Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/725 Esas
KARAR NO : 2023/745
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/12/2020
KARAR TARİHİ : 26/10/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında … isimli restoranın “şantiye kutu profil, metal konstrüksiyon kioks ve mobilya yapımı” hususunda mutabık kalındığını ve müvekkilince bahse konu işlerin tamamlandığını, işbu mutabakata konu işlere yönelik olarak;
25.06.2018 tarih, … numaralı ve KDV dahil 148.680,00-TL bedelli,
28.06.2018 tarih, … numaralı ve KDV dahil 1.866,24-TL bedelli,
faturaların düzenlendiğini ve cari hesaba işlendiğini, davalı/borçlu tarafından işbu faturalara yönelik herhangi bir itirazın bulunmadığını, tarafların ticari defterleri ve cari hesapları kontrol edildiğinde, davalının faturalara konu alacağa ilişkin ödemeler yapmış ise de 7.070,24-TL’lik kısmının ödenmediğini, muaccel borcun ödenmemesi üzerine … 2.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlu tarafından borca, faize ve fer’ilerine itiraz edildiğini, davaya konu alacağın takibe dayanak faturalarda açıkça belirtildiğini, ayrıca, faturaya konu alacağın cari hesap bakiye alacağının davalı/borçlu tarafından tespitinin mümkün olup likit olduğunu, TTK md.5/A uyarınca dava şartı uyarınca icra takibine yapılan itirazın iptali için uzlaşma talebinde bulunulduğunu ancak görüşmenin anlaşamama ile sonuçlandığını, arabuluculuk sürecinin olumsuz sonuçlandığını, bu nedenlerle işbu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu beyanla davalının … 2.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yaptıkları haksız itirazın iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla aynen devamına, müvekkili banka alacağının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, kötü niyetli davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, vekalet ücreti ve dava giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Usule ilişkin olarak, dava konusu icra takibine müvekkili şirket tarafından sunulan itiraz neticesinde takibin 11.02.2019 tarihinde durdurulduğunu, bu tarihten itibaren 1 yıl içerisinde davacı tarafından itirazın iptali davası açılması gerektiğini, ancak işbu davanın 13.12.2020 tarihinde açılmasıyla davada hak düşürücü sürenin dolmuş olmasından bahisle davanın usulden reddi gerektiğini, Esasa ilişkin olarak, taraflar arasında herhangi bir cari hesap ilişkisinin bulunmadığını, müvekkili şirketin, davacıya herhangi bir borcu bulunmamakta olup, bilakis müvekkili şirketin, davacıdan ayıplı edim ifası sonucu alacaklı konumunda olduğunu, davacının ayıplı ifası nedeniyle müvekkili şirketin hem davacıya hem de farklı firmalara yapmak zorunda kaldığı fazladan ödemeler nedeniyle müvekkili şirket tarafından davacıya 31.10.2018 tarihinde 30.198,69-TL değerinde ve 16.10.2018 tarihinde 7.070,24-TL değerinde iki adet iade faturasının kesildiğini, davacının, bahse konu bu iade faturalarına yasal süresi içerisinde itiraz etmediğini ve faturaların müvekkili şirketin ticari defterlerine kaydedildiğini, dava konusu olayda da müvekkili şirket tarafından düzenlenen iade faturalarına itiraz etmeyen davacının alacaklı olduğuna hükmedilmesi halinde davacının sebepsiz zenginleşmesine sebebiyet verileceğinin aşikar olduğunu, davacının işbu davasını kötü niyetle ikame ettiğini, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini beyanla davacının hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetle ikame etmiş olduğu davasının reddine, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR /
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, taraf şirketlerin İTO kayıtları dosyamız arasına alınmış, … 2.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememizin 14/10/2021 tarihli duruşmasında dinlenen davalı tanığı …; ”Ben dekorasyon işini serbest olarak yapmaktayım, taraf şirketler ile herhangi bir bağlantım yoktur, hangi şirket beni çağırırsa serbest çalıştığım için gider o şirketin işini yaparım, davaya konu …’de bulunan … isimli yerin dekorasyonunu yapmak için davalı şirket ilk önce benimle bir görüşme yaptı, ben kendilerine bir ücret sunumu yaptım, ancak kendileri bunu kabul etmediler, daha sonra davacı tarafın da profesyonel olduğu düşüncesiyle bu işi onlara verdiler, daha sonra … isimli yer açıldı, davalı şirketin sahibi … beni arayarak …’i açtıklarını ancak birtakım eksikliklerin olduğunu, gelip bakmamı istedi, ben de gidip baktım, incelediğimde ön taraftaki tabelaların (5 adet sarkıt) ve menünün olmadığını gördüm, …’i anlatan sticker yazılarının olmadığını gördüm, ayrıca dolaplardaki süngüler çalışmıyordu, dolapların kapakları ileri geri gitmiyordu, ayrıca televizyonun arkasından masanın olduğu yere elektrik hattı çektik, bunların hepsini ben tamamladım, dolaplarda kulp yoktu, ayrıca ben taraflar arasındaki anlaşmaya ilişkin hiçbir şeyi bilmiyorum, taraflar ne şekilde anlaştıkları husussunda bilgim yoktur, bu nedenle yaptığım işlerin de davacı şirket tarafından davacı şirket tarafından yapılması gereken işler olup olmadığını bilmiyorum, ben bu belirttiğim yaptığım işleri kısım kısım yaptığım için ve aradan uzun zaman geçtiği için ne kadar ücret karşılığında yaptığımı hatırlamıyorum, AVM’de çalışma saatleri kısıtlı olduğu için bu işleri yapmak için 6-7 kere gitmişimdir diye düşünüyorum, buna ilişkin kayıtlar zaten AVM’de bulunmaktadır, AVM’de gün boyu çalışma imkanı bulunmamaktadır, bu nedenle 6-7 kere gitmek durumunda kaldım, bilgi ve görgüm bundan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizin 07/07/2022 tarihli duruşmasında davalı vekili; tanık …’nun dinlenilmesinden vazgeçtiklerini, davacı vekili ise; davalı tarafın tanık dinlenilmesinden vazgeçilmesine ilişkin beyanına muvafakat ettiklerini beyan etmiştir.
Mahkememizin 07/07/2022 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Davacının iddiası, davalının savunması ve tüm dosya kapsamına göre ön inceleme duruşmasında tespit edilen uyuşmazlıkların halli ile 16/10/2018 ile 31/10/2018 tarihli iade faturalarının tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, kayıtlı ise ne şekilde kayıtlı olduğunun tespiti için dosyanın Mahkememizce re’sen seçilecek olan bir SMMM, bir inşaat, bir iç mimar ve bir nitelikli eser sözleşmelerinde uzman bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdii ile rapor düzenlenmesinin istenilmesine…” dair karar verildiği ve işbu doğrultuda SMMM bilirkişisi Murat Kutanoğlu, nitelikli eser sözleşmesi bilirkişisi …, iç mimar bilirkişisi … ve inşaat mühendisi bilirkişisi … tarafından tanzim edilen 05/01/2023 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle;
-Davacı ve davalı tarafça ibraz edilen yasal defterlerin usulüne uygun olarak sunulduğu (HMK md.222) uyarınca sahibi lehine delil niteliği bulunduğu,
-Sayın mahkeme tarafından teknik değerlendirmenin kabul edilmesi halinde; itirazın iptali davasında takip tarihi itibari ile davacının davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığı,
-Davalı tarafça açılmış olan karşı dava yönünden ise; teknik bilirkişi tarafından ayıplı veya Hiç Yapılmayan İmalat Miktarına ilişkin olarak iki farklı değerlendirmenin yapılmış olduğu,
İşbu iki tutarın ortalamasının ((30.079,00 + 31.970,00) / 2) alınmasının hakkaniyete uygun olacağı, dolayısıyla 31.024,50-TL’lik malın ayıplı olacağı,
-Davalı ile davacı tarafça ibraz edilen cari hesap ekstrelerinin birbiri ile uyumlu olmadığı, iade faturaları dolayısıyla hesap farkının olduğu, davacı ticari defterlerinde görülen 7.070,24-TL’lik alacağının ayıplı mal tutardan düşülmesi gerektiği, dolayısıyla davalı tarafça açılmış olan karşı dava alacağının 23.954,26 (31.024,50 – 7.070,24) TL olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
-Kök raporlarındaki görüş ve kanaatlere bağlı kalınmış olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti kök ve ek raporları dosya kapsamına uygun, teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli görülerek Mahkememizce hükme esas alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE /
Dava, alacağın tahsili amacı ile başlatılan ilâmsız icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.Maddesi uyarınca iptali ve icra inkâr tazminatının tahsili davasıdır.
… 2.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası kapsamından; davacı tarafın davalı/borçlu hakkında toplam 7.876,69-TL alacağın ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalı/borçlu tarafından yasal süresi içinde vaki itirazı sonucu, icra takibinin İİK’nın 62.maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine nazaran da, bu itirazın iptali davasının İİK.nun 67.maddesi hükmünde öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
HMK’nun 320/2.maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davacının takibe dayanak açık hesaba konu faturalar nedeniyle davalıdan alacağının varlığı ve miktarı, taraflar arasındaki … bulunan … isimli restoranın şantiye kutu profil, metal konstrüksiyon kioks ve mobilya yapımına ilişkin anlaşma uyarınca davacının edimini eksiksiz ve ayıpsız bir şekilde ifa edip etmediği, davacı edimini ayıplı ifa etmişse ayıbın mahiyetinin ne olduğu(açık,gizli), taraflar arasındaki anlaşma uyarınca davacı şirket tarafından yapılması gereken ancak eksik bırakılan veya ayıplı ifa edilen ve yapılmayan işler var ise bu işlerin davalı tarafından farklı firmalar ile anlaşarak tamamlanıp tamamlanmadığı ve neler olduğu, hangi işlerin tamamlandığı ve tamamlanmış işler karşılığında davalının bu firmalara yapılan iş karşılığında ne kadar ücret ödediği, davalının takibe itirazının haklı olup olmadığı, işlemiş faiz ve icra-inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Medeni Yasa’nın 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Medeni Yasa’nın bu hükmü 6100 sayılı Hukuk Yargılama Yasası’nın 190. maddesi 1. fıkrasında bir başka biçimde yinelenmiş olup; ” İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” denilmiştir. Bu bağlamda kural olarak davanın taraflarından her biri iddiasını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
Tüm dosya kapsamı, İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporlarına göre; eldeki davada davacı taraf, taraflar arasında … bulunan … isimli restoranın “şantiye kutu profil, metal konstrüksiyon kioks ve mobilya yapımı” hususunda mutabık kalındığını ve tarafınca bahse konu işlerin tamamlandığını, işbu mutabakata konu işlere yönelik olarak;
25.06.2018 tarih, … numaralı ve KDV dahil 148.680,00-TL bedelli,
28.06.2018 tarih, … numaralı ve KDV dahil 1.866,24-TL bedelli,
faturaların düzenlendiğini ve cari hesaba işlendiğini, davalı/borçlu tarafından işbu faturalara yönelik herhangi bir itirazın bulunmadığını, davalının faturalara konu alacağa ilişkin ödemeler yapmış ise de 7.070,24-TL’lik kısmının ödenmediğini, muaccel borcun ödenmemesi üzerine … 2.İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlu tarafından takibe haksız ve dayanaksız olarak borca, faize ve fer’ilerine itiraz edildiğini iddia etmiş, davalı taraf ise, taraflar arasında herhangi bir cari hesap ilişkisinin bulunmadığını, kendilerinin, davacıya herhangi bir borcu bulunmamakta olup, bilakis kendilerinin, davacıdan ayıplı edim ifası sonucu alacaklı konumunda olduğunu, davacının ayıplı ifası nedeniyle kendilerinin hem davacıya hem de farklı firmalara yapmak zorunda kaldığı fazladan ödemeler nedeniyle kendilerince davacıya 31.10.2018 tarihinde 30.198,69-TL değerinde ve 16.10.2018 tarihinde 7.070,24-TL değerinde iki adet iade faturasının kesildiğini, davacının, bahse konu bu iade faturalarına yasal süresi içerisinde itiraz etmediğini ve faturaların kendilerinin ticari defterlerine kaydedildiğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini iddia ederek davanın reddini savunmuştur. Öncelikle taraflar arasında … bulunan … isimli restoranın “şantiye kutu profil, metal konstrüksiyon kioks ve mobilya yapımı” hususunda şifahi olarak anlaşma yapıldığı noktasında ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki işbu anlaşma, TBK 470.madde gereğince bir eser sözleşmesidir. Eser sözleşmesi iş sahibinin ödemeyi taahhüt ettiği ücret karşılığında müteahhidin bir eser meydana getirmeyi ve teslim etmeyi üstlendiği iki taraf için hak doğuran ve borç yükleyen bir sözleşmedir. Eser sözleşmesinde iş sahibinin asli borcu TBK 470.maddesi çerçevesinde meydana getirilen eser karşılığında bir miktar pararın ödenmesidir. Eser sözleşmesinin kurulması ile birlikte müteahhit eseri imal ve teslim etme borcu altına girmektedir. Teslim, tamamlanmış olan eserin sözleşmenin ifası amacıyla verilmesidir. İş sahibi yalnızca eserin ilam edilmesini talep hakkına sahip değildir. Sözleşmede kararlaştırıldığı gibi eseri zamanında ve ayıpsız olarak teslimini talep hakkına sahiptir. İş sahibi eseri teslimde gecikirse iş sahibi borçlu temerrütü hükümlerine başvurabilir.
Eser sözleşmesinde yüklenicinin ayıptan sorumluluğu TBK’nın 474 ile 478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Yüklenicinin ayıptan sorumlu olabilmesi için eserin iş sahibine teslim edilmesi, eserin ayıplı olması, eserin iş sahibi tarafından kabul edilmemiş veya kabul edilmek zorunda olunmaması, eserin iş sahibi tarafından muayene ve ihbar külfetinin yerine getirilmiş olması, eserdeki ayıbın iş sahibinin tutumanundan kaynaklanmamış olması ve son olarak ayıplı teslimden doğan hakların süresi içinde kullanılması gerekmektedir. Ayıp, teslim edilen eserde sözleşme ile kararlaştırılmış olan veya dürüstlük kuralına göre olması gereken ya da kanunun öngördüğü niteliklerin bulunmaması olarak nitelendirilir. Ayıplı olan her eserde sözleşmeye göre bulunması gereken bir nitelik eksiktir. Bu nedenle ayıplı bir eserin imali ve teslimi sözleşmenin gereği gibi ifa edilmediğini gösterir. Sözleşme konusu eserin bütün özellikleri sözleşme ile kararlaştırılmış olmasa dahi yüklenici kullanmaya elverişli ve normal bir eserin değeri kalitesinde taşıyan bir eser teslim etmekle yükümlüdür.
Eserin teslim alınmasından sonra açıkça görülen veya usulüne göre yapılan bir muayene ile görülebilen ayıplar açık ayıp, bu şekilde tespit edilemeyen ancak zaman içerisinde eser kullanılırken ortaya çıkan ayıplar ise gizli ayıp olarak nitelendirilir. TBK’nın 474/1.maddesi gereğince açık ayıplar bakımından iş sahibi işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve uygun bir süre içerisinde tespit ettiği ayıpların yükleniciye bildirmekle yükümlüdür. İş sahibi bu külfetleri yerine getirmezse ayıp dolayısıyla kendisine tanınan haklardan yararlanamayacaktır. Bu külfetlerin yerine getirilmemesi iş sahibinin yükleniciye karşı sorumluluğunu gerektirmemekte, sadece ayıplı eser teslimi dolayısıyla sahip olduğu haklardan yararlanamaması sonucunu doğurmaktadır. TBK’nın 477/1. maddesi gereğince gizli ayıplar açısından ise, ayıbın varlığı zaman aşımı süresi içerisinde vakit geçirilmeksizin yükleniciye bildirilmelidir. Görüldüğü üzere, muayene ve ihbar külfetini yerine getirmeyen iş sahibi eseri kabul etmiş sayılır ve yüklenicinin ayıptan dolayı sorumluluğu ortadan kalkar. Yukarıdaki açıklamalar, bilirkişi heyeti kök ve ek raporları, tanık beyanı ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında; dava konusu stand kiosk’un yerinden sökülmüş olduğu, davacı ile davalı defterlerinin iade faturaları dolayısıyla birbiri ile uyumlu olmadığı, bununla birlikte tarafların ticari defter ve belgeleri ile tüm dosya kapsamı ve Mahkememizce teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli görülerek hükme esas alınan bilirkişi heyet raporları nazara alındığında davacının davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığı kanaatine varıldığından Mahkememizce davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı isteminin ise, davacının takip başlatmakta haksız ve kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden başka bir deyişle yasal koşulları oluşmadığından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatı isteminin yasal koşulları oluşmadığından reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 269,85-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan 95,14-TL harçtan mahsubu ile kalan 174,71-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 7.876,69-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan 136,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-İstanbul Arabuluculuk Bürosu tarafından ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk tarife bedelinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
8-HMK 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin huzurunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/10/2023
Katip
¸
Hakim
¸