Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/466 E. 2020/630 K. 02.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/629 Esas
KARAR NO : 2020/645

DAVA : Marka tescili
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 06/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Marka Tescili davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkilinin ses müzik ve düzenleme konusunda dünya çapında tanınmış bir sanatçı olduğunu, davalı … ile birlikte 2007 tarihinde …Tic. Ltd. Şti’ni kurduklarını, %50 şer oranda ortak olup davalı …’nın kuruluştan beri şirket müdürü olarak atandıklarını, 2010 yılından itibaren de davalı …’nın birlikte şirket müdürü olduğunu, davalı ortağın TTK’nun 625-627 maddelerinde düzenlenen özen ve bağlılık borcuna sorumluluklarına aykırı davrandığına, şirket gelirleri ve mal varlığı hakkında müvekkiline bilgi vermediğini, şirket genel kurullarının 2008 yılından beri yapılamadığını ve kar dağıtılmadığını, müvekkilinin onayı olmaksızın ve yanıltılarak diğer davalı …’nın müdür olarak atandığını, bilgi alma hakkına cevap verilmediğini, müvekkillerinin ortaklıktan çıkarılmasına yönelik girişimlerde bulunulduğunu, … Markasının devri ve şirketten ayrılma isteğinde bulunduğunda tehdit edildiğini, ortaklıktan çıkma ve şirketin sona ermesini doğuracak haklı nedenlerin söz konusu olduğunu, TTK’nun 636/3-4 maddeleri uyarınca şirketin feshi halinde gerekli önlemlerin mahkemece alınması gerektiğini belirterek TTK’nun 640/3 maddesi uyarınca davalı ortağın şirketten çıkarılmasına, bu talebin reddi halinde TTK’nun 636/2 maddesi gereğince şirket genel kurulunun toplanamaması nedeniyle şirketin fesih ve tasfiyesine, bu talebin reddi halinde TTK’nun 636/3 maddesi kapsamında şirketin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine, davalıların müdürlük sıfatının iptali ile TTK’nun 636/4 maddesi gereğince tedbiren … Marka ve adının ticari olarak kullanılmasının önlenmesine, bu markanın bedelsiz olarak müvekkili adına tesciline, bu talebin reddi halinde markanın Ticaret Sicilinden ve TPE’den terkin ve iptaline, hissedarlara dağıtılması gereken kar payı ve diğer hakların hesaplanmasına, şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 10.11.2015 tarihli dilekçesi ile; davalı şirketin esas sözleşmede yer alan süresinin dolmakta olması ve müvekkilinin muvafakatinin bulunmaması nedeniyle haklı nedenle şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye kapsamında davacının gerçek haklarının tespit edilerek davalılardan müteselsilen tahsiline, … markasının tasfiye kapsamında TPE sicilinden terkin ve müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA /
Davalılar vekili cevap dilekçesinde ve özetle; TTK’nun 640 maddesi gereğince ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepleri öngörüldüğünü, şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararı ile haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarabileceğini, davacı şirket ortağının özen ve bağlılık borcuna aykırı hareket ettiğini, şirketle rekabet yasağı kuralını ihlal ederek kendi başına iş yaparak kazanç elde ettiğini, şirket sermaye borcuna karşılık 20.000 -İngiliz Sterlini ödemesi dışında başkaca bir maddi katkısının bulunmadığını, genel kurulun ise davacının sürekli yurtdışında olması nedeniyle yapılamadığını, …’nın şirket müdürü olarak atanması ile ilgili kararı davacının bizzat imzaladığını, şirket kayıtlarını inceleyebilmesi için muhasebeciden destek alabileceğinin kendisine bildirildiğini, şirket tüzel kişiliğine ait cihazlarda davacının şahsi olarak hak iddia edemeyeceğini, marka tesciline ilişkin istemin ise 556 sayılı KHK uyarınca Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, şirketin oluşturduğu marka değerinden davacının şahsi olarak faydalanamayacağını, kayyım atanması isteminin şirketi zor duruma sokacağını ve kapanmasına neden olabileceğini, fesih ve tasfiyeyi gerektirecek bir durumun bulunmadığını, genel kurul kararı olmaksızın davalı ortağın çıkarılması isteminde bulunulamayacağını belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; 6769 Sayılı Kanunun davalı şirket adına tescilli “…” markasının tescil kaydının terkini ile markanın davacı adına tescili talebine ilişkindir.
Anılan dava davacı tarafından mahkememizin … esas sayılı dosyasında devam eden şirketin fesih ve tasfiyesi ile marka tecili davasından, mahkememizin 03/11/2020 tarihli celsesi ara kararı tefrik edilerek iş bu esasa kaydedilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı şirket adına tescil edilen “…” markasının aslında davacıya ait olup olmadığı, TPE’de yer alan tescilin hükümsüz olup olmadığı, davacının terkin ve markanın kendi adına tescili taleplerinde bulunma hakkının mevcut olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
6769 Sayılı Sınai mülkiyet Kanunun 56.maddesi; “bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir. Bu mahkemeler, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir. Fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, asliye hukuk mahkemesince; fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, asliye ceza mahkemesince bakılır. Bu dava ve işlere bakacak asliye hukuk ve asliye ceza mahkemeleri ile bu mahkemelerin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir hükmünü içermektedir.
Yukarıda tespit edilen uyuşmazlık 6769 Sayılı Kanun kapsamında tescilli markaya ilişkin olmakla 6769 Sayılı Sınai mülkiyet Kanunun 56.maddesi uyarınca bu uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkeme fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesidir. Göreve ilişkin kurallara kamu düzeninden olduklarından yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınırlar. İzah edilen gerekçelerle, davacının davalı şirket adına tescilli “…” markasının TPE’den terkini, kendi adına tescili talebi yönünden mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasİ uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davalı şirket adına tescilli “…” markasının TPE’den terkini, kendi adına tescili talebi yönünden mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Fikri Sinai Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Tarafların yokluğunda, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/11/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır