Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/581 E. 2021/197 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/581 Esas
KARAR NO:2021/197

DAVA:İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:15/10/2020
KARAR:DAVANIN USULDEN REDDİ
KARAR TARİHİ:04/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Davalı … tarafından, müvekkili banka nezdinde çek hesabı/hesapları açıldığı, bu hesaplar üzerine davalı-borçlular tarafından çek/çekler keşide edildiği, iş bu çekler muhtelif hamiller tarafından ibraz edildiğinde ise yeterli karşılığı bulunmaması sebebiyle;İlgili kanun hükümleri gereğince müvekkilinin hamillere ödemekle yükümlü olduğu sorumluluk bedelleri müvekkili tarafından ödenmek durumunda kalındığı, davalı-borçlu ilgili kanun hükümleri ve müvekkili banka ile arasındaki sözleşme gereğince, müvekkilinin ödemesine sebebiyet verdiği sorumluluk bedellerinden sorumlu olduğunu, işbu husus davalı tarafa ihtar edildiği, ilgili sorumluluk bedelleri ile ilgili davalı tarafından müvekkile herhangi bir ödeme yapılmadığını, işbu ödenmeyen borç nedeniyle müvekkili tarafından alacağını tahsil etmek amacıyla davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından icra dosyasına itiraz edildiği ve takibin durdurulduğu, müvekkili ile davalı arasında hukuki ihtilafın çözülmesi amacıyla arabuluculuk bürosuna başvurulduğu, taraflar arasına anlaşma sağlanamadığını, davalının …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptali ile duran icra takibinin kaldığı yerden devamına, davalının icra takibine haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Dava ön şartı olan arabuluculuk süresi ve arabuluculuk tutanağına itiraz ettiklerini, arabuluculuk süreci usulüne uygun olarak yapılmadığını, ve tamamlanmadığını, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesini, müvekkiline arabuluculuk görüşmesi için usulüne uygun bir davet yapılmadığını ve müvekkilin, arabuluculuk görüşmesinin yapılacağı gün ve saatten haber olmadığını, dosyaya ibraz edilen arabuluculuk son tutanağında, müvekkilinin arabulculuk görüşmesine katılmadığı, arabulculuk davetinin … nolu taahhütlü mektup ile müvekkile gönderildiğinin belirtildiği, söz konusu gönderi barkodunun PTT sorgusu yapıldığında, müvekkile gönderildiği iddia edilen davet mektubunun, tebliğ edilemediği ve iade edildiğinin görüldüğü, müvekkilinin uzun yıllardır dava dilekçesinin tebliğ edildiği, adreste yaşamakta olduğunu, barkod sorgusunda, davet mektubunun, hangi adrese gönderildiği de anlaşılamadığı, icra emrinin, dava dilekçesinin, tebliğ edildiği adrese, arabuluculuk davet mektubunun tebliğ edilmediği ve müvekkilinin gıyabında arabuluculuk yapılmadığı, dolayısı ile müvekkiline, usulüne uygun bir arabuluculuk davet mektubu tebliğ edilmediğini ve müvekkili arabuluculuk görüşmesi yapıldığını ve tutanak düzenlendiğini, usulüne uygun olarak düzenlenmediğini, arabuluculuk tutanağı ile huzurdaki davanın açılması, usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava ön şartı yerine getirilmediğinden, davanın reddine karar verilmesini, davacı talebinin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinden talep edilen alacağın, müvekkili aleyhinde 2019 yılında yapılan icra takibi ile talep edilmiş olduğunu, 2019 yılına kadar müvekkili temerrüde düşürecek herhangi bir işlem yapılmadığını, 2019 yılı itibari ile davacının, alacak talebi zamanaşımına uğradığını, bu nedenle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, müvekkilinin davacı bankadan çek karnesi aldığında, davacı banka, müvekkile verilen çeklerle ilgili olarak, hesaplanan sorumluluk bedelini, ya müvekkilinden almakta yada müvekkilinin hesabından bloke ettiğini, dolayısı ile müvekkilin, davacı bankadan almış olduğu çeklerle ilgili sorumluluk bedelleri, müvekkilin banka hesabında bulunduğunu, ve/veya yatırıldığını, bu nedenle, davacının müvekkilinden herhangi bir alacağı bulunmadığını, bu nedenle haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Davacı; …. İcra Dairesi’ nin … E. Sayılı takip dosyası ile davalı- borçlu aleyhine bakiye açık hesaptan kaynaklanan alacağına dayanan ilamsız takip yapmıştır.
Davalı, iddia olunan vakıaları inkarı inkar ile dava ön şartı olan arabuluculuk süreci usulüne uygun olarak yapılmadığını ve tamamlanmadığından ve arabuluculuk davet mektubunun tebliğ edilemediği ve iade edildiğinden bahisle davanın reddini savunmuştur.
Dava; davalı tarafından ödenmediği iddia olunan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin alacağın varlığına ve varsa miktarına dairdir.
06/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. Maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Dosyanın incelenmesi neticesinde; davacı tarafın arabuluculuk yasal yoluna başvurduğu ancak usulüne uygun olarak arabuluculuğa dair davalı tarafa davet yapılmadığı, bu nedenle arabuluculuk dava şartının gerçekleştiğinden bahsedilemeyeceği (… numaralı arabuluculuğa dair davalıya gönderi barkodu sorgulandığında tebliğin ”iade- adres yetersiz kaydı ile iade” olduğu ancak sehven arabulucunun davet gönderildi şeklinde tutanağa iş bu durumu geçtiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı vekili ile davalının telefonda arabuluculuk haricinde görüştüğü ( arabuluculuk görüşmeleri dışında) davacı vekilince arabuluculuk tutanağında beyan edilmiş ve tutanağa geçmiş ise bu durumun da ispata muhtaç olduğu, davalının arabuluculuktan haberdar olduğunun yasal çerçevede söylenemeyeceği değerlendirilmiştir.) , davalı tarafın resmi tebliğ evraklarından anlaşıldığı kadarı ile arabuluculuktan haberdar olmadığına ve usule uygun davet edilmediğine kanunen kanaat getirilmiştir ki hali hazırda savunması da bu yöndedir. Davanın İ.İ.K.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalı tarafın vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemi niteliğinde olduğu, 7155 sayılı Kanunun 20. maddesi ile, 6102 sayılı T.T.K.’nın 5. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen TTK nun 5/A maddesindeki düzenleme ile dava konusuna açıkça vurgu yapılarak dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olması şartı aranmış olduğu,, sözkonusu hükmün yürürlük tarihinin 7155 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 01/01/2019 tarihi olarak belirlendiği ve davanın 08/01/2020 tarihinde açıldığı, “dava şartı olarak arabuluculuk” kapsamında olduğu, ve 7155 Sayılı Kanun ile ticari davalarda zorunlu hale getirilen arabuluculuk, tamamlanabilir bir dava şartı olmadığından 6100 Sayılı HMK un 115/son maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı anlaşılmakla, 6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının usulden reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükle bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30.-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 4.080,00.-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Dair, tarafların yüzüne karşı mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır