Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/496 E. 2023/352 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/496 Esas
KARAR NO : 2023/352

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/09/2020
KARAR TARİHİ : 17/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkili … A.Ş. …’un kültürel, coğrafi ve sanatsal güzelliklerini yurt içinde ve yurt dışında tanıtmak için kültürel organizasyonlardan yayımcılık faaliyetlerine müze işletmeciliğinden açık alan reklamcılığına, kültürel mekân işletmeciliğinden ulusal ve uluslararası panel, sempozyum ve festivallere uzanan geniş bir yelpazede organizasyonlar gerçekleştirerek kültür ve sanat alanında faaliyet gösteren… iştirak şirketlerinden biri olduğunu, müvekkilinin … A.Ş. ile davalı …. Ltd. Şti. arasında 09.08.2018 tarihinde 10.04.201 8-09.01.2019 tarihlerini kapsayan 218.250,00TL*KDV bedelli ”Medya İlişkileri ve İletişim Performanslarının değerlendirilmesi, takibi ve geliştirilmesi hizmet alım işi sözleşmesi” ve yine 08.01.2019 tarihinde 10.01.2019-31.03.2019 tarihlerini kapsayan 65.000,00TL*KDV bedelli “Medya İlişkileri ve İletişim Performanslarının Değerlendirilmesi, Takibi ve Geliştirilmesi Hizmet Alım İşi Sözleşmesi” akdedildiğini, işbu sözleşmelerin eklerinde yer alan teknik şartnamedeki genel yükümlülükler, medya ilişkileri, hazırlık aşaması ve kurum dışı iletişim başlıkları altındaki çeşitli maddelerin yerine getirilmediği tespit edildiğini, işin maliyeti teknik şartnamelerde belirtilen iş miktarına uygun olarak hesaplanmış ve taraflarca kabul edildiğini beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla HMK M. 107 gereğince sözleşmelere aykırılık nedeniyle, sözleşmelerin yerine getirilmeyen kısmına tekabül eden tutar olan şimdilik 1.000,00 TL ile 09.04.2018 tarihli sözleşmeye aykırılık nedeniyle 65.475,00 TL cezai şart tutarınm ve 09.01.2019 tarihli sözleşmeye aykırılık nedeniyle 19.500,00 TL cezai şart tutarının temerrüt tarihinden itibaren davalıdan ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; dava tarihi itibariyle davacının miktarını tespit edemeyeceği bir zarar ve alacak miktarı bulunmamakta olup, belirsiz alacak davası olarak ikamesi mümkün olmayan huzurdaki davanın, belirsiz alacak davası açılması için kanunen aranan şartları haiz olmaması sebebiyle hukuki yarar yokluğundan reddi gerekmekte ve talep olunduğu, davacı tarafından dilekçesinde delil olarak gösterilen hiçbir belge tarafımıza tebliğ edilmediğini, davacı tarafından sözleşme hükümlerine aykırı şekilde eksik ifa iddasında bulunulduğunu ve cezai şart talebinde bulunulmuş ise de müvekkil şirket taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülükleri tam ve eksiksiz ifa etmiş olup, davacı yanın afaki beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini beyan ederek yukarıda arz ve izah etmeye çalıştığımız ve yargılama esnasında resen göz önüne alınacak sebeplerle, fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla; huzurdaki davanın usule ve esasa ilişkin itirazları doğrultusunda reddini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; taraflar arasındaki sözleşme kapsamında sözleşmenin yerine getirilmediği iddiasıyla bedel iadesi ve cezai şart istemine ilişkindir.
Dava konusu uyuşmazlığın; taraflar arasındaki Medya İlişkileri ve İletişim Performanslarının değerlendirilmesi, takibi, ve geliştirilmesi Hizmet alım İşi sözleşmesi kapsamında davalının üzerine düşen edimlerini yerine getirip getirmediği, yerine getirilmemiş ise hangi edimlerin yerine getirilmediği ve yerine getirilmeyen edimler varsa sözleşme bedelinin ne kadarına tekabül ettiği, miktarı, davacının sözleşme kapsamında sözleşmeye aykırılık nedeniyle davalıdan cezai şart talebinin yerinde olup olmadığı ve miktarına ilişkin olduğu anlaşıldı.
Davacı vekili dava dilekçesinde; Hizmet Alım İşi Sözleşmeleri ve Teknik Şartnamelerine, … 17. Noterliği…tarihli … yevmiye numaralı ihtarnameye, Sayıştay Raporunun İlgili Bölümüne, arabuluculuk son tutanağının aslına, tanığa, ticari defterlere, yemine, bilirkişi incelemesine ve sair delile, örnek Yargıtay ve BAM kararları ve her türlü yasal delile delil olarak dayanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; … 17. Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ve … 17. Noterliği … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesine, …. 45. Noterliği aracılığı ile keşide edilen… tarihli … yevmiye no’lu ihtarnameye, Arabuluculuk Tutanağına, 9.04.2018 tarihli Medya İlişkileri ve İletişim Performanslarının Değerlendirilmesine, Takibi ve Geliştirilmesi Hizmet Alım İşi Sözleşmesine, 08.01.2019 tarihli Medya İlişkileri ve İletişim Performanslarının Değerlendirilmesi, Takibi ve Geliştirilmesi Hizmet Alım İşi Sözleşmesine, mail yazışmalarına, ödeme dekontlarına, 2018-2019 yıllarına ilişkin haftalık ve aylık olarak medya iletişim ve aksiyon planlarına, onay maillerine, yönetici özetleri ve basın verilerine, etkinliklerin yapıldığına dair medya haberlerine, 2018-2019 yılı TV haber yansımaları listesine, 2018 yılı yazılı basın haber örneklerine, müvekkili şirket kayıtlarında yer alan tüm maillere, raporlara ve haberlere, taraflara ait ticari defter ve kayıtlara, tanık anlatımlarına, bilirkişiye, ticari defter ve kayıtlara, müvekkili şirket sistemleri ve raporlarına, keşife ve yemine, isticvaba ve sair her türlü yasal delile delil olarak dayanmıştır.
Davacı tanığı … beyanında ” ben davacı şirketin kurumsal iletişim biriminde çalışıyorum, kurumsal iletişim uzmanı olarak çalışıyorum, davalı şirket ile medya ilişkileri ve iletişim performanslarının değerlendirilmesi sözleşmesi yapıldı, davalı ile iki tane sözleşme vardır, o dönemde birlikte çalıştığım arkadaşlar konuyu takip ettiler ama ben de birim çalışanı olarak konudan haberdardım, bizim şartnamemiz çok geniş bir şartnameydi, davalı tarafından eksik yapılan hususlar stratejik plan ayrıntılı ve kapsamlı olmamasıydı, daha önce tahahhüt edilen eğitim yapılmadı, bir de basın mensupları ile toplantılar organize edilmesi gerekiyordu, bunlar yapılmadı, bülten gönderimiyle ilgili düzenli bilgi verilmesi gerekiyordu, bu da yapılmadı, özellikle basın bülteni ile ilgili davalının yükümlülüğünün yerine getirilip getirilmediği tespiti yapamıyoruz, zira bizim dağınık bir iletişim ağımız vardır, dolayısıyla Sayıştay denetiminde eksiklikler sunulmuştu bu eksikliklerin çok fazla olduğunu farkettik, ben doğrudan davalı tarafa eksiklik ile ilgili her hangi bir bildirimde bulunmadım ancak bu işle ilgilenen arkadaşlar tarafından yapılıp yapılmadığını bilmiyorum, benim bilgim bundan ibarettir, tanıklık ücretim yoktur” bildirmiştir.
Davacı tanığı … beyanında “ben davacı şirketin finans muhasebe bölümünde çalışıyorum, davalı şirketi ile davacı şirket arasında medya ilişkilerin ve iletişim performansına ilişkin bir sözleşme yapılmıştı, sözleşme kapsamında davalının yapacağı işler şartnamede mevcuttur, Sayıştay raporunda da teknik şartnamede belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmediği ortaya çıktı, sözleşme kapsamında davalıya ödemeleri de yapıldı, bunlarla ilgili benim söyleyeceğim bundan ibarettir, davalıya ihtarname gönderildiğini duydum, ihtarnameye karşı her hangi bir bilgi ve belge sunulmadığını duydum, sözleşmenin ifası ile ilgili bir bilgim yok dediğim gibi ben Sayıştay raporlarını biliyorum, eksiklik ile ilgili daha önceden davalıya bir bildirim yapılıp yapılmadığını bilmiyorum” bildirmiştir.
Davalı tanığı … beyanında; “ben davalı şirkette Kurumsal Hizmetler elamanı olarak çalışıyorum, taraflar arasında medya ilişkileri ve iletişim performansı değerlendirilmesi sözleşmesi yapılmıştır, davalı şirket bu sözleşme gereği edimlerini yerine getirmiştir, bu sözleşme kapsamında davalı şirketin edimleri bildiğim kadarıyla basın toplantısı yapılması, medya eğitimleri, kurumların haberlerinin gazete TV, ve İnternet’te çıkarılması kurumdan gelen taleplerin ya da sözlü gelen taleplerin yerine getirilmesi ve medya raporlarının ve iletişim stratejilerinin çıkarılmasıydı, bu süre zarfında bize gelen davacı tarafından herhangi bir olumsuz bildirim ya da geri dönüş olmamıştır, hatta ilk senenin sonunda bizden böyle bir sözleşmeden memnun oldukları için sözleşmenin devamı yapılmıştır, medya eğitimi ve toplantılar sözlü talep ve bizde karşılıklı sözlü bir araya gelerek gerçekleştiriliyor, bunun haricinde bazı taleplerde sözlü olarak geldiği için sözlü olarak geri dönüş yapılıyor, karşı taraftan gelen talepler gerek mail yolu ile olsun, gerek sözlü olsun, onların taleplerine göre cevaplandırılmıştır” bildirilmiştir.
Davalı tanığı … beyanında; “ben davacı şirkette Ocak 2018- Temmuz 2019 tarihleri arasında genel müdürlük yaptım, dava konusu sözleşme benim Genel Müdürlük yaptığım dönemde başladı ve sonrasında devam etti, biz davalı şirket ile çalışırken memnunduk, eksik ifada bulunduğu bir durum söz konusu değildi, davalı şirket ile periodik toplantılar yapıyorduk, basında yer almasını istediğimiz etkinlikleri kendilerine bildiriyorduk, bunlar konserler, sergiler, açılışlar, film galası gibi etkinlikler olabiliyordu, bunlar basında yer aldıkça bize raporları gelirdi, örneğin şu gazetede yer aldı gibi, bizim anlattığımız … A.Ş. Faaliyetlerinin hangisinin ön plana çıkacağı konusunda bize önerilerde bulunuyorlardı, buna iletişim stratejisi diyebiliriz, röportajlara katılıyorduk, gerçekleşen basın yansımalarını bize rapor halinde sunuyorlardı, davacı yana iletişim ve aksiyon raporları iletiliyordu, benim çalıştığım dönemde davalı şirkete davacı şirket tarafından davalının edimlerini eksik yerine getirdiğine yönelik herhangi bir bildirimde bulunulmamıştır, toplantılar daha çok uygulamalı ve sözlü olarak yapılıyordu, ben genel müdür olduğum için sadece raporları görüyordum, taraflar arasında yazışmalar mailleşmeler olmuştur, davalı tarafından davacı tarafından medya eğitimi diye bir tabir vardır, kılık kıyafet nasıl olacak, beden dili, hangi sorulara cevap verme, hangi konulara girmeyin konusunda taktik verilmesi gibi konularda eğitim verilmiştir” bildirilmiştir.
24/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda; “bu davada uyuşmazlığın davalı tarafça verilen hizmetin eksik ve ayıplı olup olmadığına ilişkin olduğu, davacının davalın taraftan aldığı hizmetin 31.03.2019 tarihinde sona erdiği ancak davacının ayıp ve
eksik iş yapıldığına dair bildiriminin sözleşmenin bitiminden yaklaşık 14 ay sonrasında tanzim edilen 22.05.2020 tarihi ihtarname ile yapıldığı, davacının 09.04.2018 tarihli sözleşme bakımından 65.475 TL ve 08.01.2019 tarihli sözleşme bakımından 19,500,00 TL cezai şart tutarlarını davalı taraftan 22.05.2020 tarihinde talepte bulunduğu ancak talebini iş bu sözleşme kapsamında tespitlerin de yer aldığı iddia olunan 2019 yılı Sayıştay raporuna dayandırdığı
iş görme olarak davalının, davacının dilekçesinde beyan ettiği hususları yerine getirip getirmediğinin ispat yükü M.K. 6.maddesi ve HMK 190 maddesi gereğince davacı tarafa ait olduğu, bir borcun ifasını talep eden tarafın öncelikle o borcun varlığını da ispatla yükümlü olduğu, dosya kapsamında davalının sözkonusu edimleri yerine getirmediğine ilişkin somut bir delile rastlanmadığı bildirilmiştir.”09.02.2023 tarihli ek bilirkişi raporunda “Dosya kapsamında davacının beyanları ile ilgili hususların değerlendirmesinin kök raporda teknik bilirkişi tarafından değerlendiri ldiği, yine sözleşme içeriği ile ilgili yeni bir delil sunmadığı nazara alındığında heyetlerinin kök raporda ki görüş ve kanaat lerini değiştirecek mahiyette yeni
bir kanaate ulaşılamadığı görüş ve kanaatine varıldığı” bildirilmiştir.
Bilirkişi kök ve ek raporu dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında 09.04.2018 ve 08.01.2018 tarihli 2 adet Medya İlişkileri ve İletişim Performanslarının değerlendirilmesi, takibi, ve geliştirilmesi Hizmet alım İşi sözleşmesi imzalandığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşme her iki tarafa karşılıklı edimler yüklemektedir. Sözleşmenin, tarafların edimleri dikkate alındığında eser ve hizmet sözleşmesi özelliklerini taşıyan karma sözleşme olarak kabulü gerekmiştir. Bu kabule göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık kapsamında öncelikle 6098 sayılı TBK’nın 470.ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin değerlendirilmesi gerekmiştir. TBK 470.maddede eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi iş sahibininde bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. 475.maddesinde ise, iş sahibinin seçimlik haklarına yer verilmiş, ilk fıkrasında eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hallerde iş sahibinin seçimlik haklardan birini kullanabileceği belirtilmiştir. 475/1.bentte, eserin iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabulü zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olduğu takdirde sözleşmeden dönebileceği belirtilmiştir. İş bu davada davacı vekili tarafından dava dilekçesinde davalının edimlerini yerine getirmediği iddiasına yer verilmiştir. Bu iddia kapsamında ise sözleşmenin yerine getirilmediği iddiasıyla bu kısma tekabül eden bedelin iadesi ve cezai şart talep edilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalı tarafça tanzim edilen fatura bedellerinin davacı tarafça davalı tarafa ödenmiş olduğu, davalının davacı adına son faturasının 11.03.2019 tarihli olduğu, davacının iş bu faturalardan kalan bakiyeyi 20.06.2019 ve 25.06.2019 tarihinde davalı şirkete ödemesine rağmen davalı tarafa ödeme tarihinden önce herhangi bir ihbar veya ihtarda bulunulmadığı görülmektedir. TBK 477.maddesinde eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra yüklenicinin her türlü sorumluluktan kurtulacağı ancak onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğun devam edeceği belirtilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda, davacının beyanlarında davalın yapmadığı ya da eksik yaptığını iddia ettiği konulara göre davalı firma neredeyse yapılacak işlerin büyük bir kısmını yapılmamış / yapamamış olması gerektiği, ancak
tarafların bahsedilen sözleşme dönemleri içinde herhangi bir olumsuzluğun olduğuna dair dosyada bir belge görülemediği, böyle bir durum söz konusu olduğunda birlikte çalışmanın 1 ay bile mümkün olamayacağı, böyle bir durumun, tarafların çalışmaya başladıkları ilk sözleşme döneminin ilk 2 ayı içinde zaten hemen ortaya çıkabileceği, böyle bir durum olmaması nedeniyle tarafların ilk sözleşme dönemi olan 9 ayı sorunsuz bitirip, ikinci bir 2 aylık sözleşme dönemine geçtikleri, toplam 11 ay birlikte çalıştıkları, aksi durum olsa, bunun mümkün olmayacağı, davalı firmanın üstlendiği işi yapamama konusunda profesyonel anlamda hizmet veremediğinin davacı firma tarafından anlaşıldığında, yukarıda bahsedildiği gibi davacı tarafın derhal davalıya önce sözlü veya yazılı bir ihtarı olması gerektiği, bundan sonra en geç 15 gün olumsuz durumun aynen devam etmesi, düzelmemesi durumunda Noter aracılığı ile sözleşmeyi iptal yoluna gitmesi gerektiği ama sözleşmelerin süreleri içinde, böyle bir durumun olmadığının görüldüğü, bu nedenlerle davalı şirketin huzurdaki dosyada iddia edilen konularda bir kusurunun görülmediğinin anlaşıldığı, dolayısıyla davalı tarafa para iadesi, vs. mümkün olmadığı yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
Somut davada, her ne kadar davacı tarafça herhangi bir ayıp iddiasında bulunulmamış ve söz konusu edimlerin yerine getirilmemiş olduğu iddia edilmiş ise de , dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden ve özellikle davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarından davalı tarafça sözleşme kapsamında düzenlenmiş olan faturaların ödenmiş olduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 222.maddesi kapsamında davacı tarafa ait ticari defter ve kayıtlar usulüne uygun tutulmuş olup delil niteliğindedir. 6102 sayılı TTK’nın 21/2.fıkrasında bir faturayı alan kişinin aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde herhangi bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılacağı belirtilmiştir. Davacının faturalara yönelik herhangi bir itiraz/itirazi kayıt ileri sürdüğüne ilişkin herhangi bir delil sunulmamıştır. Bununla birlikte davacının davalı taraftan aldığı hizmetin 31.03.2019 tarihinde sona erdiği ancak davacının ayıp ve eksik iş yapıldığı iddiasına dair bildiriminin sözleşmenin bitiminden yaklaşık 14 ay sonrasında tanzim edilen 22.05.2020 tarihi ihtarname ile yapıldığı, davacının 09.04.2018 tarihli sözleşme ve 08.01.2019 tarihli sözleşme bakımından cezai şart tutarlarını da davalı taraftan 22.05.2020 tarihinde talepte bulunduğu, bu ihtarname içeriğinde de edimlerin yerine getirilmediğine ilişkin somut bir dayanak görünmediği, davacının talebini iş bu sözleşme kapsamında tespitlerin de yer aldığı iddia olunan 2019 yılı Sayıştay raporuna dayandırdığı, iş görme olarak davalının, davacının dilekçesinde beyan ettiği hususları yerine getirip getirmediğinin ispat yükü M.K. 6.maddesi ve HMK 190 maddesi gereğince davacı tarafa ait olduğu, bir borcun ifasını talep eden tarafın öncelikle o borcun varlığını da ispatla yükümlü olduğu, dosya kapsamında davalının sözkonusu edimleri yerine getirmediğine ilişkin somut bir delile rastlanmadığı anlaşılmakla davacı tarafından ispat edilemeyen davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının, dava açılırken davacı taraftan peşin olarak alınan 1.468,24-TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, artan 1.288,34-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’deki esaslara göre belirlenen 13.756,00-TL nispi vekalet ücretinin, davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider/delil avansından artan avans olması halinde, hüküm kesinleştiğinde ve talep edildiğinde davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-Davalı tarafından yaptırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde bu davalıya iadesine,
8-… Arabuluculuk Bürosu tarafından ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00.-TL arabuluculuk tarife bedelinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.17/05/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır