Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/454 E. 2021/522 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/454 Esas
KARAR NO : 2021/522

DAVA : Ticari Şirket (Tasfiyenin Kapatılması)
DAVA TARİHİ : 21/08/2020
KARAR TARİHİ : 06/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Tasfiyenin Kapatılması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkilinin ve kardeşi …’ın davalı şirketin 03/11/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında 5 yıl süre ile şirket müdürü olarak seçildiğini, …’ın 28/02/2016 tarihinde vefatı ile şirketteki hisselerinin murisleri …, … ve … adına tescil edildiğini, tarafların şirketin ortağı olması ile birlikte şirket içinde anlaşmazlıklar meydana gelmeye başladığını, ortaklar arasındaki davalar ve çatışma sonucunda şirketin hiçbir faaliyeti kalmadığını, hala sürmekte olan davalı ve devamlı anlaşmazlık hali şirketin faaliyetini durma noktasına getirmiş ise de müvekkilinin şu ana kadar müdürlük görevini gereği gibi yerine getirdiğini şirketi zarara uğramadan bugünlere kadar getirdiğini ancak gelinen noktada tarafların bir araya gelme şansının bulunmadığını şirketin devamlığı için ortak hiçbir gayelerinin kalmadığını, 2019 yılı genel kurul toplantısı da taraflar arasındaki gerginliğin bir araya dahi gelinmesini engelleyecek kadar tırmandığını, ortaklar arasında ciddi anlaşmazlık veya önemli husumet bulunması, çeşitli davalar açılması, suç isnadında bulunulması, güven ilişkisinin zedelenmesi, şirketin amacını gerçekleştirme imkanının kalmamasının haklı sebep sayılması gerektiğini, davalı şirketin devamının mümkün olmadığını, şirketin fesih ve tasfiyesinin gerektiğini belirterek TTK’nın 636.maddesi uyarınca davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkilinin kardeşi …’ın davalı şirketin 03/11/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında 5 yıl süre ile şirket müdürü olarak seçildiğini, …’ın 28/02/2016 tarihinde vefatı ile şirketteki hisselerinin murisleri …, … ve … adına tescil edildiğini, tarafların şirketin ortağı olması ile birlikte şirket içinde anlaşmazlıklar meydana gelmeye başladığını, ortaklar arasındaki davalar ve çatışma sonucunda şirketin hiçbir faaliyeti kalmadığını, hala sürmekte olan davalı ve devamlı anlaşmazlık hali şirketin faaliyetini durma noktasına getirmiş ise de müvekkilinin şu ana kadar müdürlük görevini gereği gibi yerine getirdiğini şirketi zarara uğramadan bugünlere kadar getirdiğini ancak gelinen noktada tarafların bir araya gelme şansının bulunmadığını şirketin devamlığı için ortak hiçbir gayelerinin kalmadığını, 2019 yılı genel kurul toplantısı da taraflar arasındaki gerginliğin bir araya dahi gelinmesini engelleyecek kadar tırmanmış olması nedeniyle … 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı dosyası ile şirketin haklı sebeple feshi ve tasfiyesine karar verilmesi için dava ikame edildiğini, davanın halen derdest olduğunu, huzurda ikame ettikleri iş bu davanın … 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin… esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilerek davalı şirkete kayyum atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Asıl davada davalı …, davalı …, davalı … vekili cevap dilekçesinde ve özetle; müvekkillerinin davalı şirkette pay sahibi olduklarını, davacının ise davalı şirketin geriye kalan ve itibari değeri 1.500.000,00-TL olan pay sahibi ve şirket ortağı olup aynı zamanda davalı şirketi tek başına temsil ve ilzama sahip müdürü olduğunu, davalı olarak gösterilen şirketin temsil ve ilzama sahip müdürü davacının olması nedeniyle, davacı-davalı sıfatı aynı kişi üzerinde olduğunu, davacının şirket müdürlüğü görevinden ayrılmamış olduğu hususu da göz önünde bulundurulduğunda huzurdaki davava şirketin temsilinin sağlanamayacağını, bu nedenle, şirket müdürlüğünden istifa edilmeden ve şirkete kayyım ataması talep edilmeden açılmış olan fesih davasında menfaat çatışması oluşacağını, dava dilekçesinde belirtilen fesih sebepleri gerçek dışı, mesnetsiz ve davacının kendi kusurlarını gizlemeye yönelik olduğunu, müvekkilerinin şirketin feshine neden olabilecek hiçbir kusur ve davranışı bulunmadığını, yönetici ortak sıfatıyla davacının şirketi ciddi bir şekilde uğratmış olduğu zarar nedeniyle açılacak sorumluluk ve tazminat davalarının sonucunda tasfiye payı önemli bir şekilde etkileneceğinden, nedenleri de oluşmamış olan şirketin fesih davasının bu aşamada reddine, Mahkeme aksi yönde bir kanaatinin olması durumunda ise şirket müdürü ortak aleyhine sorumluluk ve tazminat davalarının açılması için tarafımıza süre verilmesini ve bu davaların bekletici mesele yapılarak yargılamanın devamına karar verilmesi gerektiğini belirterek davacının aynı zamanda şirket müdürü olması nedeniyle öncelikli olarak şirketin yargılamada tam olarak temsilinin sağlanması amacıyla şirkete kayyım atanmasına ve davacının müdürlük görevlerinin sonlandırılmasına, şirket müdürü davacının, müdürlük görevi süresince şirketi uğratmış olduğu zararın tespiti ile ödenmesine ilişkin sorumluluk ve tazminat davalarının açılması için tarafımıza süre verilmesine, ve söz konusu davaların bekletici mesele yapılmasına, davacının iddia ve beyanlarının şirketin feshini gerektirecek nitelikte olmaması ve mevcut durumun davacının kusurlu yönetim ve davranışlarından kaynaklanması nedeniyle, bu aşamada haksız ikame olmuş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirkete yasaya uygun olarak tebligat yapılmış olmasına karşın, davayı takip etmediği gibi , yazılı bildirimde de bulunmadığından, H.M.K nun 128. maddesi hükmü gereğince davayı inkar ettiği varsayılmıştır.
Birleşen davada davalı …, davalı …, davalı … vekili cevap dilekçesinde ve özetle; müvekkillerinin davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin 1.500.000,00-TL sermayeye denk düşecek şekilde pay sahibi ve ortakları olduğunu, davacının ise dava konusu şirketin 1.500.000,00-TL sermayeye denk düşecek şekilde pay sahibi ve şirket ortağı olduğunu, 2016 yılından bu zamana kadar dava konusu şirketi davacı münferiden temsil ve ilzama sahip olarak yönettiğini, davacının ortaya atmış olduğu tüm iddialarının reddettilerini, asıl davaya cevap dilekçemizde ayrıntılı olarak bahsedildiği üzere, Davacı taraf dava konusu şirketi yasalara aykırı olarak, keyfi ve şahsi menfaatine göre yönettiğini, davacının kötü yönetimi neticesinde dava konusu şirketin büyük zarar ettiğini, davacının fiillerinden dolayı hem hukuki hem de cezai sorumluluğu bulunduğunun açık olduğunu, bu durumu tahmin eden davacının, asıl davada şirketin tüzel kişiliğinin sonlandırılmasını amaçlayarak kendisini korumaya çalıştığını, bununla birlikte de davacı şirkete kayyum atanması talepli birleşen … 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını belirterek Öncelikli olarak asıl davada Şirketin yargılamada tam olarak temsilinin sağlanması ve Davacının usulsüz işlem ve eylemlerinin tespiti amacıyla şirkete kayyım atanmasınını, asıl davada davacının iddia ve beyanlarının şirketin feshini gerektirecek nitelikte olmaması ve mevcut durumun davacının kusurlu yönetim ve davranışlarından kaynaklanması nedeniyle, davanın reddine kararı verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dava yönünden davalı şirkete yasaya uygun olarak tebligat yapılmış olmasına karşın, davayı takip etmediği gibi , yazılı bildirimde de bulunmadığından, H.M.K nun 128. maddesi hükmü gereğince davayı inkar ettiği varsayılmıştır.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Asıl dava; davalı … ‘nin TTK.nun 636 maddesi gereğince fesih ve tasfiyesine ilişkindir.
Birleşen dava; davalı … ‘ne kayyım atanmasına ilişkindir.
Davacı vekili tarafından Uyap üzerinden gönderilen 22/06/2021 havale tarihli dilekçesi ile, asıl ve birleşen davalardan feragat edildiği, davalı taraftan vekalet ücreti talebinin olmadığı bildirilmiştir.
Davalılar …, davalı …, davalı … vekili tarafından uyap üzerinden gönderilen 05/07/2021 havale tarihli dilekçe ile; davacının feragatinin kabul edildiği, davacı taraftan vekalet ücreti taleplerinin olmadığı belirtilmiştir.
Davadan feragat H.M.K. nun 307. maddesi hükümü gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir. H.M.K. nun 309. Maddesi hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatının mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Feragat bildirimi de H.M.K. nun 309. maddesi hükmüne uygun olarak mahkemece tesbit olunmuştur. Bu yasal nedenlerle davanın feragat sebebiyle reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl dava yönünden feragat nedeniyle davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30-TL nispi karar ve ilam harcından 54,40TL peşin alınan harcın mahsubuna, bakiye 4,90-TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Talep edilmediğinden yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Tarafların yaptığı yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
HMK nun 333. Maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan avansın hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davalı tarafça gider avansı yatırılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Birleşen dava yönünden feragat nedeniyle davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30-TL nispi karar ve ilam harcından 54,40TL peşin alınan harcın mahsubuna, bakiye 4,90-TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Talep edilmediğinden yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Tarafların yaptığı yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
HMK nun 333. Maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan avansın hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davalı tarafça gider avansı yatırılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıklandı.06/07/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır