Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/142 E. 2022/112 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/142 Esas
KARAR NO : 2022/112

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/02/2021
KARAR TARİHİ : 10/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkilinin merhum eski eşi … ile davalının arasında 2013 yılında ticari ilişkiden kaynaklı bir borç ilişkisinin doğduğunu, bunun sonucu olarak 24/09/2013 tarihinde davalı tarafından müvekkilinin banka hesabına …’e verilmek üzere 40.000,00-USD tutarında para yatırıldığını, müvekkilinin bu parayı banka dekontlarında görüldüğü üzere bankanın yasal politika limitleri doğrultusunda borç ilişkisinin asıl muhatabı olan eski eşi …’e bekletmeden havale yöntemiyle gönderdiğini, ne var ki, müvekkili ile … arasındaki evliliğin resmi olarak sona erdiği 24/11/2014 tarihinden bir süre sonra, davalı …’un, müvekkili …’a 40.000-USD’nin kendi banka hesabına gönderildiğinden bahisle borçtan sorumlu olduğunu iddia ettiğini ve ödeme talebinde bulunduğunu, hiçbir şekilde söz konusu meblağın doğduğu borç ilişkisinin tarafı olmayan müvekkilinin de doğal olarak bu talebi reddettiğini ancak davalının müvekkili aleyhine … 12.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, müvekkillinin iyi niyetle hareket ederek aleyhine açılmış icra takibinden kurtulmak için borç ilişkisinin asıl taraflarını bir araya getirmeyi başardığını, davalının, bu borç ödeme protokolünde müvekkilinin de müteselsil kefil olarak yer alması şartıyla sözleşmeyi imzalayacağını beyan etmesi üzerine müvekkilinin, aleyhine başlayan ve ilerleyen icra takibinden kurtulmak için, eski eşi …’in de borcu ödeyeceğine güvenerek borç ödeme protokolü sözleşmesine müteselsil kefil olarak imza attığını, bunun akabinde 09/10/2017 tarihinde söz konusu sözleşmenin imzalandığını ve 36.000,00-USD borç bakımından 1.000,00-USD’lık 36 adet senet lehdarı …, asıl borçlu … ve kefil olarak müvekkili … olarak hazırlanıp davalıya teslim edildiğini, müvekkilinin her ne kadar borç ödeme protokolünde müteselsil kefil olarak görünse de söz konusu senetler üzerinde kefil olarak göründüğünü, müvekkilinin sözleşmeyi ve senetleri ikrah hali içerisinde imzaladığını, zira müvekkilinin kendisine ait olmayan bir borç nedeniyle icra tehdidiyle baş başa bırakılan müvekkili, aleyhine açılmış haksız icra takibinden kurtulmak için korku hali içerisinde sözleşmeyi iradesi dışında imzalamak zorunda kaldığını, geçen süre içerisinde …’in senetleri ödemeye başladığını ancak 22/10/2020 tarihinde vefat ettiğini bu kez davalının müvekkili aleyhine … 18. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını ancak takibine konu senetleri ve bu senetlerin doğumuna ilişkin sözleşmeyi müvekkilinin hile ve korkutma hali içerisinde imzaladığını beyanla öncelikle teminat karşılığında vezneye yatan paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, söz konusu senet ve sözleşmeye korkutma sonucu imza atmak zorunda bırakılan müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, kötü niyetle hareket ederek müvekkili borçlu olduğuna inandıran ve korkutma ve tehdit sonucu senetlere kefil olmasını zorlayarak müvekkiline zarar veren karşı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davacı … ve eski eşinin yapacakları ticaret nedeniyle müvekkilinden 40.000,00-USD borç para istediklerini, gönderilen paranın tamamının davacının eski eşi tarafından kullanıldığı iddia edilmekteyse de müvekkilinin borcu her ikisine de verdiğini, bahsi geçen borcun belirtilen tarihte geri ödenmemesi nedeniyle müvekkilinin icra takibi başlatmak zorunda kaldığını, icra takibine karşı yanın yaptığı itiraz üzerine itirazın iptali davasının görülmeye başlandığını, karşı yanın özellikle davacının davanın geri çekilmesi, ödeme planının yapılması ve uzlaşma sağlanması için müvekkiline teklifte bulunduğunu ve ısrarcı davrandığını, müvekkilinin daha önce borcu tahsil edememiş olması nedeniyle ancak ve ancak tarafların davacının da müteselsilen sorumlu olarak kefil olması ve senet imzalaması ile anlaşma tekliflerini kabul edeceğini, kabul edilmemesi halinde ise davanın devam etmesini istediğini belirttiğini, dava dilekçesinden ve dava dilekçesine ek yapılan yazışmalardan da anlaşılacağı üzere anlaşma konusundaki teklifin davacıdan geldiğini, bu konuda ısrarcı olan tarafın da davacı olduğunu, bu durum ortadayken korkutma ve hile ile sözleşme imzalatıldığının iddia edilmesinin tabiri caizse abesle iştigal olduğunu, davacının 2013 yılından beri müvekkiline ödemediği para borcunu ödememek için şimdi de huzurdaki davayı açarak zaman kazanmaya çalıştığını, dava konusu sözleşmenin 2017 yılında imzalanıp, senetlerin de aynı tarihte verildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile sözleşmenin ikrah ile imzalandığı bir an için kabul edilse dahi kanunun öngörmüş olduğu 1 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden davacının sözleşmeye icazet vermiş sayılacağını ve sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle geçerli sayılacağını, zira aradan geçen zaman zarfında davacının hiçbir itirazda bulunmadığını, hatta imzalan senetlerden 2 tanesinin de müvekkiline ödendiğini, bu nedenle öncelikle davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davaya konu icra takibine konu senetlerin davalının isteği, kabulü ve kendi teklifi ile müvekkilini davasından vazgeçirmek ve ödemelerin taksitlendirilmesi talebi ile düzenlendiğini, davacının müteselsilen kefil olmayı kendisinin kabul ettiğini, hiçbir şekilde iradesinin sakatlanmadığını, bir kimsenin gerçekte varolan para borcunu ödemekten korkması (müvekkilin hiçbir dahli olmadan) hukuki açıdan korunan bir durum olmadığını, davacının her ne kadar paranın eşi tarafından kullanıldığını ileri sürse de müvekkilinin bunu bilemeyeceğini ve bilmek zorunda da olmadığını, kaldı ki her ne kadar borcun kaynağı gönderilen para olsa da, daha sonra davacının isteği ile düzenlenen senetlerin asıl borcu ispatlar nitelikte olduğunu, müteselsilen kefil olarak senet imzalayan davacının borçlu olduğunun da sabit olduğunu, davacının işbu davayı soyut iddialarla, müvekkilinin borcuna ulaşmasını kötüniyetli olarak ötelemek niyetiyle açmış olduğunun ortada olduğunu beyanla öncelikle kabul anlamına gelmemek kaydı ile ikrah ve hile ile imzalandığı iddia edilen 09/10/2017 tarihli sözleşmenin imzalanması üzerinden yaklaşık 4 yıl geçmiş olması nedeniyle kanunun öngördüğü 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine, esasa girilecek olursa haksız ve mesnetsiz olan davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin haksız olan karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; menfi tespit davasıdır.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, … 18.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası UYAP üzerinden dosyamız arasına celbedilmiş, … 12.İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış, … 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden dosyamız arasına alınmış, 09/10/2017 tarihli borç ödeme protokolü ve muacceliyet şartı aslı ile dava konusu senet asılları … 18. İcra Müdürlüğünün dosyasından celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizin 04/03/2021 tarihli ara kararı gereğince; Davacı vekilinin dava dilekçesinde teminat karşılığında vezneye yatan paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin; “davacının davaya konu 09/10/2017 tarihinde imzalanan borç ödeme protokolü ve muacceliyet şartı/sözleşmeyi ayrıca bu kapsamda düzenlenen bonoları aldatma/korkutma altında imzalayıp imzalamadığının yargılamayı gerektirmesi ve davacının menfi tespit davasında ileri sürdüğü iddiaların esası yönünden yaklaşık ispat koşulu oluşmadığından bu aşamada ihtiyati tedbir talebinin HMK 389 ve 390/3 maddeleri gereğince Reddine” şeklinde karar verilmiştir.
… 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden dosyamız arasına alınmış ve dosyanın incelenmesinde; davacının …, davalının …, davanın İtirazın iptali davası olduğu, davaya konu ve itirazın iptali istenen icra takibinin … 12.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası olduğu, Mahkemenin 15/12/2017 tarihli kararı ile davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği ve işbu kararın 05/02/2018 tarihinde kesinleştiği tespit edilmiştir.
… 12.İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasının dosyamız arasına alındığı ve takip dosyası kapsamından; alacaklı …’un borçlu … hakkında toplam 153.193,10-TL (50.280,00-USD) alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunulduğu, davalı tarafından yasal süresi içinde yapılan itiraz sonucu, icra takibinin İİK’nın 62.maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. Bununla birlikte takibin dayanağının 24/09/2013 tarihli 40.000,00-USD tutarlı dekont olduğu tespit edilmiştir.
… 18.İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden dosyamız arasına alındığı ve takip dosyası kapsamından; davacı tarafın davalı hakkında toplam 27.000,00-USD alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve Kambiyo Senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde bulunulduğu saptanmıştır. Bununla birlikte icra dosyasının UYAP üzerinden sabitlenerek incelenmesi neticesinde 02/02/2022 tarihinde alınan kapak hesabında çıkan toplam 443,045,00-TL borcun 02/02/2022 tarihli tahsilat makbuzu ile -kayıtsız ve şartsız olarak- haricen tahsil edildiği tespit edilmiştir.
HMK’nun 320 maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davacının … 18.İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takibine dayanak bonolar nedeniyle davalıya borçlu olup olmadığı, borçlu ise varlığı ve miktarı, davacının davaya konu … 18.İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takibine dayanak bonoları ve bu bonoların dayanağını oluşturan 09/10/2017 tarihli Borç Ödeme Protokolü ve Muacceliyet Şartı’nın korku altında ve hile ile imzalatılıp imzalatılmadığı, davalının hak düşürücü süre itirazının yerinde olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Mahkememizin 10/02/2022 tarihli duruşmasında davacı vekilinin; “Dava dilekçemizi ve önceki beyanlarımızı tekrar ederiz, davamızın kabulüne karar verilsin, biz icra dosyasına konu olan borcu itirazı kayıt koymaksızın ödedik, taleplerimiz de haklı olsak da hak kaybına uğramamak adına bunu yaptık, karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesini talep ediyoruz, hak kaybını geciktirici bir davranış şeklinde bulunmadık, karşı taraf alacağını zamanında almıştır” şeklinde beyan etmiştir. Aynı duruşmada davalı vekili “Cevap dilekçemizi tekrar ederiz, ayrıca celse arasında davacı tarafça icra dosyasına konu olan borç kayıtsız şartsız olarak ödenmiştir bu nedenle biz de düşme karar verilmesini talep ediyoruz” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Somut olayda; dava konusu alacağın yargılama aşamasında ihtirazi kayıt koymaksızın ödendiğinin Mahkememizin 10/02/2022 tarihli duruşmasında taraf vekillerinin beyanları ve aynı zamanda icra dosyasının içerisinde yer alan 02/02/2022 tarihli tahsilat makbuzundan dosya borcunun haricen tahsil edildiği anlaşıldığından Mahkememizce konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. HMK 331.maddesinde esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri düzenlenmiş olup, 1.fıkrasında davanın konusuz kalması nedeniyle esastan karar verilmeyen hallerde davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin takdir edilerek hükmedileceği belirtilmiştir. Bu nedenle yargılama giderlerinin bu madde kapsamında değerlendirilmesi ve dava tarihindeki haklılık durumuna göre hükmedilmesi gerekir. Mahkememizce yukarıdaki açıklamalar, … 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası, … 12.İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası, taraf vekillerinin 10/02/2022 tarihli duruşmadaki beyanları ve icra dosyasının içerisinde yer alan 02/02/2022 tarihli tahsilat makbuzu ile diğer deliller -Whatsapp yazışmaları- dikkate alındığında Mahkememizce davanın açıldığı tarihte davacının davayı açmakta haklı olduğu kanaatine varılamadığından yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden davacı aleyhine hükmedilmesine karar verilmiştir.
Davalının tazminat talebi yönünden İİK’nın 72/4. maddesi uyarınca tazminata hükmedilebilmesi için davanın alacaklı konumunda olan davalı lehine reddine karar verilmiş olması ve dosya kapsamında ihtiyati tedbir kararı verilmiş olması gerekmektedir. Davanın konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması ve ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olması nedeniyle davalının tazminat talebinin İİK’nın 72/4. Maddesi’ndeki koşullar oluşmadığından reddine dair karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle Mahkememizce aşağıda yazılı bulunan hüküm tesis olunmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Konusuz kalan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davalının kötü-niyet tazminatı talebinin yasal şartları oluşmadığından REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 3.789,92-TL harçtan mahsubu ile artan 3.709,22-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 23.984,69-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri ve yatırılan gider avansı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.10/02/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸