Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/765 E. 2021/751 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/765 Esas
KARAR NO : 2021/751

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2020
KARAR TARİHİ : 18/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkili ile davalılar arasında 2019 yılı Kurban Bayramı için kilogram hesabı ile ”Büyükbaş ve Küçükbaş Kurbanlık Hayvan alım-satımı” yapıldığını, müvekkilinin tüm ödemeyi kurbanlık hayvanların tesliminden önce davalılara yaptığını ancak davalıların sözleşme gereği teslim edilmesi gereken kilogramdan eksik kilogramda hayvan teslimi yaptığını, müvekkilinin davalılardan 44.710,00-TL iade bedel alacağı bulunduğunu, dava konusu bedelin ihtarname ile talep edilmesine rağmen davalılarca herhangi bir iade ödemesi yapılmadığını, bu nedenle davalılar aleyhine … 1.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya ile davalılar hakkında icra takibinde bulunulduğunu, davalıların bu takibe hem yetki hem de esas yönünden itiraz ettiklerini beyanla davalıların … 1.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptıkları yetki ve borca ilişkin itirazın iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine haksız ve kötüniyetli itirazları nedeniyle %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde müştereken ve müteselsilen bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı … ve Davalı … 11/02/2021 havale tarihli ayrı ayrı sundukları cevap dilekçelerinde özetle; davacı ile aralarındaki hayvan alışverişinin …’da yapıldığını, kendi ikametgahlarının da …’da bulunduğunu bu nedenle yetkili mahkemenin .. Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi olduğunu, davacı ile aralarındaki alışverişe göre davacıdan 66.000,00-TL, 50.000,00-TL, 40.000,00-TL ve 40.000,00-TL olmak üzere toplam 196.000,00-TL miktarında ödeme aldıklarını, bunun karşılığında da davacı yana 8.500 kg dana, 50 adet kuzu, 3 adet büyükbaş canlı hayvan ve 30 çuval da hayvan yemi ve saman verdiklerini, davacı yana ifa ettikleri tüm bu edimleri tevsik eder mahiyette ellerinde kantar fişleri, yazılı belgeler, delil başlangıçları, tanık beyanları ve sair delillerinin mevcut olduğunu ve karşı tarafa olan tüm edimlerini yerine getirdiklerini beyanla öncelikle yetki itirazlarının kabulüne, davanın reddine, davacının asıl alacağın %20’sinden az olmayacak şekilde kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin de davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, alacağın tahsili amacı ile başlatılan ilâmsız icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.Maddesi uyarınca iptali ve icra inkâr tazminatının tahsili davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davacının, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalılardan iade bedel alacağının bulunup bulunmadığı, davalıların eksik ifada bulunup bulunmadıkları, davalıların icra takibine vaki itirazlarının haklı olup olmadığı ve icra-inkar ile kötü niyet tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı
Mahkememizin 03/06/2021 tarihli duruşmasının (6) numaralı ara kararında “Davacı vekiline; harca esas değer olarak 44.710,00-TL olarak belirttiği, dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında ise “Davalı/borçlular tarafından haksız ve mesnetsiz olarak icra takibine yapılan itirazın iptaline, itiraz neticesinde duran … 1.İcra Müdürlüğünün… E.sayılı icra takibinin devamına,” karar verilmesini talep ettiği, takip tutarının ise 44.710,00-TL asıl alacak ve 727,61-TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 45.437,61-TL olduğu hatırlatılarak netice-i talebini somutlaştırması ve açıklaması için kendisine 1 aylık kesin süre verilmesine, aksi halde dosyadaki mevcut delillere göre karar verileceğinin kendisine ihtarına (ihtar edildi),” dair hüküm kurulduğu, davacı vekilinin 01/07/2021 teslim tarihli dilekçesi ile icra takibinin 44.710,00-TL asıl alacak üzerinden yasal faizi ile birlikte başlatıldığını ve davadaki harç ikmalinin de bu tutar üzerinden yapıldığını beyan ettiği görülmüştür.
… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı cevabi yazısında … ile …’in Müdürlüklerinde adlarına veya ortaklığı olduğu şirket/şahıs kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı cevabi yazısında … adına herhangi bir vergi mükellefiyet ve şirket ortaklık/yöneticilik kaydına rastlanmayıp, …’in Müdürlükleri … vergi numarasında 18/12/2018 tarihinden itibaren aralıksız olarak celeplik(canlı hayvan ticareti) faaliyetinde bulunduğu ve bu tarihten itibaren işletme hesabı esasına göre defter tutmakta olduğu bildirilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı cevabi yazısında …’un 15/09/2011 tarihinde dairelerinde ticari kazanç mükellefiyeti tesis ettirdiği, işletme hesabı esasına göre defter tutan 2.sınıf tacir olduğu ve 31/03/2013 tarihinde de mükellefiyetini terk ettiğinin görüldüğü, dairelerine internet üzerinden beyan ettiği 2011-2012 yıllarına ait gelir vergisi beyannamelerinin birer örneklerinin gönderildiği bildirilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğünün … tarih ve …. sayılı cevabi yazısında …’in 2018-2019 ve 2020 yıllarına ait yıllık gelir vergisi beyannamelerinin birer örneğinin Mahkememize gönderildiği bildirilmiştir.
… Ticaret Sicili Müdürlüğünün … tarih ve …- sayılı cevabi yazısında …’un gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1.maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1.bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1.maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından somut olayda, davanın tarafları, konusu ve davacıların talebinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Eldeki davada davacının talebi, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalılardan iade bedel alacağı iddiası ile davalılar aleyhine başlatılan ilamsız takibe davalılarca yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine icra-inkar tazminatına hükmedilmesidir. Eldeki davanın konusu da, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının davalılardan iade bedel alacağının bulunup bulunmadığı, davalıların eksik ifada bulunup bulunmadıkları, davalıların icra takibine vaki itirazlarının haklı olup olmadığı ile icra-inkar ve kötü niyet tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin olduğu ve bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, eldeki davanın nisbi ticari dava olarak kabulü ile uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesi tarafından çözülebilmesi için, uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması ve her iki tarafında tacir olması zorunludur. Yukarıda detaylı olarak belirtilen ve dosyaya celbedilen cevabi yazılardan da anlaşılacağı üzere; davalı …’in esnaf olduğu, davalı …’in herhangi bir vergi mükellefiyet ve şirket ortaklık/yöneticilik kaydına rastlanmadığı tespit edildiğinden gerçek kişi olduğu, bu hali ile davalıların tacir olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davanın nispi ticari dava sayılamayacağı, yine davanın TTK’nun 4. Maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, aynı maddenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na atıfla mutlak ticari dava konusu kabul ettiği sözleşmelerden de kaynaklanmadığı anlaşılmıştır.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-(c) maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınırlar. İzah edilen nedenlerle, davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; Davanın, HMK md. 114/1-(c) ve HMK’nun 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekilinin yokluklarında, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/11/2021

Katip …
¸

Hakim … ¸