Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/771 E. 2022/329 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/771 Esas
KARAR NO : 2022/329

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 29/12/2020
KARAR TARİHİ : 26/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkil şirketin kendi isteği ile 2017 yılında girişim sermayesi yatırım ortaklığından çık-ması ile ilgili olarak gerekli işlemlerin yapılmasına ve izinlerin alınmasına karar vermiş ve gerekli başvuruları yaptığını, SPK onayının ardından Esas Sözleşmede değişiklik sağlayan 27 Şubat 2018 tarihinde aldığı Olağanüstü Genel Kurul Kararı ile Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı (GSYO) statüsünden çıkmış ve yeni unvanı … A.Ş. Olduğunu, müvekkili şirketin, gerek borsaya kote iken, gerekse borsada işlem görmediği mevcut durumda Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Ortaklıklar Finansmanı Dairesi Başkanlığı’nın denetimine tabi, binlerce hissedarı olan şirket olduğunu, müvekkili şirketin iki tane şirkette yatırımı bulunduğunu, müvekkil şirketin iştiraki …Tic. A.Ş.(“Karesi”), jeotermal enerji üretiminde faaliyet göstermek için kurulmuş olup, 6 Nisan 2011 tarihinde imzalanan sözleşme sonucunda Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nden satın almış olduğu jeotermal işletme ruhsatlarıyla jeo-termal arama ve kuyu açma hakkını elinde tutmakta iken, 2018 yılı Mayıs ayında bu ruhsatları iade ettiği açıklanmış olup, mevcut durumda operasyonu bulunmadığını, müvekkili şirketin diğer yatırımının ise, % 100 pay oranı ile bağlı ortaklığı …A.Ş. (“… Ener-ji”)’ olduğunu, … Enerji, aktif bir şekilde güç sistemleri satış, servis ve bakım hizmetleri yanında, sahip olduğu çeşitli güçteki sabit ve mobil jeneratörlerden oluşan jeneratör parkı oluşan kiralama makina parkı ile geçici enerji çözümleri sunduğunu, müvekkili şirketin 31 Aralık 2019 tarihinde sona eren hesap dönemine ait finansal tablolarında 2 Mart 2020 tarihli Bağımsız Denetçi Raporu’nda görüş vermekten kaçındığını, müvekkil şirketin 28 Temmuz 2020 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında; Bağımsız Denetim Şirketi tarafından 31 Aralık 2019 hesap dönemine ait finansal tablolar hakkında görüş vermekten kaçınılmış olması sebebiyle TTK 403 üncü maddesi hükümleri uyarınca; yeni bir yöne-tim kurulu seçilmiştir. TTK 403/5 maddesi hükümleri uyarınca seçilen yönetim kuruluna; esas söz-leşmeye ve standartlara uygun finansal tabloları hazırlatması, bağımsız denetleme yaptırması, de-netim şirketinin seçimi konusunda yetki verildiğini, müvekkil şirkete 31.03.2020 ve 30.06.2020 tarihli ara dönem finansal raporlarının KAP’a bildirimi ile ilgili 27.10.2020 tarihine kadar ek süre verildiğini, 28 Temmuz 2020 tarihinde şirket genel kurulu toplanmış ve toplanan genel kurul ile yeni bir yönetim kurulu seçilmiş, seçilen yönetim kurulu esas sözleşmeye ve standartlara uygun finansal tabloları yeniden hazırlatmış ve hazırlanan finansal tablolar başka bir bağımsız denetim şirketi tarafından denetlenmiş, müvekkil şirketin TTK 403/5 e göre hazırlanan 31 Aralık 2019 hesap dönemi Bağımsız denetim raporunda bağımsız denetçi “Sınırlı Olumlu Görüş” verdiğini, müvekkil şirketin 21.10.2020 tarihinde TTK 403/5 ‘e göre hazırlanan 01.01.2019-31.12.2019 yıllık finansal tabloları, faaliyet raporları Kamuyu Aydınlatma Platformunda yayımlandığını, 26.10.2020 tarihi itibari ile Müvekkil Şirketin, 31 Mart 2020 ve 30 Haziran 2020 ara dönemlerine ilişkin finansal tabloları ile faaliyet raporlarının tamamı verilen ek süre içinde Kamuyu Aydınlatma Platformunda yayımlandığını, Borsa İstanbul A.Ş. müvekkil şirketi borsa kotundan çıkarma kararında, faaliyetlerini devam ettiremeyecek seviyede finansal durumunun bozulmuş olması nedenine dayandığını, müvekkil şirketin 06.04.2020 tarihinden bu yana finansal durumu daha da iyileştiğini, Borsa İstanbul A.Ş.’nin kottan çıkarma kararı mevzuata uygun olmadığı gibi, hiçbir gerekçe tespit, tutanak vs. dayanılmadığını, Covid-19 tüm dünyayı etkilerken süreler durmuşken; …A.Ş. sürelerin durdu-rulduğu sırada 06.04.2020 tarihinde uyarıda bulunmuş, bundan yaklaşık 6-7 ay sonra (sürelerin durduğu dönemi de kapsayan) hayatın olağan akışına, hakkaniyete aykırı bir şekilde 30.10.2020 tarihinde müvekkili şirketi kottan çıkardığını, …A.Ş., müvekkili şirketi kottan çıkarırken hiçbir gerekçe vs sunmadığı gibi, borsa kotundan çıkarmadan önce müvekkili şirkete süre vermediğini, hayatın olağan akışına ve dünyadaki durumlara göre makul olamayacak kadar kısa bir sürede borsa kotundan çıkardığını, müvekkil şirketin, Sermaye Piyasası Kurulu’na tabi bir şirket olup, SPK tarafından incelenen bir şirket olduğunu, … A.Ş.’nin kararının hükümsüz olduğunun, davacı şirketin faaliyetlerini devam ettiremeyecek seviyede finansman sıkıntısına düşmüş olmadığının, borsa kotundan çıkarma şartlarının oluşmadığının tespiti gerektiğini belirterek … A.Ş.’nin 30.10.2020 tarih ve … sayılı kararının yok hükmünde, hükümsüz olduğunun tespiti, borsa kotundan çıkarılma tarihi olan 30.10.2020 tarihinde davacı şirketin faaliyetlerini devam ettirmeyecek seviyede finansal durumunun bozulmuş olmadığının, 30.10.2020 tarih ve … sayılı kararında belirtilen borsa kotundan çıkarılma şartının oluşmadığının tespiti ve …A.Ş.’nin 30.10.2020 tarih ve … sayılı borsa kottan çıkarma kararının hükümsüzlüğüne/iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; yokluk ve iptal edilebilirlik hükümsüzlüğün farklı türleri olduğunu, dolayısıyla bu ayrımın davanın hukuki sebebini ve netice-i talebini etkileyeceğini, davacının hükümsüzlüğün gerekçelerini ve buna bağlı taleplerini açıkça belirtmesi gerektiğini, davacı şirketin, kottan çıkarılma kararı ile şirketin hukuki varlığının sona erdiği yönünde bir algı yaratmak istemesinin kötü niyetli olduğunu, borsaca davacı şirkete el konmadığını, faaliyet ve işlemleri kısıtlanmadığını, kayyım atanmadığını, tedbir kararı verilmediğini, tüzel kişiliğin sona erdirilmediğini, şirketin, borsada bulunma şartlarını kaybettiği için borsa kaydından çıkarıldığını, Borsanın davacı şirkete bir husumeti bulunmadığını, bugüne kadar bu şekilde alınan onlarca karar bulunduğunu, payları borsada işlem gören bir şirketin borsa kotundan çıkarılmış olması şirketin tüzel kişiliğinin sone ermesi ve/veya ticari faaliyetlerini sona ermesi anlamına gelmediğini, şirket TTK uyarınca varlığını devam ettirdiğini, şirketin hissedarları halen şirket hisselerini ellerinde bulundurduğunu ve ortaklığın sağladığı tüm haklardan istifade ettiğini, cevap dilekçesinde sunulan KAP duyuruları, davacının finansal tabloları ve bağımsız denetçi raporları davacının finansal durumunu şüpheye yer vermeyecek açıklıkta ortaya koyduğunu, davacının yakın izleme pazarına alınması, kottan çıkarılmasından çok daha uzun zaman önce ekonomik zorluklar yaşamaya başlamış olduğunu göstermekle birlikte işbu davanın konusu olmadığını, davacı şirket yönetim kurulu başkanı hakkında güveni kötüye kullanma suç ile ilgili olarak devam eden soruşturmaların söz konusu olduğunu, bu durumun şirketin yönetimindeki zafiyetlerin suç boyutuna ulaşabileceği ve yatırımcıların kasten zarara uğratıldığı yönünde bir şüphe uyandırmadığını, davacı şirkete mevzuata ve usule uygun olarak kottan çıkarıldığını ve kottan çıkarma kararının Sermaye Piyasası Kuruluna bildirildiğini, davacı tarafın, halihazırda borca batık birçok … üyesi şirket bulunduğu (aracı kurumlar ve bankalar borsa üyesi olup, .. üyesinden kastın borsaya kote şirket olduğu düşünülmektedir.) yönündeki ifadesi gerçeği yansıtmadığını, sermaye piyasalarında pandemi sebebiyle sürelerin durması söz konusu olmadığını, davacının kotta kalma ücretlerini zamanında ödemedini, ancak uyarılar ve icra takipler; akabinde ödeme gerçekleştirdiğini, bunların da yalnızca anapara tutarının ödendiğin, davacı şirketin, tüm halka açık şirketler gibi, SPK denetiminde olduğunu, fakat SPK denetiminin varlığı, mevzuatta …A.Ş.’ye verilen kottan çıkarma yetkisinin ortada kaldırdığını belirterek haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; davacı şirketin kottan çıkarılmasına yönelik kararın hükümsüzlüğünün tespiti istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; dava konusu … sayılı 30/10/2020 tarihli kottan çıkarma kararının, Sermaye Piyasası Kanunu ve bu kanuna dayalı çıkarılmış yönetmelikler ile ilgili sermaye piyasası mevzuatına uygun olup olmadığı, davacının kottan çıkarılması koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığının tespit edilmiştir.
Taraflarca gösterilen deliler toplanmış, davacı şirketin son üç yıla ait kurumlar vergisi beyannameleri ve bilanço örnekleri ile son yoklama fişi bağlı bulunduğu … Vergi Dairesi’nden celbedilmiş, davacı şirketin tüm sicil kayıtlarının eksiksiz şekilde … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden celbedilmiş, davalı şirketten 30/10/2020 tarihli … sayılı karara ilişkin tüm belgeler, bağımsız denetim raporları celbedilmiştir.
Davacının iddiası, davalının savunması ile tüm dosya kapsamına göre,dava konusu … sayılı 30/10/2020 tarihli kottan çıkarma kararının, Sermaye Piyasası Kanunu ve bu kanuna dayalı çıkarılmış yönetmelikler ile ilgili sermaye piyasası mevzuatına uygun olup olmadığı, çıkarma kararı tarihi itibariyle davacının kottan çıkarılması koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarının tespiti için davacı şirketin 2016-2020 yılları arası(bu yıllar dahil) Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde; bir YMM ve iki sermaye piyasası uzmanı bilirkişiden oluşan heyet marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
26/01/2022 teslim tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin finansal durumunun, faaliyetlerini devam ettiremeyecek seviyede bozulmuş olduğu, bu çerçevede, anılan gerekçeye istinaden davalı … AŞ. tarafından davacı şirketin kottan çıkarılmasının ilgili mevzuat, davacı şirketin finansal tablo ve raporları ile somut olayın özellikleri çerçevesinde hukuken yerinde olduğu, usule ilişkin talep ve sair hususların değerlendirilmesi hukuki nitelik arz ettiğinden konuya ilişkin değerlendirmenin Sayın Mahkemenin münhasır yetkisinde olduğu belirtilmiştir.
İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre;davacı şirketin …A.Ş. (…)’de işlem gören halka açık anonim statüsünde bir şirket olduğu, şirketin(Egeli Grubunun iş bu davada taraf olmayan diğer iki şirketi … Yatırım Holding A.Ş. … Ortaklığı A.Ş. İle birlikte) finansal ve faaliyet yapısının sürdürülemeyecek derecede bozulduğu tespitine dayalı olarak, davalı tatafından 30/10/2020 itibariyle borsa kotundan çıkarıldığı, bilirkişi heyeti tarafından yapılan incelemeler neticesinde; davacı şirketin tekil bir şirket olmayıp, …’in bir parçası olduğunun, bunun sonucu olarak finansman ve faaliyet yapısı holdinge sıkı sıkıya bağlı olduğunun, davacı şirketin varlıkları ve alacaklarının büyük kısmı da holding ile alakalı olduğunun, bu nedenle, davacının mali yapısının sağlığı ve kotasyon şartları karşısındaki durumunun bağlı olduğu grubun konsolide durumunun dikkate değerlendirilmesinin gerektiği, davacı şirketin bilançosunun aktifinde kayıtlı olan varlıkları ve alacaklarının, büyük ölçüde Holding ile alakalıdır ancak holdingin mali yapısı bunlarının ödemeye uygun olmadığı, başka şirketlere yatırım amacıyla faaliyet gösteren bir holding şirketi statüsünde olan …Holdingin bağlı ortaklığı olan davacı şirketin kendisinin de bir yatırım holding gibi olduğu, dava dışı …arım şirketinin üç, davacı şirketin de iki iştirakinin bulunduğu, davacı şirketin, iki şirkette yatırımı bulunduğu tespit edilmiştir:
Bu şirketlerden ilki davacının iştiraki olan …A.Ş. Olup, jeotermal enerji üretiminde faaliyet göstermek için kurulduğu, şirketin 6 Nisan 2011 tarihinde imzalanan sözleşme sonucunda Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nden satın almış olduğu jeotermal işletme ruhsatlarıyla jeotermal arama ve kuyu açma hakkını elinde tutmakta iken, 2018 yılı Mayıs ayında bu ruhsatları iade ettiği açıklanmış olup, mevcut durumda faaliyetinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Şirketlerden ikincisi ise 96100 pay ile bağlı ortaklığı … A.Ş. Olup, şirketin, aktif bir şekilde güç sistemleri satış, servis ve bakım hizmetleri yanında sahip olduğu çeşitli güçteki sabit ve mobil jeneratörlerden oluşan jeneratör parkı oluşan kiralama makina parkı ile geçici enerji çözümleri sunduğu, ancak davacı şirketin mali tablolarına göre, bu şirketin 2017 yılından beri brüt satış hasılatının “sıfır” olduğu, diğer bir ifadeyle şirketin son dört yıldır herhangi bir gelirinin olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı şirketin dosyaya mübrez 31 Aralık 2019 tarihinde sona eren hesap dönemine ait finansal tablolarına ilişkin Bağımsız Denetçi Raporunda, bağımsız denetiçi tarafından görüş vermekten kaçınıldığı anlaşılmıştır. Bilirkişi heyetinin sermaye piyasası uzmanı üyeleri tarafından, bir bağımsız denetçinin denetlediği şirketin finansal tablo ve raporlarına görüş vermekten kaçınmasının, sözkonusu mali tabloların güvenilirliğini ortadan kaldıran önemli bir durum olduğu, denetçisinin görüş bildirmekten kaçındığı bir döneme ilişkin mali tablo ve raporların, ilgili dönem muhasebe defterleri, HMUK m. 222 uyarınca süresi içinde açılış kapanış işlemleri yapıldığı için yasal anlamda sahibi lehine delil niteliği taşısa dahi, mali tabloların finansal değerlendirmeler açısından muteber kabul edilmeyebileceği değerlendirmesi yapılmıştır. Öte yandan davacı şirket mahkeme ara kararına rağmen 2020 yılına ilişkin yasal defter ve belgelerini inceleme sırasında ibraz etmemiştir.
Davacı şirketin bağımsız denetçisi tarafından, şirketin 31/12/2019 tarihinde biten mali dönemine ilişkin görüş bildirmekten kaçınılması akabinde, şirket yeni yönetim kurulu tarafından başka bir bağımsız denetim firması görevlendirilmiş, 21/10/2020 tarihinde Kamuyu Aydınlatma Platformunda yayınlanan raporda, bağımsız denetçi tarafından şirketir mali tablo ve raporlarına ilişkin “sınırlı olumlu görüş” verilmiştir. Davacı şirketin 2019 yılına ilişkin mali tabloları bilanço tarihinden on ay sonra, 2020 yılının ilk ve ikinci çeyrek ara dönem mali tablo ve raporları da gecikmeli olarak 26.10.2021 tarihinde KAP’ta duyurulmuştur, Davacı şirketin 30.09.2020 tarihli mali tablo ve raporlarının 28.10.2020 itibariyle KAP’ta duyurulduğu dosyaya mübrez delillerden anlaşılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından; KAP’ta duyurulan tüm mali tablo ve raporların ortak noktasının, şirketin finansal durumunun, giderek artan ölçüde zarar ile sonuçlandığına yönelik veriler olduğu, mali tabloların hiç birinde şirketin herhangi bir satış hasılatı veya net kazancı bulunmadığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından yapılan ve mahkememizce de isabetli bulunan mali incelemeler neticesinde; davacı şirketin, davalının şirketin finansal durumunun ortaklığın faaliyetini devam ettiremeyecek seviyede finansal durumun bozulduğu yönündeki kottan çıkarma gerekçesinin yerinde olmadığı yönündeki iddiasının; davacı şirketin; dört yılı aşkın süredir herhangi bir faaliyetinin bulunmadığı, birikmiş zararlarının sermayesinin üzerinde olduğu, özkaynak kaybı nedeniyle finansal ve hukuki baskı altında bulunduğu, herhangi bir faaliyeti bulunmamasına rağmen önemli finansal yükünün bulunduğu, aktifindeki varlıklarının cari değerinin ise şüpheli olduğu, davacı şirketin kredi borcunun bulunmasının tek başına, şirketin özkaynak problemi yaşamadığının kabulüne yeterli olmayacağı, Davacı şirketin öz sermayesinin yıllar önce negatife döndüğü, biriken zararları nedeniyle özsermayenin 2020 yılı itibariyle tamamının kaybedildiği, gelir tablosu incelendiğinde, şirketin 2017 yılından itibaren hiçbir hasılatının olmadığının anlaşıldığı, yıllarca hiçbir geliri olmayan bir şirketin, kredi borcu olmasa dahi, cari giderlerini karşılayamayacağı, şirketin yıllara sari bir bozulma sürecinde olduğu görülen mali yapısı dikkate alındığında, fazla olmayan personel ve kira giderlerini dahi ödeyebilecek durumda olmadığı, şirketin faaliyet konusu yüklü miktarda işletme sermayesi gerektirmese dahi, davacı şirketin birikmiş zararları nedeniyle kaybedilmiş sermayesi, mevcut gecikmiş borçlarının bulunduğu, bu borçlar nedeniyle taksit, gecikme zammı ve faiz gibi ilave maliyet yüküne maruz bulunduğunun anlaşıldığı, ayrıca vergi ve SGK borçları için sözkonusu olan yapılandırmaların, gelecek dönemler için ilave nakit ihtiyacı doğurduğu, iştiraklerinden hiçbir gelir elde edemeyen davacı şirketin faaliyet konusu itibariyle normal şartlarda faaliyetlerinin devamı için yüklü işletme sermayesine ihtiyacı olmasa da, mevcut birikmiş zararları, muaccel borçları ve iştiraklerinden kaynaklı finarısal problemleri nedeniyle, bütün yükümlülüklerinin tasfiyesi için yüklü bir finansmana, öncelikle de mevcut negatif seviyede olan özkaynaklarını telafiye ihtiyacı olduğu nazara alındığında yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından, davacı şirket mali durumunun … uyarı tarihi olan 06.04.2020 sonrasında daha da iyileştiği iddiası bakımından bilirkişi heyeti tarafından yapılan ve mahkememizce de isabetli bulunan değerlendirme neticesinde; davacının, iştiraki konumundaki(yukarıda değinilen) … Enerji şirketinin faaliyetlerinin geliştiği bu nedenle davacı şirketin mali durumunun da iyileştiğini iddia ettiği, oysa davacı şirketin diğer iştirakinin gayrı faal olduğu, … kottan çıkarma kararının alındığı tarih itibariyle, iştirakin ticari faaliyetlerinin davacı şirket bilançosunda şirketin mali yapısını güçlendirecek, özkaynak kaybını sıfırlayacak seviyede bir olumlu yansımasının görünmediği nazara alındığında, bu iddianın yerinde olmadığı anlaşılmıştır. görünmemektedir.
Borsa kotundan çıkarma kararının mevzuata uygun olmadığı ve hiçbir gerekçe, tutanak ve delile dayanmadığına ilişkin iddialar yönünden yapılan değerlendirme neticesinde; davalı şirket yönetim kurulu tarafından söz konusu yetkinin genel müdüre devrine ilişkin bir karar bulunduğu ve söz konusu kottan çıkarma kararının da bu yetki delegasyonu çerçevesinde verildiği, davalının kottan çıkarma kararına ilişkin sunulan belgeler ve kottan çıkarma kararı öncesi yapılan uyarılar dikkate alındığında, sunulan belgelerin yeterli olduğu, davacı tarafından Covid 19 salgını nedeniyle sürelerin durduğu dönemde usulsüz uyarı yapıldığı ve kottan çıkarıldığı iddiasına yönelik olarak yapılan incelemede, Covid 19 salgınının 2020 yılından itibaren tüm dünyada hayatı etkilediği, ancak bu dönemde her tür işlemin ve faaliyetlerin devam ettiği, hatta söz konusu dönemin, gerek işlem, gerekse yatırımcı sayısı, gerekse fiyat hareketleri bakımından yüksek olduğu bir dönem olduğu, bir taraftan davacı şirketin pandemi koşullarına rağmen kar elde ettiği ve mali durumunu iyileştirdiği, şirketin finansal durumunun bozuk olmadığı yönündeki iddialar yer alırken, diğer taraftan davacı şirketin faaliyetlerini devam ettiremeyecek seviyede sıkıntıya düşmüş olduğu yönündeki iddiaların çelişki oluşturduğu, davacı şirketin problemlerinin pandemi döneminde başlamadığı, ilk tespit ve uyarıların yapıldığı 2015 ve 2016 yıllarında pandeminin söz konusu olmadığı, finansal tablo ve raporlar incelendiğinde, davacı şirketin finansal durumunun pandemi öncesinde de bozuk olduğu, finansal durumunun faaliyetlerini devam ettiremeyecek seviyede bozulmuş olduğu, bu çerçevede davalı tarafından alınan kottan çıkarma kararının ilgili mevzuat, davacı şirketin finansal tablo ve raporları ile somut olayın özellikleri çerçevesinde kararın hukuken yerinde olduğu anlaşılmakla, davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 80,70-TL nispi karar ve ilam harcından 54,40-TL peşin alınan harcın mahsubuna, bakiye 26,30-TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan 100,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avans kalmadığından bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinde itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..26/04/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır