Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/561 E. 2022/86 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/561 Esas
KARAR NO : 2022/86

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 06/10/2020
KARAR TARİHİ : 01/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davalı şirket sermayesinin her biri 1- TL itibari değerli toplam 1.200,000,00 adet paydan oluştuğunu, 09.07.2020 tarihli Genel Kurul Toplantısına ait hazirun cetveline göre bu paylardan; 244.468,82 TL itibari değerli toplam 244.468,82 adedinin davacı müvekkile ait olduğunu, davacı müvekkilin, davalı şirketin 09.07.2020 tarihli genel kurul toplantısına katıldığını, muhalif kaldığı konuların toplantı tutanağında gerek hazirun cetvelinde usulünce şerh edildiğini, davalı şirketin eski ortaklarından davacının ve davalı şirket ortaklarından … ile …’ın babası, …’ın da kocası olan …’ın 16.07.2015 tarihinde vefat ettiğini, Davalı şirketin ortakları aile fertlerinden oluşan aile şirketi niteliğinde olduğunu, 11.05.2015 tarihli genel kurul hazirun cetvelinde görüleceği üzere 500.000,00 paya bölünmüş şirket esas sermayesinde ölen …’ın 215.027,80 payı, eşi …’ın 57.879,27 payı, Mükbil …’ın 74.996,03 payı, …’ın 74.996,03 payı, …’ın 74.996,03 payı, …A.Ş. 2.104,84 payı bulunduğunu, halihazırda şirketin sermayesinin 1.200.000,00 TL. Olduğunu, … 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 11.09.2015 tarih ve … E. … K. sayılı veraset ilamında görüleceği üzere…’ın mirasının 4 pay itibar edilerek; 1 payın eşi …’e, birer paydan toplam 3 payın da çocuklarına intikal ettiğini, terekenin gerek dava konusu genel kurul toplantısında ve gerekse açtıkları bu dava itibariyle paylaşılmadığını, dolayısıyla murisin sahip olduğu şirket paylarının terekenin taksimine değin elbirliği mülkiyete konu olduğunu, TMK.m.702/2 uyarınca miras ortaklığına dahil olan mal ve hakların tüm mirasçıların oy birliği ile verecekleri kararlara göre yönetileceğini, oybirliğinin sağlanamadığı hallerde ise bu yetkinin TMK.m.640/3 uyarınca atanan tereke temsilcisine ait olduğunu, TTK.m.432 ve m.477 ile Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkındaki Yönetmeliğin 18/6. Maddesinde de benzer düzenlemeler bulunduğunu, … 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin…T sayılı dosyasından verilen 14.11.2017 tarihli kararla…, murisin terekesine temsilci tayin edildiğini, dava dışı ortaklar … ve …’ın mensubu oldukları davalı şirket yönetim kurulunca hukuksuz bir karar alındığını ve 07.02.2016 tarihli bu yönetim kurulu kararıyla, murisin davalı şirkette sahip olduğu payların haksız ve mesnetsiz olarak mirasçılara dağıtıldığını ve yeni ortaklık yapısının şirketin pay defterine kayıtlandığını, yönetim kurulu tarafından yapılan pay taksiminin murisin sözü geçen veraset ilamındaki pay dağılımına aykırı olduğunu, bir mahkeme kararı veya tüm mirasçıların katıldığı bir taksim sözleşmesi ile paylaşım yapılmadığı için murise ait şirket paylarının yasal paylara göre de mirasçılara pay edilemeyeceğini, yönetim kurulunun tenfizi kabil olmayan bir vasiyetnameye dayalı olarak keyfi bir paylaşım yaptığını, vasiyetnamenin iptali için açılan davanın devam ettiğini, yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğün tespiti için … 6 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esasında açılan davada, davalı şirket yönetim kurulunca alınan kararın hükümsüz olduğunun tespitine ve paydaşlık yapısının eski hale iadesine karar verildiğini, bu karar ile murise ait payların murisin terekesine döndüğünü, gerek hazirun cetvelinde ve gerekse genel kurul toplantı tutanağında açıklanan hususlara değinilerek muhalefet şerhleri konulduğunu, muris paylarından doğan oy haklarının aralarında husumet bulunan mirasçılarınca ol birliği ile verilecek kararlarla kullanılmasının mümkün olmadığı, murise ait şirketin %45 ine denk gelen paylarının TMK ve TTK amir hükümleri uyarınca tereke temsilcisi tarafından kullanılması gerektiğini, mahkemece atanan tereke temsilcisine çağrıda bulunulmadığını, kendisine murisin paylarını temsilen oy kullanma imkanının tanınmadığını, bu şekilde murise ait payların genel kurulda temsil edilemediğini, çağrılması halinde temsil olunan %45 lik pay oranına göre toplantıda alınan kararların olumlu veya olumsuz yönde değişebileceklerini, genel kurulda tüm kararların oy çokluğu ile alındığını, Yargıtay kararlarında toplantıya çağırma koşulu yerine getirilmeyen genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olacağının belirtildiğini, çağrının tüm pay sahiplerine ve temsilcilerine yapılmasının toplantının geçerlik koşulu olduğunu, dava dışı şirket ortaklarının kötü niyetli davranışları sonucu aynı ortaklara ait diğer şirketler hakkında da dava açıldığını, bu davalarda alınan bilirkişi raporlarını ekte sunduklarını, dava dışı şirket ortaklarının terekeye temsilci tayin edildiğini, murisin terekesine dava konusu payların da dahil olduğunu gayet iyi bildiklerini, tümü ile kasten ve kötü niyetle tereke temsilcisinin toplantıya davet edilmediğini, murisin henüz tenfizi kabil olmayan vasiyetnamesi yoluyla gelen “elbirliği mülkiyetindeki payların paylı mülkiyete dönüştürülmeden davalı şirket pay defterine işlendiğini, bu şekilde oluşan ve kesinleşmeyen yeni paylar ile 09.07.2020 tarihli genel kurul toplantısında kararlar alındığını, kurucu nitelikteki emredici hükümlere aykırı olarak genel kurulda alınan kararların tümünün yok hükmünde olduğunu, şayet mahkemece farklı bir hukuki niteleme yapılması halinde genel kurulda alınan kararların iptali gerektiğini belirterek; 09.07.2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan tüm kararların yoklukla malul olduklarından hükümsüzlüklerinin tespitine, genel kurulda alınan 2,3, 4 ve 5 numaralı kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; genel kurulda alınan tüm kararların yeterli çoğunlukla kabul edildiğini, yönetim kurulu kararının iptaline ilişkin kararın henüz kesinleşmediğini, ölüme bağlı tasarrufların bir mahkeme kararı ile iptal edilip kesinleşinceye kadar geçerli olduklarının doktrinde açıkça kabul edildiğini, aksine tutumun miras bırakanın gerçek iradesinin ayakta tutulması ve vasiyetnamenin üstünlüğü ilkesiyle bağdaşmayacağını, murisin iradesine uygun olarak murise ait payların pay defterine kayıt edildiğini, vasiyetnamenin payların temsili ile doğrudan bağlantılı olduğunu, tereke memuruna genel kurulda murise ait payları temsil etmesi ve tereke yararına oy kullanması ve şirket organlarında görev alması konusunda mahkemesince bir karar verilmediğini, tereke memurunun hisselerin temsili hususunda gerek genel kurul tarihinde ve gerekse halen bir yetkisinin bulunmadığını, TTK.m.418 uyarınca genel kurulun toplanması için gerekli ¼ lük payın katılımı gerektiğini, genel kurulda alınan ve iptali istenen kararların tümünün toplantı yeter sayısı sağlanarak alındığını, TTK.m.421 de yazılı ve diğer bazı maddelerde yazılı nitelikli çoğunluk oyunu gerektirmediğini, açıklanan nedenlerle genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitinin istenemeyeceğini, yine salt miras bırakanın payının temsil edilmemesi nedeniyle genel kurulun iptaline karar verilemeyeceğini, genel kurul kararlarının kanuna, esas sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırı bir yönü bulunmadığını, şirketin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yaptırıldığını, kayıtların düzenli ve muhasebe ilkelerine uygun şekilde tutulduğunu, şirkette dağıtılacak kar olmadığı için kar payı dağıtılmadığını, davacının yönetimde olduğu 1990-2013 yılları arasındaki 23 yıllık süreçte kar payı dağıtılmadığı halde davacının bir itirazı bulunmadığını, davanın haksız ve kötü niyetle açıldığını, amacın şirkete zarar vermek olduğunu, belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; 6102 sayılı TTK’nun 445 ve devamı maddelerine dayalı açılmış olup, davalı şirketin 09/07/2020 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şirketin 09/07/2020 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların, davalı şirket eski ortaklarından Muris …’ın tereke temsilcisinin toplantıya çağrılmadığı ve terekenin toplantıda temsil edilmediği iddialarına dayalı olarak batıl olup olmadıkları, toplantıda alınan kararlar yönünden butlan koşullarının oluşmadığının tespiti halinde her bir karar yönünden iptal koşullarının oluşup oluşmadığı, davalının, …’ın vasiyetnamesine dayalı olarak yapılan pay tescil işleminin geçerli olduğu, bu nedenle toplantı ve karar nisaplarının sağlandığı, ölüme bağlı tasarrufun geçersizliği mahkeme kararı ile sabit olana dek geçerli kabul edilesi gerektiği yönündeki savunmasının yerinde olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Davalı şirketin dava tarihi itibariyle ticaret sicilinde kayıtlı yasal ikametgahının (şirket merkezinin) mahkememizin yargı yetkisinin bulunduğu idari sınırlar içinde kaldığı saptandığından, uyuşmazlığın çözümünde HMK. nun 14/2 ve 6102 Sayılı TTK.nun 445. maddesi hükmü gereğince mahkememiz kesin yetkilidir. Davacıların davalı şirketin hissedarı olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 445.maddesinde öngörülen hak düşürücü nitelikteki 3 aylık süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, davalı şirketin sicil kaydı, iptali talep edilen genel kurul toplantı tutanağı ve hazirun cetveli, … 6 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası, … 1 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … tereke sayılı dosyası, … 3 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …esas sayılı dosyası, … 2 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası, … 2 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …esas sayılı dosyası, … 13 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası UYAP üzerinden celbedilerek dosya arasına alınmıştır.
İncelenen genel kurul toplantı tutanağı içeriğine göre davacının genel kurul toplantısına katıldığı, gündemin 1,2, 3,4,5. Maddeleri kapsamında alınan kararlara yönelik muhalefetlerini tutanağa geçirttiği, diğer kararlara muhalefet etmediği gibi olumlu oy kullandığı anlaşılmıştır. Davacının muhalefet şerhi düştüğü ve olumsuz oy kullandığı kararlar bakımından dava hakkının bulunduğu tespit edilmiştir.
… 2 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin… esas, … karar sayılı dosyası kapsamından, …. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 28/09/2015 tarihli yazısı ekinde … 9. Noterliği’nin … tarih … yevmiye numaralı … ve … oğlu … 17/05/1937 doğumlu … T.C. Kimlik numaralı …’ın vasiyetnamesinin açılıp okunmasına karar verildiği, kararın Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 15/03/2018 gün, 2016/14114-2018/2596 Esas-Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
… 3 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası kapsamından; davacı Mukbil … tarafından, muris …’a ait … 9. Noterliği’nin … tarih … yevmiye numaralı vasiyetnamenin iptali istemi ile açılan davanın halen derdest olduğu tespit edilmiştir.
… 1 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …tereke sayılı dosyası kapsamından, davacı Mukbil …tarafından açılan muris …’ın terekesinin tespiti istemli davanın halen derdest olduğu, mahkemece 14/11/2017 tarihli ara karar ile murisin terekesine İbrahim Bülbüldere’nin tereke idare memuru olarak atandığı, davanın derdest bulunduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizin 2017/1841 esas, 2018/1164 karar sayılı dosyası kapsamından, davacı Mukbil … tarafından asıl ve birleşen davalılar … A.Ş., ile …aleyhine, davalı şirketin, davalı şirketin 07/03/2016 tarihli yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti ile pay defterine işlenen kaydın düzeltilmesi talepli dava açtığı, mahkemece, davacının davalı şirkette ortak olduğu, aynı şirketteki ortaklardan …’ın vefat ettiği, dosyaya sunulan vasiyetname kapsamına göre davacının …’ın mirasçısı olduğu, öte yandan murisin düzenlediği vasiyetname ile davacının mirasçılık hakkını saklı payla sınırladığı, ancak vasiyetname henüz kesinleşmeden davalı şirket yönetim kurulunca vasiyetname gereğince pay sahipliğinin belirlendiği, buna göre pay defteri oluşturulduğu, kararın yasaya aykırı olduğu anlaşıldığından buna ilişkin yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğünün tespitine ve bu kararla birleşen dava davalısı … lehine oluşan kaydın önceki duruma getirilmesine karar verildiği tespit, karara karşı yapılan istinaf başvurusunun İstanbul BAM 13 Hukuk Dairesi’nin 2019/945 esas, 2020/1578 Karar sayılı 31/12/2020 tarihli karar ile esastan reddedildiği, kararın henüz kesinleşmediği tespit edilmiştir.
Mahkememizce; tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre, ön incelemede tespit edilen; “davalı şirketin 09/07/2020 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların, davalı şirket eski ortaklarından Muris …’ın tereke temsilcisinin toplantıya çağrılmadığı ve terekenin toplantıda temsil edilmediği iddialarına dayalı olarak batıl olup olmadıkları, toplantıda alınan kararlar yönünden butlan koşullarının oluşmadığının tespiti halinde her bir karar yönünden iptal koşullarının oluşup oluşmadığı” yönündeki uyuşmazlıkların halli, buna göre; … 6 ATM’nin … esas sayılı dosyasında verilen karar da göz önünde bulundurularak, vasiyetnamenin iptal edilene kadar geçerli olup olmaması ihtimallerinin; toplantı ve karar nisabına etkisi, buna göre her bir kararın ayrı ayrı değerlendirilmesi, 2019 yılı yıllarına ilişkin finansal tabloların TTK’nun 514, 515, maddelerine uygun şekilde, Türkiye Muhasebe standartlarına uygun şekilde, tam, anlaşılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde, şeffaf ve güveniir olarak; gerçeği, dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtıp, yansıtmadıklarının; aynı yıla ait yönetim kurulu yıllık faaliyet raporlarının TTK’nun 516 maddesine uygun ve 516/1 maddesine göre, doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtıp yansıtmadıklarının; aynı toplantının 5 nolu maddesi ile alınan kar dağıtımı yapılmaması kararının , şirketin mali durumu da göz önünde bulundurularak, kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygun olup olmadığı hususlarında davalı şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
28/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı şirketin hakim ortağı muris …’ın 16/05/2015 tarihinde vefat ettiği, murisin şirkette sahip olduğu 215.027,80 payın miras bırakanın halen iptali gerekip gerekmediği süren yargılamaya konu olan vasiyetnamesine uygun şekilde 07/03/2017 tarihli davalı şirket yönetim kurulu kararı ile murisin yasal mirasçısı olan ortaklarına paylaştırıldığı, … 6 Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen … E. ve… K. sayılı karar ile yönetim kurulunun 07/03/2017 tarihli paylaşım ve pay defterine yazılması kararının batıl olduğuna karar verildiği, ancak kararın henüz kesinleşmediği, dava konusu 09/07/2020 tarihinde yapılan 2019 yılı olağan genel kurulu öncesinde şirketin tüm ortaklarına yasaya uygun şekilde çağrı yapıldığı, miras bırakana ait payların yasaya uygun bir şekilde paylaşımı yapılmadığı için dava tarihinde ve halen bu paylar üzerinde yasal mirasçıların elbirliği şeklinde mülkiyet kurallarına göre hak sahibi oldukları, TMK.m.640/3 uyarınca miras ortaklığına temsilci atanması konusunda tarafların bir başvurusu bulunmadığı, murisin Terekesini tespit ve tasfiyesini sürdüren … 1. SHM.since TMK.m.592 uyarınca görevlendirilen tereke idare memuruna şirket genel kurul toplantılarına katılması ve miras otaklığını temsil etmesi yönünde bir yetki verilmediği, tereke idare memurunun genel kurul toplantısına davet edilmediği, bu nedenle miras bırakana ait payların toplantıda temsil edilmemesi üzerine ortaya çıkan eksikliğin genel kurul toplantısının batıl sayılıp sayılmamasına neden olup olamayacağı konusunda yargısal takdirin mahkemeye ait olduğu, murise ait paylar ile çekişmeli paylar ayrık tutularak yapılan hesaplamaya göre; genel kurul toplantısının TTK.m.418 da yazılı ¼ payın üzerinde ki pay sayısı ile gerçekleştiği, davalı şirketin 09/07/2020 tarihinde yaptığı genel kurulda alınan kararların içerikleri ile ilgili yapılan mali tablo ve mizanlar çerçevesinde yapılan kısmı incelemeye göre iptalinin gerekli olmadığı, kararların yasada istenen oy nisabı ile alındıkları, davacı tarafından açılan vasiyetnamenin iptali davasının … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin… E. ve… sayılı kararı ile 27/01/2021 tarihinde reddedildiği, ancak kararın henüz kesinleşmediği, davacıların muhalefet şerhlerinde belirtilen “Basiretli bir yönetici gibi davranmayarak şirketin Emlak Kanunu’nun 30/3. maddesi ile tanınan muafiyetten yararlanabilmesi için vergi dairesine ve/veya Belediye’ye gerekli bildirimlerde bulunmayı ihmal etmesi ve/veya (idarenin bu talebinin reddedilmesi ihtimalinde) işlemin iptali için yargıya başvurmaması ve bu nedenle şirketin ödemesi gerekenden daha fazla emlak vergisi ödemek zorunda kalması;” şerhine ilişkin davalı şirketin yönetim kurulu başkanının cevabı ile ilgili değerlendirmenin yeterli olup olmadığı hususunda ki takdir ve değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu, söz konusu cevabın yeterli görülmemesi durumunda davalı şirketin yöneticisinin iş bu hususla ilgili yeterli hassasiyet gösterip göstermediğinin yapılacak teknik inceleme (emlak kanunu ile birlikte şirketin arsasının olduğu alan ile ilgili mevzuat hükümlerine hakim bir bilirkişi görüşü ile belirlenebileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Davalı şirket ortaklarından …’ın öldüğü, terekesi içinde bulunan davalı şirkette sahip olduğu hisselerin mirasçılarına geçtiği sabittir. TMK’nun 640. Maddesi uyarınca; birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesi ile birlikte paylaşıma kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçlar üzerinde miras ortaklığı kurulur. Dava konusu şirkette muris …’a ait olan hisseler de murisin terekesine dahildir. Bu nedenle kural olarak miras ortaklığına ait her bir hak ve alacak yönünden, tüm mirasçıların miras ortaklığını elbirliği ile temsil etmesi zorunludur. Davalı tarafça murisin vasiyetnamesi’nin açıldığı ve vasiyetnamenin iptal edilmediği sürece geçerli olduğu savunulmuş ise de; vasiyetnamenin iptaline ilişkin davanın derdest olduğu, terekeye konu hak ve borçlar ile, davalı şirkette murise ait hisseler üzerindeki payların, miras paylaşımı yapılmadıkça mirasçılara kendiliğinden geçmeyeceği, dayanak vasiyetnamenin de henüz tenfiz edilmediği, uyuşmazlık konusu vasiyetnamenin tenfizinin ancak dava yolu ile sağlanabileceği, tereke üzerinde miras ortaklığının devam ettiği açıktır. Öte yandan iş bu dosyanın davacısı olan Mukbil … tarafından açılan ve derdest bulunan terekenin tespiti davasında, mahkemece terekeye temsilci atanmış olması karşısında, terekeye dahil hak ve alacaklar yönünden tüm işlemler miras ortaklığı adına tereke temsilcisi tarafından gerçekleştirilmek durumundadır.
Getirtilerek incelenen sicil kayıtları ve dosyaya sunulan deliller kapsamından davalı şirket yönetim kurulunca dava konusu genel kurula çağrının Türkiye Ticaret sicil Gazetesinde ilan edildiği, ortaklara ayrıca tebliğ edildiği, ancak … 1 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …tereke sayılı dosyasında mahkemece muris …’ın terekesine atanan tereke temsilcisine tebliğ yapılmadığı anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan gerekçelerle murisin terekesini temsilen tereke temsilcisine tebligat yapılmamış olması toplantıya çağrıyı usulsüz kılar. Davacı tarafından çağrı usulsüzlüğün anılan genel kurul kararlarının yokluğunu veya butlanını gerektirdiği ileri sürülmüş ise de; çağrı usulsüzlüğü tek başına yokluk veya iptal sebebi olmayıp, pay sahibine TTK 446/1-b bendi uyarınca iptal davası açma hakkı verir. Çağrının usulsüzlüğü sebebiyle davacının dava konusu genel kurulda alınan kararların iptalini dava etme hakkı bulunduğu tespit edilmiştir.
Muris …’ın vefatından önce davalı şirketin beheri 1-TL nominal değerde 1.200.000 adet hisseye bölünden paylarında, …’ın 516.000-TL sermaye payı ile %43 oranında, Rabia Bilsev Manav’ın 138.960-TL sermaye payı ile %11,58 oranında, …’ın 180.000,00-TL sermaye payı ile %15 oranında; …’ın 180.000,00-TL sermaye payı ile %15 oranında, …’ın 180.000,00-TL sermaye payı ile %15 oranında, …A.Ş.’nin ise 5.040,00-TL sermaye payı ile %0,42 oranında pay sahibi oldukları anlaşılmıştır.
Mahkememizin 2017/1841 esas, 2018/1164 karar sayılı sayılı kararı ile iptal edilen yönetim kurulu kararı, henüz tenfiz edilmemiş olan murisin vasiyetnamesinin yönetim kurulu kararı ile tenfiz edilmesine ilişkindir. Anılan vasiyetname ile murisin; …’ın saklı payını aşan yasal miras payının, şarta bağlı olarak …’a bırakılmasını vasiyet ettiği anlaşılmıştır. Vasiyetname dikkate alınmaksızın yasal miras payları, eş …ile üç çocuk (…, … ve …) için 1/4’er paydan oluşmaktadır. Vasiyetname dikkate alındığında ise bu paylar eş … için 1/4, çocuklardan … için 1/8, …için 3/8, …için 1/8 olmaktadır. Vasiyetnameye göre oluşan yeni pay durumu ise …yönünden 267.960,00-TL sermaye payı ile %22,33, … yönüden 244.500,00-TL sermaye payı ile %20,375, …yönünden 309.000,00-TL sermaye payı ile %25,75, … yönünden 373.500,00-TL sermaye payı ile %31,125, …A.Ş.’nin ise 5.040,00-TL sermaye payı ile %0,42 oranındadır. Dava konusu Genel Kurul toplantısında toplantı ve karar nisabı bu pay oranlarına göre oluşturulmuş ve bu pay oranlarına göre toplantı ve karar nisapları sağlanmış görünmektedir. Öte yandan yukarıda da izah edildiği üzere henüz tereke paylaşımı ve uyuşmazlık konusu vasiyetnamenin tenfizi gerçekleşmemiş olduğundan, murisin tüm terekesi ve dava konusu murisin terekesine dahil olan %43 oranındaki davalı şirket payları bakımından miras ortaklığı halen devam etmektedir. Tereke temsilcisine usulüne uygun çağrı yapılmamış olması, anılan genel kurulda terekenin elbirliği ile temsil edilmemiş bulunması karşısında, terekeyi temsil eden paylar toplantıya katılmamış gibi değerlendirme yapılarak, toplantı ve karar nisaplarının sağlanıp sağlanmadığının tespiti gerekmektedir.
Dava konusu genel kurul toplantı tutanağı ve hazirun cetveli incelendiğinde, muris …’ın terekesine dahil paylar hariç tutulduğunda, toplantıda esas sermayenin %45,42’sini oluşturan payların temsil edildiği, TTK’nun 418/1 fıkrası uyarınca, esas sözleşmede ve kanunda daha ağır bir nisap öngörülmediğinden, toplantı nisabının sağlandığı anlaşılmıştır.
Gündemin 1. Maddesi toplantı başkanı, oy saymanı ve tutanak yazmanının seçimine ilişkin olup, terekeye dahil paylar hariç tutulduğunda, esas sermayenin %30,42’sinin, toplantıya katılanların ise %66,97’sinin oyu ile oy çokluğu sağlanarak alındığı, esas sözleşmede ve kanunda daha ağır bir nisap öngörülmediğinden, TTK’ nun 418/2 fıkrasına göre karar nisabının sağlandığı, kararın kanun, esas sözleşme ve dürüstlük kuralına aykırı bir yönünün bulunmadığı, iptali koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır.
Gündemin 2. maddesi 2019 yılı finansal raporları ile yönetim kurulu yıllık faaaliyet raporunun okunması, müzakeresi ve onaylanmasın ilişkin olup, terekeye dahil paylar hariç tutulduğunda, esas sermayenin %30,42’sinin, toplantıya katılanların ise %66,97’sinin oyu ile oy çokluğu sağlanarak finansal tablolar ve faaliyet raporu ve gelir gider bilançosunun onaylandığı, esas sözleşmede ve kanunda daha ağır bir nisap öngörülmediğinden, TTK’ nun 418/2 fıkrasına göre karar nisabının sağlandığı anlaşılmıştır. Mahkememizce yaptırılan mali bilirkişi incelemesi kapsamında, davalı şirketin 2019 yılı na ilişkin finansal tabloların TTK’nun 514, 515, maddelerine aykırı düzenlendiklerine, aynı yıla ait yönetim kurulu yıllık faaliyet raporlarının TTK’nun 516 maddesine aykırı düzenlendiklerine ilişkin bir tespitin bulunmadığı, alınan kararın kanun, esas sözleşme ve dürüstlük kuralına aykırı bir yönünün bulunmadığı, iptali koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır.
Gündemin 3. maddesi yönetim kurulu üyesi …’ın ibrasına ilişkin olup, terekeye dahil paylar hariç tutulduğunda, esas sermayenin %30,42’sinin, toplantıya katılanların ise %66,97’sinin oyu ile oy çokluğu sağlanarak …’ın ibrasına karar verilmiştir. Esas sözleşmede ve kanunda daha ağır bir nisap öngörülmediğinden, TTK’ nun 418/2 fıkrasına göre karar nisabının sağlandığı anlaşılmıştır. Mahkememizce yaptırılan mali bilirkişi incelemesi kapsamında, davalı şirketin 2019-2020 yılları yasal defterlerinin kanunlara uygun şekilde tutulduğu, tüm ticari defterler eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğu, defterlerin açılış onaylarının yapılmış olduğu, 2018 yılında tutulan elektronik defterlerin beratlarının yapılmış olduğu (TK m. 64/lII) nazara alındığında davacı tarafın ticari defterlerinin (HMK m. 222) sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalı tarafça ibraz edilen, sair vesaikin, muhasebe fişleri ve muhaşebe kayıtları, muhasebe fişlerine ekli müsbit evrakların VUK. m 229, 230, 231, 232 hükümlerine uygun şekilde tanzim edildiği ve davalı lehine delil niteliklerinin bulunduğu davalı şirket yönetim kurulunun …’dan oluştuğu ve münferiden imza yetkisinin mevcut olduğu, davalı şirketin 2018 ve 2019 yılı bilançolarının incelenmesi neticesinde, şirketin öz varlıklarının 2018 yılında 109.239,35 TL’si iken oluşan zararlar sonrasında 2019 yılı sonunda- 98,973,14 TL’si zararda olduğu, şirketin kaydi değerlere göre öz varlığı negatif olmakla birlikte şirket kayıtlarında duran varlıklar kaleminde yer alan arazi ve arsalar ile yeraltı ve yerüstü tesislerin güncel rayiç değerlerinin bilinmemesi dolayısıyla borca batık olup olmadığının belirlemediği, şirketin duran varlıklarının arazi ve arsalar ve yerüstü ve yer altı düzenleri hesabında ki varlıklardan oluştuğu, işbu duran varlığın … İlçesi … Mahallesi … Sokakta bulunan 3.500 m2 lik arazi olduğunun belirlendiği, dosyaya sunulu olan emlak vergisi bildirim suretine göre bilançoda kayıtlı arsanın 2018 yılı rayiç değerinin 24.990.000,00 TL olduğu nazara alındığında davalı şirketin borca batık olamayacağının kabulünün gerektiği, şirketin 2018 yılı kısa vadell yabancı kaynakları 202.086,33 TL’si iken 2019 yılında 185.675,04 TL’sine düştüğü, düşüşün ortaklara borçlardaki azalıştan kaynaklandığı, kısa vadeli yabancı kaynaklardaki toplam 16.411,29 TL’lik azalış karşılığında dönen varlıklarda da 5.304,12 TL’lik bir azalış bulunduğu, bu azalıştaki en büyük payın bankalardaki borçların düşmesinden kaynaklandığı, bu dönemde hazır değerlerde düşüş olmakla birlikte diğer dönen varlıklarda artış olduğunun belirlendiği, duran varlıklar hesabında ise 840,96 TL’lik azalış olduğu, söz konusu azalışın 10.086,78 TL’lik amortisman ayrılmasından kaynaklandığı, Şirketin gelir tablosuna göre 2018-2019 yılında herhangi bir gelirinin bulunmadığı, sadece faaliyet giderlerinin olduğu, 2019 yılında kismı temettü ve faiz geliri kaydedildiği ancak şirketin hem 2018 yılında hem de 2019 yılında dönem zararının olduğu, şirketin mizanı üzerinde yapılan incelemeler sonucunda; 250 Arsalar Hesabında 2052/632 Parsel Abide (Sinema/Konser) ve 251 Arsalar Üstünde Kurulu yer üstü düzenler Hesabında 2052/632 Parsel Abide Duvar İnşaatı hesaplarının olduğu, şirketin faaliyet gelirinin olmadığı, genel kurulda düşülen muhalefet şerhlerine göre şirkete kayıtlı arsanın emlak vergisinin ödenmemesi için başvuru yapılmamasına dair ifadeler ile ilgili genel kurulda yönetim kurulu başkanı tarafından; “Arsanın hali hazırda geçerli bir planı ve imarı bulunmamaktadır. Geçerli bir imarın olmaması üzerine 1319 sayılı emlak vergisi kanununun 30. Maddesi kapsamında kısıtlı olarak emlak vergisi ödenmesi yönünde yapılan müracaata Şişli Belediyesi tarafından yönetmelikte kısıtlılığın tanımı; imar olmayan yerlerde kısıtlı sayılacağına dair yönetmelikte bir hükmü bulunmadığından talebimiz reddedilmiştir” ifadeleri ile cevap verildiği, şirketin mizanına bakıldığında yapılan giderlerin %89’unun emlak vergisi mali ve hukuki müşavirlik giderlerinden kaynaklandığı, şirketin tek varlığının … İlçesi … Mahallesi …/ne Sokakta bulunan 3.500 m2 lik arazi olduğu ve iş bu araziden herhangi bir gelirinin bulunmadığı, şirketin yöneticilerine herhangi bir huzur hakkı ve benzeri herhangi bir ödemesinin bulunmadığı hususları tespit edilmiştir. Bu tespitlere göre davalı şirket 2019 yılında kaydi olarak – 98,973,14 TL zararda görünmekle birlikte, sahibi olduğu taşınmazın 2018 yılı rayiç değerinin belediyeye verilen emlak beyanına göre 24.990.000,00 TL olması karşısında şirketin borca batık olduğundan bahsedilemeyecektir. Dosya kapsamında davalı şirket yöneticisinin ibra edilmemesini ve sorumluluğunu gerektirir başkaca bir delil bulunmadığı da nazara alındığında, alınan kararın kanun, esas sözleşme ve dürüstlük kuralına aykırı bir yönünün bulunmadığı, iptali koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır.
Gündemin 4. Maddesi yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin olup, terekeye dahil paylar hariç tutulduğunda, esas sermayenin %30,42’sinin, toplantıya katılanların ise %66,97’sinin oyu ile oy çokluğu sağlanarak …’ın üç yıl süre ile yönetim kurulu üyeliğine seçildiği, esas sözleşmede ve kanunda daha ağır bir nisap öngörülmediğinden, TTK’ nun 418/2 fıkrasına göre karar nisabının sağlandığı, kararın kanun, esas sözleşme ve dürüstlük kuralına aykırı bir yönünün bulunmadığı, iptali koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır.
Gündemin 5. Maddesi 2019 yılı karının dağıtılmamasına ilişkin olup, terekeye dahil paylar hariç tutulduğunda, esas sermayenin %30,42’sinin, toplantıya katılanların ise %66,97’sinin oyu ile oy çokluğu sağlanarak karar alındığı, esas sözleşmede ve kanunda daha ağır bir nisap öngörülmediğinden, TTK’nun 418/2 fıkrasına göre karar nisabının sağlandığı anlaşılmıştır. Yapılan mali bilirkişi incelemesi ile, şirketin tek malvarlığının … İlçesi … Mahallesi …/ne Sokakta bulunan 3.500 m2 lik arazi olduğu, bu taşınmazdan da herhangi bir gelir elde edilmediği, şirketin gelir tablosuna göre 2018-2019 yılında herhangi bir gelirinin bulunmadığı, sadece faaliyet giderlerinin olduğu, 2019 yılında kismı temettü ve faiz geliri kaydedildiği ancak şirketin hem 2018 yılında hem de 2019 yılında kaydi olarak dönem zararının bulunduğu hususlarının tespit edilmesi karşısında, dağıtılacak bir şirket karı bulunmadığından, alınan kararın kanun, esas sözleşme ve dürüstlük kuralına aykırı bir yönünün bulunmadığı, iptali koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır.
Gündemin 6 maddesi sermaye artırımı ve esas sözleşmenin 6.maddesinin tadil edilmesine ilişkin olup toplantıya katılanların oybirliği ile bu maddenin görüşülmemesine karar verilmiş, sermaye artırımı ve esas sözleşme değişikliğine ilişkin herhangi bir karar alınmamıştır. Gündemin 7.maddesi yönetim kurulu üyelerine sağlanacak ücrete ilişkin olup, oybirliği ile yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmemesine karar verilmiştir. Anılan kararlara olumlu oy kullanan davacı, bu kararların iptalini talep edemeyecektir. Gündemin 8.maddesi dilek ve temennilere ilişkin olup iptale tabi herhangi bir karar içermemektedir.
Yukarıda yapılan tüm saptamalar karşısında, dava konusu genel kurulda alınan kararların iptali koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 80,70-TL nispi karar ve ilam harcından 54,40-TL peşin alınan harcın mahsubuna, bakiye 26,30-TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından ve yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinde itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/02/2022

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır