatın hasar ödeme tarihi olan 20.03.2017’den itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Müvekkilinin bahse konu taşınmazda kiracı olmakla davaya konu hasar sebebi ile herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, hasarın müvekkiline de zarar verdiğini, hasara bağımsız bölüme ait mutfak/lavabo tesisat borusunun sebep olduğunu, kiracının sorumluluğunu gerektirir bir kusur olmadığını, davacı yanca ileri sürülen alt katta meydana geldiği belirtilen hasar miktarının gerçeği yansıtmadığını, bahsedilen hasar bedelinin fahiş ve kötü niyetli bir talep olduğunu,yapılan tespit işlemlerinin tamamının usulsüz ve tarafları bağlayıcı hükmü olmadığını, davacı sigortacı tarafından gerçek zarar miktarı tespit edilmeden fahiş ve hatalı ödemeler yapıldığını, hasarlı ürünlerin 2. el değeri üzerinden değerleme yapılması gerektiğini, dava dışı sigortalısının talepleri denetime elverişli şekilde kontrol edilmeden ödemeler yapıldığını, müvekkili kiracı sıfatıyla dairesinin … A Ş. nezdinde sigortalattığını beyanla davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Mahkememizden verilen 23/01/2020 tarih, 2017/837 Esas ve 2020/58 Karar sayılı kararı Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesinin 10/02/2021 tarih, 2020/2262 Esas ve 2021/134 Karar sayılı ilamıyla kaldırılmakla, dava Mahkememizin 2021/189 Esasına kaydı yapılmıştır.
Dava; sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacıya sigortalı iş yerinde bulunan eşyaların üst katta bulunan davalıya ait iş yerinden sızan sular nedeniyle tasarlanıp tasarlanmadığı, ödeme yapan davacı sigorta şirketinin rücuen isteminde haklı olup olmadığı, zarar ile davalı arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı ve Mahkememizin görevine ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19. maddesinde, her kat malikinin ana gayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun’un Ek 1. maddesinde, “kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde çözümleneceği” düzenlemesine ve 17/3. maddesinde ise “kat irtifakı kurulmuş gayrimenkullerde yapı fiilen tamamlanmış ve bağımsız bölümlerin üçte ikisi fiilen kullanılmaya başlanmışsa, kat mülkiyetine geçilmemiş olsa dahi ana gayrimenkulün yönetiminde kat mülkiyeti hükümleri uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Mahkememizce; davalılara husumet yöneltilmesine neden olan bağımsız bölüm ile davacıya sigortalı dava dışı sigortalının kullanımındaki taşınmazda davaya konu hasar tarihi itibariyle kat mülkiyetine geçilip geçilmediği … Tapu Müdürlüğünden sorulmuş, gelen cevabi yazıda taşınmazda … tarih … yevmiye ile kat mülkiyetine geçildiği bildirilmiştir. KMK’nun 17/3. maddesi gereği, hasar tarihi itibariyle ana taşınmazın üçte ikisinin fiilen kullanılıp kullanılmadığının araştırılması bakımından kolluğa müzekkere yazılmış, müzekkere cevabında taşınmazın 2/3 den fazla fiilen dolu olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
Bu durumda dava konusu uyuşmazlığa Kat Mülkiyeti hükümlerinin uygulanacağı, Kat mülkiyeti kanununun ek-1 maddesi hükmüne ve 6100 sayılı H.M.K’nun 4/1-ç maddesine göre bu kanundan kaynaklanan tüm uyuşmazlıklara ilişkin davalara taşınmazın bulunduğu yer Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılması gerektiği, göreve ilişkin usul kurallarının HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartı olduğu, dava şartlarının kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınması gerektiği ve açıklanan nedenlerle, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 mad. uyarınca davanın usulden REDDİNE,
HMK.nun 20. mad. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin usulen başvurusu halinde dava dosyasının görevli ve yetkili İSTANBUL NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden, karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin taraflara İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 22/09/2021

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır