Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/408 E. 2021/421 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/408 Esas
KARAR NO : 2021/421

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 13/07/2020
KARAR TARİHİ : 25/05/2021

Mahkememizin 2020/356 esas sayılı dosyasından tefrik edilerek 2020/408 esasa kaydı ile mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı şirkette, hayatını kaybetmeden önce tek pay sahibi olarak ortak olan ….’ın mirasçıları olduğunu, müvekkillerinin şu an davalı şirketin % 100 payına sahip hissedarları olduklarını, sicilde Yönetim Kurulu üyesi olarak görünen kişilerin … ve … olduğunu, bu kişilerin, şirket paylarının tamamını 15.12.2018 tarih 2018/03 toplantı karar numaralı yönetim kurulu kararına istinaden aynı tarihli geçici ilmühaberleri düzenlemek suretiyle müteveffa …’a hayatını kaybetmeden önce devrettiklerini ve devri 20.08.2019 tarihinde ortaklar pay defterine de işlediklerini, devir sonrası müteveffa …, … A.Ş.’de tek pay sahibi haline geldiğini, ancak …’ın 22.09.2019 tarihinde vefat etmesinden sonra, …’ın tek pay sahipliğine ilişkin 20.08.2019 tarihli yönetim kurulu kararı Ticaret Sicili’ne … ve … tarafından kötüniyetli olarak bildirilmediğini, yönetim kurulu üyelerince ilgili bildirimin yapılmaması nedeniyle müvekkillerinin pay sahipliğinden kaynaklanan haklarını uzun zamandır kullanamadıklarını belirterek davanın kabulü ile şirket ortaklığının tespitini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; bu davada husumetin hissedarlara yöneltilmesi gerektiğini, şirketin husumetinin bulunmadığını, davacıların davalı şirketin % 100 pay sahibi olmadıklarını, davacıların miras bırakanı müteveffa …’ın, … adı altında Restaurantı işletmekte iken, ağabeyi …, yeğeni… ve akrabası/teyzeoğlu … ile birlikte Akaryakıt ve Vasıta kiralama işlerine girdiklerini, bu nedenle birlikte birden fazla şirket kurduklarınıi güçbirliği ile hareket ederek büyük bir emek ve özveri ile her bir şirketi olabildiğince karlı hale getirdiklerini; ancak …’ın 22.09.2019 tarihinde elim bir kaza sonucu hayatını kaybettiğini, akabinde 22.10.2019 tarihinde davacılar ile davalı şirket hissedarlarının bir araya geldiklerini, davacılardan …’ın talep ve arzusu ile iç içe geçmiş iş ilişkilerini ayrıştırmak, hukuki durumlarını netleştirmek için toplandıklarını ve 22 Ekim 2019 tarihli “Sulh ve Feragat Sözleşmesi”ni düzenlediklerini, sözleşmede “… adına düzenlenen bila tarihli hisse devir sözleşmesi uyarınca, … hisse devir bedeli ; Şirket ortakları … ve …’a ödenmediğinden, hısse devır sözleşmelerının geçersız olması sebebıyle, Yönetim Kurulunca ve Genel Kurulca hisse devrine ilişkin karar alınmadığı, pay defterine kaydının yapılmadığı konularından haberdar olduğunu, … Kabul, beyan ve ikrar etmistir. “ ifadelerinin açıkca yer aldığını, sözleşmenin sonuç kısmına ise; “Bu nedenle, …, … ve …, devre veya her ne surette olursa olsun tafaların birbirinden her hangi hak ve alacağı bulunmadığını feragat, Kabul ve beyan etmişlerdir. ( El yazısı ile ayrıca ) Taraflar hür iradeleri ile tüm dava haklarından feragat etmiştir.” yazılarak bütün taraflarca imzalandığını, aynı tarafların 17.2.2020 tarihinde tekrar biraraya gelerek, karşılıklı parasal konuları içeren Ek PROTOKOL imzaladıklarını, bu Protokolde de, Sözkur- … – … kayyumu Nurten Kök ve davalı …Ş. – … –…’ün karşılıklı taraf olduklarını, protokolün hiç bir yerinde … hisselerinin devir edildiği, hisselerin davacılara ait olduğunun dile getirilmediği, davacıların, davalı … adına Hissedarları … ve … ile mukavele yaparak protokol imzaladıklarını, davacıların, … ve …’ın paylarını 15.12.2018 tarih ve 2018/03 karar numaralı YK kararı ile aynı tarihli geçici ilmühaberleri düzenleyerek devir ettikleri iddialarının doğru olmadığını, dosyaya delil olarak sunulan geçici ilmuhaberlerin hamiline değil, … ve … adına, yani nama yazılı olduklarını, davacıların ellerinde olduğunu söyledikleri nama yazılı pay senetlerinin, … ve … tarafından ciro edilmediklerini, ilmuhaberlerin davacılardan …’ın azmettirmesi ile şirket evrak odasına girilerek çalındıklarını, daha önce şirket kayıt belge ve defterlerinin çalınması nedeniyle davalı Şirket hissedarlarınca yapılan şikayet üzerinde açılan, … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyasının açıldığını, davacıların, vefat sonrasında aynı adreste bulunan davalı Şirket odasının kapısını çilingir ile açtırarak şirketin defter ve belgelerini çaldıklarını, daha sonra yukarıda bahsi geçen protokollerin yapılması üzerine, yakınları olan davacıların zarar görmemesi için müştekilerin şikayetlerin vazgeçtiklerini; ancak iş bu dava ile kayıt ve defterler yanında ilmuhaberlerin de çalındığı ve pay defterine eski tarihli olarak kaydedildiği öğrenildiğinden yeniden şikayette bulunulduğunu, soruşturmanın … Cumhuriyet Başsavcılığının… soruşturma numaralı dosyasında devam ettiğini, devrin pay defterine işleme hadisesinin de müvekkiller tarafından değil, şikayete konu çalmış oldukları deftere davalılarca usulsüz ve eski tarihli olarak işlenmesi ile gerçekleştiğini, pay defterinin halen davacılarda olduğunu, defter aslını sayın mahkemeye ibraz etmek durumunda olduklarını, davacıların çalma eylemleri sonucu ele geçirdikleri pay defterini yasal geçerliliği olmayacak şekilde işlediklerini, zira pay defterine yapılacak kayıtların en az; pay sahibinin adı soyadı veya unvanı, pay sahibinin iletişim bilgileri, payın nominal değeri, sahip olunan pay sayısı ve toplam tutar, payın tertibi, payın edinme tarihi, deftere kayıt tarihi, payın senede bağlanıp bağlanmadığı ve türü, payın edinimi ve devrine ilişkin gerekli açıklamalara ilişkin bilgileri içermesinin zorunlu olduğunu, yasa gereği zorunlu olan bu kayıtların hiç birisinin sunmuş oldukları pay defteri fotokopisinde görünmediğini, bu nedenle, hırsızlıkarı bir yana, (kabul anlamına gelmeksizin ) yasal koşulları olmayan pay defterine itibar edilmesinin de yasal olarak mümkün olmadığını, hisse devir sözleşmelerinde …’ın imzasının olmadığını, imza ve tarihlerin sonradan atılmış/attırılmış düzenlenmiş olduğunu, bu hususta davalı şirket hissedarlarından …’ün, davalıların ileri sürdüğü Hisse devir sözleşmeleri ve YK Kararı üzerinde, Belgelerde bulunan yazı, rakam veya imzaların mürekkebinin yapılarının teyini ile elde edilen bileşimler esas alınarak bu belgelerdeki imzaların/yazıların atılı olduğu zaman tespitine dair rapor düzenlenmesini talep ettiğini, Adli Bilimler ve Belge Kimyası Uzmanı İstanbul Bölge Bilirkişisi ( 11567 ) Prof. Dr. …’in, düzenlediği 06.09.2020 tarihli Raporda; “İmza ile tarih arasında doğru en çok 10-12 aydan az olmamak üzere zaman farkı olduğu..” mütalaa edildiğini, bunun net olarak, belgelerın davacılar tarafından sonradan doldurulduğunu gösterdiğini, Hisse devir sözleşmelerinde …’ın imzasının olmadığını, sonradan atılmış /attırılmış düzenlenmiş olduğunu, imza incelemesi yapılması halinde durumun açıkca görüleceğini, davacı taleplerinin, maddi vakıalara Kronolojik olarak bakıldığında da kabulünün mümkün olmadığını, kaydın, davalılarca sahtecilik suçu işlenerek işlenerek oluşturulduğunu, zira, 10 Ekim 2019 da … Noterliğinin …tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, “ hisselerin pay defterine kaydı ve ticaret sicile bildirilmesi ,….” talep edildiğini, ihtarnameden 12 gün sonra 22 Ekim 2019 tarihinde tarafların bir araya gelerek yukarıda belirtilen Sulh ve Feragat Sözleşmesini düzenlediklerini, pay defteri fotokopisinde, pay devirleri tarihinin 20.08.2019 olduğunu, bu tarihin payların işlenmesi talebi ile keşide ettikleri ihtarnameden 50 gün önceye ait olduğunu, bu ihtarnamelerin, açıkça pay defterini hırsızlık sonucu ele geçirmeleri üzerine, 10 Ekim 2019 ihtarname tarihinden sonra, 2 ay evvelki tarih ( 20 ağustos 2019)/ eski tarih atılarak bizzat kendilerince usulsüz yapıldığını ortaya koyduğunu, iddialar doğru olsaydı, müteveffanın 1 yıl beklemeyerek, bizzat gereğini yapacağını, bunun da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacıların 10 Ekim 2019 da … Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, “ hisselerin pay defterine kaydı ve ticaret sicile bildirilmesi,….” İhtarında bulunduklarını bu ihtardan 12 gün sonra 22.10.2019 tarihinde bir araya gelerek, iş bu davaya konu iddialarını ve vazgeçmelerini de içeren Sulh ve Feragat Sözleşmeleri imzaladıklarını, dosyaya fotokopisini sunmuş oldukları pay defterinde, Hissedar … olarak yapılan pay kaydının, ususlsüz ve yasal koşulları taşımaması bir yana, ihtarnamelerinden 2 ay önce, hırsızlık sonrası geriye dönük olarak davacılarca yapılmış olduğunun aşikar olduğunu, keza pay işlemenin yasal unsurları taşımadığını, hırsızlığın şikayete konu olduğunu, nama yazılı pay ilmühaberlerinin cirolanmamış olduğunu, keza iddia edilen pay devrinden sonra Tacir olan müteveffa …’ın 1 yıl beklemeyip devri tescil ve ilan ettirmiş olmasının gerektiğini, ancak böyle bir tescilin yapılmadığını, davacı tarafın asıl niyetinin; … 20. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile davacının sahibi olduğu Söz-Kur şirketi aleyhine davalı şirket tarafından başlatılan icra takibine konu borcu ödememek, sürüncemede bırakmak, … 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyasınca verilen İhtiyati haciz kararı ile uygulanan ve mal ve alacaklara konulan hacizleri kaldırmak olduğunu beyanla davanın reddine, yargılama giderlerinin davacılara yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE: Dava ; davanın ortaklığın tespiti istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacıların, davalı şirket yönetim kurulu kararı ile basılan geçici ilmuhaberlerin, pay sahipleri tarafından murisleri …’a devir ve teslim edilmesi sonucu, murisin şirketteki tüm hisselerin sahibi olduğu, bu hususun pay defterine kaydedildiği, kendilerinin de miras yolu ile şirketin tüm hisselerinin sahibi ve şirket ortağı oldukları yönündeki iddialarının yerinde olup olmadığına ilişkindir.
Davacılar vekiline, nispi harca tabi ortaklığın tespiti davası yönünden, dava dilekçesi ekindeki ilmuhaberlerde yer alan nominal değerlere göre dava değerinin 5.500.000,00-TL olduğu anlaşılmakla; eksik peşin nispi harç tutarı olan 93.926,25 TL’yi yatırması için 6100 Sayılı HMK’nun 120 ve Harçlar Kanununun 30,32 maddeleri uyarınca bir aylık kesin süre verilmiş, eksik harç kesin süre içerisinde tamamlanmıştır.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, … 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin …D. İş sayılı dosyası ve bu dosya içerisinde bulunan ilmuhaber asılları, 22/10/2019 tarihli “Sulh ve Feragat Sözlemesi” ve 17/02/2020 tarihli ” Protokol” asılları kasaya alınmış, davalı şirketin sicil kayıtları celbedilmiş, … Cumhuriyet Başsavcılığı’ nın … ve … oruşturma sayılı dosyaları UYAP üzerinden dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce geçici ilmuhaber asılları incelenmiş, …’e ait 110.000 paya tekabül eden geçici ilmuhaber ile …’a ait 110.000 paya tekabul eden geçici ilmuhaber aslı ön yüzünde davalı şirket yönetim kurulu üyeleri ile hissedarın imzalarının bulunduğu, ilmuhaberlerin ön veya arka yüzünde başka bir imza ve ciro bulunmadığı, geçici ilmuhaberlerin nama yazılı oldukları anlaşılmıştır.
Celbedilerek incelenen davalı şirket ticaret sicil kayıtlarından davacıların murisi …’ın şirket ortağı kaydının bulunmadığı görülmüştür.
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyası incelenmiş, davalı şirket tarafından davacı aleyhine, dava konusu ilmuhaberler ve pay defterinin çalındığı ve pay defterine usulsüz olarak kayıt yapıldığından bahisle şikayette bulunulduğu, hırsızlık ve evrakta sahtecilik suçlarından yürüyen soruşturmanın derdest olduğu anlaşılmıştır.
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyasının incelenmesi neticesinde, taraflarının ve konusun iş bu dava ile ilgisinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davacılar vekilinin tanık dinletme talebi, davanın konusunun ilmuhaberlere dayalı oraklığın tespiti talebi olduğu, bu kapsamda iddianın tanıkla ispatına yasal olanak bulunmadığı anlaşılmakla reddedilmiştir.
Somut olayda davacılar; murisleri …’a devredildiği iddia olunan ve zilyetliklerinde bulunan nama yazılı geçici ilmuhaber asıllarına dayalı olarak davalı şirket ortağı olduklarının tespitini talep etmektedirler. Bu nedenle husumetin şirkete yöneltilmesi yerindedir.
6102 Sayılı TTK’nun anonim şirketlerde; “pay senedi bastırılması” başlıklı 486 maddesinin 2 fıkrasına göre; pay senedi bastırılıncaya kadar ilmühaber çıkarılabilir. ilmühaberlere kıyas yoluyla nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümler uygulanır. Aynı kanunun, “nama yazılı payların ve pay senetlerinin devrinde ilke” başlıklı 490. maddesinin 1. fıkrası; kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı payların herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebileceklerini, 2. fıkrası; hukuki işlemle devrin, ciro edilmiş nama yazılı pay senedinin zilyetliğinin devralana geçirilmesiyle yapılacağını düzenlemiştir.
Bu düzenlemelere göre; yönetim kurulu kararıyla çıkarılmasına karar verilen pay senetleri çıkartılıncaya dek geçici ilmuhaber basılabilir. Bu geçici ilmuhaberlere nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümler uygulanır. Nama yazılı pay senetlerinin hukuki işlemle devri, ciro ve zilyetliğin devri ile mümkündür. Bu hükme tabi geçici ilmuhaberlerin devrinin geçerliliği de, ciro ve zilyetliğin devri unsurlarının birlikte gerçekleşmesine bağlıdır. Mahkememizce geçici ilmuhaber asılları incelenmiş, …’e ait 110.000 paya tekabül eden geçici ilmuhaber ile …’a ait 110.000 paya tekabul eden geçici ilmuhaber aslı ön yüzünde, davalı şirket yönetim kurulu üyeleri ile hissedarın imzalarının bulunduğu, ilmuhaberlerin ön veya arka yüzünde başka bir imza ve ciro bulunmadığı tespit olunmuştur. İlmuhaberlerin zilyetliği davacılarda bulunmakla birlikte, davacıların murisi …’a cirolanmadıkları, diğer deyişle ciro ve zilyetliğin devri koşullarının birlikte gerçekleşmediği açıktır. Bu nedenle geçerli bir pay devrinden bahsedilemez. Geçerli olmayan pay devrinin, pay defterine kaydedilmesi tek başına hukuki sonuç doğurmaz. Yapılan bu saptama karşısında; davalı şirket tarafından davacılar aleyhine yapılan şikayet üzerine başlatılan soruşturma kapsamında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilse, yahut kamu davası açılması halinde yapılacak yargılama sanıkların beraati ile sonuçlansa dahi, devrin TTK’nun 486/2 ve 490/2 maddeleri uyarınca hukuken geçersizliğine etkisi bulunmayacağından ceza soruşturması bekletici mesele yapılmamıştır.
Yukarıdaki tüm gerekçeler çerçevesinde; davacıların zilyetliklerinde bulunan geçici ilmuhaberlere ve külli halefiyete dayalı ortaklığın tespiti taleplerinin, TTK’nun 486/2 ve 490/2 maddeleri uyarınca geçerli bir devir bulunmadığından reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 93.926,25-TL harçtan mahsubu ile artan 93.866,95-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürülükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 143.625,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerine bırakılmasına,
Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/05/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır