Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/140 E. 2022/630 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/140
KARAR NO : 2022/630

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 26/02/2021
KARAR TARİHİ : 15/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine 1.250,00 TL miktarlı 05/10/2014 tanzim tarihli senet ile 1.400,00 TL miktarlı 05/10/2014 tanzim tarihli senetlere istinaden dava dışı … Bankası tarafından … 11. İcra Müdürlüğü’nün … esas numaralı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine girişildiğini ve daha sonra bu icra takip dosyası … tarafından davalı … A.Ş’ye temlik edildiğini, ancak söz konusu icra takibine dayanak bonolar üzerinde bulunan imzaların müvekkile ait olmaması ve diğer sebeplerle müvekkilinin senet üzerinde yazılı taraflara ve temlik alana hiçbir borcu olmadığından işbu menfi tespit davasının açıldığını, müvekkilinin içinde bulunduğu müzayaka hali ile davalının kötü niyetli icra takibi dikkate alınarak takibin tedbiren durdurulması için öncelikle teminatsız, mahkeme aksi kanaatte ise uygun bir teminat mukabilinde takibin tedbiren durdurulmasını ve vezneye yatırılacak olan bu teminatın ve İİK’m .72/3 uyarınca icra dosyasına yapılacak ödemelerin alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, haklı davalarının kabulü ile öncelikle açılan takibin durdurulmasını, yargılama neticesinde müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, ve bu nedenle … 11. İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı icra takibi ile takibe konu senetlerin iptaline, haksız ve kötüniyetle hareket ederek ağır kusurlu bir şekilde müvekkilinin telafisi güç zararlara uğramasına sebebiyet veren davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına ve alacağın %10’u oranında para cezasına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Bankası A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın … Dış Tic. Ltd. Şti’den olan alacağı sebebi ile taraflarınca … 11. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından kambiyo senetlerine mahsus yol ile icra takibine başlanıldığını, akabinde söz konusu takibe konu alacak diğer davalı …A.Ş’ye temlik edildiğini, bu nedenle davanın müvekkili banka yönünden husumet yokluğundan reddi gerektiğini, temlik sözleşmesinden sonra açılan menfi tespit davasında da temlik edene başvurmakta borçlunun hukuki bir yararı bulunmadığını, davanın müvekkili banka yönünden husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davanın usulden red olmaması halinde davacı tarafın esasa ilişkin iddiaları taraflarınca kabul edilmediğini, davalının bono üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığına dair iddiası ancak bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilebildiğini, davalı tarafın tedbir talebi ve müvekkili bankanın kötü niyetli olarak takip başlattığından bahisle kötü niyet tazminatı talebi haksız ve hukuka aykırı olduğundan itiraz ettiklerini, davanın banka yönünden husumet yokluğundan reddine karar verilmesini, bu talebin kabul görmemesi halinde ise davanın reddine karar verilmesini, masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; diğer davalılardan … A.Ş Genel Kredi Sözleşmesine dayalı olarak … Ltd. Şti’nden ve Genel Kredi Sözleşmesinin müşterek borçlu ve müteselsil kefili olan …’den alacaklı olduğunu alacaklı banka genel kredi sözleşmesine dayalı olarak müşterisi ve borçlusu tarafından kendisine tam ciro ile tevdi ve teslim edilmiş bulunun davacı Mustafa Beyhan tarafından keşide edilen lehdarı …, cirantası … Ltd. Şti olan 25/11/2014 vade tarihli 1.250-TL bedelli ve 28/11/2014 vade tarihli 1.400-TL bedelli bonolara dayalı olarak … 11. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile davalı keşideci kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibe başlatıldığını, davalı banka alacağın teminatı olarak kendisine tevdi edilmiş olan bonolara gerek alacağını tahsil etmek ve gerekse yetkili hamil olarak cirantaların keşideciye müracaat haklarına halel getirmemek adına icra takibine konu ettiğini, bankanın tam alacaklarını müvekkili davalı … A.Ş’ne … 48. Noterliği’nin …tarih ve … Yevmiye sayılı temliknamesi ile devir ve temlik ettiğini, müvekkili şirkete icra takiplerinden sonra temlik alacaklısı sıfatını kazanmış olduğunu kambiyo takibinden dolayı gerek davacıya ve gerekse cirantalara karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davacı tarafın imza inkarında bulunmak suretiyle menfi tespit davası açtığını bildirmekle birlikte dilekçesinde bonolardaki imzanın kendilerine ait olabileceğini de dile getirerek başkaca nedenlerle takibe konu bonoların iptalini ve borçlu bulunmadıklarının tespitini talep ettiklerini, ilgili resmi kurum ve kuruluşlardan gelecek imza örnekleri ile yapılacak imza incelemesi neticesinde imzaların bonoları keşidecisi olan davacıya ait olacağı kuvvet ile muhtemel olduğunu takibinin durdurulmasına yönelik tedbir taleplerinin reddinin gerektiğini, takipten sonra ikame edilen menfi tespit davası nedeniyle ancak icra dosyasına yatan bedelin alacaklıya ödenmemesi için tedbir kararı verilebileceğinden, teminatsız ya da teminat ile ihtiyati tedbir verilmesi yönündeki taleplerinin reddi de İ.İ.K amir hükümlerinin gerektiğini, öncelikle teminatsız ve teminat ile takibin durdurulması yönündeki tedbir talebinin reddine karar verilmesini, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddini, davacının haksız imza inkarı nedeniyle %10’dan az olmamak üzere para cezasına ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … Ltd. Şti ve …’e usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmiş, davaya herhangi bir cevap verilmemiş ve mahkememizce yapılan açık duruşmalara da katılmamışlardır. Davalılar …Şti ve …’in HMK’nın 128/1. maddesi gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı tespit edilmiştir.
DELİLLER: Dosyada tarafların bildirdiği belgeler, ticari sicil kayıtları, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 31/03/2021 tarihli yazı cevabı, …bank … Şubesinin 28/09/2021 tarihli yazı cevabı, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 12/10/2021 tarihli yazı cevabı ekinde ıslak imza örneklerinin bulunduğu belge aslı, davalı vekili tarafından 27/01/2022 tarihli beyan dilekçesi ile sunulan 05/10/2014 tanzim ve 25/11/2014 vade tarihli 1.250,00 TL bedelli bono ve 05/10/2014 tanzim ve 28/11/2014 vade tarihli 1.400,00 TL bedelli bono aslı, davacı Mustafa Beyhan’ın Mahkememiz huzurunda alınmış olunan ıslak imza örnekleri ve Adli Tıp Kurumu raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair 13/01/2022 tarihli celsede karar verilmiş, Adli Tıp Kurumu Fiziki İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan 02/06/2022 tarihli raporda özetle ;İnceleme konusu senetlerde … adına atılı imzalar ile … (T.C No:…)’in mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla Mustafa Beyhan (T.C No:46924565034)’in eli ürünü olmadığı hususlarını bildirmişlerdir.
GEREKÇE: Dava, icra takibi sonrası kıymetli evrak nedeniyle İİK’nun 72/1. Maddesi uyarınca borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
… 11. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyası üzerinde yapılan incelemede, takip alacaklısının … Bankası A.Ş. tarafından takip borçlusu … aleyhine, 05/10/2014 tanzim ve 25/11/2014 vade tarihli 1.250,00 TL bedelli ve 05/10/2014 tanzim ve 28/11/2014 vade tarihli 1.400,00 TL bedelli bonolar dayanak yapılarak toplam 2.788,79 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile 18/05/2015 tarihinde takip başlatıldığı, 20/07/2015 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği, 16/08/2018 tarihinde … A.Ş. vekili tarafından 16/08/2018 tarihinde alacağın temlik edildiğine dair bildirimin ve sözleşmenin icra takip dosyasına ibraz edildiği anlaşılmıştır.
Tarafların uyuşmazlık noktaları, keşidecisi … olan 05/10/2014 düzenleme, 25/11/2014 ödeme tarihli, 1.250,00 TL bedelli ve 05/10/2014 düzenleme, 28/11/2014 ödeme tarihli, 1.400,00 TL bedelli bonolar altındaki davacıya atfen atılı bulunan imzaların davacının eli ürünü olup olmadığı, davacının bu bonolar nedeniyle davalılara borçlu olup olmadığı, iş bu bonolar ile bu kapsamdaki icra takibinin iptalininin gerekip gerekmediği, davalı … A.Ş.’ye husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği ve tarafların menfi tespit davasında İİK’nu 72. Maddesi uyarınca tazminat talep edip edemeyecekleri hususlarına ilişkindir.
TMK’nun 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” HMK’nun 190. maddesi gereğince de, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Menfi tespit davalarında da, HMK’nın ispata ilişkin genel kuralları geçerlidir. Bu davalarda davacı taraf, borçlu olmadığını iddia ettiğine göre, olumsuz bir durumun ispatı mümkün olmadığından, kural olarak ispat yükü alacaklıya aittir. Başka bir ifade ile, menfi tespit davasında hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü alacaklıdadır. Bununla beraber, davacının iddiasına göre ispat yükünün yer değiştirmesi de mümkündür. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel ilişkiden doğan talep hakkına ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. (HGK’nun 2011/19-473 Esas 2011/607 Karar 2003/19-781 Esas 2003/768 Karar sayılı ilamları) Bu nedenle kambiyo senetleri hakkında açılan menfi tespit davalarında, senedin dayanağı olduğu ileri sürülen hukuki ilişki ile senet metnindeki borç sebebi karşılaştırılarak, ispat yükünün kime düşeceği belirlenir.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Kambiyo senedinin bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü kambiyo senedinin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6 m.). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu, senedin varlığını kabul etmekle birlikte bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir. (Yargıtay HGK’nun 2017/19-821 E-2019/58 K sayılı kararı)
Davacı tarafın dava dilekçesi ile ileri sürdüğü imza itirazı ve dolayısıyla sahteciliğe ilişkin itiraz mutlak defi olup herkese karşı ileri sürülebilir. Dava konusu keşidecisi … olan 05/10/2014 düzenleme, 25/11/2014 ödeme tarihli, 1.250,00 TL bedelli ve 05/10/2014 düzenleme, 28/11/2014 ödeme tarihli, 1.400,00 TL bedelli bonoların davacıya atfen atılı bulunan imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda bonoların aslı üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 02/06/2022 tarihli atk raporunda her iki bonodaki imzalarında davacının eli ürünü olmadığı bildirilmiştir. Mahkememizce aldırılan atk raporunun denetime açık, yeterli, objektif ve hüküm kurmaya elverişli olması ile itibar edilmiştir. Bilirkişi raporuna davalı … A.Ş. vekili ve davalı … A.Ş. vekilinin teknik nitelikte olmayan itirazlarının da dosya kapsamı ile de örtüşmemesi de dikkate alınarak itibar edilmemiştir.
Davacı tarafın üzerinde bulunan ispat yükünü yerine getirdiği, dava konusu edilen bonoların altındaki imzanın davacının eli ürünü olmadığının ispat ettiği kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle davacının davalılar … A.Ş., … ve … Ltd. Şti. hakkındaki davasının kabulü ile keşidecisi … olan 05/10/2014 düzenleme, 25/11/2014 ödeme tarihli, 1.250,00 TL bedelli ve 05/10/2014 düzenleme, 28/11/2014 ödeme tarihli, 1.400,00 TL bedelli bonolar ve … 11. İcra Dairesi’nin … esas sayılı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip nedeniyle davacının davalılar … A.Ş., … ve … Ltd. Şti.’ye karşı borçlu olmadığının tespitine, … 11. İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasının sadece davacının takip borçlusu olması ve davacı aleyhine başlatılmış olması nedeniyle iptaline karar verilmiş, davacının bonoların iptaline yönelik talebinin ise lehdar ve ciranta ile yetkili hamil arasındaki kıymetli evraka ilişkin müracaat koşullarını etkileyecek nitelikte karar verilemeyecek olması nedeniyle reddine dair karar verilmiştir.
Davacının … Bankası hakkındaki davası yönünden ise … 11. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyasına dava açılmadan önce 16/08/2018 tarihinde alacağın temlik edildiğine dair bildirimin ve sözleşmenin icra takip dosyasına ibraz edilmiş olması davacı tarafın bu hususu bilmediğinin dava dilekçesindeki ifadeler ile sabit olması dikkate alınarak dava tarihi itibariyle alacağını temlik etmiş davalı … A.Ş:’ye yöneltilebilecek bir husumetin bulunmaması nedeniyle pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair karar verilmiştir.
Davacı tarafın davalı … hakkındaki tazminat talebinin yönünden İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca davanın kabulü yanında davalı tarafın haksız ve kötüniyetli olması gerekir. Davacının keşideci davalı …’in ise lehdar olarak yer aldığı bonoların davalının huzurunda imzalanmış olmasının karine olmasına nedeniyle davalı … davacıya ait imza bulunmayan senetleri cirolayarak işleme koyması dikkate alındığında bu davalının kötüniyetli olduğunun kabulü gerektiği kanaatine varıldığından İİK’un 72/5. maddesi gereği 2.788,79 TL’nin takdiren %20’si oranında tazminatın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine karar vermilmiştir.
Davacı tarafın diğer davalılar hakkındaki tazminat talebinin yönünden ise davalılar … A.Ş., … Bankası ve … Ltd. Şti.’nin davacıya atfen atılı bulunan imzanın sahte olduğunu bonoları iktisab ettiklerinde bilebilecek durumda değildirler. Dosya kapsamında bu davalıların kötüniyetli olduğuna dair bir belge veya delil de bulunmamaktadır. Bu nedenlerle de davacı tarafın bu davalılar hakkındaki tazminat taleplerinin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
Davacının davalılar … A.Ş., …, … Bankası ve … Ltd. Şti. hakkındaki %10 oranında para cezası talepleri yönünden ise menfi tespit davasında kötü niyet tazminatı haricinde herhangi bir tazminat veya para cezası talep edilemeyeceğinden reddine dair karar verilmiştir.
Davalı … A.Ş.’nin davacı hakkındaki kötüniyet tazminatı talebi yönünden ise İİK’nın 72/4. maddesi uyarınca tazminata hükmedilebilmesi için davanın alacaklı konumunda olan davalı lehine reddine karar verilmiş olması ve dosya kapsamında ihtiyati tedbir kararı verilmiş olması gerekmektedir. Davanın kabulüne karar verilmiş olması davalının tazminat talebinin İİK’nın 72/4. Maddesi’ndeki koşullar oluşmadığından ve ayrıca para cezası talebinin de yasal koşulları oluşmadığından reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davalılar … A.Ş., … ve … Ltd. Şti. hakkındaki davasının kabulü ile keşidecisi … olan 05/10/2014 düzenleme, 25/11/2014 ödeme tarihli, 1.250,00 TL bedelli ve 05/10/2014 düzenleme, 28/11/2014 ödeme tarihli, 1.400,00 TL bedelli bonolar ve … 11. İcra Dairesi’nin … esas sayılı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip nedeniyle davacının davalılar … A.Ş., … ve … Ltd. Şti.’ye karşı borçlu olmadığının tespitine, … 11. İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasının iptaline, davacının bonoların iptaline yönelik talebinin ise reddine,
2-Davacının … Bankası Hakkındaki davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
3-Davacının davalı … hakkındaki kötü niyet tazminatı talebinin kabulü ile, İİK’un 72/5. maddesi gereği dava değeri olan 2.788,79 TL’nin takdiren %20’si oranında tazminatın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının davalılar … A.Ş., … Bankası ve … Ltd. Şti. hakkındaki kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine,
5-Davacının davalılar … A.Ş., …, … Bankası ve … Ltd. Şti. hakkındaki %10 oranında para cezası taleplerinin reddine,
6-Davalı … A.Ş.’nin davacı hakkındaki kötüniyet tazminatı ve %10 oranında para cezası taleplerinin reddine,
7-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 190,50 TL nispi karar ve ilam harcınından, davacı taraftan peşin olarak alınan 59,30- TL harcın mahsubu ile Hazine’ye gelir kaydına, bakiye 131,20- TL karar ve ilam harcının davalılardan … A.Ş., … ve … Ltd. Şti.’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davalılardan … A.Ş., … ve … Ltd. Şti.’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
9-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin/nispi harç, 59,30 TL başvurma harcı, 1.425,00 TL Adli Tıp Kurumu ücreti, 352,80-TL posta ve tebligat masrafları olmak üzere toplam 1.896,40-TL yargılama giderinin davalılar … A.Ş., … ve … Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davalılar tarafından yatırılan delil avansı ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider/delil avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
12-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 2.788,79 TL vekalet ücretinin davalılar … A.Ş., … ve … Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
13-Davalı … Bankası A.Ş. kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T hükümlerine göre belirlenen 2.788,79 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Bankası A.Ş.’ye verilmesine,
Dair, davalı … A.Ş. Vekilinin yüzüne karşı, davacı vekili, davalı … A.Ş. vekili, davalı … ve davalı … Ltd. Şti.’nin yokluklarında, davanın miktarı itibariyle HMK’nın 341/2. Maddesi uyarınca kesin olarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/09/2022

Katip

Hakim